Ertuğrul Özkök'e gönderme yaptı
Abone olİlhan Selçuk, kaybettiği arkadaşını anlatırken, Mumcu'dan "Namuslu Model" olarak söz etti.
Namuslu Model: Uğur Mumcu Medyada Sevgili Uğur Mumcu ve Abdi
İpekçi üzerine açılan tartışma, köşelerde bütün hızıyla sürüyor; bu
gidişle biteceği de yok... Tartışmayı Doğan Grubu'nun medyada
sözcüsü sayılan Ertuğrul Özkök açtı; çok değer verdiğini
vurguladıktan sonra İpekçi ile Mumcu örneklerinin artık
''nostaljik'' ve ''demode'' nitelikleriyle yeni ''gazetecilik
modeli'' oluşturmadıklarını ileri sürdü; bu defter kapanmıştı. Bu
açıklama, Doğan Grubu'ndaki Milliyet'te ''Abdi İpekçi modeli'' nin
son bulduğunu resmen ilan ediyor; medyada ise daha çok kişisellik
üzerine tartışma, atışma, suçlama sürüyor. ** Uğur sağlığında Abdi
İpekçi cinayeti üzerinde çok çalışmıştı; araştırmacı-gazetecilik
alanında birincil kişi olarak ün kazanan Mumcu da 1993'te
öldürüldü. Peki, o tarihte medyanın durumu neydi? TRT dışında
Turgut Özal 'ın gayri meşru patronu olduğu tek özel televizyon
vardı... 6-7 tane gazete... Her gazetenin -ki çoğu aile
gazetesiydi- meslekten yetişmiş patronu bulunmaktaydı; Babıâli,
eski yapısal koşullarında tek yönlü bir basındı; gazetecilik yüzde
doksan gazetecilerin elindeydi. Bugünkü durum ne?.. Birkaç elde
toplanan kırka yakın özel televizyon ve aynı sayıda gazete var...
Mumcu ''bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak'' hevesini
eleştirirdi; bugün adına 'gazeteci' denen kişinin 'yeni model' ini
aramadan önce, çalışacağı ortamın yapısını ortaya koymak gerekir;
yoksa her tartışma nafiledir. ** 21'inci yüzyılın başında
medyamızın yapısında model şöyle: Bir dizi büyük holding var... İş
dünyasının her dalına el atmış bu büyük yapılar, ithalat-ihracattan
tutun, bankacılığa, özelleştirme, ihale, turizm vesaire gibi her
alana yayılmışlardır; ama, bir kolları da medyadadır... Ki bu her
bakımdan işe yarıyor... Nasıl?.. Holding patronu elindeki medya
silahıyla reklamını yapabilir, siyasal iktidarla pazarlığa
oturabilir, rakip işadamlarını yıldırabilir... Medya grubu da çok
boyutludur; gazeteler, televizyonlar, radyolar, dağıtım ve reklam
şirketleri... Sözün kısası ilginç bir model!.. Medyamızda bu
'model' egemen... Bu durumda şantajdan korkan çoğu işadamı da
savunma içgüdüsüyle medyaya girmeyi düşünüyor. ** Medyamızın
yapısal açıdan bilimsel bir yöntemle incelenmesi gerekiyor, çünkü
'gazeteci' bu ortamda çalışmak zorundadır; bırakın gazeteciyi bir
dev holdingin patronu da özgür değildir; 'iş' ve 'çıkar' gereği,
'kâr' güdüsü kişinin hayat pusulasına dönüşür; patron Türkiye'nin
ABD ile birlikte Irak'a girmesinden büyük paralar sağlayacaksa,
neden barışçı olsun?.. Yapı bu olunca 'gazeteci modeli' de buna
göre ayarlanır; 'yapı' ya uydurulur; bu alanda kişileri suçlamak
sirklerdeki mankenlere silahla ateş etmeye benzer. ** Bu yazının
başlığı: ''Namuslu Model: Uğur Mumcu!..'' Ancak yazının içeriği
''Kişiye değil, bilimsel yöntemle yapıya bak'' mantığı üzerine
kurulu... Yeter mi?.. Yetmez... Kişilerin niteliği de çok
önemlidir; yapının bozulmasına karşı savaşım bayrağını yükseltecek
olan 'gazeteci modeli' ne gerek var... Bugün ayın 7'si.. Uğur'un
ölüm yıldönümüne 17 gün kaldı, dilerim ki bu sene, Sevgili Mumcu'yu
anarken, içinde yaşadığımız medya yapılanmasını ortaya dökerek
çıkış yollarını arayalım... Yoksa 'gazeteci' için bu gidiş gidiş
değil...