Ermenistan denilince
Türkiye’de geniş bir kesiminin tüyleri diken diken
oluyor. Bunu çok iyi biliyorum. Çünkü “Ermeni ve
terörist” kelimeleri yapıştırıldı. Tıpkı “Müslüman
terörist” gibi bir zemin oluşturuldu. Burada
ASALA’nın payı yadsınamaz.
Nasıl Müslüman bir teröristin varlığı bütün
Müslümanlar'ı terörist haline getiremezse, Ermeni
teröristlerin eylemleri de bütün Ermeni ulusunu terörist yapmaya
yetmez.
Ancak her iki yönde de etkileyici propaganda sürüyor.
Milliyet’te çalışırken ünlü fotomuhabiri
Garbis Özatay ile birlikte
Batman’ın köylerinden birinde “telefonlu
mağaralar” haberini yapıyoruz. Köydeki korucu gençler
bizimle çok ilgileniyorlar. Samimiyet demli çay koyuluğuna
bürünüyor. Gençlerden biri merakla soruyor:
-Garbis abi senin ismin biraz değişik?!.
Garbis “ben Ermeniyim” deyince bütün kahve bir
ağızdan haykırıyor:
-Estağfirullah ağabiiii!
Eski içişleri bakanlarından biri PKK katliamı
sonrasında demeç yerine “Bunlar Ermeni” dediğinde
Garbis Özatay, Çanakkale
Şehitleri'nin mezarlarındaki bakımsızlığı hatırlatan
haberi yapıyordu.
Garbis Özatay’la Ermenistan’a da
gittik. Bu sefer hedefimiz, ABD Senatosu'nda
bulunan “Ermeni Soykırımı” tasarısı için
Ermenistan’daki Ermeniler ne
yapıyorlar. Çünkü o tarihte (2000 Ekim)
Türkiye hop oturup hop kalkıyordu.
Erivan’a iner inmez büyük bir kitle gösterinin
içine düştük. Kalabalık bir kortej bize doğru yürüyor. Haberi
yakalamış gazeteci ruhuyla “Hah, işte malı
götürdük” diyorum:
-Garbis bir iki makara bitir, Türk olduğumuz anlarlarsa bir
daha fotoğraf çektirmeyebilirler!
Fakat kortejde bir gariplik var. En önde çok güzel bir kız yürüyor,
beyaz önlükleler dikkati çekiyor. Sonunda yaklaşıp “burada
ne oluyor?” diye soruyoruz. Yanıt muhteşem:
-AIDS karşıtı yürüyüş yapıyoruz!
-ABD, soykırım, senato, karar, oylama…
-Valla onları bilmiyoruz.
Bizim arkamızdan Hürriyet, atv, NTV, Kanal D
ekipleri de Erivan’a gelince
Ermenistan gazetelerinde “haber”
olduk:
“Erivan’a Türk gazeteci akını.”
Ermeni televizyonları bizlerle röportaj yaptılar.
Böylece Ermeniler soykırım tasarısının ABD
Senatosu’ndaki bekleme pozisyonunun ne kadar önemli
olduğunu öğrendiler.
Peki Ermenistan’da soykırımla ilgilenen kimse yok
mu?
Epeyce uğraştıktan sonra onu da bulduk; Soykırım Enstitüsü
Müdürü!..
Ermenistan’da Türk gazeteci
olmanın güçlük yaratacağını düşünüyorduk. Tam tersi oldu. Sokakta
sesimizi duyan bizimle Türkçe konuşmak için sıraya
girdi. Neredeyse bütün evlerde Türk televizyonları
izleniyor. Türkçe, Ermenice ve
Rusça’dan sonra en çok konuşulan üçüncü dil
konumunda bulunuyor. Ermenistan’da
Türk kimliğiyle dolaşmanın nasıl bir ayrıcalık
olduğunu yaşayarak gördük.
Ermenistan adına, en çok ABD’deki
Ermeniler konuştuğu için
Erivan’da Türkiye ambargosu
altında çile çekenlerin seslerini duyamıyoruz.
Ermenistan meselesine neden girdiğime gelince…
Devlet Başkanı Robert Koçaryan (ki, soykırım
konusunda en radikal siyasetçidir) geçenlerde “Türkiye ile
ilişkilerimizde soykırım önceliğimiz değildir” dedi. Oysa
seçimlerde en büyük kozu “soykırım” idi.
Bunun bir “gelişme” olduğunu düşünüyorum. Bu
düşüncemi de İnternet Haber okurlarının
katkılarıyla tartışmak istiyorum.