Ergenekonda Hürriyet oyunu
Abone olHürriyet, Ergenekon'da doğru kaynaklara ulaşamayınca Başsavcı Engin'e tutundu. Bu Bu ince ayrıntıyı ise Fehmi Koru yazdı;
Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök,
Ergenekon'da gözaltına alınmaktan mı korktu? Bu önemli soruyu
akılllara getiren şey ise, Özkök'ün dün kaleme aldığı köşe yazısı
oldu.
Femhi Koru'nun hedef tahtasında ise bugün Doğan Medya Grubu vardı. Koru, Hürriyet'i eleştirdi ve "Birileri fena halde ayıp ediyor" dedi. Koru, Hürriyet'in Alparslan Arslan'ın ortaya çıkan orjinal fotoğrafın ortaya çıkmasıyla çuvalladığını iddia etti!
Ertuğrul Özkök, Ergenekon Soruşturması kapsamında Aydın Doğan ile
birlikte gözaltına alınacağını korktuğu için sert muhalefet
yapamadı! Bu iddialar, Özkök'ün dün kaleme aldığı "başlıklı
yazısıyla güçlendi. İddialara göre, Ulusalcılar özellikle Özkök'e
bir hayli kırgın! İşte o iddia!
"Ertuğrul Özkök, Aydın Doğan ve kendisinin Ergenekon'da
gözaltına alınmaktan korktu. Yürütülen operasyonlara karşı sessiz
muhalefet yapmasının altındaki asıl gerçekte bu!
Özök, Ergenekon konusunda özellikle de Aydın Doğan'la ilgili
iddialara bu nedenle iddianame açıklanıncaya kadar cevap vermedi.
Ulusalcılar, Doğan ve Özkök'e bu nedenle çok
kırgın!"
Yenişafak gazetesi yazarı Fehmi Koru'nun da gündeminde benzer
iddialar vardı. Taha Kıvanç ismiyle kaleme aldığı yazısında Koru,
Hürriyet'in Ergenekon'da çuvalladığını yazdı. İşte Koru'nun
yazısından bazı bölümler;
İnternet sitesi durumdan habersiz!
Doğan Grubu'nun amiral gemisi kardeşlerinden geride kalmanın
huzursuzluğu içerisinde. Dün Milliyet Ergenekon savcılarının
hazırladığı 2500 sayfayı bulan iddianameden en geniş sızma haberi
veren gazeteydi. Radikal ise, kendisini 'Ergenekon'un avukatı'
olarak takdim eden CHP lideri Deniz Baykal ile Ergenekon
yayınlarına ters bakanları 'pervasızlık' ile suçladı yayın
yönetmeninin kaleminden... Amiral gemisinin internet sitesini
hazırlayanlar da, yönetimden bağımsız, bütün gazeteleri taramış ve
iddianameden sızanları site için özetlemekten geri durmamışlardı
dün.
Bu çelişkinin ne denli yaman bir çelişki olduğunu görmek için
gazetenin en ağır iki yazarının dün yazdıklarına bakmak yeterli.
Amiral gemisinin kaptanı, “Bizzat Başsavcı'nın ağzından
'dezenformasyon gerçeği' tescillendi” dedikten sonra diğer
gazetelerin yayınlarını 'haksızlık, vicdansızlık, iğrenç' gibi
sıfatlarla mahkum ediyordu.
Kedi erişemediği ciğere 'mundar' dermiş...
Gazetenin başyazı sütununda ise, yine dün, Ergenekon'u ciddiye
alanlar 'mersenari' ('kiralık asker' demekmiş)
olarak, yaptıkları da 'utanç verici' diye karalanıyordu.
Başyazarın bu 'utanç verici' yayınlara verdiği iki örnek benim çok
dikkatimi çekti. İlki Veli Küçük'ün Alparslan Arslan'la
yanyana fotoğrafı; diğeri de Cumhuriyet gazetesine atılan
bombaların gecekonduda ele geçirilen bombalarla aynı seriden
olduğu...
Hürriyet başyazarına göre, fotoğraftaki Alparslan Arslan
değil 'Azerbaycanlı' (herhalde 'Azeri' demek istiyor, TK) bir
gençmiş; Cumhuriyet'e atılan bombalar da Ümraniye'de bulunanlarla
aynı değilmiş...
“Aylarca 'Ümraniye'de bir evde bulunan 27 adet el bombasının,
Cumhuriyet Gazetesi'ne atılanlarla aynı seri numarası taşıdıkları
(herhalde 'taşıdığı' olacak, TK) ortaya çıktı' diye yazdılar. Oysa
Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız dün,
'Ümraniye'de ele geçirilen bombalar ile Cumhuriyet Gazetesi'ne
atılan bombalar aynı seriden değiller' diye yazdı ve ayrıntılı
bilgiler verdi” diyor Oktay Ekşi…
Cumhuriyet gazetesi Danıştay baskınıyla birlikte anılmak
istenmesinden haklı olarak rahatsızlık duyuyor. Danıştay baskınını
yapan Alparslan Arslan'ın bira karşılığı kandırdığı gençlere
bombaları attırması zül geliyor olmalı. Üstüne üstlük bir de atılan
bombaların Ümraniye'de depolanmış Ergenekoncu eyleme hazır
bombalarla kardeş oluşu Cumhuriyet için kabul edilebilir bir durum
değil...
Fotoğraf orjinal çıkınca kıvırdılar!
Aylarca bu konuda sustu Cumhuriyet ve sessizliğini sadece iki kez
bozdu. İkincisi İbrahim Yıldız'ın önceki gün yazdığı “Aynı seriden
değil” yazısı. İfade arada akrabalık bulunmadığı anlamına gelmiyor.
Seriler farklı olsa da bombaların modeli veya kafilesi aynı
olabiliyor. Önemli olan ve akrabalık tesis eden özellik 'model' ve
'kafile' ayniyeti...
'Model' ve 'kafile' benzerliği aidiyeti belirliyor, seri ise bu tür
bombalar için kullanılan bir deyim değil.
Demek ki, neymiş? Cumhuriyet yönetmeni, benzerlik açısından esas
önemli olan yönleri göz ardı etmiş; geçmişte doğrusunu
haberleştirdikleri halde...
Danıştay'a baskın düzenleyen Alparslan Arslan'ın İsveç'te Veli
Küçük ile yanyana pozuna gelince... O fotoğrafın önce fotomontaj
olduğu iddia edildi; üzerinde hiçbir biçimde oynanmadığı ortaya
çıkınca bu defa “Alparslan Arslan değil, Mehmet isminde
Azerbaycan'dan İsveç'e kaçak gelmiş biri” diye geçiştirilmek
istendi. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa! İsmi var, cismi ve soyismi yok.
Yerseniz...
Birileri gerçekten fena halde 'ayıp' ediyor, ama kim?