Ermeni cinayetlerinin analizi

Abone ol

Dink cinayeti yıllar önce işlenen ilk cinayeti hatırlattı? Cinayetler arasındaki ortak noktaları Murat Bardakçı yazdı...

Dink cinayeti Ermeni olduğu iddialarıyla yıllar önce işlenen ilk cinayeti hatırlattı? 86 yıl önce işlenen o cinayetle Dink cinayeti arasındaki ortak noktaları Murat Bardakçı kaleme aldı...

Dink suikasti, 86 yıl önce Berlin'de işlenen ve Ermeni iddialarından kaynaklanan ilk cinayeti hatırlattı. Talat Paşa 15 Mart 1921'de Sogomon Tehliryan adlı terörist tarafından ensesine iki kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Ayakkabısının altı da Dink'in ayakkabısının altı gibi delikti. Ayakkabıların altındaki delikte inanılmaz tesadüf  Hrant Dink'in ensesinden vurulması ve ayakkabısının tabanındaki çatlak, bana bundan 86 sene önce Berlin'de işlenen bir başka cinayeti hatırlattı: Sadrazam Talât Paşa'nın katledilmesini...

Paşa, 1921'in 15 Mart sabahı Berlin'de Sogomon Tehliryan adında bir terörist tarafından ensesinden vurulmuştu ve maktulün kimliği tabanı delik ayakkabılarından anlaşılmıştı. Şimdi bu yazdıklarımı okuyup "Talât'a karşılık Hrant" gibisinden abuk sabuk bir kıyaslamaya gittiğimi zannetmeyin. Berlin'de 1921'de Sogomon Tehliryan tarafından sıkılan ilk kurşun bugüne kadar devam eden bir nefretin nasıl ilk ateşleyicisi olmuşsa, tarafları anlayış çizgisine çekmeye çalışan Hrant Dink'e sıkılan kurşunlar da aynı nefreti kat kat arttırma görevi görmüştür. Dolayısıyla Talât Paşa'yı katleden Sogomon Tehliryan ile Hrant Dink'i vuran cani arasında hiçbir fark yoktur..

Hrant Dink'i, ensesinden iki kurşunla vurarak katlettiler. Fotoğraflardan, yerde kanlar içerisinde yatan Dink'in ayakkabısının lâstik tabanının çatlamış olduğu apaçık görünüyordu. Herşeye rağmen Türkiye'de kalmakta, burada yaşamakta kararlı olan Dink, isteseydi dışarıya gidip kendine bambaşka bir hayat kurar, bir eli yağda öteki balda yaşar, ağırlığınca altınla tartılırdı. Üstelik ayakkabıları daha yeni ve tabanları daha sağlam olurdu. Ama o burada kalmayı tercih etti, zira bu toprağın çocuğuydu. Ben, üzerinden uzun seneler bile geçse, Hrant Dink cinayetinin öncelikle iki unsurunu hatırlayacağım: Maktulün ensesinden vurulmasını ve ayakkabısının tabanının çatlak olmasını...

Bu iki unsur, aslında 80 küsur seneden buyana devam eden Ermeni meselesinin ayrılmaz parçasıdır, ilk cinayet ile son cinayetin de ortak noktasıdır ve hangi millete mensup bulunursa bulunsun, katilin hep aynı olduğunu göstermektedir. İlk cinayet bundan 86 sene önce, 1921'de işlenmişti; o zamanki kurban Sadrazam Mehmed Talât Paşa idi ve Talat Paşa ile son kurban Hrant Dink'in katledilmeleri arasında büyük bir benzerliğin vârolduğu pek farkedilmedi: İkisi de enselerinden vurulmuşlardı ve vuruldukları sırada her ikisinin de ayakkabılarının tabanı delikti. Biri imparatorluğun bir zamanlar en güçlü adamıydı, diğeri istediği an büyük refaha kavuşabilecek bir çizgideydi ama kendilerini mali bakımdan rahata erdirecek yolu seçmemiş, altı delik yahut tabanının lâstiği çatlamış ayakkabılarla yaşamayı tercih etmişlerdi. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Ermeni diayporası tarafından "1915 olaylarının mimarı" ve "en büyük düşman" ilân edilen Talât Paşa, Hrant Dink gibi sokak ortasında katledilmişti. Sadece, 80 küsur seneden buyana devam eden bu kanlı hesaplaşmanın ilk ve son kurbanları arasında varolan bir benzerliğe, menfaat kavramından nasıl uzak durduklarını ifadeye çalıştım o kadar...

Dolayısıyla Talât Paşa'yı katleden Sogoman Tehliryan ile Hrant Dink'i vuran cani arasında hiçbir fark yoktur.

Kaynak: Sabah/Murat Bardakçı
/gnd101.html

Günün Önemli Haberleri