Erkeklerin kalbi çok daha hasta
Abone olTürkiye'de yaklaşık 3 milyon koroner kalp hastası bulunduğu açıklandı.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Halk Sağlığı Enstitüsü Müdürü Prof.
Dr. Hilal Özcebe, Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla, 21. yüzyılda
dünyada eğitim ve gelir düzeyindeki yükselme, beslenme
alışkanlıklarının değişmesi, bulaşıcı hastalıkların kontrolü gibi
etkenlerin sağlanması ile doğumda beklenen yaşam süresinin 70'lere
çıktığını belirtti.
KRONİK HASTALIKLAR ARTIYOR
2020 yılında her üç ölümden ikisinin bulaşıcı olmayan kronik
hastalıklara bağlı olacağının öngörüldüğünü ifade eden Özcebe,
kronik hastalıkların "tam olarak tedavi edilemeyen ve iyileşme
göstermeyen uzamış durumlar" olarak tanımlandığını söyledi. Özcebe,
kronik hastalıkların dünyada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan
ülkelerde hızla arttığını, var olan sağlık hizmetlerini zorladığını
ve sağlığa ayrılan bütçenin büyük bölümünü kapsadığını dile
getirdi. Kronik hastalıkların risk faktörleri ile mücadele, ulusal
politikalar ve uzun vadeli stratejiler geliştirilerek ortak vizyon
ve yol haritası ortaya konulması gerektiğini ifade eden Özcebe,
şunları kaydetti:
ERKEKLERİN KALBİ DAHA HASTA
"Küresel Kardiyovasküler Hastalık Yükü çalışmasına göre,
kardiyovasküler hastalıklar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan
ülkelerde artmaktadır. Bu artış dünya genelinde kadınlarda binde
78, erkeklerde 106 iken gelişmekte olan ülkelerde kadınlarda binde
107 ve erkeklerde binde 124'tür.
Ülkemizde yapılan Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri
Sıklığı Çalışması'na göre en önemli bulaşıcı olmayan hastalıklar
kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve KOAH (kronik bronşit,
astım, amfizem) olarak saptanmıştır.
Ulusal Hastalık Yükü-Maliyet Etkilik Çalışmasının sonuçları
Türkiye'de yaklaşık 3 milyon koroner kalp hastası bulunduğunu ve
her 7 kişiden birinin de kalp krizi riskiyle karşı karşıya olduğunu
göstermektedir. Yine ülkemizde her 10 ölümün dördünün kalp
hastalığı nedenli olduğu bilinmektedir."
ÖNLENEBİLİR RİSK FAKTÖRLERİNE DİKKAT
Özcebe, sigara, hipertansiyon, şeker hastalığı, yüksek
trigliserid-kolesterol düzeyi, obezite, metabolik sendrom, diyabet,
fiziksel aktivitenin yetersiz oluşu, tuz tüketimi ve alkol
kullanımı ile yaş, cinsiyet ve aile hikayesinin kardiyovasküler
hastalıklar açısından bilinen risk faktörleri olduğunun altını
çizdi.
Sigara kullanımının, kalp hastalıklarına, inmeye (felç), akciğer
hastalıklarına ve çeşitli kanserlere neden olduğunu vurgulayan
Özcebe, bu risk etmenlerinin bir bölümünün genetik olmakla birlikte
birçoğunun çevresel ve önlenebilir riskler olduğuna işaret
etti.
Özcebe, Dünya Sağlık Örgütü'nün Küresel Hastalık Yükü çalışmasının
sonuçlarına göre, "tütün ve tütün ürünlerinin her 10
kardiyovasküler (kalp ve damar hastalığı) hastalığın birinin sebebi
olduğunun belirlendiğine" dikkati çekti. Aynı çalışmanın
sonuçlarına göre, inmelerin beşte biri ve iskemik kalp
hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde16'sının şeker hastalığına;
inmelerin yarısı ve iskemik kalp hastalığına bağlı her 10 ölümden
dördünün yüksek tansiyona bağlı geliştiğini anlatan Özcebe, şöyle
devam etti:
"Meyve ve sebzenin yeterli tüketilmemesi inmeye bağlı her on
ölümden birini, iskemik kalp hastalığına bağlı ölümlerin yüzde
16'sına neden olduğu belirlenmiştir. Yine kalp hastalıklarının üçte
biri yüksek kolesterolle, yüzde 23'ü şişmanlık ile ve yüzde 30'u
yetersiz hareket ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu risklerin bir
arada olduğu durumlarda ise kardiyovasküler hastalıklar ve bu
hastalıklara bağlı ölümler artmaktadır.
Ülkemizde en önemli ölüm ve sakatlık sebebi olan ve ileri düzeyde
ekonomik kayıplara sebep olan kalp damar hastalıkları ile
mücadelenin en etkili ve en maliyet-etkin yolunun kardiyovasküler
hastalıkların toplum tarafından bilinmesi, hastalığa karşı korunma
sağlanmasıdır. Kalp sağlığını korumak için tütün, tütün ürünleri ve
alkolden uzak durulması, sağlıklı ve dengeli beslenilmesi, tuz
tüketiminin kısıtlanması, düzenli yürüyüş yapılması, kan basıncı
(tansiyon), kolesterol, şeker (diyabet) kontrollerinin
yaptırılması, hekim tarafından verilen ilaçların düzenli
kullanılması ve stresten uzak durulması gereklidir."