Ergenlik geni bulundu!
Abone olTürk bilimadamları ergenlik genini buldu. Peki bu gen insan gelişiminin hangi sürecini etkiliyor...
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji
Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. A. Kemal Topaloğlu ve ekibi,
insanlarda ergenlik sürecinin başlamasını engelleyen bir gen
bozukluğunu saptadı.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim
Dalı'na ait bir laboratuvarda, klinik görevlilerinin yanı sıra
doktora öğrencisi Leman Damla Kotan ve yüksek lisans öğrencisi
Macide Burcu Kekil ile birlikte çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. A.
Kemal Topaloğlu, ergenlik sürecinin başlamasını engelleyen gen
bozukluğunu saptadı. Konuyla ilgili makale dünyanın en prestijli ve
saygın tıp yayını olarak gösterilen "The New England
Journal of Medicine" adlı dergide yayımlandı.
Prof. Dr. Topaloğlu, "Yaşıtları gibi memesi
belirginleşmeyen genç kızlar veya sakalı-bıyığı çıkmayan erkekler
var. Dünyada her 10 bin kişiden birinde ergenlik sürecine girememe
sorunu var. Buna gen bozukluğu neden oluyor. Buluşumuz sayesinde
ergenlik sürecinin başlangıcıyla ilgili önemli bir adım atılmış
oluyor" dedi.
TÜBİTAK'tan alınan 320 bin liralık destekle çalıştıklarını anlatan
Prof. Dr. Topaloğlu, çalışmasının cinsiyetle ilgili kanser
türlerinin tedavisinde de önemli bir adım olabileceğini belirtti.
Ergenlik süreci başlamayan kişilerin kendi cinslerine ait
özellikleri kazanamadıklarını kaydeden Prof. Dr. A. Kemal
Topaloğlu, "Bu kişi kız ise meme dokusu gelişmiyor, erkekse
sakalı-bıyığı çıkmıyor, kasları gelişmiyor, boyları uzamıyor. Bu
insanlar psikolojik olarak bu durumdan çok rahatsız oluyor.
Akranları gibi olamıyorlar. Ergenlik süreci gelişmediği için doğal,
tedavisiz şekilde çocuk sahibi olma yeteneği kazanamamış
oluyorlar" diye konuştu.
Uzun zamandır çalışıyoruz
"İnsanda ergenlik süreci nasıl gelişti?" sorusuna,
2006'dan bu yana yanıt aradıklarını belirten Prof. Dr. Topaloğlu,
gelişen teknolojiye karşın bu soruya henüz yanıt verilemediğini
vurguladı. Bu soruya cevap bulabilmek için, ergenlik süreciyle
ilgili sorun yaşayan ve ergenlik sürecine girmemiş hastaların
DNA'larında analizler yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Topaloğlu,
şunları söyledi:
"Ergenlik sürecine girmemeye neden olan sorumlu geni
bulmaya çalışıyoruz. Üç yıl önce bu sistemde iki tane genin rolünü
ortaya koymuştuk. Son zamanlardaki çalışmamızda ise KISS1 adlı bir
gendeki bozukluk nedeniyle bazı insanlarda ergenlik sürecinin
gelişmediğini saptadık. Buluş, 'İnsan vücudunda sistemler nasıl
işliyor?' sorusuna bir yanıt veriyor. Soruna neden olan bu genin
kodladığı protein, kisspeptin adlı proteindir. Bu kisspeptin adlı
molekülünün benzerleri üretilerek, hastalar için ilaç olarak
kullanılabilir. Ergenlik süreci gelişmemiş kişilere, bu kisspeptin
adlı protein verilerek ergenlik süreci geliştirilebilir. Bu
kisspeptinin tersi bir molekül üretilerek, erken ergenlik sürecine
girmiş kişilerin tedavisinde ilaç olarak kullanılabilir. Doğum
kontrol yöntemi olarak kullanılabilir. Bazı kanser türleri,
özellikle kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanserine karşı
insanda cinsiyet hormonlarının üretimi durdurularak bu kanserlerin
ilerlemesi yavaşlatılabilir. Ama bizim temel amacımız, insanda tam
olarak nasıl olduğu anlaşılamayan ergenlik sürecinin nasıl
geliştiği konusunun aydınlığa kavuşturmaktır."
Destek bekliyoruz
Ergenlik süreciyle ilgili olarak bilimsel anlamda çalışan ABD'de
Harvard Üniversitesi'nde ve Paris'te büyük bir grup olduğunu
anlatan Prof. Dr. Topaloğlu, şunları kaydetti:
"Onlarla rekabet halindeyiz. Ama daha çok bizim yaptığımız
çalışmalar bu sürecin gelişmesine çok önemli katkılarda bulundu.
Harvard Üniversitesi'ndeki laboratuvar daha çok kişiden oluşuyor ve
oradaki olanaklar milyon dolarlarla ifade ediliyor. Oysa bizim
TÜBİTAK'tan aldığımız maddi destek 320 bin lira. Dünya düzeyindeki
araştırmaların biraz özveriyle ülkemizde de yapılabileceğini
düşünüyorum. Ama çalışmalarımız daha büyük desteklerle sürerse,
yanıtını aradığımız sorulara daha kısa sürede yanıtlar buluruz.
Üniversitelerimizde bilimsel araştırmalara yeterince önem ve değer
verilmese de, özellikle genç kuşaktan bilim insanlarını bilimsel
üretim sürecine katılmaya çağırıyorum."