Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Ahmet Davutoğlu başbakanlık koltuğuna oturduğunda birileri
"Acaba yapabilecek mi?" endişesi taşıyordu.
O tarihlerde bu endişenin yersiz olduğuna değinmiş, "Sesi Erdoğan
kadar gür çıkmayan, ama verdiği mesajların tonu en az Erdoğan kadar
şiddetli olacak bir başbakan görmeye hazır olun" demiştim.
Hep söylerim...
Erdoğan hiddetlendiğinde yüzündeki çizgiler titriyor ve
karşısındakini buldozer gibi ezip geçiyor.
Davutoğlu'nun tarzı ise bambaşka...
Yumuşak üslubu ve nazik sözleriyle karşısındakini önce evire
çevire, sonra dinlene dinlene dövmekten zevk alıyor.
Bir başka deyişle Erdoğan had bildiriyor, Davutoğlu diri diri
gömüyor!
Dün tam da böyle bir sahne yaşadık.
HDP'nin samanlık solcusu Ertuğrul Kürkçü, Strazburg'daki toplantıda
kendisini zor durumda bırakmaya yönelik bir hamle yaptı.
Devleti katliam yapmakla suçlayan Kürkçü, terör operasyonlarıyla
ilgili bazı sorular sordu.
Altını çizerek söyleyelim.
Kürkçü'nün özellikle İngilizce sorduğu soru mealen şöyleydi:
"Yaklaşık 200 çocuk ve kadın öldürüldü, 2 bin kişi yerlerini
boşaltmak durumunda kaldılar. Güvenlik operasyonları esnasında
insanların haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle soruşturma
başlatıldı. Suriye'de savaş dışında başka bir mekanizma var
mı?"
Kameralar Davutoğlu'na döndüğünde mimiklerini görür görmez "Kırbaç
geliyor" dedim.
Önce o meşhur bıyık altı gülüşünü gösterdi Kürkçü'ye...
Ardından tonu yumuşak ama etkisi sert sözleri ardı ardına
sıralamaya başladı.
"Her şeyden önce, sayın Ertuğrul Kürkçü'nün, Avrupa Birliği'nin
resmi çalışma dillerinden biri olan Türkçeyi kullanarak bana soru
sormasını dilerdim" kapağından sonra PKK'nın alçaklıklarını ve
ona destek veren HDP'lerin en az PKK kadar alçak olduğunu tokat
gibi sözlerle dile getirdi.
O konuşurken, önce arka planda oturan AB temsilcilerinin kıs kıs
gülmeleri, ardından da Ertuğrul Kürkçü'nün görüntüsü yansıdı
ekrana...
Adamın gökkuşağı gibi renk değiştirdiğini canlı canlı
izledim.
Pembeden kırmızıya, kırmızıdan eflatuna, sonra Siyaha çalan mavimsi
bir renge dönüştüğüne şahit oldum. En son mor renkte karar
kılıyordu ki kemara o an yayını kesti!
Mor ama nasıl bir mor...
Bir adamı kazığa oturtsan tillahi bu kadar morarmaz!
Yıllar önce dava arkadaşları olan Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan'ı
ihbar edip yakalattırırken, samanlığa saklanarak kurtulan
Kürkçü, "O samanlıktan hiç çıkmasaydım keşke..." demiştir
herhalde...
Kürkçü'nün sorusunu İngilizce sorması boşa değil...Türk'le problemi
olanın Türkçe ile problemi olmaması mümkün mü?
Hain nasıl konuşur?
Pek tabi ki patronlarının diliyle konuşur. Maymunun muzu
gördüğünde şaklabanlık yapmaya başlaması kadar doğal bir durum
bu...
Zaten niyeti soru sormak değil.
Soru sorar gibi yapıp, Türkiye'yi katil devlet gibi göstererek
Avrupa'daki efendilerinin sempatisini kazanmak!
Dava arkadaşlarını satan memleket mi satmayacak?
Yok bilmem kaç kişi ölmüş de kaç bin kişi göç etmiş de çözüm ne
olacakmış da silahlar ne zaman susacakmış!
Milleti bu çörekotu kadar kadar aklınızla kandıracaksınız öyle
mi?
Barışa fırsat üstüne fırsat verilmedi mi? Çözüm süreci devam
ederken savaş hazırlıklarını kim yaptı? Devletin, "Aman çözüm
sürecine halel gelmesin" diye göz yumduğu dönemde 2 bine yakın
terör eylemini kim gerçekleştirdi?
Silahlar susunca ne yaptığınızı çok iyi gördük!
Şehirlerde tüneller kazdınız. Asfalt yolların altına mayınları
döşediniz. Tonlarca mühimmatı sokak sokak, ev ev
depoladınız. Sen önce halka bunların hesabını ver, ondan sonra
fetbazlık yapmayı dene!
Senin çapın ne ki Davutoğlu'nu zor durumda bırakmaya çalışıyorsun
be adam? Senin haddine mi hocaların hocası kabul edilen bir
profesörü köşeye sıkıştırmak? Yoksa onu PKK'yı destekleyen
1100 hain akademisyenin ayarında mı gördün?
Adam olacaksın adam!
Yalanlarla, palavralarla yürümüyor bu devran. Tatil beldelerinde
fink atıp gencecik sevgilinle bronzlaşırken, başkalarının
çocuklarını ateşe atacaksın. Lüks arabalarla gezecek, lüks
restoranlarda kebap yiyeceksin, başkalarının çocukları senin için
kurşun yiyecek.
Senin evinin bulunduğu cadde Paris'i andırırken başka mahallelerde
hendek kazdıracaksın. Sen çocuklarını kolejlerde okutacak,
başkalarının çocuklarını "Kürdistan'ı kuruyoruz" palavrasıyla
galeyana getirip ölüme yollayacaksın.
İşte dün bir kez daha gördün ki o çok güvendiğiniz Avrupa sizi
kurtaramayacak. Sen ve arkasını terör örgütüne
dayayan arkadaşların için yolun sonu göründü samanlık
solcusu!
Feryat evlerinden yükselen çığlıklar Meclis duvarlarını dövüyor
duyuyor musun?
Dokunulmazlığınız kalktıktan sonra ne yapacağına karar
ver.
Dün dillerini konuşarak şirinlik yaptığın İngilizler sana sahip
çıkar artık! Umarım Ertuğrul ismini de değiştirirsin. Çünkü o
isim koca dünyada bir tek sana yakışmıyor!
Dipnot: Menderes'in, Özal'ın ve Erbakan'ın feda edildiği bu
yolda Erdoğan'ın surlara diktiği sancak Davutoğlu sayesinde
Avrupa'nın kalbinde dalgalanıyor. Türkçe Avrupa Birliği'nin resmi
dili olarak kabul görüyor.
Daha önce de söylediğim gibi...
Artık eski tarih kitaplarını okuyup Osmanlı'nın
başarı
hikâyelerini anlatmıyoruz. Yine 7 düvelle savaşıyor, yine
içimizdeki hainlerle boğuşuyoruz. Bizzat kendi hikayemizi, kendi
destanımızı yazıyoruz. Tarih kitapları Türkiye'nin Osmanlı'ya
dönüşümünü yazarken içinde bulunduğumuz bu günlerden
bahsedecek.
Allah utandırmasın!