Eski CIA danışmanı Henri Barkey: Fetullah Gülen ile görüştüm
Abone olFETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde yer almakla suçlanan ve hakkında yakalama kararı bulunan eski CIA danışmanı Henri Barkey, İstanbul'da yemek yediği kişinin Aslı Aydıntaşbaş olduğunu tekrarlayarak ‘savcılar neden koymadı iddianameye?' dedi. Barkey, FETÖ elebaşı ile görüştüğünü kabul etti ancak ne konuştuklarını hatırlamadığını savundu.
Osman Kavala hakkında Gezi eylemleri haricinde “casusluk”
suçlamasıyla düzenlenen iddianamede eski CIA danışmanı Henri
Barkey’le yemek yemesi de yer almıştı.
Osman Kavala ile yemekte olmadığını, o akşam yemeğini gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’la yediğini belirten CIA elemanı Henri Barkey, “Kavala’nın çevresi de Aslı Aydıntaşbaş’a çok kızgın” dedi.
Tele 1’de Gündem Özel programına katılan Barkey, Osman Kavala’nın avukatlarının kendisiyle konuşması gerektiğini ifade etti.
15 Temmuz'da neden İstanbul'daydı?
Barkey, “bu iddianame benim akademik kariyerimi zedeledi. Ayrıca
Türkiye’den kimse benimle konuşmuyor. Korkuyorlar. Akademik
kariyerim zedelendi. Çok çekiyorum bu yüzden” dedi.
15 Temmuz’da tesadüfen İstanbul’da olduğunu iddia eden Barkey,
“Büyükada’daki konferansın hazırlanışı aylar sürdü. Bu konferans
Orta Doğu’daki ülkelerin Obama’nın İran anlaşmasına reaksiyondu.
Orta Doğu’dan insanları Washington’a getirmek yerine İstanbul’a
getirdim” diye konuştu.
CIA’ya danışmanlık yaptığı dönemi unutan Barkey, özetle şunları söyledi:
“Amerika’dan gelen herkes zaten CIA ajanı. Graham Fuller ile kitap yazmam neden olmuş olabilir. Graham ile arkadaş olduğumda devlet ile çalışmıyordu. Uluslararası konsey o zamanlar bütün istihbarat örgütlerinin analizlerini toplayıp kendi analizini yapıp Beyaz Saray’a ya da çeşitli ülkelerin dışişleri bakanlığına gönderiyordu.
Türkiye’de herkes ulusalcı olsun İslamcı olsun her şeye komplo olarak bakıyor. Bizim sistem, Amerika sistemi çok değişik bir sistem. Devletten emekli olduktan sonra dışarıda birçok kurumun başına geçen insan var. Bu gayet normal bir şey bizim için.
Ben 18’inde Aslı ile yemek yedim. 19 sabahı Amerika’ya döndüm. 21’inde Türkiye gazetesi benim hakkımda iddiaları yazmaya başladı. İlginç olan Türkiye gazetesinde benim hangi gün pasaportla girip çıktığımı yazdı. Bu bilgileri onları devlet verdi. İddianamede de çok belli oldu. Bence beni ajanlıkla suçlayarak sanki bunu Amerikan hükümeti yapmış gibi Amerika’yı suçlamak istediler.
"AK Parti'nin o dönem yaptıklarını takdir
ettim"
AKP’nin ilk 3 senesi muazzam bir demokratikleşme hareketi oldu.
Avrupa Birliği bunu çok iyi karşıladı. Amerika hükümeti de çok iyi
ilişki kurdu. Ben bir üniversitenin profesörüyüm. Washington’da
tanınan bir eksperim. Keşke benim fikirlerimi alıp uygulasaydı
Amerika. Ben Amerika’nın Türkiye politikasını eleştiriyorum.
3 sene hata yaptığımı düşünmüyorum. Böyle bir politika izleyen harekatı desteklerim. Benim ilk hatıralarımdan bir tanesi 27 Mayıs 1960. Evimizin karşısında bir tank vardı. Ben hep darbelere karşı olmuşumdur. AKP’nin o zaman yaptığını ben takdir ettim. 2007’den sonra AKP’de değişim oldu.
O iddianameyi okuduğunuzda sizin Türk vatandaşı olarak utanmanız lazım. Muazzam uydurmalar var.
"Aslı Aydıntaşbaş iddianamede neden yok?"
Bakın ben Aslı’yı senelerdir tanıyorum. O günden sonra Washington’a
geldi. 2019 senesiydi e-mail attı, ama buluşup buluşmadığımızı
hatırlamıyorum. Bir de bundan 4 ay önce bir zoom toplantısında
beraberdik. Hatta mesaj attım, ‘hahaha’ diye yanıt verdi. O akşamki
yemekle ilgili organizasyonu nasıl yaptığımıza dair e-mailler var.
Biz çok iyi geçinirdik. Ben yaratmadım bu problemi Aslı için. Bir
yerde kendisi yarattı. Sizin sormanız gereken ‘savcılar neden
koymadı iddianameye?”
Osman Kavala’nın kız kardeşinin arkadaşı olduğunu söyleyen Barkey, “Osman Bey o akşam iki tane Avrupalı arkadaşı vardı, onlarla yemek yiyordu. Osman Bey benim kız kardeşimin çok iyi arkadaşıdır. Biraz da ondan ayak üstü konuştuk. Bunu kullandılar, bu olmasaydı başka bir şey kullanacaklardır. Aslı Aydıntaşbaş’ın Osman Kavala’nın bilgisi dahilinde sustum demesi benim düşüncemle doğru değil” dedi.
"Fetullah Gülen ile bir kere görüştüm"
Barkey, Fetullahçı terör örgütü ile ilişkisi olduğu iddialarına
yanıt olarak ise, “Cemaat bir zamanlar çok saygın bir örgüttü.
Erdoğan’ın kendisi o cemaatle çalıştı. Bir de ona sorun. Ben bir
araştırmacıyım, herkesle konuşurum. Bir kere Fetullah Gülen ile
görüştüm, başka bir profesörle ziyarete geçtik. Aradan 30 sene
geçti ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum” diye konuştu.
İddianamede Barkey hakkında neler var?
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine
ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan Osman Kavala ve
yakalama kararı bulunan eski CIA danışmanı Henri
Barkey hakkında hazırlanan iddianamede, Barkey'in 15 Temmuz
darbe girişiminde rol aldığı belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, şüpheli Henri Barkey'in, Wilson Center'ın Ortadoğu Programı (2015-2017) direktörü olarak çalıştığı, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Politika Planlama bölümünde Ortadoğu, Türkiye, Doğu Akdeniz ve istihbarat konularında görev yaptığı hatırlatıldı.
İstanbul'da doğan, Türk vatandaşlığı bulunan ve çok iyi derecede Türkçe bilen Henri Barkey'in, ABD bürokrasisinde "Türkiye uzmanı" olarak tanındığı belirtilen iddianamede, şüphelinin uzun yıllar ABD'nin Ortadoğu ülkelerine yönelik istihbarat faaliyetlerinde kıdemli analist olarak görev aldığı ve halen Dış İlişkiler Konseyi'nde (Council on Foreign Relation– CFR) görevli olduğu aktarıldı.
"Barkey ve Fuller, 'Türkiye'nin Kürt Meselesi' adlı ortak bir
kitap yayımladı"
İddianamede, CIA'nın Ulusal İstihbarat Konseyi (National
Intelligence Council) başkan yardımcılığını da yapan Barkey'in,
uzun yıllar CIA Türkiye istasyon şefi ve Orta Doğu masası şefi
olarak çalışan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'de ikamet etmesi
amacıyla Yeşil Kart (Green Card) alması için mahkemeye tavsiye
mektubu sunan Graham Fuller ile yakın ilişki içerisinde olduğu
anlatılan iddianamede, Henri Barkey ile Graham Fuller'in 1998'de
"Türkiye'nin Kürt Meselesi (Turkey's Kurdish Question)" isimli
ortak kitabının yayımlandığı da vurgulandı.
Şüpheli Henri Barkey'in, şüpheli Ellen Beth Laipson ile darbe girişimini takip etmek için Splendid Otel 14 numaralı odada konakladığı ve bu otelden 17 Temmuz 2016 günü ayrıldıktan sonra, Tünel Residence Otel'de de 406 numaralı odada birlikte konakladıkları bilgisi verilen iddianamede, bu kişilerin otel görevlilerine, evli olduklarını söyledikleri anlatıldı.
"Bir istihbaratçı olarak faaliyetlerini gizlemek için
her türlü tedbiri aldı"
Ortadoğu ve Türkiye politikaları üzerine birlikte çalışmalar
yürüten şüpheliler Henri Barkey ve Ellen B. Laipson'un 2005'te
birlikte, "Iraqi Kurds and Iraq's Future (Iraklı Kürtler ve Irak'ın
Geleceği)" isimli çalışmayı yayımladıkları belirtilen iddianamede,
şu değerlendirme yapıldı:
"Uzun yıllar ABD istihbarat birimlerinde kıdemli analist olarak görev alan Henri Barkey ve Ellen B. Laipson, ülkemizde özelikle 1990'lardan itibaren PKK silahlı terör örgütü ve bölgedeki Kürt vatandaşlarımızla ilgili çalışmalar yürütmüşlerdir. Yine Ellen B. Laipson tarafından 2011 sonlarında ABD hükümetine, 'Türkiye Kürtlerinin Eylem Planı' adı altında rapor sunulduğu da basına yansımıştır. Dolayısıyla şüpheli Henri Barkey'in, uzun yıllar CIA'de görev aldığı, üst düzey CIA yetkilileri ile çok sıkı ilişkilerinin bulunduğu, uzun yıllardır Türkiye özelinde çalışmalar yaparak CIA ve ABD hükümetlerine raporlar hazırladığı bilinmektedir. Elbette ki istihbarat birimlerinin faaliyetlerini gizli yürütmesi dolayısıyla şüphelinin Türkiye aleyhine yürüttüğü tüm istihbari faaliyetlerin tespitinin mümkün olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu bağlamda Barkey'in, özellikle Gezi kalkışması (2013) olarak bilinen süreçle başlayan ve 15 Temmuz darbe girişimi ile en üst noktaya ulaşan Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs mahiyetindeki eylemlerin organizesi, koordinesi ve uygulanması süreçlerinde aktif olarak görev aldığı tespit edilmiştir. Bir istihbaratçı olarak Türkiye Cumhuriyeti aleyhine yürüttüğü faaliyetleri gizlemek, perdelemek amacıyla her türlü tedbiri alan şüphelinin eylemleri yürütülen çalışmalarla ortaya konulabilmiştir."
"Terör saldırılarının olduğu dönemde
Türkiye'deydi"
İddianamede, 17-25 Aralık 2013 girişimlerinin ardından ülke
genelinde şiddet eylemleri ve terör saldırılarının, bir çok terör
örgütünce aynı yerden emir almışçasına koordineli bir şekilde
yapıldığına dikkat çekilerek, Barkey'in, bu süreçte 15 Ocak-22 Ocak
ve 31 Mayıs-8 Haziran 2015 arasında Türkiye'de bulunduğu, 7 Haziran
2015'teki genel seçimlerden bir hafta önce Türkiye'ye geldiği ve
seçimlerin ertesi günü Türkiye'den ayrıldığının tespit edildiği
vurgulandı.
İddianamede, 6 Eylül 2015'de PKK tarafından Hakkari Yüksekova'da TSK mensuplarına yönelik Dağlıca saldırısının gerçekleştirildiği ve 7 Eylül 2015'de de Iğdır'da emniyet görevlilerine ait servis aracının geçişi sırasında yola döşenen mayının patlatıldığı hatırlatıldı.
Bu saldırıların ardından, 10 Eylül 2015'de İngiltere merkezli Financial Times gazetesinde David O'Byrne imzasıyla çıkan, "Turkey’s Kurdish Party Under Attack (Türkiye'nin Kürt Partisi Saldırı Altında)" başlıklı haberde Barkey'in, Türkiye hakkındaki sözlerine yer verildiği anlatılan iddianamede, şüphelinin bu beyanının ardından da 10 Ekim 2015'de Ankara garı önünde DEAŞ Silahlı Terör Örgütü tarafından bombalı saldırı gerçekleştirildiğine dikkat çekildi.
İddianamede, DEAŞ saldırısının ardından 15 Ekim 2015'de, Amerika'nın Sesi isimli radyo programına katılan şüpheli Barkey'in, "...Yarın öbür gün İstanbul'da, İstiklal Caddesi'nde yapsalar ne olacak? Türkiye'nin turizme ihtiyacı var..." ifadesiyle, DEAŞ'ın İstiklal Caddesi'nde de bomba patlatabileceğini beyan ettiğinin tespit edildiği kaydedildi.
Bu süreçte, FETÖ'nün yayın organı kapatılan Zaman gazetesi tarafından darbe girişiminden yaklaşık 9 ay önce 2015 yılı Ekim ayında "Gülen Bebek" adıyla bir reklam filmi yayımlandığı belirtilen iddianamede, şöyle denildi:
"Reklam filminde, örgüt tabanına darbe imalı sübliminal bir mesaj verildiği 15 Temmuz darbe girişiminin ardından açık bir şekilde anlaşılmıştır. Reklam filminin yayınlanmasından kısa bir süre sonra George Soros'un 6 Kasım 2015'de Türkiye'ye geldiği ve diğer şüpheli Osman Kavala ve İshak Alaton'la görüşme yaptığı tespit edilmiştir. Soros'un, Barkey tarafından 15 Temmuz darbe gecesi Splendid Otel'e davet edilen ve sabaha kadar birlikte darbe girişimini takip ederek uluslararası irtibatları sağladığı Ali Vaez'in görev yaptığı International Crisis Group (Uluslararası Kriz Grubu) ve Türkiye'deki birçok ayrılıkçı faaliyetleri fonlayan Open Society Foundations'ın (Açık Toplum Enstitüsü) kurucusu olduğu bilinmektedir. George Soros'un Türkiye'ye gelerek çeşitli görüşmeler yapmasından kısa bir süre sonra, 14 Kasım 2015'de, darbe girişimini yöneten firari Adil Öksüz'ün darbe hazırlıkları kapsamında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile görüşmek üzere ABD'ye gittiği tespit edilmiştir.
DEAŞ tarafından 12 Ocak 2016'da İstanbul Sultanahmet meydanında Alman turist kafilesine yönelik canlı bomba eylemi gerçekleştirilmiş, bir gün sonra da PKK tarafından Diyarbakır Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bombalı araçla saldırı düzenlenmiştir. 17-18 Ocak 2016 tarihlerinde PKK tarafından Şırnak'ta emniyet mensuplarına yönelik iki farklı saldırı gerçekleştirilmiştir. Devam eden süreçte Henri Barkey, 16 Mart 2016'da Irak Süleymaniye'deki Amerikan Üniversitesi tarafından düzenlenen '4. Süleymaniye Forumu'na moderatör olarak katılmıştır ve 19 Mart'ta İstanbul'a döndüğü tespit edilmiştir. Şüpheli Henri Barkey'in, 17 Şubat 2016'da Ankara Merasim Sokak'ta TSK'ya ait personel servislerinin geçişi sırasında bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıyla da ilişkisi olduğu için hakkında yakalama kararı çıkarılan ve terör arananlar listesinde kırmızı kategoride bulunan PKK'nın Suriye kolu PYD'nin başkanı Salih Müslim ile de Irak'ta bulunduğu süreçte görüştüğü tespit edilmiştir. 4 Mart 2016'da Zaman gazetesine kayyum atanması sonrası, bu karara her fırsatta ve her platformda karşı çıkan şüpheli Barkey'in, 7 Mart 2016'da Türkiye'ye geldiği ve 7-8-9 Mart'ta İstanbul'da bulunduğu anlaşılmıştır."
"Pensilvanya'da kayıtlı bir hattı aradı"
Bu süreçte şüpheli Henri Barkey tarafından kullanılan iki GSM hattı
ile şüpheli Osman Kavala'nın kullandığı GSM hattının bir çok defa
aynı zaman diliminde aynı bölgeden baz sinyali aldığı bilgisi
verilen iddianamede, "Barkey'in, 9 Mart günü saat 16.09'da
kullandığı GSM hattından ABD Pensilvanya Eyaleti'ne kayıtlı bir
numaralı hattı arayarak görüşme yaptığı, 10 Mart günü saat 09.55'te
aynı numaradan ABD Nevada eyaletine kayıtlı hattı arayarak
görüştüğü ve aynı gün İstanbul'dan Adana'ya gittiği tespit
edilmiştir." denildi.
İddianamede, 10 Mart günü Adana'ya giden şüpheli Henri Barkey'in, 13 Mart'a kadar Adana'da bulunduğu süreçte herhangi bir otel kaydının olmadığına dikkat çekilerek, "Şüphelinin Adana'daki görüşme ve faaliyetlerini gizlemek amacıyla tedbir uyguladığı anlaşılmıştır." ifadesi kullanıldı.
Barkey'in yakalanmamak için uyguladığı tedbirlerden dolayı hem Adana'nın Karaisalı ilçesinde hem de Seyhan ilçesinde kimlerle görüştüğünün teyit edilemediği kaydedilen iddianamede, Barkey'in, İstanbul ve Adana illerinde biz dizi görüşmeler yaptıktan sonra Irak'a gittiği 13 Mart 2016'da, Ankara Kızılay Güvenpark'ta görevli emniyet mensuplarına yönelik PKK tarafından bombalı araçla saldırı düzenlendiği, şüphelinin Irak'ta çeşitli terör örgütlerinin üst düzey yöneticileriyle de görüşmeler yaparak İstanbul'a geldiği ve 19 Mart 2016'da ise şüphelinin daha önceden Financial Times gazetesine verdiği demeçte beyan ettiği gibi DEAŞ tarafından İstanbul Taksim İstiklal Caddesi'nde canlı bomba saldırısı gerçekleştirildiğine dikkat çekildi.
Barkey ile Adil Öksüz'ün aynı ay içinde Adana'da
bulunmaları
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 15 Temmuz darbe girişimini
yöneten firari Adil Öksüz'ün 2016 Mart ayı içerisinde Adana'da bir
toplantı düzenlediği hususunda soruşturma yürütüldüğü hatırlatılan
iddianamede, şu değerlendirme yer buldu:
"Fakat şüpheli Barkey'in Adana'da bulunduğu bu süreçte Adil Öksüz veya başka bir FETÖ mensubu ile yüz yüze görüşüp görüşmediğine dair bir tespit yapılamamıştır. Hem eski istihbaratçı Henri Barkey'in hem de FETÖ'nün TSK yapılanmasındaki üst düzey mahrem imamı Adil Öksüz'ün yakalanmamak amacıyla uyguladıkları tedbirler dolayısıyla Adana'daki faaliyetlerinin, kimlerle ne konularda görüşmeler yaptıklarının tespiti de tam olarak mümkün olamamıştır. Ancak şüpheli Barkey'in 7-10 Mart tarihleri arasında İstanbul'da, 10-13 Mart tarihleri arasında Adana'da yürüttüğü çalışmalar sonrası, darbe girişimini yöneten firari Adil Öksüz'ün, 14 Mart 2016 günü Ankara'ya giderek darbe hazırlığına ilişkin bir dizi toplantı yaptığı, sonrasında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile darbe girişimi hakkında toplantı yapmak üzere 17 Mart 2016 günü ABD'ye gittiği, aynı dönemde darbenin üst düzey yöneticilerinden Kemal Batmaz, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç'un da toplantı için ABD'de bulunduğu anlaşılmıştır."
"Darbe girişimini takip etmek amacıyla 15 Temmuz'da
Türkiye'ye geldi"
Şüpheli Henri Barkey'in Adil Öksüz'den bir gün sonra, 26 Haziran
2016'da Türkiye’ye geldiği, 3 Temmuz 2016 tarihine kadar çeşitli
görüşmeler yaptığı ve faaliyetlerde bulunduğunun tespit edildiği
aktarılan iddianamede, "Barkey'in 26-29 Haziran tarihleri arasında
İstanbul'da bulunduğu, 30 Haziran 2016'da Diyarbakır'a giderek
Yenişehir, Bağlar, Sur ve Kayapınar ilçelerinde çeşitli görüşmeler
yaptığı ve aynı gün akşam tekrar İstanbul'a döndüğü, 3 Temmuz 2016
tarihine kadar İstanbul'da bulunduğu anlaşılmıştır." ifadeleri yer
buldu.
İddianamede, diğer şüpheli Osman Kavala'nın ise Barkey'in İstanbul'a gelişinden bir gün sonra 27 Haziran 2016'da Diyarbakır'a gittiği ve aynı gün İstanbul'a geri döndüğünün tespit edildiği vurgulanırken, Kavala'nın İstanbul'da bulunduğu dönemde yoğun olarak Beşiktaş, Nişantaşı, Teşvikiye bölgelerinde bulunduğu ve 1 Temmuz günü ise Büyükçekmece'ye gittiğinin tespit edildiği anlatıldı.
Henri Jak Barkey'in 3 Temmuz 2016'da Türkiye'den çıktığı ve 15 Temmuz 2016 günü sabah saatlerinde darbe girişimini takip etmek amacıyla Türkiye'ye tekrar giriş yaptığının tespit edildiği aktarılan iddianamede, şu değerlendirme yapıldı:
"Şüpheli Osman Kavala'nın ise şüpheli Henri Barkey'in Türkiye'den ayrılmasından sonra 6 Temmuz 2016'da Fransa'ya gittiği, 6-10 Temmuz tarihleri arasında Fransa'da bulunduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte, darbe girişimini yöneten firari Adil Öksüz, Kemal Batmaz ile 11 Temmuz 2016'da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile darbe girişimini son kez görüşmek üzere ABD'ye gitmiş ve örgüt liderinden darbeye ilişkin son talimatları alarak 13 Temmuz 2016'da Türkiye'ye geri dönmüştür. Adil Öksüz'ün Gülen ile son darbe toplantısını yapıp Türkiye'ye döndüğü 13 Temmuz 2016 günü, ABD Kongresi Avrupa, Avrasya ve Ortaya Çıkan Tehditler Alt Komitesi'nde Dana Rohrabacher başkanlığında, 'Türkiye'nin Demokratik Gerilemesi' oturumu düzenlendiği, oturuma şüpheli Henri Barkey, Alan Makovsky ve Fevzi Bilgin'in konuşmacı olarak davet edildiği, oturumda genel olarak, 'Türk hükümetinin demokrasi ve insan hakları konusunda ihlallerde bulunduğu, özellikle son 3 yılda (2013 sonrası) Türkiye'nin ifade özgürlüğü, yargı süreci, bireysel ve medeni haklar konusunda kötüleştiği, Gülen hareketinin hoşgörülü İslam imajına sahip olduğu, bunun hayranlık uyandırıcı olduğu, bu hareketin masonlar ve Rotary Kulübü'ne benzer iyi bir yapı olduğu' yönünde konuşmaların geçtiği tespit edilmiştir.
Bu oturuma katıldıktan sonra şüpheli Henri Barkey'in, Türkiye'de gerçekleşecek olan darbe girişimini takip etmek ve uluslararası bağlantıları sağlamak üzere 15 Temmuz günü sabah saatlerinde Türkiye'ye gelerek İstanbul Büyükada'daki Splendid Otel'e gittiği anlaşılmıştır."
"Bir tesadüften ibaret olması kabul edilebilir
değil"
"Bütün bu hususların bir tesadüften ibaret olmasının kabul
edilebilir olmadığı, bu durumun hayatın olağan akışına uygun
olmadığı açıktır." ifadesi kullanılan iddianamede, devam eden
süreçte, Gezi kalkışması (2013) ve darbe girişiminin (2016)
gerçekleştiği yıllar haricinde Türkiye'ye ortalama yılda bir defa
gelen şüpheli Henri Barkey'in, 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde
kendisinin ve darbe girişimini birlikte takip edeceği kişilerin
İstanbul'da bulunmasına her türlü ihtimale karşı bir gerekçe olması
sebebiyle 15-17 Temmuz 2016 arasında İstanbul Büyükada'da bir
toplantı organize ettiğinin anlaşıldığı vurgulandı.
Bu kapsamda 15-17 Temmuz 2016 arasında Büyükada Splendid Otel'de yapılan toplantıya Henri Barkey ile yabancı uyrukluların da aralarında bulunduğu bir çok kişinin katıldığı ve toplantının, Woodrow Wilson International Center for Scholars (Wilson Center) isimli, merkezi ABD'de bulunan sivil toplum-düşünce kuruluşunun Middle East Program (Orta Doğu Programı) bölümü tarafından organize edildiği belirtilen iddianamede, bu bölümün başkanının şüpheli Henri Barkey olduğu, toplantının Wilson Center tarafından Kültür Üniversitesi'ne bağlı Global Political Trends Center (GPOT) ile işbirliği içerisinde düzenlendiğinin tespit edildiği dile getirildi.
"Darbe girişiminde rol aldığı
anlaşılmıştır"
Toplantıya ilişkin tanık beyanlarına yer verilen iddianamede, 15
Temmuz ile ilgili şu ifadeler kullanıldı:
"Barkey'in kullandığı GSM hattının HTS kayıtları incelendiğinde de, şüphelinin 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiği gece saat 05.00'e kadar ABD, İngiltere ve Fransa'ya kayıtlı birçok uluslararası telefon numarası ile irtibatlarının devam ettiği, saat 04.00'e kadar da telefonunun internetini (gprs) aktif olarak kullandığı tespit edilmiştir. Ayrıca şüphelinin Splendid Otel'e ait kablosuz internet ağını (wifi) da gece boyu aktif olarak kullandığı otel çalışanları tarafından net bir şekilde ifade edilmiş, fakat yapılan çalışmalarda o tarihlerde otelin internet ağını kullanan kullanıcılara ait iç IP ve MAC adres kayıtları bulunmadığından şüphelinin otelin internet ağından kimlerle irtibat kurduğu, hangi sitelere giriş yaptığı tespit edilememiştir.
Alınan ifadelerde ve yapılan çalışmalarda, 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiği saatlerde şüpheli Henri Barkey, şüpheli Ellen B. Laipson, Ali Vaez ve Ellie Geranmayeh'in sabaha kadar darbe girişimini takip ettikleri, gelişmeleri birlikte değerlendirdikleri ve yoğun şekilde uluslararası irtibatlar kurdukları anlaşılmıştır. 15 kişilik toplantı grubundan yalnızca 4 kişinin 15 Temmuz darbe girişimini sabaha kadar birlikte takip ederek yoğun şekilde uluslararası irtibatlar kurmaları, bu kişilerin tamamının şüpheli Henri Barkey tarafından oteldeki programa davet edilmiş olmaları ve tamamının yabancı şahıslar olmaları nedeniyle şüpheli Henri Jak Barkey'in darbe girişiminde rol aldığı anlaşılmıştır."