Ergenekon davasında "sapık" isyanı
Abone olErzurum'da görülen davada ifade veren Cihaner, hava sahasının kapatılmasını isterken tutuklu bir diğer sanık iddianameye tepki gösterdi.
Erzincan'daki silahlı terör örgütüne ilişkin, Erzurum 2.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 4. oturumu yapıldı.
Erzincan İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin
Ergut duruşmada yaptığı savunmada, "Ajandamda Akyazı Sağlık
Ocağı'nda bir hemşirenin türbanlı olduğuna dair not olduğu öne
sürülüyor. Ancak benim kız kardeşim de türbanlı" dedi. Davada
tutuklu sanıklardan Astsubay Şenol Bozkurt da Ben bu iddianamede
sapık, kadınları pazarlayan birisi olarak gösteriliyorum" diye
isyan etti.
Aralarında 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan
Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve Eskişehir İl Jandarma Alay
Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma Alay
Komutanı Albay Ali Tapan ve MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi
Demir'in de bulunduğu 10'u tutuklu 14 sanığın yargılanmasına devam
ediliyor.
CİHANER'DEN SAVCILARA ELEŞTİRİ
Davanın 4. oturumunda ilkolarak, tutuklu sanık Erzincan
Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner söz aldı.Cihaner, usule ve
davanın daha hızlı seyretmesine yönelik bazı itirazlarının
olacağını belirterek, savcı tarafından diğer bazı sanıklara yönelik
soruların gereksiz olduğunu ve zaman kaybına yol açtığını
söyledi.
Erzincan'daki cemaate yönelik soruşturmanın durup dururken
başlamadığına dikkati çeken Cihaner, "Söz konusu cemaate
yönelik soruşturma durup dururken değil, gerekli delillerin
toplanmasının ardından başlamıştır. Bu yönde, sanıklara
sorulan sorular zaman kaybıdır. Emniyet Müdürlüğü'nün de bu yönde
adı geçen cemaate ilişkin bize gelen yazısı mevcuttur. Burada öyle
bir hava yaratılıyor kiİsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatleri yok.
Bunları buradaki insanlar uydurmuş gibi bir hava yaratılıyor. Oysa
aynı nitelikteki soruşturma nezdinizdekisavcılıkta da açılmıştır.
Hatırlatmak istiyorum" dedi.
Ayrıca, dava süreciyle birlikte bazı basın kuruluşlarında yer alan
haberleri de eleştiren Cihaner, "Bazı haberlerde adliye binası
üzerinden uçuşlar yapıldığı ileri sürülüyor. Benim de bu
yönde bir esprim olacak. Dosyanın bulunduğu yerin havasahasının tüm
uçuşlara kapatılmasını talep ediyorum. Tabii bu bir espri.
Ama hakkımızdaki taraflı tutuma bir örnek olduğu için bu konuya
dikkat çektim" diye konuştu.
ÜSTEĞMEN ERGUT SAVUNMA YAPTI
Erzincan İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardımcısı Üsteğmen Ersin
Ergut savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddederek, iddia edilen
örgüte üye olduğu şeklindeki iddiaları kabul etmediğini
söyledi.
Fişleme yaptığı yönündeki iddiaların da gerçeği yansıtmadığını
belirten Ergut, bir komplo sonucu yaklaşık 6 aydır ceza evinde
bulunduğunu ifade etti.
Söz konusu örgütü iddianamede öğrendiğini bildiren Ergut, "Benim
Albay Recep Gençoğlu ile anlaşamadığımı tüm İl Jandarma Komutanlığı
bilir. Ancak şu anda kendisiyle aynı sanık sandalyesinde, aynı
örgüte üye olmakla suçlanıyorum. Erzincan'da fason bir Ergenekon
örgütü oluşturulmak istenmektedir. Ben daha önce Ergenekon diye bir
örgüt var sayardım. Ama bana yapılanları gördükten sonra dedim ki
demek o insanlarda benim gibi suçsuz. Böyle bir örgüt yok"
dedi.
"Benim 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile bir kare
fotoğrafım belgelensin tüm suçlamaları kabul edeceğim" diyen Ergut,
"Bana atılı suçlamalar maddi delillerden uzaktır. Gizli tanık
ifadelerine dayalı suçlamalar var. Gizli tanıkların ifade
tutanaklarında tarihler bulunmuyor. Bu şahısların ifadelerinin
alındığı tarihlerin belirlenmesini istiyorum" lşeklinde
konuştu.
"BENİM KIZ KARDEŞİM DE TÜRBANLI"
Yine ajandasında Akyazı Sağlık Ocağı'nda bir hemşirenin türbanlı
olduğuna dair notun bulunduğunun öne sürüldüğünü belirten Ergut,
"Benim kız kardeşim de türbanlı. Annem de türbanlı. Ailemin yüzde
90'ı türbanlı. Bu iddia tamamen yalan. Böyle bir şeyi asla yapmam.
Gerekirse istifa ederim ama asla böyle bir şeyi yapmam" diye
konuştu.
Tutuklu sanık Astsubay Esirger: "Hayalden ibaret"
Davada, Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay'ın hakkındaki suçlamaları
ve haklarını hatırlattığı tutuklu sanıklardan Astsubay Orhan
Esirger'den savunmasını istedi.
Savunmasına başlayan Esirger, iddianamede hakkında Ergenekon Terör
Örgütü üyesi olmak, kişilerin dini görüşleri, etnik kökenleri gibi
kişisel bilgileri kaydetmekle suçlandığını belirterek, bu
suçlamalarını kabul etmediğini söyledi.
Soruşturma safhasında yapılan aramalarda bilgisayarında ele
geçirilen argümanların birçoğunun emniyet ve MİT'te de bulunduğunu
savunan Esirger, "Benden hiç kimse örgüt üyesi olmamı istemedi. Ne
de bu örgütten bana hiçbir şey bahsedilmedi. Suç delili olarak öne
sürülen argümanlar bana ait değildir. Ergenekon Terör Örgütü üyesi
olmakla yargılananlarla hiçbir şekilde irtibatım yoktur. Bu dava
dosyasına bakıldığında da anlaşılacaktır" dedi.
Tutuklu sanık Astsubay Esirger, 20 Temmuz 2009'da Erzincan'da
göreve başladığını ancak iş yerindeki yapılan aramalarda ele
geçirilen bazı klasörlerin oluşturulma tarihinin çok daha eski bir
tarih olduğunu öne sürerek, "İş yerimdeki bilgisayarımdan ele
geçirilen 183 nolu CD, Ablalar Abiler isimli klasör, Fethullah
Gülen ile irtibatlı esnaf isimli klasörlerin oluşturulduğu
bilgisayarların isimlerinin belirsiz olması bu belgelerin düzmece
olduğunu gösteriyor. Ben hiçbir şekilde kişilerin dini görüşleri,
etnik kökenleri ve kişisel belgeleri hazırlamadım. İsmail Ağa
isimli belgede ile birlikte öğrenci listesi ben cezaevindeyken
hazırlandığı ve bu belgenin de düzmece olduğu anlaşılmaktadır"
ifadesini kullandı.
Erzincan'daki Çatalarmut Barajı'na bırakılan mühimmatla ilgili de
konuşan Astsubay Esirger, "İddianamede, Çatalarmut'a mühimmat atıp
bunu emniyete yıkmaya çalıştığımız belirtilmekte ve bunun içinde
yalancı bir tanık bulmaya çalıştığımız iddia edilmektedir. Bunlar
hayalden ibarettir, hiçbirini kabul etmiyorum" diye konuştu.
Gizli tanık X'in beyanlarının da gerçeği yansıtmadığını savunan
Esirger, gizli tanık X ile hiçbir şekilde özel bir görüşme
yapmadığını söyledi.
Astsubay Esirger, "Bilgisayarımdan ele geçirilen belgelerin düzmece
olduğu sadece şoförlük yaptığım bir görevden dolayı örgüt
üyeliğiyle suçlanmış olmam ve bunun hiçbir delilinin olmaması
yüzünden aylardır özgürlüğümden, çoluğumdan, çocuğumdan ayrı
kaldım. Habur Sınır Kapısı'ndan girenler davul zurnayla
karşılanırken bu vatanın bölünmez bütünlüğü için görev yaparken
çıkan çatışmalarda yaralanan ben burada yargılanıyorum. Girdiğim
çatışmalarda kanımı akıttım, yine aynı şekilde kanımı akıtabilirim.
Hakkımdaki suçlamalarımı kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum"
dedi.
ŞENOL BOZKURT: "BÖYLE İFTİRA OLUR MU?"
Davada tutuklu sanıklardan Astsubay Şenol Bozkurt da savunmasını
tamamladı.
Astsubay Şenol Bozkurt, savunmasında yıllarca dağlarda
teröristlerce çarpışmış biri olarak, bugün mahkemede bir terör
örgütü mensubu sıfatıyla bulunmaktan zül duyduğunu söyledi.
Bozkurt, gizli tanıkların beyan ettiği gibi bir istihbarat
görevlisi olmadığını belirterek, "Ben sıradan bir karargah
görevlisiyim. Gizli tanıklar Efe ve Munzur'un dediği gibi bir
istihbarat elemanı değilim. Yasa dışı telefon dinlemesi yaptığım
iddiası da yalandır. Örgüt üyesi değilim. Hayatım boyunca da hiçbir
örgüte üye olmadım. Hakkımda tamamen uydurma ve somut delillerle
sabit olmayan iddialar bulunuyor. Tamamen iftiralara maruz kaldım"
dedi.
İddianamede gizli tanık "Efe" olarak geçen kişinin artık İliç
Savcısı Bayram Bozkurt olduğunun herkes tarafından bilindiğini
belirten Şenol Bozkurt, savcı Bozkurt'un da kendisinin arkadaşı
olduğunu bildirdi.
Bozkurt, insanın düşmanının bile atmayacağı iftiralara maruz
kaldığını belirterek, şunları kaydetti: "22 yıldır Türk Silahlı
Kuvvetleri personeliyim. Şerefli bir astsubayım. Ben bu iddianamede
sapık, kadınları pazarlayan birisi olarak gösteriliyorum. Şerefim,
haysiyetim ve onurum ayaklar altında. Örgütün ekonomisti olarak
gösteriliyorum. Burası önemli değil, ben asıl buradan çıktıktan
sonra ailemin ve toplumun huzurunda hesap vereceğim. Bu iftiraları
atanlar hakkında davacıyım. Gizli tanık 'Efe' denilen milli
kahramanımızın attığı iftiralardan dolayı dört aydır içerdeyim.
Sözde ben örgüte Van'dan silah temin etmeye çalışan birisiymişim.
Böyle iftira olur mu?"
Bozkurt, Başsavcı Cihaner ile de ortak hareket ettiği yönünde
iddialar bulunduğunu hatırlatarak, "Ben Başsavcı Cihaner ile bu
iddianame vesilesiyle tanıştım. Kendisiyle daha önce bir
tanışıklığım yoktur" diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, savunmanın ardından çapraz sorguya
geçmek istedi. Ancak Astsubay Bozkurt, var olan paralel bir
soruşturma bulunduğunu ve bu nedenle şu aşamada çapraz sorgu
yapılmasını uygun görmediğini kaydetti.
Bozkurt'un avukatı Hüseyin Özarslan ise müvekkilinin tutuklu
kaldığı süre, sağlık durumu ve sabit ikametgah sahibi olmasını
gerekçe göstererek tahliye talebinde bulundu.
Ardından Mahkeme Başkanı Karatay, duruşmaya 15 dakika ara verdiğini
açıkladı.