Ergenekon tutuklusu Şık'ın tek isteği
Abone olErgenekon tutuklusu Ahmet Şık'ın avukatı Fikret İlkiz mahmeden son kez tahliye istedi
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında
tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık'ın avukatı, İstanbul 11. Ağır
Ceza Mahkemesine, müvekkilinin, hakkındaki ''tahliye talebinin
reddi'' kararının kaldırılması ve tahliye edilmesi istemiyle bir
dilekçe sundu.
Avukat Fikret İlkiz, dün mahkemeye verdiği
dilekçede, Ergenekon tutuklusu gazeteci Ahmet
Şık'ın tahliyesini istedi. Dilekçede ''Şık'ın
tutukluluk halinin devamı'' kararının, verilecek olan
cezanın infazı kararına dönüştüğü ve ''bu kararın mantığına
göre tutuklulukta geçecek süre dolmadan tahliye kararı
verilmeyeceği'' öne sürüldü.
"BİR DAHA TAHLİYE TALEBİNDE
BULUNMAYACAĞIZ"
Fikret İlkiz, tahliye taleplerinin bugüne kadar dikkate
alınmadığını belirterek, bundan böyle artık tutukluluk halinin
incelenmesi ve tahliye talebinde bulunmayacaklarını açıkladı.
Dilekçede, tutukluluk hali incelemesinin, ceza muhakemesinin gereği
gibi duruşmalı yapılması konusundaki taleplerin
reddedildiği ve lehe kanıt toplama görev ve yetkisinin savcılıkta
olmasına rağmen dosyaya lehe kanıt girmediği savunularak, tutuklu
Ahmet Şık hakkındaki tutukluluk halinin devamına gerekçe sayılan
kararların verilmesinin hukuka aykırı olduğu öne
sürüldü.
''TEK TALEBİMİZ VAR: İDDİANAME YAZILSIN''
''Artık tek bir talebimiz vardır; Şüpheli ve tutuklu Ahmet Şık, makul bir sürede yargılanma hakkına sahip olduğundan hakkındaki suçlamalarla ilgili iddianame hemen yazılmalıdır'' ifadesi kullanılan dilekçede, ''Şık, soruşturma evresinde salıverilmesini isteme hakkını sağlayan etkin ve sonuç alıcı yargı yolundan mahrum bırakıldığına göre, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği'' savunuldu.
''KAÇMA ŞÜPHESİ
YOK''
İlkiz'in mahkemeye sunduğu dilekçede, ''Ahmet Şık'ın kaçma şüphesi, delilleri karartma olasılığı yoktur. Şık hakkındaki tutuklama kararının kaldırılması gerekmektedir'' denilerek, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 8 Ağustos 2011 tarihli ''Şık'ın tahliyesinin reddine'' dair kararının, hukuka, yasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğu savunuldu.