Eski Bakan 17 yıl sonra konuştu!
Abone olDYP-SHP hükümeti döneminde içişleri bakanı olan İsmet Sezgin'den 33 er olayıyla ilgili önemli açıklama...
DYP-SHP koalisyon hükümetinde
İçişleri Bakanı olan İsmet Sezgin, 1993'te Bingöl-Elazığ arasında
33 erin katledilmesi olayı ile ilgili olarak, "O dönemde aldığımız
etkin önlemlerle terör örgütünü bitirme noktasına getirdik. Bu
durumdan rahatsız olan bazı güç odakları, bu katliamı tertipleyerek
süreci sabote etti. Benzer gayretler, demokratik sürecin
konuşulduğu bugün de görülüyor." dedi.
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, 'Kürt açılımı' kapsamında PKK
ile mücadelenin kritik bir aşamada olduğu 1990'lı yılların başında
Türkiye'de birbiri ardına esrarengiz olaylar yaşandı. 24 Ocak'ta
gazeteci Uğur Mumcu suikasta kurban gitti, 17 Şubat'ta Jandarma
Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, uçağının düşmesi sonucu
şehit oldu. Aynı yılın 17 Nisanı'nda Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ani
ve şüpheli ölümü gerçekleşti. 24 Mayıs günü savunmasız 33 er
Bingöl-Elazığ yolunda şehit edildi. 2 Temmuz'da 37 kişinin
öldürüldüğü Sivas katliamından 3 gün sonra ise Erzincan'ın
Başbağlar köyünde 33 vatandaş öldürüldü. Bu olaylar zincirinin
üzerindeki sır perdesi hala aralanmış değil. Ancak PKK'nın
üstlendiği 33 er olayı, Türkiye'nin terörle mücadelesinde bir
kırılma noktası oldu. Bu olay, Ergenekon davası sürecinde ve
Reşadiye'de 7 jandarma erinin pusuya düşürülmesinin ardından tekrar
gündeme geldi.
CİHAN'a konuşan Eski İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, 33 erin şehit
edildiği olayla ilgili ilginç değerlendirmelerde bulundu. Eski
Bakan, Türkiye'nin, o dönemde terör örgütü ile çok etkin bir
mücadele verdiğini ve PKK'nın bitme noktasına geldiğini söyledi.
Bunun yanı sıra önemli adımlar attıklarını anlatan Sezgin, "Bölgeye
yönelik, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda çok önemli
iyileştirmeler ve yatırımlar yaptık. 13 bin insanı istihdam ettik.
Terörü bitirme noktasına getirdik. Ama bilinmeyen bir el devreye
girdi ve bunu sabote etti Bununun sıradan bir terör saldırısı
olmadığını herkes biliyor." şeklinde konuştu.
Sezgin, terörün tamamen bitirilmesi, Doğu ve Güneydoğu meselesinin
kalıcı çözümü amacıyla sorunun teşhisini ve çözüm önerilerini
içeren çok önemli bir rapor hazırladıklarını söyledi. Sezgin, bu
saldırının, "MGK toplantısı öncesine gelmesinin bir anlamı var
mıydı?" yönündeki soruya, "Bu konuda çok ciddi hazırlıklarımız ve
geniş bir raporumuz vardı. Bunu götürüp orada masaya yatıracaktık.
Ancak bu olaylar yaşanınca konuyu tartışamadık." diye konuştu.
İNİSYATİF GENELKURMAY'A GEÇTİ
Sezgin'in anlattıklarına göre, bu olayın ardından Türkiye, terörle
mücadelede yeni bir konsepte geçildi. Buna göre, daha önce İçişleri
Bakanlığı'na bağlı olan Özel Harekâtçılar da asker ile birlikte
operasyonlarda yer alıyordu. Ancak 33 erin şehit edilmesinin
ardından sadece askerler bu işi yapmaya başladı.
Sezgin, "Operasyonlara Özel Harekatçılar da katılıyordu. Bir çok
operasyonu askerle birlikte yaptık. Çok iyi sonuçlar da aldık.
Mesela 33 er olayında kaçırılan askerlerin kurtarılmasında askerle
birlikte müdahale ettik. Ancak benim İçişleri Bakanlığımdan sonra
tamamen Genelkurmay Başkanlığı'na devrettik." diye konuştu.
REŞADİYE OLAYI
Sezgin, Reşadiye'de 7 erin pusuya düşürülerek öldürülmesi olayı ile
33 er olayı arasında bazı benzerlikler bulunduğunu ifade etti.
Sezgin, şöyle dedi: "Bizim Kürt sorunu ile hükümetin şu an
yürüttüğü demokratik açılım arasında farklar var. Ancak bu iki olay
da Kürt sorununun konuşulduğu dönemlerde yaşanıyor. Şekil ve
zamanlama açısından aynı amaç hedeflenmiş
olabilir."