Erkekle yan yana namaz! Hilal Kaplan yazdı
Abone olSabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, bugünkü yazısında 'erkekle yan yana namaz neden kılmayayım?' diye soranlara yanıt verdi. Yan yana namaza karşı çıkan Kaplan, 'zekâ pırıltısı yoksunu anlayışı reddediyorum' dedi.
Kadınlar erkeklerle yan yana namaz kılabilirler mi? Hanefî
mezhebine göre cemaatle kılınan namazda, bir kadın veya ergenlik
çağına gelen ya da yaklaşan bir kız, bir erkeğin önünde veya
yanında kılacak olursa, aralarında bir örtü ve benzeri bir engel
veya bir adam boyu kadar yükseklik farkı bulunmazsa arkasındaki ve
yanlarındaki erkeğin namazı bozulur.
"Diyânet İşleri Başkanlığı'nın iki numarasına Prof. Dr. Huriye Martı'nın getirilmesinden sonra yan yana namaz tartışması alevlendi. Kritik soru bu kez Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan'a soruldu. Kaplan bugünkü köşesinde konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi:
"KADINLARIN ÜST KATTA KILMASI ÖZGÜRLEŞTİRİCİ BİR İMKAN
OLARAK OKUNABİLİR"
"Sınıfta erkek arkadaşlarımla yan yana derse giriyorsam,
camide neden yan yana namaz kılmayayım?" ya da "İmamlar neden hep
erkek?" minvalinde sorular soruluyor.
İşte benim anlamadığım kısım burası.
Sadece Müslüman bir kadın olarak anlamıyor değilim, biraz sosyal
teori bilen birisi olarak da anlamıyorum.
Şöyle açıklayayım: Kadınların arkadaki ya da üst kattaki kadınlar
bölümünde durması, günümüzdeki feminist diskur bağlamında bile
'özgürleştirici' bir imkân olarak okunabilir, okunmalıdır.
Şayet erkekle yan yana olmak bir 'güç/iktidar'
mücadelesinin dışavurumu olarak algılanıyorsa, bilinmelidir ki göz
önünde olan değil, gözleyen olmak iktidardır.
Yukarıdan bakmak, mahremiyet sahibi olmak, bakışın nesnesi
değil öznesi olmak güç sahibi olmaktır.
Dünyayı her gün yeniden keşfeden gençlerimiz, biraz Lacan,
biraz Foucault okursanız dediğimi anlarsınız.
Aynısı İmam Efendiler için de geçerli.
Namazı İmam kıldırıyor diye bu onu Allah katında daha mübarek mi
yapar? Hayır.
Daha üstün mü yapar? Hayır. Ama daha fazla dünyevi ve uhrevi
yükümlülük sahibi yapar. İmam, vazife tevdi edilenden
başkası değildir. Üstelik işi çok zordur.
Örneğin namazda Allah'la irtibatı arasına cemaati
yönlendirdiği bilgisi girmeden baş başa kalması müşküldür. Her
hareketi önce Allah sonra kul gözünün deşiciliği
altındadır.
Kendi iradesiyle girdiği bir panopticona
maruzdur.
Velhasıl, üstünlüğü iki adım geride ya da iki adım ileride aramak
kadar süfli ve açıkçası zekâ pırıltısı yoksunu anlayışı
reddediyorum.
Üstünlük, takvadadır; Allah cümlemize sosyal normlardan değil,
O'ndan hakkıyla korkmayı ve çekinmeyi nasip etsin.