Ergenekonlar, biter mi?!.

Ergenekon, Mobbing, İri ve diri olmak, Makam peşinde koşmak, Kafaları değiştirmek

Göktan AY goktanay57@gmail.com

Bayram dolayısı ile çeşitli kuruluşlarda çalışan –özel-kamu-arkadaşlarla bir araya gelince güncel konularda açılıyor doğal olarak...

Kurumlarda en çok rahatsızlık duyulanlar;  amirin etrafında oluşan yağdanlıklar ve  -kendini bilmez- amirlerin uyguladığı mobbing…

Bunlar kurumdaki çalışanları ötekileştiren en zararlı uygulamalar…

Ama, hız kesmiyor ve maalesef yapanın da yanına kar kalıyor…*

Bilindiği gibi,  ülkemizde bir göreve gelmek için her türlü yol denenmektedir.

Çünkü, her kes her işi yapabilmektedir!..

Bunun içinde görevi yapmakta olanın üstü ile yakınlaşmak, yağdanlık olmak, görevdekinin altını boşaltmak, onu görev yapamaz hale getirmek en bilinen yollar...

Peki bu kafalara nasıl dur diyeceğiz?

Vesayet rejimi bitti deniyor  ama, bence, 2023’ü hedefleyen  2013 Türkiye’sinin asıl sorunu budur…

Ve bu kişiler neden her zaman kazanıyorlar?...

Gelen, gideni  neden rahatsız etmiyor?!…

Çünkü kendisinin de aynı yöntemi kullanacağı/uygulayacağı mutlak…

Görevden alınma ile o kişi tertemiz oluyor…

Bütün yaptıklarından arınıyor…

Bir süre sonrada yaptıkları unutuluyor…

Çünkü, düzen öyle…

O nedenle diyorum, üst makamların sağlam karakterli, çok uyanık ve kurumdaki kişiler hakkında bilgi sahibi olması, dolduruşa gelmemesi, yanlış uygulama yapanları, uzatmadan görevden alması lazım…

Bir bakıyorsunuz, biri Bakan v.b. danışmanı olarak karşınıza çıkıyor, şaşırıyorsunuz… Çapsız danışmanlık nasıl oluyor diye düşünüyorsunuz…O kişiler, bir süre ekranların vaz geçilmezi oluyorlar,.. Bir süre sonra kuruma, hükümete zarar verdiği anlaşılınca, yok ediliyorlar...

Diyelim ki; bir göreve atanıyorsunuz, atanamayan kişi, çok azınlıkta olmasına rağmen; sizin  başarısız olmanız için her yolu deniyor.  1-2 yıl sonra üst makam değişiyor, sizi görevden alıyor ve sizinle uğraşan azınlığı/ kadroyu  göreve getiriyor.

Üst makam, bilmiyor mu/ki o kadronun kuruma verdiği zararları?...

Peki bu geçen zamanda oluşan hasar ve güvenirlik ne olacak?...

Bilinmiyor…

Ölçümü yok…

Çünkü öyle bir alışkanlık yok…

Üst makamdaki kişi, kurumun bir fotoğrafını çekip, makam peşinde olmayanlardan bilgi alsa sorun olmayacak, kendisi de rahat edecek…

Ama, diyorum ya ülkede  öyle bir alışkanlık yok…

Üst makam her şeyi bilir bu ülkede!…

Yardımcılarına dahi danışmaz…

Peki bu azınlığın yaptığının  adı ne şimdi?

Küçük ergenekon mu? dediniz...

Üniversitelerde ve resmi kurumlarda bu düşünce şekli çoğunlukla var mı?

Hadi canım sizde!..

Bu kadar yatırım, gelişme, AVM ler, residences v.b. boşuna mı?

Kafaları nasıl değiştireceğiz?**

Nasıl bir, iri ve diri  olacağız?...

Nasıl, nasıl, nasıl?????

* Değerli okurlar; bu yazımı önceki yazımla birlikte değerlendirmenizde yarar var.() Yönetim ve idarecilik sanatı  üzerine  çok yazı,makale, kitap var…Bunları okuyan ve uygulayan kişilerin başarısız olması-bana göre-  mümkün değil….

** Kişileri değiştirince kaderimizi de değiştireceğimize inanan ama kişilerin hata yapmalarının, hatalı davranmalarının, hatalı kararlar almalarının asıl sebebinin değiştirilmesi gereken şey olduğunu bakalım ne zaman anlayacağız?.. ()

Not: Okurlarımın Cumhuriyet Bayramını kutluyor, başta  Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bize bu ülkeyi emanet eden/bırakan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.