Eskiler hala yolların hakimi
Abone olYollarda son on yıl içinde hızlı bir model değişimi yaşanıyor; geçmişte sadece birkaç farklı araç gören insanlar şimdi yüzlerce model arasında ‘ayrım’ yapmakta zo
Türkiye yollarında son on yıl içinde hızlı bir model değişimi
yaşanıyor; geçmişte sadece birkaç farklı araç gören insanlar şimdi
yüzlerce model arasında ‘ayrım’ yapmakta zorlanıyor.
Otomobil endüstrisinde birkaç yılda bir yapılan model yenileme
operasyonlarının bunu etkilemesi bir yana ‘kabuğunu kıran’
Türkiye’nin kendi değişimi bu tabloyu daha çok etkiliyor. Avrupa’da
yola çıkan birçok otomobil aynı tarihlerde Türkiye’de de müşteriye
ulaşabiliyor, ithal otomobiller yerli modellerden daha çok satıyor.
Ancak, geçmişi ‘tekdüze’ bir mantığa dayalı, rekabete kapalı
Türkiye yollarında daha uzun yıllar değişmeyecek bir tablo var.
Halen trafiğe kayıtlı olan otomobilleri markalara göre
değerlendirdiğimizde bu tabloyu çok net görebiliyoruz.
Edirne’den Hakkari’ye uzanan Türkiye yollarının yarısından
fazlasını Renault (bir buçuk milyon) ve Tofaş-Fiat (1 milyon 625
bin) araçların oluşturduğunu söyleyebiliriz. Yoldaki iki
otomobilden biri bugün üretimi yapılmayan artık güncelliği kalmayan
Şahin, Doğan, Kartal, Serçe, Renault 12, Broadway, Renault 19 gibi
modellerden oluşuyor. Opel, Ford, VW, Toyota, Hyundai ve Peugeot
gibi son dönemde otomobil satışlarında öne çıkan markaların toplamı
söz konusu iki markadan birine ancak ulaşabiliyor. Sanılanın aksine
Türkiye’de Anadol marka araç sayısı yüzbinde kalırken lüks marka
olarak bilinen Mercedes’lerden 115 bine yakın otomobil
bulunuyor.
Trafikteki araç sayısının ciddi olarak tutulmaya başladığı 1963
yılından bugüne Türkiye’nin otomobil parkında büyük değişimler
yaşandı; o yıllarda koskoca bir ülkede bulunan otomobil sayısı
yüzbinin altında iken bu rakam bugün 5,5 milyonu aştı. Geçen 40 yıl
içinde otomobil parkı 62 kat büyüdü. Bu büyüklüğü küçümsememek
gerekiyor. Çünkü, aynı dönem içinde otomobilden traktöre kadar
(motosiklet dışındaki) tüm araçlarda görülen büyüme 37 kat ile
sınırlı kalmış, yani otomobildeki artış neredeyse genelin iki katı
olmuş. Türk insanı iş dışında aile hayatı, gezip tozma gibi
ihtiyaçları için daha fazla gelişim göstermiş ve ‘refah düzeyi’ni
yükseltmiş. Otomobil sahipliği bütün dünyada bir bakıma ‘medeniyet’
olarak da değerlendiriliyor.
Özellikle şehirlerarası yollardaki manzaralara bakarak ‘kamyon
ülkesi’ olduğumuzu düşünenler için 40 yıl içindeki değişim oranı
şaşırtıcı gelecek; kamyon sayısında 13 kat artış sergilenmiş, bu
raka da sizi yanıltmasın çünkü zaman içinde kamyona alternatif
olabilecek farklı küçük araçlar yola çıktı. Sözkonusu süreçte
traktör sayısında 22 kat artış olması da dikkate değer bir konu.
Büyüme rakamı Türk çiftçisinin makineli tarıma geçişinin önemli bir
belgesi.
Kaynak: