Eski devrimcinin referandum kararı
Abone olHalkevleri Doğu Karadeniz eski Bölge Başkanı Bekir Cebeci, ana muhalefet partisi CHP'ye yüklendi.
Güney Hollanda eski Eyalet Milletvekili ve Halkevleri
Doğu Karadeniz eski Bölge Başkanı Bekir Cebeci, Türkiye'de
darbelerin, muhtıraların ve cuntaların tekrar yaşanmaması için
referandumda 'evet' oyu vereceğini açıkladı.
Halkevleri Doğu Karadeniz eski Bölge Başkanı Bekir Cebeci, Türkiye'deki sosyal demokratlık ile Avrupa'daki sosyal demokratlığın zıt olduğunu söyledi. Kendisini devrimci mücadelenin eski bir önderi olarak tanımlayan Cebeci, Gümüşhane Öğretmen Lisesi'ni bitirdikten sonra ülkenin çeşitli yerlerinde öğretmenlik yapmış.
Daha sonra Trabzon'a gelen ve burada görevinin yanı sıra
Halkevleri'nin Doğu Karadeniz Bölge Başkanlığı'nı yapan Cebeci,
1980 darbesi öncesinde cangüvenliği gerekçesi ile Hollanda'da
bulunan kız kardeşinin yanına gider. 11 yıl boyunca Türk Ceza
Kanunu'nun 141 ve 142 maddeleri nedeniyle Türkiye'ye dönemeyen
Cebeci, dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın TCK'dan ilgili maddeleri
kaldırması ile birlikte vatan hasretini sona erdirerek ülkesine ve
insanlarına kavuşur.
Devrimci mücadelenin sonucunda bir bedel ödediklerini ifade eden
Cebeci, "Bizim bedel ödememiz o kadar önemli değil ama 1 milyona
yakın insan 12 Eylül rejiminin kurbanı oldu. Bu insanlar için
önlerine tarihi bir fırsat çıkmaktadır. Bu fırsatta 12 Eylül
anayasasını değiştiren, onun değiştirilemez sanılan, tabu sanılan
15. maddesini değiştiren yeni bir anayasa taslağı referanduma
sunuluyor. Ben bu referandumda, eski bir devrimci mücadelenin
önderi olarak 'evet' diyorum." diye konuşuyor.
30 yıl kaldığı Hollanda'da 4 yıl Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nden
Güney Hollanda Eyalet Milletvekilliği yaptığını ifade eden Cebeci,
"Devrimciler ve demokratlar ülkelerinin bağımsızlığı ve saygınlığı
için dünyanın her yerinde mücadele veriyor. Ama bunları askeri
rejimler vatan haini olarak lanse ediyor. Önümüzde tekrardan
darbelerin, muhtıraların ve cuntaların gelmemesi için anayasanın
değişimine 'evet' diyorum. Avrupa'da muhtıra, darbe, cunta gibi
kavramlar yoktur, olması da mümkün değildir. Çünkü orada sivil
rejimler, sivil hükümetler hakimdir. Ne yargı, ne de asker
hükümetin önünü ve gücünü kesemez. Onun kestiği yerde demokrasiden
söz edilemez." dedi.
Sivil, özgür, demokratik bir anayasa, kesintisiz demokrasi, tam
demokrasi için 12 Eylül'de 'evet' oyu vereceğini belirten Cebeci,
bütün liberallerin, sosyal demokratların, muhafazakar demokratların
ve ülkücü demokratların da 'evet' diyeceklerine inandığını ifade
etti.
Referandumda 'evet' oyu vereceği için 'Mahalle baskısı gördünüz
mü?' şeklindeki soruya "çok" diyerek cevap veren Cebeci sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Devletçi zihniyetin dışında kalan sivil sosyal demokrat düşünceye
sahip insanlar baskı altındadır. Devletçi bir partinin mensubu
olanlar 'evet' düşüncesine karşı. Demokratik sistemde karşı
olabilirsiniz ama bunu kin ve öfkeye kadar götürmelerinin kabul
edilebilir bir yanı yoktur. Bu zihniyetin değişmesi lazımdır. Bugün
Türkiye'de bir zihniyet devrimi yaşıyoruz. Kaldı ki referandumda
'evet' ya da 'hayır' bir parti mücadelesi değildir. Partiler üstü,
Türkiye'nin demokrasisinin ve özgürlüğünün önünün açılması
mücadelesidir. Ben 'evet' dediğim zaman bir partiye 'evet' demiş
olmuyorum. 'Hayır' dediğim zaman da bir partiyi desteklemiş
olmuyorum. 'Evet' dediğim zaman sivil, demokratik bir anayasanın
önünü açmış oluyorum." ifadelerini kullanıyor.
"CHP, ORDU VE YARGI TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDE ENGEL"
CHP, ordu ve yargının Türkiye'nin önünde engel olarak durduğunu
ifade eden Cebeci, 27 Mayıs darbesini Gümüşhane'de yaşadığını, aynı
gün hem ağlayanı hem güleni gördüğünü belirterek, '700 bin kişilik
ordu bir iş yaptığı zaman neden milletin yarısı ağlıyor, yarısı
gülüyor' diye serzenişte bulunarak bu duruma anlam veremediğine
dikkat çekti.
Sosyal demokrat politikalara inanmış biri olarak, anayasa
değişikliği paketinde kadınlara, çocuklara, şehit ailelerine
yapılacak pozitif ayrımcılık maddesinin kendisini çok etkilediğine
de değinen Cebeci, "Bu, kelimenin tam anlamı ile sosyal demokrat
politikadır. Avrupa'daki sosyalist kesim AK Parti'yi kendilerine
çok yakın, sosyal demokrat bir parti olarak görmektedirler.
Avrupa'dan bakıldığında AK Parti'den başka sivil, devlete mesafeli,
halkın sözcülüğünü yapacak bir parti olmadığı için gerçek sosyal
demokratların AK Parti'yi desteklemelerini öneriyorum." diye
sözlerini noktaladı.