Eski misyonerin müthiş itirafları!
Abone olTarsus Protestan Kilisesi eski Başpapazı İlker Çınar'dan müthiş iddilar. Çınar Türkiye'deki misyonerlik faaliyetlerine ABD'li diplomatların öncülük ettiğini öne sürdü.
Bazı siyasi parti liderlerinin, Erdoğan hakkında konuşması
karşılığında milletvekilleği ve para teklifinde bulunduklarını
ileri süren Çınar "Teklifleri reddettim" dedi.
Müslümanlıktan Hristiyanlığa geçen ve başpapazlığa kadar yükselen,
20 yıl misyonerlik yapan Tarsus Protestan eski Başpapazı İlker
Çınar, papazlığı bıraktıktan sonra, Türkiye'deki misyoner
faaliyetleri hakkında çarpıcı açıklamalarla gündeme geldi. Başpapaz
iken ayda 8 bin dolar maaş alan Çınar, gördüğü bir rüya üzerine
tekrar Müslümanlığa dönmüş. Çınar, "Misyonerlik faaliyetleri
Erdoğan Başbakan olduktan sonra inanılmaz arttı" şeklinde açıklama
yapması için para ve milletvekilliği teklifi bile almış. Tarsus'ta
yaptığımız söyleşide eski başpapaz Çınar Yeni Şafak'a şok
itiraflarda bulundu.
Nasıl Hristiyan oldunuz, anlatır mısınız?
1970 Tarsus doğumluyum. Lise eğitimini burada aldım, 1987'de
Hristiyanlarla tanıştım, 6 yıl ara verdikten sonra, 1993 senesinde,
tekrar bağlantıya girdim ve toplantılarına katıldım. Daha sonra
İncil Bilgilendirme Merkezi'nin İstanbul'da bulunan birimi ile
bağlantıya girerek onların adına çalışmaya başladım. Tarsus'ta ilk
kiliseyi, ev topluluğunu ben kurdum.
Misyoner olduktan sonra ne tür bir eğitimden
geçtiniz?
Tarsus ve Mersin'deki başarılı çalışmalarımdan dolayı 2000 yılının
Eylül ayında, beni Selçuk'ta açılan okula çağırdılar. Londra
Üniversitesi'ne bağlı Tiranus İncil Akademisi'nde iki yıl örgün
eğitim ve 3 ay staj gördüm. Bu okul, Dünya Kiliseler Birliği ve ABD
Adelet Bakanlığı'na bağlı kiliseler tarafından destekleniyor.
Okulda sadece 10 kişi eğitim görüyordu.
İncil okumanın dışında size başka neler
öğretiyorlardı?
Selçuk'taki okulda, tarih, sosyoloji, psikoloji, antropoloji ve
hatta hipnoz tekniklerinin de öğretildiği bir ders programı vardı.
Selçuk'taki okulu başarı ile tamamladıktan sonra beni Marmaris'teki
bir otele gönderdiler. Bu otel misyonerlerin kiraladığı bir
karargahtı. Bu otelin müdürü ve yardımcıları ABD'li misyonerlerdi.
Marmaris'e genellikle Doğu kökenli Türk vatandaşları, çalışmak için
geliyordu. Bu gençler ile irtibat kurup gruplar halinde otele davet
ediyorduk. Bu kişilere karanlık bir ortam olan bodrum katında özel
ses ve görüntü efektleri ile hazırlanmış hipnoz edici filmler
izlettirilerek, bilinç altlarına, "İslam yol değildir, sonsuz
yaşama kavuşmak için İsa'ya iman etmek gerekiyor vs.." mesajlar
veriliyordu. Çalışmak için 6 ay kadar Marmaris ve civarında kalan
Doğu kökenli vatandaşlarımız kış gelip memleketlerine
döndüklerinde, beraberlerinde "İsa'yı da götürüyorlardı (!)."
Misyonerlerle ne tür faaliyetleriniz oldu?
Marmaris'teki çalışmam tamamlandıktan sonra Tarsus'a gitmem ve ABD
vatandaşı T. T. ile birlikte çalışmam istendi. Tarsus'a giderek T.
ile çalışmaya başladım ve kısa zamanda Protestan Kilisesi'ni
kurdum. Tarsus'taki kilise Türkiye tarafından tanınmasa da ABD ve
Avrupa'da tanınan bir kiliseydi. Zamanla T.'nin de desteğiyle
Kutsal Kitap Merkezleri'nin bulunduğu Hakkari, Şırnak, Bitlis ve
Van illerinin de sorumlusu haline geldim. Doğu'daki kiliseler ile
benim kilisem işbirliği yaparak ortak projeler geliştirmeye
başladık ve bunun adını 'GÖK' koyduk. Diyarbakır'da biraraya
geliyor ve devletten gelecek engellemelere karşı stratejiler
geliştiriyorduk. Çalışmalarımızda karşılaşacağımız sorunlara çözüm
getirebileceğini söyleyen bir ABD konsolosu devreye girmişti. AB
yetkilileri de Diyarbakır'daki misyonerler aracılığı ile
sorunlarımızı öğreniyor, Ankara'ya ileterek çözümünde yardımcı
oluyordu.
Tarsus'ta neler oldu?
T., ABD'de merkezi bulunan C. A. M. A ismindeki misyoner örgütünün
Türkiye sorumlusuydu. C. A. M. A faaliyetlerimizi bir merkezden
yürütmemizi istediği için Tarsus'ta eski Ermeni mahallesinde
bulunan bir okul satın aldık. Bina tarihi eser kapsamındaydı,
restorasyon için Kültür Varlıkları'ndan izin almak gerekiyordu.
Fakat T. izin almadan restorasyona başladı. Kazı yapıldı. Kazı
sırasında Roma dönemine ait sütun başları ve bazı eserler çıktı.
Bir ihbar sonucu bu eserler halıya sarılı olarak T'nin evinde
bulundu. T., Ağır Ceza Mahkemesi'nde hapis cezasına çarptırılmadan
birkaç gün önce Türkiye'den kaçtı.
'CIA ajanı olduğunu söyleyince şok oldum'
Sözünü ettiğiniz kişinin misyoner olması dışında başka ne
yönleri vardı?
T'nin ABD gizli servisine çalıştığını daha sonra kendi ağzından
duydum. Bunu söylediğinde çok şaşırmıştım. T., ABD'deki şeflerinden
aldığı direktifleri bana bildirir, benim de bu direktiflere göre
hareket etmem istenirdi. T., Türkiye'den kaçtıktan sonra C.A.M.A.
J. M. D'yi Tarsus'a atadı. Yardımcısı da Koreli P. K'dir.
T'nin, yanına ABD'liler veya başka ülke vatandaşlarından
gelen oluyor muydu?
T'nin yanına zaman zaman Irak'ta savaşıp da İncirlik'te dinlenmeye
gelen ABD askerleri gelirdi. Bunları T., günah çıkarmak için benim
evime ya da kiliseye getirirdi. Günah çıkarma seanslarında gördüm
ki, askerlerin beyinlerine, "Irak'a İsa için savaştıkları"
düşüncesi yerleştirilmiş. En çok Irak'ta çocuk ve kadınları
öldürmelerinden duydukları pişmanlıkları dile getirirlerdi.
Peki ne oldu da başpapazlığı bırakıp yeniden müslüman
oldunuz?
Bir gün, Kadir gecesi geç saatlerde uyudum. Rüyamda, ıssız bir
çölde yürüyordum, birden şimşekler çaktı, bir ses bana, "Ey kul,
gerçek din İslam'ı bırakarak günahkar oldun, neden halen günah
işlemeye devam ediyorsun" dedi. Ter içinde uyandım, abdest aldım ve
dört rekat namaz kıldım ve papazlığı bıraktım.
'Erdoğan hakkında konuş seni milletvekili
yapalım'
Papazlığı bırakmaman için teklifler veya tehditler oldu
mu?
ABD'liler papazlığı bırakmayıp, faaliyetlerime devam etmem için
bana 100 bin dolar teklif ettiler. Daha önce 8 bin dolar aylık
alıyordum Bunu yapmayınca ölümle tehdit etmeye başladılar. Emniyet
yetkilileri biliyor. İlker Çınar, tekrar gündeme gelmek istiyor
demesinler diye şikayette bulunmuyorum. her şeyi yetkililere
anlattım. Birçok konuda sözler verdiler, koruma falan vereceklerdi,
fakat sözünde durmadılar. Bazı siyasi parti liderleri ile
temsilcileri ise Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında konuşmamız için
bize para ve milletvekilliği teklif ettiler.
Bu teklifi kimler yaptı?
Bazı siyasi parti liderleri bize gelerek ve ilçe temsilcileri
aracılığı ile bize haber göndererek, Erdoğan'ın Başbakanlığı
döneminde misyonerlik faaliyetlerinde inanılmaz bir artış olduğunu
kamuoyuna açıklamamızı istediler. Bunun karşılığında da bana
milletvekilliği ve para teklif ettiler. En rahat Erdoğan döneminde
misyonerlik faaliyetlerinde bulunduğumuzu söylememizi
istediler.
Peki siz ne yaptınız?
(Gülerek yardımcısını gösteriyor.) Eğer para teklifini kabul
etseydik, yardımcımın başı böyle kel mi olurdu, o paranın bir
kısmıyla saç ektirirdim.
Geriye dönüp baktığınızda pişman olduğunuz bir şey var mı,
bu misyonerlerin gerçek amaçları ne?
Pişmanlık duymamak elde değil. Misyonerler için bir Müslümanın
Hristiyan olması önemli değil, önemli olan kültür yozlaşmasını
sağlamak. Bir Hristiyan televizyonunun kurucuları papaz okulunda
benim öğretmenlerimdi. O televizyon şu anda bölücü örgüt PKK'ya da
yardım ediyor. Misyonerlerin amacı Müslümanı Müslümana kırdırmak.
Bunun için de kültür yozlaşması ile işe başlıyorlar. Atatürk'ün bir
sözü vardır: Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür. İşte buradan
yola çıkarak kültürü yozlaştırmaya, Türk ve Müslüman kimliğini
yoketmeye çalışıyorlar. Benimle birlikte papaz okulunda okuyan
diğer dokuz arkadaşıma sesleniyorum: Gençlerin beyinlerini
yıkayarak, kültür yozlaşmasının, ülkemizi bölmek isteyenlerin
ekmeğine yağ sürmeyin. Siz de benim gibi yol yakınken dönün.
Haber: Aydın Demir
Kaynak: www.yenisafak.com.tr