Ergenekon gözünü Nurculara dikti
Abone olSon zamanların sivri dilli yazarı Rasim Ozan Kütahyalı yine çok konuşulacak laflar etti. Ergenekon Nurculara nüfuz etmeye çalışıyor dedi.
Taraf Gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı Yeni Asya
Gazetesi'ne bir röportaj verdi. Kütahyalı, Hasan Hüseyin Kemal ile
yaptığı söyleşide Ergenekon'un Nur hareketine sızmaya çalıştığını
söyledi. "Nurcular Batıya, diğer dinlere, demokrasiye açık
oldukları ve marjinalize edilemedikleri için Ergenekon'un oyununu
bozuyorlar.” diye konuştu.
Geçtiğimiz hafta Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümü üzerine yapılan
‘İskele Sancak’ programı sonrası saldırıya uğrayan Rasim Ozan
Kütahyalı ile konuştuk. Programda, K. Maraş katliâmı dolayısıyla
merhum Yazıcıoğlu’nu suçladığı gerekçesiyle kendisine saldırdığı
söyleyen İstanbul Alperen Ocakları İl Başkanı Mustafa Kayatuzu’nun
iddialarını Kütahyalı yalanlıyor. İskele Sancak Programında BBP’yi
temsilen gelen Kemal Yavuz’la sıcak ve medenî bir ilişki kurduğunu
söylen Kütahyalı, Kayatuzu’nun gelişiyle stüdyoda bir gerginlik
yaşandığını söylüyor.
ERGENEKON DİNDARLARIN İÇİNE SIZABİLİR
"Bu arkadaşı birileri yönlendirmiş, provoke etmiş olabilir.
Kayatuzu beni yumrukladıktan sonra “Ben indirdim sizin gelmenize
gerek yok” demiş. Bunların araştırılması gerekir. Buradan
almamız gereken ders, Ergenekon yapılanması dindarları kullanarak
içlerine sızabilir. Laiklik ve Kürt meselesi dışında
Ermeni ve Alevilik dindarların yumuşak karnı. Bu yönlenden provake
edilebilirler.
BBP'YE TEZGAH PLANLANIYOR
Yasin Hayal’in, Ogün Samast’ın, Erhan Tuncel’in
Alperen Ocaklarını harekete geçirecek provokatif konuşmalar
yapmaları boşuna değildi. Bu kişileri konuşturan güç BBP’ye
tezgâh planlıyor. Alperen gençlerindeki bazı duyguları şiddete
yöneltmek istiyor. Benim başıma gelen olay onları
hedeflerine ulaştırdı. Arkadaş bu işi kendi yapmışsa Ergenekon’un
ekmeğine yağ sürdü. Emir almışsa da zaten ortalık berbat
demektir.
YAZICIOĞLU ERGENEKON'A DİRENİYORDU
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu, Ergenekonculara direniyordu.
Ergenekon, sürekli Alperenleri sokağa dökmeye oynuyordu.
Küçük ve dinamik bir yapıyı sokağa dökmek daha kolaydır.
Ülkücüler büyük bir kitle olduğundan bunu yapmak zordur.
Zaten ülkücüler Ergenekonculara set çektiler. Eğer Bahçeli’nin
Ergenekon’a karşı tavrı olmasa idi Ülkücülerden iç savaş aygıtı
çıkarılabilirdi. BBP Ergenekon örgütüne sonuna kadar
karşıdır, onun için bunu solcular küçümsemesin. Fakat buna rağmen
Ergenekoncularla ideolojik temalar aracılığıyla Alperenleri
etkileyebilir. Yazıcıoğlu’nun ölümünden sonra partide bir
otorite boşluğu doğdu. Kayatuzu’nu parti görevden aldığını
söylüyor, ancak bunu başaramıyor. Ortada kaotik bir durum var.
Serseri mayın gibi gezebilecek bir örgütlenmenin önü açılabilir.
Onun için BBP’nin güçlü bir liderlik mekanizmasına ihtiyacı var.
Yazıcıoğlu’nun ölümünden medet umanlar var. Bu konuda dikkatli
olmak gerekir.
ERGENEKON DİNDARLAR ÜZERİNDE OYUN OYNUYOR
KURTLAR VADİSİ VE ERGENEKON İLİŞKİSİ
ARAŞTIRILSIN
Ergenekon yapılanmasının İslâmî söylemi istismar ederek dindarlar
üzerinde oynadığı oyun ‘Kurtlar Vadisi’dir. Darbe ortamı hazırlamak
için kullandığı enstrümandır. ‘Kurtlar Vadisi’yle Ergenekon aynı
zihniyete sahiptir. Ergenekon’un ekmeğine yağ sürüyor. Organik bağı
var mı araştırılsın. MİT’in Kaşif Kozinoğlu’na hazırlattığı
‘Kurtlar Vadisi’ ile ilgili raporunda geçen, o dönem Milliyet’te de
yayınlanan “Raci Şaşmaz ile Osman Sınav, dizide yer alan
devlet-mafya-güvenlik güçleri arasındaki ilişkilerle ilgili
argümanları Jandarma İstihbarat Başkan Yardımcısı Albay H. A. U”dan
almaktadır. U, 9 Ekim 2003’te Jandarma Genel Komutanlığının 0312
278... no”lu telefonundan, Sınav”ın 0532 312... no”lu cep
telefonunu aramıştır” satırları ortada. Kurtlar Vadisi
dindarları ulusalcı yapıya eklemlemek için oluşturulmuş dizi
projesidir. Zihni analiz budur.
VADİ FİLMİNE GİDEN VEKİLLER PİŞMAN
İllegal hareketleri meşrû gören, Yahudi, Amerikan ve Hıristiyan
düşmanlığını arttıran bir projedir. Kitaplarının Jitem tarafından
yazdırıldığını itiraf eden Ergün Poyraz; Erdoğan, Gül ve Arınç’ın
aslen Yahudi olduğunu söyleyerek dindar kesimi soğutma projesi
yürüttü, ancak kitapları dindarlardan çok laik kesim okudu ve
psikolojileri daha çok bozuldu. Ama Kurtlar Vadisi tuttu.
Kadirî Tarikatı kökenli olmaları nedeniyle ‘bizim çocuklar’
denildi. Şimdi herkes uyanmış durumda. Kurtlar Vadisi Irak
filmine gittiği için pişmanlık duyan milletvekilleri ve bakanlar
var. Dizinin konsept danışmanının Soner Yalçın olduğunu da
unutmamak gerekir...
NURCULARA NÜFUZ EDEMEZLER
NURCULARA NÜFUZ EDEMEZLER
Öncelikle söylemek istediğim Ergenekonla,
kontr-Ergenekon taktikleriyle uğraşılamaz Ergenekon’la hukukla,
meşrû yöntemlerle mücadele edilmesi gerekir. Ergenekon
dindarlardaki milliyetçi potansiyeli biliyor ve önümüzdeki günlerde
Ermeni meselesi üzerinden bunu kullanmak isteyecektir.
İdeolojik olarak dindarlar içinde en kolay nüfus edecekleri grup
Alperenler. Nurculara nüfuz edemezler. Bu dönemde Ergenekon
dindarlar üzerinde oynayacak. Bunun altını çizmek
lâzım.
NURCULARI ŞİDDETLE İLİŞKİLİ GÖSTERMEK İSTİYORLAR
Nur hareketini şiddet olaylarıyla ilgili gösterme,
Ergenekon’un gündeminde, fakat başarılı olamazlar. Türkiye’de
statükoya karşı en büyük güç Nur hareketi. Batıya, diğer
dinlere, demokrasiye açık oldukları, marjinalize edilemedikleri
için Ergenekon’un oyununu bozuyorlar. Amerika, Yahudi, Hıristiyan,
Ermeni düşmanı değiller. Alperenler için de aynı
duyarlılık sağlanmalıdır. Dindarları kullanarak dindarlara karşı
yapılacak operasyon konusunda çok dikkatli olmak gerekir. Türkiye
dindarlarının 1915 büyük felâketi karşısında tutacakları taraf
Mason, din düşmanı ittihatçı Talat Paşa olamaz.
ERGENEKON ZİHNİYETİ
“Ben amaçlarım için her yolu mübah görürüm” diyen herkes
Ergenekon zihniyetinin ortakçısıdır. ‘Devrim, vatan, İslâm
için adam öldürmek şereftir’ diyen Ergenekon zihniyetindedir.
Ergenekoncu olmak için organik bağ olması gerekmez. Bizim
uğraşmamız gereken ‘amaçlar, aracı mübah kılar’ zihniyetidir.
Ermeni meselesinde olduğu gibi ittihatçılar dindarları da zayıf
yakalasalardı mahvederlerdi. Bugün toplu dindar kıyımları
olmadıysa sayılarının çokluğundandır. Yüzde on olsalardı işleri
bitikti.
BBP MADIMAK'I MÜZE YAPSIN
DİNDARLARIN ÖNDERLERİ KATLEDİLDİ
İskilipli Atıf Hoca gibi dindarların önderleri
katlediliyor. Ben dindarların eskisi gibi derin yapılanmaların
oyununa gelmemelerine seviniyorum. Eskiden bir cami yakılsa
ve iki kişi çıkıp “Aleviler yaktı” diye bağırsa iç savaş
çıkardı. Maraş Katliâmı konusunda Alevi toplumunun Ülkücü
hareketin konuya dahli olduğu yönünde algısını da kırmak
gerekir.
MARAŞ KATLİAMI DERİN DEVLET PROVOKASYONUDUR
Maraş Katliâmı noktasında bir derin yapılanmanın provokasyonu
vardır. Bunu ister CIA yapsın, ister başka istihbarat ancak Alevi
halkının algısı başkadır. Demek ki, Alevi konusu aramızdaki
uçurumlardan biri. Sünnilerin Maraş Katliâmını açıkça kınaması
gerekiyor. Bunun yanında laik devletin teolojiyle işi olmaz.
“Alevilik İslâm içi mi?” tartışmalarını laik bir devlet yapamaz.
Erbakan’ın deyimiyle 2 milyon insan kendini “patates
dininde” görse devlet bu insanların inançlarını tanımak, imkân
tesis etmek zorundadır. Aynı zamanda ben zorunlu din
derslerinin hiçbir dindara yaradığını görmedim. Zorunlu din
derslerinin kaldırılması, Tunceli ve Nevşehir Üniversitelerine Pir
Sultan Abdal ve Hacı Bektaş isimlerinin verilmesi, Madımak’ın müze
yapılması, Tekke ve Zaviyeler Kanunun kaldırılması ve
cemaatlere-tarikatlara yasal zemin açılması reformlarının birlikte
yapılması lâzım. Alevilik meselesini halledersek Ergenekoncuların
elinden bütün kozlar gider. Madımak’ın müze yapılmasında
BBP öncülük etsin, o zaman bana yapılan her şeyi
unuturum.
SAYGIN İNSANLARLA KATİLLER NASIL BİR ARAYA
GELİR?
ANAYASAL HAD BİLMEZLİK
Ergenekon soruşturması demokratik bir ülkeye yakışır şekilde
devam edebilir mi? Birinci Ordu Komutanının İstanbul Emniyet
Müdürlüğünü ziyaret etmesini rezillik olarak görüyorum. Bu anayasal
had bilmezliktir. Birinci Ordunun, Emniyetle rutin olarak
görüşeceği bir konu olduğunu düşünmüyorum.
SAYGIN İNSANLARLA KATİLLER NASIL BİR ARAYA GELİR?
Ergenekon soruşturmasında yapılan yanlışlardan birisi ve
önemlisi “Saygın insanlarla katiller bir araya nasıl gelir?”
söylemidir. 12 Eylül darbecileri de böyle kurtarıldı.
Sağcı ve solcu militanlar ortamı ateşliyordu. Öbür taraftan Orhan
Aldıkaçtı anayasa hazırlıyordu. İhsan Doğramacı ise YÖK’ün kışla
tipi örgütlenmesini kuruyordu. Bir taraftan Çatlı farklı bir iş
görüyordu, öbür taraftan sosyalistler... Devlet 12 Eylül darbe
ortamını hazırlamak için hepsini kullandı. Belki birbirlerinden
haberleri yoktu, ancak aynı harekâtın parçalarıydı. Ergenekon
örgütünde de birbirinden habersiz insanlar olabilir. 28 Şubat’ı bir
örgüt mantığıyla düşünürsek, bir tarafında Fadime Şahin, öbür
tarafında Çevik Bir vardı. Bir tarafta Fadime Şahin, öbür
tarafta medya ayağını oluşturan Fatih Çekirge vardı. Ancak burada
meselemiz kişiler değil.
TERÖR ÜYESİ OLMAK İÇİN SİLAHLI OLMAYA GEREK
YOK
Terör örgütü üyesi olmak illa silâhlı adam olmayı gerektirmez.
Aldıkaçtı, darbecilerle işbirliği yapmış mı? Darbenin entelektüel
ayağını oluşturmuş mu? Silâhlı olmayanlar aynı cezayı almaz
tabiî... Ergenekon dâvâsı nefesi yettiği yere kadar gidecektir.
Bizim irademize bağlı olduğunu düşünüyorum. Gerçekçi olmak
gerekirse Türkiye’de devlet içine sızmış çetelerden bahsetmek doğru
değil, çeteleşmiş devlet sisteminden bahsetmek doğru. Çeteleşmiş
bir devlette soruşturma büyük olacaktır. Bu vesileyle anayasa
değişikliği yapılıp çeteleşmiş devletten kurtulmak ve Ergenekonun
zeminini kurutmak gerekir. Özgürlüklerin önü açılmalıdır.
(Yeni Asya)