Ak parti, yeni Türkiye’ye giriş kapısı olarak gördüğü 7 Haziran
seçimlerine dek; Yeni ile eski Türkiye’nin
yani 13 yıllık iktidarının klasikleşen hatta eskiyen söylem ve
mesajlarıyla yola aldı.
İktidarının ilk dönemlerinde;özgürlüklerin
önündeki bentlere, ordunun vesayetine, statükoculara karşı bir
sivil savaş hali içerisinde ilerlediğini düşünüyordu.
E-muhtıra sonrası kullanılan dili, özgürlüklerin önünde
duranlara karşın toplumu yanına çekmek için kullandığı yöntemleri
bu şartlar çerçevesinde şekillendiriyordu.
Fakat badireleri atlatıp muktedir hale geldikten sonra bu savaş
dilini ve söylemleri kullanmaya devam etti.
Sandıktan iktidar çıkmak demek; kitlesini bir tarafta toplayarak
konsolide etmek demekti. Kutuplaştırmaktı. Ülkenin bir işgal
altında olduğu korkusunu tabana yaymaktı.
Oysa Ak Parti;
Türkiye toplumunun beklentilerinin değiştiğini,
Darbe söylemlerinin, “Hükümet yıkmak istiyorlar sahip
çıkın ey ahali” mesajının inandırıcılığını
yitirdiğini,
18 yaş ve üstü gençlerin beklentilerini,
Adaletteki çürümeyi,
kutuplaştırmanın ve ötekileştirmenin insanları boğduğunu,
Lider kültünün geleneksel alışkanlığı haline dönüşen
“Sert dilin” artık o kadar da anlam ifade
etmediğini,
Yaratılan yalaka güruhunun, rant tayfasının kabul
görmediğini,
Basın özgürlüğünün önemini,
İslam inancına ilişkin kutuplaştırıcı söylemlerin bir yere kadar
karşılık bulduğunu,
Toplumun ortak sözleşmesi olan Anayasa’ya aykırı davranışların
aslında o kadar da hoş karşılanmadığını,
Yani; yeni Türkiye’nin
mantığını anlayamadığını fark edemedi.
Bu nedenle ilk kez her seçimden sonra CHP için dert
yakınılan “Ülkeyi doğru okuyamadı,toplumu
anlayamadı" klişesini bu kez AK parti ve Cumhurbaşkan’ı
Erdoğan için dile getirebiliriz.
Tam aksine muhalefet ilk kez toplumun isteklerini doğru okudu.
CHP kalkınma eksenli bir seçim dönemi, HDP barış uzlaşı, yakınlaşma
temelli bir siyaset, MHP ise çözüm süreci ekseninde kendi
kitlesinin duymasını istediklerini dile getirdi.
Ak parti ise eski alışkanlıklar ve metotlarla yoluna devam
etti.
Bu nedenle 2002-2015'in eski Türkiye’sinde kalarak oy oranını
bir önceki genel seçimlere oranla ciddi bir biçimde düşürdü ve tek
başına iktidar olma şansını kaybetti.
Hal böyle olunca seçim sonrası sormamız gereken;
Eski Türkiye’de kim kaldı, kim Yeni Türkiye istikametinde yol
aldı?