Eski defterler karıştırıldı
Abone olHerkesin bir özgeçmişi vardır. Yani eski bir defteri. Yeni bir hayat süreceğiniz kişi ile bu defteri açmak ister misiniz?
Yeni sevgiliniz eski ilişkilerinize ait tüm detayları öğrenmek
istiyor, kurcalayıp duruyor. Ne yapar, ne kadarını anlatırsınız?
Yoksa siz Pandora’nın Kutusu’nu hiç açmamak üzere kapatanlardan
mısınız? Elele dergisi, ocak sayısında "eski defterler"i
karıştırdı!
Biriyle ciddi bir ilişki yaşamaya başladıysanız, onun bir önceki
ilişkisi ya da ilişkilerini er ya da geç öğrenmek isteyebilirsiniz.
Aslında bu öğrenme isteği, içimizdeki "kıyas" dürtüsünden
kaynaklanıyor. Düşünsenize ona sorduğunuz soruları... "Söylesene
güzel miydi?", "Yakışıklı mıydı?", "Benim kadar güzel yemek yapıyor
muydu?", "Ona hiç seni seviyorum dedin mi?", "İlk buluşmada elini
tuttun mu?"...
Diğer eşle kendimizi kıyaslama dürtüsü aslında söylendiği gibi hep
kendine güven sorunundan kaynaklanmıyor. "Eskiye merak" dürtüsü
aslında kadın ve erkeklerde farklı şekillerde kendini gösteriyor.
Erkekler kadınların eski sevgilileriyle seks hayatlarını merak
ederken, kadınların aklı fikri ex sevgilinin "sevilme derecesine"
takılıyor.
Kadınlar daha meraklı
Birlikte olduğunuz kişinin eski ilişkisini sorgulamak, kadınlara
has bir özellik gibi görünür hep. Ancak erkekler de ilişkinin
başında olmasa da, biraz zaman geçtikten sonra kız arkadaşlarının
eski ilişkilerini öğrenmek, bilmek isterler. İki taraf da bunu
dozunda tutarsa ne ala... Ama kıskançlık, şüphe gibi duygular araya
girerse, ilişki içinden çıkılmaz bir hál alabilir.
Peki bunu engellemek ne kadar elimizde? Ona, eskiye ait her şeyi
söylemeli miyiz?
Önce kadın bakış açısıyla bakalım. Bir erkeğe aşık olduğunuzda ne
kadar paranoyak ve ayrıntıcı bir hale gelebileceğinizi bir düşünün.
Aslında erkekler de bir anlamda böyle... Ama onlar kafalarındaki
soru işaretlerini, soru sormadan, hayatın akışı içerisinde öyle
güzel tahlil ediyorlar ki, şaşırmamak elde değil. Öte yandan
ilişkilerde çoğunlukla hep bir şeyler gizleyen, birtakım şeyleri
örtbas eden, saman altından su yürüten, genelde erkekler
oluyor.
İşte bu nedenle kadınlar, özünde hep bir güven problemi yaşıyor.
İlişkide kadın, "Acaba sorun bende mi?" sorusunu kendine soruyor ve
rotayı karşısındakinin geçmiş ilişkilerine çeviriyor." Acaba onlara
da bunu yaptı mı?", "Onu benden daha mı çok sevdi?" gibi soruları
düşünmeden edemiyor. Aslında bu durum hiç de hoş değil. Üstelik
biraz daha ileri gider ve bu nahoş sorular çarkına kendinizi
kaptırırsanız, bir süre sonra partneriniz için kendinize güvensiz
ve silik bir portre çizmeniz işten bile değil.
Her şeyi değil amadoğru şeyleri konuşun
Siz soran taraf değil de sorularla bayıltılan tarafsanız, her şeyi
anlatmaya da kalkmayın. Elbette aranızdaki ilişki güven ve
dürüstlük temeli üzerine kurulu. Ama söylemedikleriniz ve
vermediğiniz bütün ayrıntılar yalan söylediğiniz anlamına
gelmez.
O halde ne yapmalı diyorsanız, önerimiz size ve ilişkinize artılar
katacak, güven tazeleyecek ayrıntıları konuşmanız... Her şeyi dile
getirmek hiç de hoş değil. Önemli olan geçmişte yaşadığınız ve hata
olarak gördüğünüz detayları bu ilişkide yaşamamak ve tüm bunların
farkında olmak.
Cinsel deneyimler sorgulanıyor
Erkekler için ise durum çok farklı. Onlar için bu konuya abartı
katmak, neredeyse erkekliğin şanından sayılıyor. "Bugüne kadar kaç
kadınla beraber oldun?" sorusuna genelde "Ooo, çok" diye başlayan
cümlelerle karşılık vermekten kaçınmıyorlar.
Ama aynı soruyu, "Benden önce kime seni seviyorum dedin" şeklinde
sorarsanız, inanın mangalda kül bırakmayan delikanlılar birden sus
pus oluyor, kaçacak delik arıyorlar!
Kadını yalana toplum sürüklüyor
Aslında cinsellikle ilgili kendimize sakladıklarımız, zamanında
bize öğretilenlerle ve hadi daha açık konuşmak gerekirse tamamen
toplumun dayattıklarıyla ilgili... Kadın biten ilişkisinin
arkasında durmak yerine, yaşamamış olmayı ve kendini her yeni
erkeğe bir ilkmiş gibi sunmayı tercih ediyor. Pişmanlık duyguları,
karşısındaki insanı kaybetme endişesiyle karışıp, işi içinden
çıkılmaz bir duruma sürüklüyor.