NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
17-25 aralık yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu sonrası AK
Parti'den istifa eden Burdur milletvekili Hasan Hami Yıldırım, dün
gece yarısı başlayan ve yankıları hala devam eden, polis şeflerine
yönelik operasyonu değerlendirdi.
Operasyonun bir algı opersyonu olduğunu ve
intikam hırsıyla yapıldığını söyleyen Yıldırım, iktidarın bir
cemaat havuzu oluşturduğunu ve kendi gibi düşünmeyen herkesi o
havuzun içine gönderdiğini söyledi.
Bazı kurumlarda yanlış yapanların olabileceğini, ama o kurumların
tamamen yapısal değişikliğe uğratılmasının hukuk dışı olduğunu
savunan Yıldırım, "Hükumet'in Işid'den ne farkı var" diye
sordu.
İşte Hasan Hami Yıldırım'ın açıklamaları
İNTİKAM HIRSIYLA YAPILMIŞ
OPERASYON
Kendilerine karşı düşündükleri her hareketi cemaatle
ilişkilendiriyorlar. Emniyetin 17-25 Aralık'taki operasyonları da
kendilerine bir düşman oluşturmak için cemaatle ilişkilendirdiler.
O günden bugüne kadar Sayın Başbakan'ın konuşmalarına bakıldığında
olayı direkt cemaatle ilişkilendirdiklerini
görüyoruz. İntikam hırsıyla, düşmanlaştırma yaparak
içinde bulundukları durumdan kurtulma çabası diye düşünüyorum.
Cemaat olmasaydı kendilerine başka düşman yaratacaklardı.
Yolsuzluklar ve ortaya çıkan rezaletlerden kurtulma çabasıyla
düşman oluşturuyorlar. Bir taraftan da bunu yaparak insanları
kutuplaştırıp kendi tabanlarını sorgulamaktan uzaklaştırmaya
çalışıyorlar.
BİR ŞEY OLMAYACAĞINI KENDİLERİ DE
BİLİYOR
17 Aralık'tan bu yana iktidar partisi akla hayale gelmeyecek
argümanlar geliştiriyor ve "bize darbe yapılacaktı" diyordu. Ama o
günden bugüne kadar bunun altını dolduramadı. Bütün iktidar
imkanlarını kullanmalarına rağmen aradan 7 geçti herhangi bir suç
unsuru bulamadılar. Bunun için de yargıda değişiklikleri yaptılar,
Sulh Ceza Hakimliklerini yeniden dizayn ettiler. 17-25 Aralık'ta
gözaltına alınanları serbest bıraktıklarını düşünürsek buradan bu
sonucu çıkarmamız mümkün.
Netice olarak bu altyapıyı kendilerince oluşturdular. Bir suç
unsur bulamayınca istedikleri gibi bir yargı altyapısı oluşturup
harekete giriştiler. Cumhurbaşkanlığı öncesi yeni bir algı
operasyonu. Bir şey olmayacağını aslında kendileri de çok iyi
biliyor diye düşünüyorum, çünkü ellerinde bir şey olsaydı 18
Aralık'ta 26 aralık'ta bunları içeri alırlardı.
İNSANLARI SORGULAMAKTAN
UZAKLAŞTIRIYORLAR
İnsanlar kutuplaşınca kendi partilerinin kusurlarını görmez
hale geliyorlar. Bu bir süreç. İnsanlar bir çatışma içine
sokulduklarında sorgulamazlar. Ama insanlar yavaş yavaş sorgulamaya
başlayacaklar ve "bu memlekette neden sürekli bunlar oluyor" diye
soracaklar. Fakat Sayın Başbakan bunu engellemek için sürekli
gerginliği tırmandırıyor, seçimde bu ne kadar etkili olur
bilemiyorum.
İhsanoğlu için ben de imza verdim. İmza atarken mevcut
şartlarda bakıldığında ortaya çıkan aday da İhsanoğlu'ydu. Ben onun
başarılı olacağına inanarak bu imzayı attım. Ama ne kadar olur onu
seçim sonucunda göreceğiz. Ben kazanacağını ümit ederek destekledim
ve destekliyorum.
BU İŞİN NEREYE GİDECEĞİ
KESTİRİLEMEZ
Operasyonun mantıklı ve rasyonel bir temeli yok. Dolayısıyla
siz akıl tutulması yaşanan bir dönemde bu işin nereye gideceğini
kestiremezsiniz. Başka kurumlara da sıçrayabilir. Eğer bu kadar
hukuk dışı köklü bir değişikliğin adı ancak bir darbe olabilir.
Bunu AK Parti iktidarı yaptı. Hukuku rafa kaldırdınız, ne evrensel
normlara, ne Anayasaya uymayacak kanunlar çıkardınız. Bunu Anayasa
Mahkemesi'nin iptal edeceğini kendileri de biliyorlar.
TEK KURTULUŞLARI
GERGİNLİK
Amaçları ülkeyi gergin bir ortamda tutmak, çünkü kurtuluşları
bu. Bu gerginlik ortamında kendi taraftarları için bir algı
oluşturuyorlar. Meclis ve meclis dışında yaptıkları bütün
uygulamalarda hukuk dışı işler yapıldı. Operasyon yapmadıkları
kurum kalmadı. Bu işte cemaat olayının bilinçli olarak seçildiğini
düşünüyorum. bundan netice alacaklarını düşünmeselerdi başka bir
düşman bulacaklardı. Şu anda cemaatle ilişkilendirdikleri her yere
operasyon yapabilirler.
ADINA CEMAAT DİYEREK İSTEDİĞİ KURUMA HER
ŞEYİ YAPIYOR
Bakanlıklardaki insanlar cemaatçi mi? Böyle bir şey mümkün
olabilir mi, akla ziyan! Yargıda değiştirdikleri hakimler,
savcılar, cemaatçi mi mümkün mü? Bu kadar farklı kesimlerin bir
arada olduğu toplumda nasıl olur da onlar gibi düşünmeyen herkes
aynı cemaate mensup olabilir. Adına cemaat diyerek istediği kuruma
istediği şeye yapabilir hale geldi Başbakan.
CEMAATİN KARŞISINDA ÇOK GÜÇLÜ BİR YAPI
VAR
Cemaat bu algıyı yok etmek için ne yapar, ben böyle bir
kuruluşun, ya da cemaatin içinde olsam ne yapardım bilemiyorum, zor
bir durum. İnsanlar savunsalar da böyle bir kutuplaştırma ortamında
karşı tarafın gücü kuvveti çok fazla, imkanlar fazla. Bu imkanlarla
Başbakan her gün çıkıp nefret söyleminde bulundukça insanları az ya
da çok etkiliyor.
Ben, hiçbir cemaatin ve hiçbir sivil toplum kuruluşunun
devletle, hükumetle bu anlamda bir savaşa girmek isteyeceğini
zannetmem, beklemem. Bu rasyonel değil. Geçmişinden beri hükumetle,
devletle siyasal anlamda sistemli çatışmalı bir grup olsa, veya
terör örgütü bağlamında çatışma yaratan bir grup olsa bu savaş
belki anlaşılabilir ama bu öyle bir yapı değil ki. bu bir sivil
toplum kuruluşu.
BEĞENİLMEYENLER CEMAAT
HAVUZUNA
Önce bir düşman cemaat belirleniyor. Sonra kamuda işine
gelmeyen herkesi bu cemaat havuzunun içine gönderiyorlar. Böylecek
kendilerine göre itibarsızlaştırıyorlar. Geçmiş operasyonlarda göz
altına alına insanlar için suçludur ya da suçsuzdur diyemem. Ama
tüm bunları bir sivil tolumun yaptığını düşünerek "şimdi sıra
sizde" demek bir devlete yakışmaz. Akla aykırı bir
durum.
O dönemde bu operasyonlar iktidarın işine gelmeseydi, o
davalarda bir mağduriyet olduğunu sezselerdi ona göre hareket
ederlerdi. Bakın istemedikleri zaman nasıl müdahale ediyorlar.
BU MEMLEKETE YAZIK
OLUYOR
Bu memlekete, bu millete yazık oluyor. İnsanları birbirine
düşman hale getirmeye çalışıyorlar. İnsanları destekledikleri
siyasi haraketler bazında kamplaştırmak, düşmanlaştırmak ne kadar
tehlike ve yanlış Ben burada asıl taktir edilmesi kısmın, bütün bu
kadar hakarete rağmen yine de sesini çıkarmayan cemaat olduğunu
düşünüyorum. Allah korusun, hükumetin istediği gibi tabana doğru
sirayet etmesi çok tehlikeli olabilir. Şu anda halk, iktidar
partisi yöneticilerinden daha olgun davranıyor, insanlar sineye
çekiyor. İyi ki böyle yapıyorlar. İnsanların birlikte yaşama
kültürlerini yok etmek zor değil, bu insanlar birlikte yaşayan
insanlar. İktidar, bu toplumun birlikte yaşama arzusunu yok etmeye
çalışıyor.
IŞİD'İN YAPTIĞINDAN NE FARKI
VAR?
Bir kurumda yanlış yapan insanlar olabilir, öyle bir şey
olursa hata yapanla ilgili soruşturma başlatılır ve gereği yapılır.
Ama her şeye cemaatin işi, paralel yapının işi derseniz olmaz. bir
şehirde birkaç insan suç işlemiş kalkıp o şehri yok ediyorsunuz. O
şehrin üzerine bomba yağdırıyorsunuz. Yani Esed'in, IŞİD'in
yaptığından ne farkı var bu iktidarın yaptığının.