Eskidendi çok eskiden…

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Büyüklerimiz anlatır, eskiden sokak kapısı sonuna kadar açıkken hiç korkusuz yatarlarmış, gecenin en koyu karanlığında bile…

 

Evde kimse yokken dışarı çıkacaklarsa mesela kapının üstünde bırakırlarmış anahtarı…

 

Herhangi tanıdık biri gelirse açsın kapıyı girsin otursun diye…

 

Bakkallar genelde kapatmazlarmış kapılarını, gece ihtiyacı olanlar ihtiyaçlarını alsınlar diye… Çoğu zaman ihtiyaçlarını alanlar aldıkları şeylerin paralarını ertesi güne bırakmadan bakkalın kasasının yanına bırakırlarmış…

 

Ben de çok eskiye gitmeden, yaklaşık dört yıl önce işe giderken ara sıra simit aldığım simitçi olmadığında yapardım bunu, simidimi alırdım, ücretini koyardım…

 

Birgün simitçiye denk geldim ve sordum;

 

“Ya simit alıp giderlerse ve parasını vermezlerse?”

 

“Abla” diye başladı benden yaşça epey büyük simitçi söze;

 

“Simit çalacak kadar açsa varsın çalsın ama hiç başıma gelmedi böyle bir şey.”

 

Güven kelimesinin en gerçek yaşanış şekli aslında tüm bunlar…

 

Sözde değil özde güven bu…

 

Şimdi yapabilir misiniz tüm bunları?

 

Ben eve girer girmez kapının sürgüsünü çekiyorum mesela…

 

Zil çaldığında cevap vermeyenlere açmıyorum…

 

Su getiren marketin çırağına bile “Kusura bakma” diyerek kapıyı yüzüne kapatıp içeri para almaya gidiyorum…

 

Güvensizliğe bakar mısınız?

 

Ama nasıl güveneceksiniz ki…

 

Evin oğlu bütün ailesini katlediyor, anne çocuğunu öldürüyor, baba kızına tecavüz ediyor, kimi para için kimi zevk uğruna böcek öldürür gibi adam öldürüyor…

 

Her gün vahşet haberleri…

 

Her gün cinayet, kan…

 

Hiç gelişmedik mi biz?

 

Ya da geriye gidişin kanıtı mı bu?

 

Ne dersiniz?

 

nsrnylmz@gmail.com