Bayram dolayısı ile çeşitli kuruluşlarda çalışan
–özel-kamu-arkadaşlarla bir araya gelince güncel konularda açılıyor
doğal olarak...
Kurumlarda en çok rahatsızlık duyulanlar; amirin etrafında
oluşan yağdanlıklar ve -kendini bilmez- amirlerin uyguladığı
mobbing…
Bunlar kurumdaki çalışanları ötekileştiren en zararlı
uygulamalar…
Ama, hız kesmiyor ve maalesef yapanın da yanına kar
kalıyor…*
Bilindiği gibi, ülkemizde bir göreve gelmek için her türlü
yol denenmektedir.
Çünkü, her kes her işi yapabilmektedir!..
Bunun içinde görevi yapmakta olanın üstü ile yakınlaşmak,
yağdanlık olmak, görevdekinin altını boşaltmak, onu görev yapamaz
hale getirmek en bilinen yollar...
Peki bu kafalara nasıl dur diyeceğiz?
Vesayet rejimi bitti deniyor ama, bence, 2023’ü
hedefleyen 2013 Türkiye’sinin asıl sorunu budur…
Ve bu kişiler neden her zaman kazanıyorlar?...
Gelen, gideni neden rahatsız etmiyor?!…
Çünkü kendisinin de aynı yöntemi kullanacağı/uygulayacağı
mutlak…
Görevden alınma ile o kişi tertemiz oluyor…
Bütün yaptıklarından arınıyor…
Bir süre sonrada yaptıkları unutuluyor…
Çünkü, düzen öyle…
O nedenle diyorum, üst makamların sağlam karakterli, çok uyanık
ve kurumdaki kişiler hakkında bilgi sahibi olması, dolduruşa
gelmemesi, yanlış uygulama yapanları, uzatmadan görevden alması
lazım…
Bir bakıyorsunuz, biri Bakan v.b. danışmanı olarak karşınıza
çıkıyor, şaşırıyorsunuz… Çapsız danışmanlık nasıl oluyor diye
düşünüyorsunuz…O kişiler, bir süre ekranların vaz geçilmezi
oluyorlar,.. Bir süre sonra kuruma, hükümete zarar verdiği
anlaşılınca, yok ediliyorlar...
Diyelim ki; bir göreve atanıyorsunuz, atanamayan kişi, çok
azınlıkta olmasına rağmen; sizin başarısız olmanız için
her yolu deniyor. 1-2 yıl sonra üst makam değişiyor,
sizi görevden alıyor ve sizinle uğraşan azınlığı/ kadroyu
göreve getiriyor.
Üst makam, bilmiyor mu/ki o kadronun kuruma verdiği
zararları?...
Peki bu geçen zamanda oluşan hasar ve güvenirlik ne
olacak?...
Bilinmiyor…
Ölçümü yok…
Çünkü öyle bir alışkanlık yok…
Üst makamdaki kişi, kurumun bir fotoğrafını çekip, makam peşinde
olmayanlardan bilgi alsa sorun olmayacak, kendisi de rahat
edecek…
Ama, diyorum ya ülkede öyle bir alışkanlık yok…
Üst makam her şeyi bilir bu ülkede!…
Yardımcılarına dahi danışmaz…
Peki bu azınlığın yaptığının adı ne şimdi?
Küçük ergenekon mu? dediniz...
Üniversitelerde ve resmi kurumlarda bu düşünce şekli çoğunlukla
var mı?
Hadi canım sizde!..
Bu kadar yatırım, gelişme, AVM ler, residences v.b. boşuna
mı?
Kafaları nasıl değiştireceğiz?**
Nasıl bir, iri ve diri olacağız?...
Nasıl, nasıl, nasıl?????
* Değerli okurlar; bu yazımı önceki yazımla birlikte
değerlendirmenizde yarar var.() Yönetim ve idarecilik
sanatı üzerine çok yazı,makale, kitap var…Bunları
okuyan ve uygulayan kişilerin başarısız olması-bana göre-
mümkün değil….
** Kişileri değiştirince kaderimizi de değiştireceğimize
inanan ama kişilerin hata yapmalarının, hatalı davranmalarının,
hatalı kararlar almalarının asıl sebebinin değiştirilmesi gereken
şey olduğunu bakalım ne zaman anlayacağız?.. ()
Not: Okurlarımın Cumhuriyet Bayramını kutluyor, başta
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bize bu ülkeyi emanet
eden/bırakan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet
diliyorum.