Ertuğrul Özkök gazetesini eleştirdi
Abone olÖzkök'ün itiraz noktası ise askerin YÖK yasa tasarısıyla ilgili yaptığı açıklamanın zehir zembelek olarak değerlendirilmesi.
Spottaki cümleye itirazım var
Dünkü Hürriyet’in Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamayla ilgili haberine itirazım var.
Şehir baskılarında ‘Asker karşı’ başlığı ile verilen haberin spotunda şöyle bir cümle kullanılmıştı:
ZEHİR ZEMBEREK
‘Genelkurmay Başkanlığı, üniversiteye girişte imam hatiplerin önünü açan YÖK yasa tasarısına, zehir zemberek bir açıklamayla karşı çıktı.’
İtirazım spottaki ‘zehir zemberek’ tanımlamasına.
O açıklamayı büyük bir dikkatle okudum.
Hiç de öyle ‘zehir zemberek’ falan değildi.
Tam aksine çok serinkanlı, makul ve maraza çıkarmaktan çok, iyi niyetli çözüme davet eden sağduyulu bir açıklamaydı.
Yani bir ‘muhtıra’ değildi.
Bir ‘28 Şubat direktifi’ değildi.
Açıklama, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün üslubu ve çizgisini yansıtıyordu.
Bence hükümetin bu açıklamayı çok iyi okuması gerekir.
İmam hatip okulları ile ilgili tartışma bana göre çok sağlıklı ve yapıcı bir zeminde gelişiyor.
İki uçtaki iflah olmaz kalemleri bir yana bırakırsanız, basının da bir ‘makul çoğunluğunun’ oluştuğunu görüyorsunuz.
Yani aklı başında kalemler, ‘ideolojik’ bunkerlere girmeden açıkta görüş bildirmeye başladı.
KORU VE HAKAN
Ben kendi payıma Fehmi Koru ve Ahmet Hakan gibi yazarların yazılarını çok büyük dikkatle okuyorum.
Çünkü onların bakış açıları benim için çok anlamlı.
Ve sevinerek şunu görüyorum.
Olaya ideolojik bakmıyorlar. Hakaret yok. Kinaye yok. Aşağılama yok.
‘Benim cemaatim ne der’ korkusu yok.
Rövanşist, intikamcı duygular yok.
Hepimiz oluşmakta olan bu tartışma adabının kıymetini bilmeliyiz.
Çünkü Türkiye’nin 100 yıldır çözülemeyen sorunlarını aşmanın yolu buradan geçiyor.
Üç gündür dikkat ediyorum.
Medyadaki bu makul çoğunluğun yazılarında kışkırtıcılıktan özenle kaçınılıyor.
Herkes Türkiye’nin yakaladığı istikrarın, güzel rüzgárın farkında.
Herkes bu iklimin bozulmaması için özen gösteriyor.
Bu psikolojiyi sürdürebilirsek, sorunların temelindeki ‘güven bunalımını’ aşacağımıza eminim.
Çünkü makul çizgiye geldiğimiz zaman verilen tepkiler de makul oluyor.
ÇİÇEK’İN CEVABI
Mesela Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in Genelkurmay bildirisine verdiği cevabı da çok beğendim.
Ama dikkatimi çeken bir başka nokta daha var.
Bundan önce bazı komutanlarca yapılan sivri çıkışlara tepki gösteren liberal çevreler bile Genelkurmay’ın hem Kıbrıs hem de YÖK konusundaki açıklamasına tepki göstermedi.
Neden?
Çünkü artık aklı başında kimsenin ordumuzun üst kademesinin samimiyetinden şüphesi kalmadı.
Gelelim asıl önemli konuya.
Biz bu tabloyu iyi okuyoruz.
Ama asıl iyi okuması gereken hükümet ve bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’dır.
Erdoğan göreve geldiği günden beri gerginlik yaratmaktan kaçınıyor.
Bu süre içinde Türkiye’nin tarihi derecede önemli sorunlarına cesur çözümler getirdi.
Bunun sonunda, başta kendisi hakkında şüphesi olan birçok insanın ve çevrenin de güvenini kazandı.
Ama bakın bir imam hatip olayı nelere mal oluyor.
ABD’de Talat’a başbakan muamelesi yapılıyor. Bu çok önemli bir gelişmedir.
Ama imam hatip olayının gölgesinde kalıyor.
Ekonomik alanda başarılar kazanılıyor. Hepsi imam hatip sisi içinde kayboluyor.
Başbakan Atina’ya tarihi bir ziyaret yapıyor.
Hiçbir Türk başbakanının kuramadığı aile dostlukları kuruyor.
Ama gazetelerin birinci sayfaları imam hatip olayı ile dolu.
Söyleyin bir Milli Eğitim Bakanı’nın, sırf şahsi ihtirası yüzünden ülkeye bu maliyeti çıkarmaya hakkı var mı?
İŞİN ÖZETİ
Makul aydının, makul insanın, makul askerin gösterdiği iyi niyeti hükümetten de bekliyoruz.
Yani, bu ‘Odunu koysam seçtiririm’ zihniyetinden kurtulmamız gerekiyor.
Dünkü Hürriyet’in Genelkurmay Başkanlığı’nca yapılan açıklamayla ilgili haberine itirazım var.
Şehir baskılarında ‘Asker karşı’ başlığı ile verilen haberin spotunda şöyle bir cümle kullanılmıştı:
ZEHİR ZEMBEREK
‘Genelkurmay Başkanlığı, üniversiteye girişte imam hatiplerin önünü açan YÖK yasa tasarısına, zehir zemberek bir açıklamayla karşı çıktı.’
İtirazım spottaki ‘zehir zemberek’ tanımlamasına.
O açıklamayı büyük bir dikkatle okudum.
Hiç de öyle ‘zehir zemberek’ falan değildi.
Tam aksine çok serinkanlı, makul ve maraza çıkarmaktan çok, iyi niyetli çözüme davet eden sağduyulu bir açıklamaydı.
Yani bir ‘muhtıra’ değildi.
Bir ‘28 Şubat direktifi’ değildi.
Açıklama, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün üslubu ve çizgisini yansıtıyordu.
Bence hükümetin bu açıklamayı çok iyi okuması gerekir.
İmam hatip okulları ile ilgili tartışma bana göre çok sağlıklı ve yapıcı bir zeminde gelişiyor.
İki uçtaki iflah olmaz kalemleri bir yana bırakırsanız, basının da bir ‘makul çoğunluğunun’ oluştuğunu görüyorsunuz.
Yani aklı başında kalemler, ‘ideolojik’ bunkerlere girmeden açıkta görüş bildirmeye başladı.
KORU VE HAKAN
Ben kendi payıma Fehmi Koru ve Ahmet Hakan gibi yazarların yazılarını çok büyük dikkatle okuyorum.
Çünkü onların bakış açıları benim için çok anlamlı.
Ve sevinerek şunu görüyorum.
Olaya ideolojik bakmıyorlar. Hakaret yok. Kinaye yok. Aşağılama yok.
‘Benim cemaatim ne der’ korkusu yok.
Rövanşist, intikamcı duygular yok.
Hepimiz oluşmakta olan bu tartışma adabının kıymetini bilmeliyiz.
Çünkü Türkiye’nin 100 yıldır çözülemeyen sorunlarını aşmanın yolu buradan geçiyor.
Üç gündür dikkat ediyorum.
Medyadaki bu makul çoğunluğun yazılarında kışkırtıcılıktan özenle kaçınılıyor.
Herkes Türkiye’nin yakaladığı istikrarın, güzel rüzgárın farkında.
Herkes bu iklimin bozulmaması için özen gösteriyor.
Bu psikolojiyi sürdürebilirsek, sorunların temelindeki ‘güven bunalımını’ aşacağımıza eminim.
Çünkü makul çizgiye geldiğimiz zaman verilen tepkiler de makul oluyor.
ÇİÇEK’İN CEVABI
Mesela Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in Genelkurmay bildirisine verdiği cevabı da çok beğendim.
Ama dikkatimi çeken bir başka nokta daha var.
Bundan önce bazı komutanlarca yapılan sivri çıkışlara tepki gösteren liberal çevreler bile Genelkurmay’ın hem Kıbrıs hem de YÖK konusundaki açıklamasına tepki göstermedi.
Neden?
Çünkü artık aklı başında kimsenin ordumuzun üst kademesinin samimiyetinden şüphesi kalmadı.
Gelelim asıl önemli konuya.
Biz bu tabloyu iyi okuyoruz.
Ama asıl iyi okuması gereken hükümet ve bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’dır.
Erdoğan göreve geldiği günden beri gerginlik yaratmaktan kaçınıyor.
Bu süre içinde Türkiye’nin tarihi derecede önemli sorunlarına cesur çözümler getirdi.
Bunun sonunda, başta kendisi hakkında şüphesi olan birçok insanın ve çevrenin de güvenini kazandı.
Ama bakın bir imam hatip olayı nelere mal oluyor.
ABD’de Talat’a başbakan muamelesi yapılıyor. Bu çok önemli bir gelişmedir.
Ama imam hatip olayının gölgesinde kalıyor.
Ekonomik alanda başarılar kazanılıyor. Hepsi imam hatip sisi içinde kayboluyor.
Başbakan Atina’ya tarihi bir ziyaret yapıyor.
Hiçbir Türk başbakanının kuramadığı aile dostlukları kuruyor.
Ama gazetelerin birinci sayfaları imam hatip olayı ile dolu.
Söyleyin bir Milli Eğitim Bakanı’nın, sırf şahsi ihtirası yüzünden ülkeye bu maliyeti çıkarmaya hakkı var mı?
İŞİN ÖZETİ
Makul aydının, makul insanın, makul askerin gösterdiği iyi niyeti hükümetten de bekliyoruz.
Yani, bu ‘Odunu koysam seçtiririm’ zihniyetinden kurtulmamız gerekiyor.