Şenkaya'nın Akşar Beldesi'ne bağlı Ormanlı köyünde yaşayan ve hayatını hayvancılık yaparak kazanan Aytaç Alver (45), köyün dağlık kesiminde boyu 1 metre 20 santim olan üzerinde ise belli belirsiz şekillerin yer aldığı bir kaya buldu. Fotoğrafını çekip yolladı: Aynı bölgede geçen yılın şubat ayında da bir taşbaba heykeli bulan ve yetkilileri haberdar eden, yaşadıklarından dolayı da tecrübe sahibi olan Aytaç Alver, bu tür konularla yakından ilgilendiğini bildiği Aziziye Belediyesi'nde görevli Değerli Taşlar Derneği Başkanı Oğuzhan Bingöl ile temasa geçti, cep telefonu kamerasıyla çektiği fotoğrafları da kendisine gönderdi.Görünce hemen anladı: Fotoğraflardan yeni bir taşbaba heykeli bulunduğunu anlayan Bingöl durumu bildirdiği Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç ve Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Günaşdı ile Ormanağzı köyüne gitti. Alver'in gösterdiği bölgede yapılan kontrol ve inceleme sonrasında bulunan yeni taşbaba heykelinin yanında, başka tarihi değere sahip eserler de olabileceği ihtimali üzerinde duruldu.Ormanlı Mahallesi'nin 2 kilometre güneydoğusunda yapılan araştırmalar ışığında birçok taşbabanın var olabileceği anlaşılan alanda daha önce de bir taşbaba heykelinin bulunduğunu hatırlatan Doç. Dr. Yavuz Günaşdı, şunları söyledi..."Bu alanda mutlaka kazı çalışması yapılmalıdır""Orta Asya, Kafkasya ve Anadolu bağlantısının izlerine taşıyan bu taşbaba heykelleri oldukça önemli. Tespit edilen ikinci taşbaba 1 metre 23 santim uzunluğunda ve 47 santim genişliğinde. Kısmen yüz kısmı ile elleri, kemeri ve kemerinin hemen üzerinde yer alan ve kama olduğu düşünülen motiflerin işlendiği görüldü. Bu heykeller Orta Asya'da Okunyev kültüründen itibaren başlamış ve Andronova kültür çağı boyunca tüm Avrasya kıtasına yayılmıştır. M.Ö. 17'nci yüzyıldan itibaren bu heykel sanatı Kafkasya yoluyla Anadolu'ya taşınmıştır. Tespit edilen bu heykeller, Hakkâri stelleri ve İran Meşgin bölgesindeki heykeller ile düşünüldüğünde Proto-Türk heykel sanatının başlangıcını oluşturmaktadır. Bu alanda mutlaka kazı çalışması yapılmalıdır. Anadolu'daki Türk tarihinin izlerini günümüzden 3000-3500 yıl daha önceye götürebilecek olan bu buluntulardan bir diğeri daha Erzurum Müzesine götürülerek koruma altına alındı." Taşbabaların eski Türk geleneklerine göre Türk beyleri için önemli ve hatıra olarak onun büyüklüğünü göstermek için şerefine dikilen mezar taşları olduğunu ifade eden Müze Müdürü Hüsnü Genç, şöyle konuştu..."Bu bölgede bulunan ikinci taşbaba, Türkiye'de örneği yok""Gördüğümüz bu taş, eski Türklerin kullandığı ve bizim de 'taşbaba' dediğimiz bir mezar taşıdır. Bu taşlar günümüzde kullanılan mezarların baş kısmına konulan şahide kısmını oluşturuyor. Bu mezar taşlarının ilki Prof. Dr. Veli Sevin hocamız tarafından Hakkari'de bulundu ki onlar taşbaba değil, stel olarak geçiyordu. Bizim burada bulduğumuz taş ise taşbaba sınıfında yaklaşık olarak M.Ö 2000’li yıllara tarihlenen, Geç Tunç Çağı dediğimiz beylikler dönemine ait, tabii o zamanlarda böyle devletler yok, beylikler, aşiretler şeklinde yaşıyorlar. Bunlar Erzurum'da bulunan ilk Türk izleri. Türkiye için önemli olan bir konu. Taşbabanın bulunduğu yerin hemen arkasındaki kale ise muhtemelen Erken Tunç Çağı'na ait. Bu kalenin günümüze kadar ulaşan kısmının Ortaçağ'da da yolların güvenliğini sağlamak amacıyla yoğun şekilde kullanıldığını görmekteyiz. Bu taşın tek örneği yine bu bölgede geçen yıl bulunmuştur ve şu an Erzurum Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu bulduğumuz taş ise ikinci taşbaba oluyor. Türkiye'de başka örneği yok. Benzerleri Orta Asya, Moğolistan, Tacikistan, Türkmenistan, Çin'e kadar uzanan bölgede bulunmaktadır. Bu taşlar İlk Türklere ait taşlardır."