Türkiye Cumhuriyeti'nin "Ermeni Soykırımı"
iddiaları karşısındaki resmi devlet politikası "Böyle bir
şey olmamıştır" şeklinde özetlenebilir. Türkiye, kendisine
karşı yöneltilen iddialara şimdiye kadar aynı çizgide karşı
çıktı:
-Biz böyle bir şey yapmadık!
Ermeni diasporası ise vargücüyle çalışarak dünya geneline
yaydı.
Hem de nerelere kadar...
Bir gün Erivan'da kaldığım otelin tam karşısındaki meydanda bir
heykel dikkatimi çekti.Sordum, Uruguay halkı için dikildiğini
söylediler.
Ne alaka?
Urguay 1963 yılında Ermeni Soykırımı'nı parlamentosunda oylayarak
kabul eden ilk ülkeymiş!
Ermeni diasporası, yoksul Ermenistan'da sürünmektense zengin
Amerika ve Avrupa kentlerinde yaşayarak "ülke
sevgisini" soykırım propagandasına üzerinden sürdürmeyi
yeğledi.
Çünkü onların tek gıdası "soykırım" idi. Diaspora
"soykırım" dedikçe Türkiye "yoktur" diyor, bulanık
bir durum karmaşıklaşarak ilerliyordu. Ermeni tarafı belgelerimiz
var, dedikçe Türkiye susuyordu.
Son yıllarda Türkiye "hadi bakalım, çıkartalım şu
belgeleri" deyince, işin rengi değişmeye başladı. Bu
amaçla Viyana'da süren ortak toplantılardan Ermenistan çekilme
kararı bile aldı. Oysa yıllardır, Türkiye ile soykırımı tartışmak
için masaya oturalım diyen onlardı.
Tarih bilimi belgeye dayanıyor. Siyaset ise güçlü
propagandaya ihtiyaç duyuyor.
Şimdiye kadar her iki tarafta da "düşmanlık
tezini" savunanların sesi çok çıkıyordu.
"Kahrolsunlar koalisyonu" iki ülkeyide
bağlamıştı.
Oysa tarihin derinliklerinde kalmış acıların yeniden ısıtılıp
ortaya sürülmesinin kimseye yararı yoktu. Bu görüşte olanların ise
nefesi çabuk kesiliyordu.
1. Dünya Savaşı'nda koskoca Osmanlı İmparatorluğu parçalanıyordu.
Kaybedilen topraklar "rulet masasında" verilmiyordu ki... Kanlı
savaşlar, ağır kayıplarla yıkılıyordu Osmanlı... Kıyımlar, kırımlar
Anadolu'da yaşayan halkların "ortak kadersizliği"
oldu.
90 yıl sonra iyi şeyler konuşmak mümkün olamaz mı?
Elbette olabilir.
Sessiz sedasız oluyor da...
Beykoz Belediyesi, ilçenin "Ermeni Mahallesi" diye
bilinen bölgesindeki tarihi evlerin restorasyonu için harekete
geçti. Eski evlerin röleve çalışmalarını Yıldız Üniversitesi ile
birlikte tamamlayarak projeyi başlattı.
Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül, eskiden
ilçede yaşarken çeşitli nedenlerle ayrılıp giden Ermeniler, Rumlar,
Museviler için diyor ki:
-Azınlıklar bizim rengimizdi, onların gitmesiyle biz rengimizi
kaybettik!
İşte 21. Yüzyıla yakışan bir bakış açısı...Yanı sıra "büyük ülke"
olmanın sağlayacağı bir rekflesk...