Ermeni sorunu İskoçya'da tartışıldı
Abone ol"1915 Osmanlı Türk-Ermeni Savaş Dönemi Trajedisi" konferansı, Belediye Meclisi'nde sözde Ermeni soykırımı tasarısı bekletilmekte olan İskoçya'da yapıldı.
Edinburgh Belediye Meclisi'nde Ermeni diasporasının baskısıyla
sözde Ermeni soykırımı tasarısının gündeme alınmasından sonra,
İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu'nun da aynı konuda Türk
tarafının görüşlerini anlatmak üzere bir konferans yapma isteği
sonucu bugün düzenlenen toplantıda, Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan
ile Koç Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Norman Stone
konuştu. Aktan, konuşmasında, tarihin trajedilerle dolu olduğunu
belirtirken, Türk ve Ermeni tarihlerinin de aynı türde
trajedilerden nasiplerini aldığını söyledi. Ermenilerin Türklerin
kendilerine soykırım yaptığı iddiasında bulunduklarını, Türklerin
ise bunu reddettiğini belirten Aktan, "Biz, Ermenilerin bizim
adımızı kirlettiklerini söylüyoruz" dedi. Türkiye'nin 1915-1916
yıllarında yaşanan acıları kabul ettiğini, ancak olayların
adlandırılış ve yorumlanışına karşı çıktığını belirten Aktan,
Ermenilerin kendilerinin de "soykırım" sözcüğünü, acı olayların
yaşanmasından 50 yıl sonra keşfettiğini kaydetti. Bunda,
Ermenilerin Yahudi soykırımının dünya kamuoyu üzerindeki etkisini
görmelerinin etkili olduğunu da vurgulayan Aktan, Ermenilerin
yeniden yerleştirilmelerine ilişkin sürecin "sürgün" olarak
adlandırılmasının da aynı çabaların devamı olduğunu ifade etti.
Oysa olayların yaşandığı tarihte Osmanlı imparatorluğunun Ermeni
halkı savaş bölgesinden uzaklaştırmaya çalıştığını belirten Aktan,
bir yeniden yerleştirmenin soykırım olarak adlandırılamayacağına
dikkati çekti. Herhangi bir dönemdeki ölü sayısının da tarihte
yaşanan bir süreci soykırım olarak adlandırmaya yetmeyeceğini
belirten Gündüz Aktan, "Ayrıca zaten rakamlar üzerinde de büyük
farklılıklar var. Ermeniler Osmanlı sınırları içinde 2.5 milyon
Ermeninin yaşadığını öne sürerken, Paris Konferansı'na katılan
Ermeni delegasyonunun ise 250 bin eksikle, 2 milyon 250 bin
rakamını telaffuz ettiğini unutmamalıyız" dedi. Fransızlarca
hazırlanan Yellow Book'da Ermenilerin sayısının 1 milyon 555 bin
olarak öne sürüldüğünü, savaştan hemen önce tutulan Osmanlı
istatistiklerinin ise Osmanlı topraklarında yaşayan 1.5 milyon
Ermeniden söz ettiğini belirten Aktan, İngiliz belgeleri ile Yakın
Doğu Yardım Cemiyeti kayıtlarının Osmanlı topraklarından göçen
Ermenilerin sayısını 817 bin 813 olarak verdiğine dikkati çekti.
Aynı belgelerde İstanbul ve Türkiye'nin diğer bazı kentlerinde
yaşayan Ermenilerin rakamlarının da 281 bin olarak verildiğini
hatırlatan Aktan, Müslümanlığı seçen Ermenilerin sayısının da 95
bin olduğunu kaydetti. Bu durumda toplam rakamın zaten 1 milyon 200
bine ulaştığına işaret eden Aktan, böylece ortaya atılan rakamların
ne kadar gerçek dışı olduğunu ifade etti. Aktan, savaş dönemi
kayıplarının pek çok nedeni arasında, salgın hastalıklar, gıda,
ilaç ve sağlık personeli yetersizliği gibi sebeplerin bizzat Paris
Konferansı Ermeni delegelerinden Boghos Nubar tarafından
sayıldığına da işaret etti. Soykırımın suç olduğunu ve en büyük
insanlık suçları arasında yer aldığını vurgulayan Aktan,
uluslararası hukukun da bunu böyle tanımladığını belirtti. Aktan,
1948'de çıkartılan Soykırım Konvansiyonu'nun 1950 yılında yürürlüğe
girdiğini hatırlattı. Söz konusu konvansiyonun bağımsızlık ve
toprak gibi taleplerle savaşan politik grupları soykırım kapsamına
almadığını da belirten Aktan, soykırımın tanımında bir grubun
yaptıklarından dolayı değil, kimliğinden dolayı yok edilmesinin söz
konusu olduğuna dikkati çekti. Türk arşivlerinin konuyla ilgili
araştırma yapmak isteyen herkese açık olduğunu, ancak aynı açıklığı
Ermeni tarafının göstermediğini de belirten Aktan, Ermenistan'ın
hukuka başvurmasının mümkün olduğunu, ancak Ermenilerin herhangi
bir mahkemede dava kazanamayacaklarını bildikleri için propaganda
yolunu tercih ettiklerini bildirdi. Aktan, Ermeni tarafının,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan, bağımsız bir
komisyonun kurulması ve 1915 yılında yaşanan olayları incelemesi
yolundaki teklifini de aynı yaklaşımla reddettiğini belirtti.
Stone'un konuşması Koç Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.
Norman Stone da konuşmasına, bir belediyenin, kendisinden 3-4 bin
mil ötede, tarihte yaşananlarla ilgili karar almaya kalkmasını
yadırgadığını belirterek başladı. Ermenilerin yakın tarihte pek çok
Türk diplomatı katlettiklerine dikkati çeken Stone, bugün
tartışmaların Edinburgh'daki belediye binasına kadar taşındığına
işaret etti. Osmanlı İmparatorluğu'nun 1915'lerde Ermenilere karşı
bir soykırım uygulanmasına dair verilmiş tek bir emrinin
bulunamayacağını, buna dair tek bir delilin var olmadığını
vurgulayan Prof. Stone, "Oysa böyle bir şey olsa hiç değilse bir
yerde soykırım niyetinden söz edilmiş olmalıydı" diye konuştu. 1915
koşullarında Doğu Anadolu'da pek çok hayatın kaybolduğunu, ancak
bölgede soykırıma işaret eden tek bir toplu mezarın bulunmadığını
belirten Stone, "Bu durumda burada yaşananlara nasıl soykırım
dersiniz?" diye sordu. "Ermenilerin bağımsızlık taleplerinin sert
şekilde karşılandığını ve bazı berbat olayların yaşandığını"
belirten Norman Stone, "Ama bunların soykırım olduğuna dair tek bir
delil yok" görüşünü vurguladı. Toplantıya ev sahipliği yapan
Edinburgh Belediyesi Başkanı Donald Anderson ise belediye meclisi
gündeminde bekleyen karar taslağının görüşülmesinden önce Türk
tarafını da dinlemek istediklerini belirtti. Edinburgh halkı adına
konuya ilgi duyan bir kent sakini olarak toplantıya katılan Dr.
Chris Ferard ise Belediye Başkanı Anderson'u, Müslümanlara karşı
ayrımcılık yapmakla suçladı. Konuyla ilgili olarak belediye
başkanına pek çok mektup yolladığını, ancak bunların görmezden
gelindiğini belirten Ferard, "Türkiye'nin tarihiyle yüzleşmesini
istiyorsunuz ama sorduğunuz bütün soruların yanıtı ortada. Tarih
bundan ibaret işte, neyle yüzleşilecek" diye konuştu. Anderson'dan
"200 yıl önce Ermenistan topraklarında çoğunluk Müslümandı. Peki
şimdi bu insanlar nerede" sorusunu yanıtlamasını da isteyen Ferard,
tarihin çarpıtılmamasını istedi. Başkan Anderson ise hakkındaki
suçlamaları reddederken, Ferard'a karşı kendisini ve meclisini,
"Biz bu konuyla ilgilenirken konuya din ya da ırk çerçevesinden
bakmıyoruz" diye savunmaya çalıştı. Edinburgh Belediye Meclisi, 18
ay süren propaganda faaliyetleri sonucu 2 Haziran 2005 tarihinde
sözde soykırımı tanıyan bir önergeyi onaylamaya karar vermiş, ancak
yapılan girişimler sonucu bu oylama askıya alınmıştı. Bugün
düzenlenen konferans sonrasında, Edinburgh Belediye Meclisi'nin,
gündeminde bekleyen sözde Ermeni soykırımını tanımaya yönelik
tasarısının üzerinde bir kez daha değerlendirme yapması
bekleniyor.