'Erken teşhisi ve vazgeçmemeyi anlatacağım!'
Abone olDida Kaymaz ile başkanı olduğu Kansersiz Yaşam Derneği’ni, gelecek günleri, Türkiye’de kanser algısını Sayım Çınar ile konuştu...
İNTERNETHABER - ÖZEL İÇERİK
SAYIM ÇINAR
Sayım Çınar, Dida Kaymaz ile başkanı olduğu Kansersiz Yaşam Derneği’ni, gelecek günleri, Türkiye’de kanser algısını konuştu, ortaya önemli ipuçları barındıran bir söyleşi çıktı. Tek bir insanın, büyük bir inançla neler başarabileceğinin öyküsü aslında bu söyleşi.
-Kansersiz Yaşam Derneği’nin ofisindeyiz. Vakti zamanında önemli bir kitap yazmıştın kanseri odak noktasına alarak. Şimdi derneğin başındasın. Geçen gün düzenlediğiniz lansman üzerinden konuşalım isterim.
KANSERLE YAŞAMAYI ÖĞRENMEK ÇOK
ÖNEMLİ
-Kansersiz Yaşam Derneği kanseri nasıl tanımlıyor?
-Kanser hastalıktan öte bu bir hücre. Bağışıklık sisteminin düşmesiyle hücreler oksijensiz kalıp bölünmeye başlıyor. Sonunda kansere dönüşüyor. Ekonomi kanseri, terör kanseri, aşk kanseri gibi isimlendirmeler yapıyor insanlar, insanlar çözemediklere her şeye kanser adını veriyorlar. Mücadele sonunda geride bırakılabilir oysa, kişiye özel tedaviler var, hastaya ve hastanın yapısına göre özel tedaviler oluyor. Bu kadar negatif anlama gerek yok.
-Kanserle bir şekilde yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Senin mücadeleni bu bakımdan çok önemli buluyorum.
-Aslında bedende arıyoruz çok fazla hastalığı. Oysa ruh da çok önemli. Bazı insanlar gerçekten yaşamak istemiyor. Yaşamak insanın tercihi oluyor bu hastalıkla beraber. Eşinden yalnızca kanserken destek görmüş, ilgi görmüş bir kadın örneğin; burada yapacak bir şey yok, o kadın kanserden kurtulmak istemeyecektir. Benim kendimde gördüğüm zihindeki şifreleri biraz değiştirdiğinde her şey kolaylaşıyor. 8 - 9 sene boyunca kendime verdiğim bir emek var. Yemek, uyku, doktor, duygularını iyileştirmek… hastalıkların zihinsel yönüne çok ilgi duyuyorum. Bunun üzerine kafa yormak gerektiğini düşünüyorum.
YAVUZ KOCAÖMER CESUR BİR YÜREK
Yavuz Kocaömer ile çalışıyorsunuz, TESEV’in başkanı, engellilerin babası kendisi. Dernekler arası rekabetten güzel şeyler çıktığını gözlemliyoruz.
Onursal başkanımız kendisi, önemli bir örnek bizim için. Cesur bir yürek. Herkesin kendi derneği olduğu için kimi zaman agresifleşebiliyoruz, bu tatlı bir rekabeti beraberinde getiriyor, projelerimizle yarışıyoruz. Ruhani bir lider bizim için. 17 yıllık tecrübesi hepimiz için yol gösterici. Verdikleri burslar, yaptırdıkları ameliyatlar sınırsız.
-Kanserle ilgili bütün dünyada olan biteni de takip ettiğini biliyorum. Eski İtalya sağlık bakanıydı senin doktorun. Bu hikayeyi de önemsiyorum. Karşılaştırmalarının sonucunda ne görüyorsun?
-Toplam 13 yıllık bir ilişkim var İtalya’yla. Son ana kadar elele yürüyorsun doktorla, bu aslında önemli de bir şans. Henüz Türkiye’de yer etmeyen psiko-onkologun varlığı çok önemli. İleride bununla ilgili de bir şeyler yapacağım. Kanser hastasına verilen önem, kanser hastası yakınlarına da veriliyor. Hastaya sağlıklı yaklaşmaları çok önemli. Öyle anneler var ki ölecek çocuğum, son bir fotoğrafını çekeyim diyor, bu aslında psikolojik şiddet. Doktorlardan birinin bana 6 ay yaşayacaksın demesi de psikolojik bir şiddet. 6 ay dediler, 8 senedir nasıl yaşıyorsun sorusu çok soruldu bana.
Eğitimler birkaç bölüme ayrılacak. Kanser hastalarına, yakınlarına ve sağlıklı bireylere verilecek ayrı ayrı eğitimler var. Sağlıklı bireylere obeziteye karşı bir eğitim var, zihinsel bir eğitim var, enfeksiyon, kadın ve erkekte görülen kanser türleri, taramalar, ilk belirtiler… Yakınlara da eğitim vereceğiz; beslenme, hastaya nasıl yaklaşmalı, arkadaşlar nasıl yönetmeli süreci, bu konular son derece önemli. Sen doğru bir kişiydin benim hastalık sürecimde hayatımda olan, çok doğru destekledin, ancak hep böyle olmuyor. Çıkacak kitabımla beraber eğitimleri bölmeyi düşünüyorum, profesyoneller için ve karşılıksız yapacaklarım.
-Televizyonlarda da bu konuları anlatıyorsun. Türk medyası doğru gösteriyor mu meseleyi? Beklentileriniz nedir?
-Medyadan, yazılı ve görsel basından önemli destekler gördük. Her etkinlik sonrası karşılığını buluyoruz. Bizi düzenli periyotlarla haber ediyorlar. Medyadan beklentim, bir köşede yazmak istiyorum. Karşılaştırmalı yazmak, anlatmak istiyorum. Yazma heyecan ve hedefim var. Yaşadıklarım önemli ve çok şey ifade edecektir kanser hastalarına, yakınlarına.
VAZGEÇMEMENİN ÖNEMİNİ ANLATACAĞIM
-Yakında bir kitabın çıkıyor.
Ruhsal olarak bir olayın içindesin. Bunu aşk, öfke için de söyleyebilirsin. Düşünce duyguya dönüşüyor, içinde o duyguyu tutup patlayamadığında bağışıklık sistemini düşürüyor, mideye karaciğere zarar veriyor. Sırt örneğin, hayatta desteklenme anlamına gelir. İşaret parmağında bir sorun varsa, sürekli karşıyı suçlamaktır. Baş parmak kendini suçlamaktır. Hiçbir şey sebepsiz değil. İyileşme süreci de böyle. Batı tıbbı teşhis koyuyor, doğu tıbbı bilimsel açıklamalarla iyileştirmede işe yarıyor. İnsanlara doğru bilgi vermek çok önemli.
-Türkiye’deki doktorların yeterince empati kurduklarını düşünüyor musun?
-Hayır düşünmüyorum, sosyal devlet kavramlarını yurtdışıyla karşılaştıramayız bile. Sivil toplum örgütleri bu noktada devreye giriyor.
Bilim günleri kapsamında, 9762 çocuğa el yıkamayı ve enfeksiyon hastalıklarını anlattık. En Anlamlı Sayı’yla hastanede uzun süre yatan çocukları ve sporcuları buluşturduk. İtalya’da yılın projesi seçilmiş bir projeyi getiriyoruz. İlkokulda başlayacak anneye ve çocuğa sağlıklı beslenmeyi öğretiyoruz. Türkiye’de bulaşıcı hastalıklar okulunu açıyoruz. Uzman hekimler var. Önemli bir danışma kuruluyla çalışıyoruz. Sen de yönetim kurulundasın. Gençlik komitemiz var 19-27 yaş arası, Şişli Etfal Çocuk Onkoloji Bölümü’nü yeniliyorlar. Avrupa standartlarında bir poliklinik olacak. Yaşam kütüphaneleri var, seninle de yaptığımız bir çalışma bu. Üç sene boyunca bir lansman yapmamamızın sebebi buydu. Önce projelerimizi hayata geçirelim istedik.
-2014 hedeflerinizle tamamlayalım.
-Tırlar çok önemli bizim için. İstanbul’da dolaştıracağız, eğitimler vereceğiz. Mardin, Adana, Konya’dan davet aldık. Sağlık Bakanlığı da bize yol gösterecektir. Mardin’de bir arkadaşımızın kızı kanser olmuştu, 2,5 yaşında Kahramanmaraş’a gitmek zorunda kalmıştı. Bu olayı unutmuyoruz. Ders çıkarıyoruz.