Eski Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap kararların nasıl alındığını anlattı
Abone olBilim Kurulu üyeliği Nisan ayında sonlanan Prof. Dr. Alpay Azap kararların bağlayıcı olmadığını hükümetin kendi bildiğini yaptığını savundu.
Hükümetin, salgında hastalığın yönetimi konusunda Bilim Kurulu’nun görüşlerini dikkate aldığını kaydeden eski Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, “Ama toplumda pandemi yönetimine gelince hükümet kendi doğru bildiğini yaptı” dedi.
Bu yılın Nisan ayından itibaren Bilim Kurulu'nda yeniden görevlendirilmeyen Prof. Dr. Alpay Azap, Sözcü’den Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı:
“Virüsü tamamen yok etmek mümkün değil”
“Bu hastalık insandan insana solunum yoluyla bulaşan bir hastalık. Önlemleri azalttığınızda, olgu sayısı artar. Önlemleri sıkılaştırdığınızda olgu sayısı azalır. Ama virüsü tamamen yok etmek mümkün değil. O yüzden etkili aşı ve ilaçlar yaygın bir şekilde kullanılana kadar hem bireysel hem de topluma yönelik kısıtlamaları uygulamak gerekiyor.
Salgınlar sadece tıbbi meseleler değil. Gördüğümüz gibi sosyal, ekonomik hatta siyasi sonuçları olur. O yüzden sadece tıp bakış açısıyla yönetilmesi eksik kalır. Mutlaka diğer boyutlarını da hesaba katarak yönetmek gerekir. Bu nedenle de salgının yönetiminde esas olarak elbette tıp uzmanlarının önerileri uygulanmalı. Bu çok önemlidir. Ama tıp boyutu dışında kalan boyutlarına hâkim olan ve onları değiştirme gücü, yetkisi olan kurumlar salgını yönetir.
“Sorumluluk hükûmetindir"
Elbette bilim kurulları hükümetlere hizmet veriyor ama asıl kararları alan ve onun sorumluğunu taşıyan hükümettir. Olması gereken bu. Ama Türkiye'de şöyle bir algı oldu, ‘Okulun ne zaman açılacağına, AVM'lerin ne zaman açılıp kapanacağına varıncaya kadar her konuda Bilim Kurulu karar veriyor’ Doğal olarak bu böyle olmuyor. Yeni bir hastalıkla karşı karşıyayız ve sürekli bilgiler değişiyor. Bilgilerin net olmadığı alanlar var. Bilim insanları arasında da bilim kurullarında da bilgi farklılığı var. O yüzden Bilim Kurulu'nda da kararlar oy birliğiyle alınmıyordu. Hastalık yönetimi, hastanın yönetimi ve pandeminin toplumda yönetimi var. Hasta yönetimi ve hastalığın yönetimi konularında Bilim Kurulu'nun görüşleri dikkate alındı. Ama toplumda pandemi yönetimine gelince elbette ki hükümet, görüşleri almakla beraber kendi doğru bildiğini yaptı.
“Aşı, hastalığı ağır geçirme riskini ve ölümü azaltıyor”
Salgının sonuna yaklaşıyoruz ama salgın bitmedi. O yüzden bireysel önlemleri olabildiğince uygulamak lazım. Ne kadar uygularsak o kadar az virüsle karşılaşır ve hastalanma riskini azaltırız. Aşı olmamız gerekiyor. Aşı hastalığı ağır geçirme riskini ve ölümü azaltıyor.
"Toplumda ‘Salgının bittiği' algısı var"
Koronavirüs toplumda kolay yayılan hastalık olduğu için bireysel ve topluma dönük kısıtlamaların sürekli ve farklı derecelerde uygulanması gerektiğini kaydeden Azap, şunları kaydetti:
“Pandemi sürecinde kısıtlamaları bırakırsanız, kaçınılmaz olarak virüsün dolaşımı artar. Hızlı aşılama yapıldı. Sağlık görevlileri fedakarca çalıştı. Aşının hızlı yapılması, aynı günlerde de salgın önlemlerinin kaldırılması vatandaşta ‘Pandemi bitiyor' algısı yarattı. Algıyı yönetebilmek çok kritik süreç. Çok kişi aşılandı ama tek doz aşının koruyuculuğu yok. İki doz olacak ve üzerinden de 14 gün geçecek. Aşamalı olarak kaldırılması gereken önlemler, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da büyük ölçüde kaldırıldı. Bu durum, hastalığın yeniden yayılmasına yol açtı.”
“Hangi aşıdan kaç doz olalım?” sorusuna Prof. Azap şöyle yanıt verdi:
“2 doz BioNTech aşısı, 9 ay kadar koruyor. Bu sürenin sonunda 3. doz aşı gerekebilir. Hiç aşı olmayanlar için deltaya karşı daha etkili olan BioNTech aşısından 2 doz olmalarını öneriyorum. İki doz Sinovac yaptırılmış ve üzerinden üç aydan fazla süre geçmişse, 3. doz olarak BioNTech aşısı öneriyorum. 4. doz aşıyı önermek için elimizde güçlü veri yok. Riski yüksek olanlara 4. doz uygulanabilir.”