Ergenekonda bir profesör
Abone olErgenekon bilime mi uzandı? Dünkü şok gözaltılar arasında bir profesör var. Hakkındaki iddialar tartışılıyor.
Ergenekon gözaltıları arasında bir profesör dikkat
çekiyor. Örgütün kök hücre ve bağışıklık alanında adı çok
duyulan bir isimle bağlantısı ne?
İddianame olmadığı için kimse net bir şey söyleyemiyor. Ancak
Prof. Dr. Ercüment Ovalı'nın ismi daha mesleki çalışmalarıyla
ilgili duyuldu.
Hastalarını deneysel çalışmaları için kobay olarak kullandığı
iddiasıyla hakkında yerel ve ulusal medyada çok sayıda haberi
çıkmış.
Ovalı'ya göre uygulamalar tedavi kapsamında ve iddialar kendisini
çekemeyen doktorların uydurması.
Prof. Dr. Ercüment Ovalı, 20 civarında kanser hastasına tümör aşısı
uyguladı. Hastalardan sadece biri hayatta kaldı. Ovalı, aşının
deney değil, tedavi denemesi olduğunu savunuyor. Ona göre ortada
suç yok.
Yakın zamana kadar Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp
Fakültesi Hematoloji Anabilim Dalı Başkanlığı'nı yapıyordu. Ovalı
şimdi Türkiye'nin tek bağışıklık tedavi merkezi olan Ati
Teknoloji'nin genel müdürlüğünü yapıyor.
Ancak hakkında ortaya atılan haberlerin ardı arkası kesilmemiş.
Ovalı için Trabzon'da suç duyuruları mevcut. Eleştrilerin odağında
kendi bulduğu yöntemleri hastaların izni olmadan kullanması. İşte
bazı örnekler:
DENEYSEL AMAÇLI İLAÇLAR İSTETTİ İDDİASI
Beyin tümörü teşhisiyle tedaviye aldığı bir kadın için istettiği
malzemelerin içeriği. Almanya'dan bir üniversite malzemeler için
"insanlara uygulanamayacağını ve sadece hayvanlarda deneysel amaçlı
olarak kullanılmak üzere bilim adamlarına verileceleği" cevabını
vermiş. Ovalı'nın 2004 Ekim ayında aşıladığı hasta yaklaşık 8 ay
sonra ölmüş.
MEDYADA HAKKINDA HABERLER ÇIKMIŞ
Annesini kaybeden Osman Özdemir'en anlattıkları da ilginç: "Fakat
daha sonra yerel ve ulusal medyada Prof. Dr. Ovalı hakkında çıkan
yazıları görünce annemin kobay olarak kullanıldığını düşünmeye
başladım. Hayvanlar üzerinde yapılması gereken deneylerin annem
üzerinde yapıldığını düşünerek suç duyurusunda bulundum.''
2 DOÇENT, BU YÜZDEN Mİ İSTİFA ETTİ?
Yine 2 yıl önce benzer nedenlerden üniversitede istifaların
yaşandığı iddia ediliyor. Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı
Başkanı Doç. Dr. Ali Aydın Yavuz ve öğretim üyesi Doç. Dr. Melek
Aydın, kendilerinin bakması gerektiği hastalara Prof. Dr. Ovalı’nın
bilimsel olmayan tedavi uygulaması ve yönetimin de buna sessiz
kalmasını gerekçe göstererek istifa ettikleri bildirildi
DENEY DEĞİL TEDAVİ
Yine 2 yıl önce hakkındaki iddialar üzerine Aksiyon'a konuştuğu
ortaya çıktı. Dergideki savunması şöyle: "Ovalı, gerekli şartlar
yerine getirilmeden bir bilimsel deneyde insanın
kullanılamayacağını kabul ediyor. Ancak deney değil deneme
yaptığını savunuyor: “TCK 90/4’e göre bir insanın çaresi yoksa,
yurtdışında bu konuyla ilgili çalışmalar var ise hastayı
bilgilendirmek ve bunu hastanede yapmak kaydıyla bu çalışmayı
uygulayabilirsiniz. Buna tedavi denemesi adı verilir. Helsinki
Deklarasyonu’nun (Dünya Hekimler Birliği Helsinki Bildirgesi)
32’nci maddesi de hekime bu yetkiyi veriyor. Hekim bu konuda
engellenemez.”
HASTALARA İMZALATILAN FORM
Prof. Ovalı’nın bu ifadeleriyle, uygulama öncesinde hastalara ve
yakınlarına imzalattığı ‘bilgilendirilmiş onam formu’nun birinci
maddesinde yazanlar çelişiyor: “Tümör aşıları tamamen deneysel
amaçlarla yapılmakta olup etkinliği bilimsel bir metotla henüz
ortaya konamamıştır. Yapılması talep edilen tedavi metodu
yurtdışında bazı merkezlerde uygulanan deneysel bir çalışma olup,
tümör aşısı talebiniz KTÜ Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı
tarafından bir başka seçenek bulunmaması ve doktorlarınızın yazılı
olarak verdikleri onay üzerine kabul edilmiştir.” Formun üçüncü
maddesinde ise şöyle deniyor: “Oluşabilecek bilinen (görünür)
komplikasyonların ötesinde uygulamanın çok yeni olmasından dolayı
ortaya çıkabilecek ve henüz tanımlanmamış başka komplikasyonların
da olabileceği hasta tarafından bilinmeli ve kabul
edilmelidir.”
AŞININ BEYİNDE CİDDİ YAN ETKİSİ OLABİLİR
Son 5 yıl beyin tümörlerinin genetiği ve biyolojisi üzerine
yoğunlaşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi
beyin cerrahlarından Hasan Çağlar Uğur, bir yıl Harvard
Üniversitesi beyin kanseri araştırma laboratuarı ve kliniğindeki
çalışmalara da katılıyor. Şu anda Ankara Üniversitesi’nde benzer
çalışmanın hazırlığı içindeler. Uğur çalışmalarla ilgili şunları
söylüyor:
“Hepsi kanser biyolojisini anlamaya ve kanserlerde kullanılabilecek
yeni ilaçların etkilerini araştırmaya yönelik deneysel
çalışmalardır. Bugün için bu çalışmaların hiçbirisi insan üzerinde
uygulanabilecek aşamaya gelmemiştir.”
KÖK HÜCRE FABRİKASI
Türkiye'nin ilk kök hücre fabrikasına öncülük eden isimlerin
başında geliyordu. Tempo dergisine 2006 yılının başında verdiği bir
demeç dikkat çekiyor:
“Üniversitemizde embriyonik kök hücrelerden dokular elde etmeye çalışıyoruz. Örneğin embriyonik kök hücreyi sinir hücresine dönüştürdük, kalp kası yaptık. İnsan vücudundan alınan kök hücrelerle ise farelerde felç tedavisinde olumlu sonuçlar elde ettik. Ayrıca insanların kendi kök hücrelerinden cilt dokusu ve kıkırdak dokusu üretiyoruz.”
Hastalıkların tedavileri açısından en etkili kök hücre tipi embriyonik kök hücreler. Ancak bunların kullanımı hâlâ pek çok ülkede yasak. Bunun en önemli nedeni ise dinsel ve etik kaygılar. Yine de bu çalışmaların önünün açılacağı beklentisi yüksek.