Ertuğrul Özkök'e özür dileten yazı
Abone olÖzüre neden olan kelime bu.. "Kamelya". Ne var bunda demeyin. Çünkü bu kelimenin anlamı çok farklı. Bu nedenle de Ertuğrul Özkök bu konuda özür yazısı yayınladı.
Kamelyalı yazar kemeriye altında ÖNCEKİ gün sabah toplantısına
biraz geç girdim. Arkadaşlar, gece baskılarına giren bir başlığı
tartışıyorlardı. Ankara Temsilcimiz Nur Batur’un yazısının
başlığında ‘kamelya’ kelimesi geçiyordu. Sabahtan itibaren
telefonlar çalmaya başlamış. Bazı okuyucularımız bu kelimenin
‘kamelya’ değil, ‘kameriye’ olduğunu söylüyorlarmış. * * * Oysa hiç
şaşırmamıştım. Küçüklüğümden beri bu kelimeyi ‘kamelya’ olarak
bilirdik. Okur temsilcimiz Doğan Satmış, ‘Ertuğrul Bey Türk Dil
Kurumu sözlüğüne baktık, doğrusu kameriyeymiş, kamelya ise bir
çiçek’ dedi. Önemsediğim iki yazar da dün bu yanlışlığa
değinmişlerdi. Radikal’de Hakkı Devrim, Sabah’ta da Mehmet Barlas
bu yanlışımızı düzeltiyorlardı. Yazı işleri toplantısında küçük bir
anket yaptık. Arkadaşlarımızın çoğunluğu kelimeyi hep ‘kamelya’
olarak biliyormuş. * * * Biz tartışırken Haber Koordinatörümüz Enis
Berberoğlu Google’da, çardak anlamında kullanılan bu kelimeyle
ilgili küçük bir arama yaptı. Önümüze gelen örneklerin bir
bölümünde kelimenin doğru hali, yani ‘kameriye’ yazıyordu. Ama
birçok örnekte de ‘kamelya’ kelimesi kullanılmıştı. Hem de ne
örnekler... Mesela Kemerhisar İlköğretim Okulu’nun sitesinde
‘Öğretmenler için de bir kamelya bulunmaktadır’ cümlesi
kullanılmış. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi sitesinde yayınlanmış
bir kararda ‘alay önünde lüks kamelya yapılmasından’ söz ediliyor.
Sivas ve Afyon valiliklerinin sitelerinde hep kamelya kelimesi
kullanılmış. * * * Asıl çarpıcı örneği, dün köşesinde bizdeki
başlığı haklı olarak eleştiren Hakkı Devrim’in yazdığı Radikal
Gazetesi’nde buldum. Gazetenin Silahlı Kuvvetler konusundaki uzman
yazarı Mehmet Ali Kışlalı, 11 Ocak 2000 tarihinde yayınlanan
yazısında, ‘Cezaevi müdürü albay ile kamelya altında çay içtiğini’
anlatıyor. Dil sürçmesi veya dikkatsizlik mi? Kışlalı, 9 Şubat 2005
tarihli yazısında da ‘kamelya’ kelimesini kullanmış. Akşam
Gazetesi’nin 2 Ağustos 2003 tarihli bir Erbakan haberinde de aynı
kelime var. Son çarpıcı örnek ise, ev ve bahçe eşyaları konusunda
uzmanlaşmış ‘Intoko’ adlı şirketin sitesinden. Orada da ‘kamelya’
deniyor. Bir başka uzman şirket daha. Muğla ve Bodrum’da emlak
danışmanlığı yapan ‘Relmed System’ adlı şirketin sitesinde de
‘çardak kamelya’ deyimi yer almış. * * * Bütün bunlara bakınca,
içimden şu soruyu sormak geliyor. Madem çoğumuz bu kelimeyi
‘kamelya’ olarak biliyor ve kullanıyoruz, niye sözlük anlamına bunu
da eklemiyoruz? Dilbilimcilerin tüylerini diken diken edeceğimi
biliyorum. Ama istediğimiz kadar sinirlenelim, bu yazıyı okuyan
Türklerin bile çoğu bu kelimeyi yine ‘kamelya’ olarak kullanmaya
devam edecek. Sözü Nur Batur’a telefon eden Mehmet Berkant adlı
emekli öğretmen okuyucumuza bırakıyorum: ‘Günlük konuşmamızda
‘kamelya’ diye kullandığımız sözcüğün aslı ‘Kameriye’den gelir.
Yunanca’da ‘Bahçelerde yazın oturmak için yapılan, kafes biçiminde,
kubbeli, üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak’ anlamına
geliyor.’ Emekli öğretmen hemen arkasından şunu söylüyor: ‘Galat-ı
meşhur, lügat-i fasihten evladır’ derler. Yani ‘Halk dilinde
bozulmuş olan herhangi bir sözcük gerçeğinden daha iyi anlamına
gelir.’ * * * Benim söylemek istediğim de tamı tamına bu. Ezici
çoğunluğumuz kamelya diye biliyorsak, Yunanca’dan gelmiş kelimenin
sözlük karşılığına neden bunu da yazmıyoruz? Tabii bütün bunları,
yaptığımız vahim bir hatayı affettirmek için yazmıyorum. Yanlışımız
için özür diler, düzeltmek için katkıda bulunan bütün okur ve
meslektaşlarımıza teşekkür ederiz. Hürriyet’in böyle bir farkı var.
Başka gazetelerde hoş karşılanan hatalar, Hürriyet olunca
affedilmiyor. Biz de bunun bilinci ve sorumluluğu ile hareket etmek
zorundayız.