Ersin Özince krizin dibini gördü mü?
Abone ol''Küresel finans krizinde Türkiye dibi gördü mü? İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince'den krize ilişkin değerlendirme.
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, küresel finansal krizde
dibin görüldüğünü zannetmediğini söyledi. Özince, ''Kara yüzerek
görünür. Durduğunuz yerde dalgaların sizi götürmesini bekleyerek
karaya ulaşamazsınız'' dedi.
Özince, AA muhabirinin küresel finansal kriz ve bu konudaki
önlemlere ilişkin sorularını yanıtladı.
''Küresel finans krizinde dibi gördüğümüz söyleniyor? Türkiye dibi
gördü mü?'' sorusu üzerine Özince, ''Zannetmiyorum. Çünkü Türkiye
gibi kendi sermaye ve finans kaynaklarını oluşturamamış yabancı
kaynağa ihtiyacı olan ülkelere bu kriz nedeniyle daha az miktarda
kaynak geleceği anlaşılıyor. Kaynak yalnız az olmakla kalmayacak,
daha seçici davranacak. Yani herkes, her Türk kuruluşu istediği
kadar, istediği vadeyle ve fiyatla dış kaynak bulamayacak. Yalnız
kredi değil, yatırım amacıyla gelen kaynaklarda da azalma olacak
gibi görünüyor'' diye konuştu.
Bu etkiyi azaltmak için bazı çabalar gösterme gereksinimi olduğunu
dile getiren Özince, bu önlemlerden bazılarını şu anda hükümetin
uygulamaya koyduğunu ama her şeyden önemlisinin Türk
vatandaşlarının ülkeye, ekonomiye sahip çıkması gerektiğini
söyledi.
Özince, ''En başta önlem bence halkımızın harcamayarak değil ama
tasarrufu bilerek, cumhuriyetin ilk dönemlerinde olduğu gibi
tasarrufları bilerek, tasarrufları sağlıklı bir şekilde stoklayarak
ve sermaye ve finans piyasasını yani sadece bankacılığı değil,
sermaye piyasasını da sağlıklı olarak işletmeyi başarmak lazım''
diye konuştu.
''YÖRE ÜLKELERİYLE TİCARET ARTIRILMALI''
Sadece piyasa canlanmasının yetmeyeceğini, dışarıdaki piyasa
canlanmasından çok kendi olanaklarımızın seferber edilmesi
gerektiğini vurgulayan Özince, yöre ülkeleriyle Türkiye'nin
birikimini aktarabileceği ülkelerle ticareti artırmak gerektiğini
ifade etti.
''O ülkelerin de gelişimiyle ilgilenmemiz lazım. O ülkelere kredi
paketleriyle gitmemiz lazım. Özellikle çevre ülkeleriyle sosyal ve
ekonomik işbirliğini geliştirmemiz lazım'' diyen Özince, Avrupa
ülkeleriyle bu ilişkinin uzun yıllardır var olduğunu, kastettiği
ülkelerin Karadeniz, Hazar havzası, Orta Doğu, Basra Körfezi, Kuzey
Avrupa veya Orta Avrupa ülkeleri olduğunu belirtti.
''MALİ GÜCÜ 2001 KRİZİNDE ARTIRMA İMKANI
BULDUK''
Türk bankacılığının 2001 krizine göre daha avantajlı olduğu
yönündeki sözlerin hatırlatılması üzerine Ersin Özince,
''bankacılığın sermaye gücüyle yapılacağı''nı 2001 krizinden sonra
öğrendiklerini, o güne kadar ''itibarla yapılır'' diye bildiklerini
söyledi.
Şimdi ciddi sermaye büyüklüğüne sahip olduklarını kaydeden Özince,
''Örneğin İş Bankası uluslararası bazı sıralamalarda en üstlerde
yer alıyor. Bu sıralamalar sermaye gücüne, öz kaynak gücüne göre
yapılıyor. Öz kaynağınız yani sermayeniz, mayanız ne kadar güçlüyse
o kadar da fazla iş çevirebiliyorsunuz. O işi çevirirken de
kurumsal notunuz ona uygun çıkıyor. Yani mali gücü 2001 krizinde
artırma imkanı bulduk. Risk yönetimini, organizasyon yapılarımızı
yeniledik. Daha verimli çalışmayı öğrendik'' diye konuştu.
''BANKACILIKTA ULUSLARARASI BOYUTTA DA ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE
SIKINTILAR OLABİLİR''
''Buna rağmen bankacılıkta uluslararası boyutta da önümüzdeki
dönemde sıkıntılar olabileceğini'' dile getiren Özince, şöyle devam
etti:
''Türkiye'de de etkilenmeler olabilir, şu anda olmakta mesela.
Biliyorsunuz sorunlu kredi miktarlarında ciddi artış var. Bu, bugün
için küçük de olsa bankaların mali bünyesini olumsuz etkileyen bir
unsurdur. Sorunlu kredi demek yalnız ödeyemeyenlerin sorunu
değildir. Parasını geriye alamayan banka her halükarda kendinde
emanet olan parayı da mevduat sahiplerine vereceğine göre, bu
bankanın sıkıntısı haline gelir. Bankalarımızın gücü bunu aşmaya
yetecektir diye ümit ediyoruz. En azından durumumuz şu anda
böyle.''
''EKONOMİYİ HER HALÜKARDA KAYDA ALMAK LAZIM''
Özince, ''Kara ne zaman görünür?'' sorusuna ise şu yanıtı
verdi:
''Kara yüzerek görünür. Durduğunuz yerde dalgaların sizi
götürmesini bekleyerek karaya ulaşamazsınız. Biraz öce söylediğimiz
tarzda önlemler alınırsa; Türkiye göreceli olarak ihtiyaçları
sınırlı bir ekonomidir. Bildiğimiz gibi geçen yıllarda 10 milyar
dolar ve katları seviyesindeki sermaye girişleri bizi olumlu
etkilemiştir. Bugün Türkiye'nin her şeyden önce kendi insanının
tasarrufuna, kendi insanının sermayesine sahip çıkması lazım.
Türklere ait, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti vatandaşlarına ait yurt
dışındaki finansal işlemleri de ülkeye çekmeye çalışmak lazım.
Ekonomiyi her halükarda kayda almak lazım. Türkiye'nin en önemli
problemlerinden biri maalesef bugün kayıt dışılık olmuştur. Çareyi
dışarda aramaktan önce kıyıya ulaşmak veya yarışta öne geçmek için
kendi çabalarınız neler, onları saptamak lazım.
Türkiye her konuda safra haline gelmiş sorunlarıyla krizlerden
kurtulamaz. Her zaman yeni yeni krizler olur. Bugün Türkiye'de
çevre dahi bir kriz unsuru haline gelmektedir kaygısındayım. Büyük
kentlerimizin geçtiğimiz yıllarda çok ciddi su sorunlarını da
gördük. Sulama, tarım, erozyon konusunda çok ciddi problemlerle
karşılaşıyoruz. Halbuki ekonomimiz açısından bu kadar büyük
nüfusumuzu doyurabilmemiz açısından tarım dahi ilerde en önemli
konulardan biri.''
''Varlık barışı uygulaması Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait
yurt dışındaki finansal işlemleri ülkeye çekmeyi sağlayabildi mi?''
sorusu üzerine Özince, istikrarla sürdürülürse sağlanacağını
söyledi.
''TÜRKİYE, ÇARE BEKLEYECEĞİNE ÇARELERİNİ ÜRETMEK
ZORUNDA''
''Türkiye'nin çare bekleyeceğine, özellikle yabancı yatırımcıdan
çare bekleyeceğine kendi çarelerini üretmeye başlamak zorunda''
olduğunu vurgulayan Özince, ''Türkiye verimli ekonomi olmak
zorundadır. Türk insanları da ekonomiye verimli katkı sağlayan
bireyler olmak zorundadır. Devlete ve bizlere çok görev düşüyor.
Bilhassa ekonomiye önderlik eden devlet kuruluşlarına, diğer
ticari, sosyal tüm kurumlara görev düşüyor'' diye konuştu.