Ergenekon ABD raporuna girdi
Abone olABD, Ergenekon konusunda çok önemli bir rapor yayınladı. ABD'li uzmanlara göre tutuklamalar insan haklarına aykırı.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2008 yılı insan hakları
raporunun Türkiye bölümünde, hükümetin genel olarak,
vatandaşlarının insan haklarına saygılı olduğu ancak bazı alanlarda
ciddi problemlerin sürdüğü belirtildi.
Raporun hazırlandığı 2008 yılı içinde insan hakları kuruluşlarının,
güvenlik güçleri tarafından işkence, dayak ve taciz olaylarını
belgelediği, güvenlik güçlerinin kanunlara aykırı şekilde adam
öldürmeye karıştığı ancak tutuklama ve yargılamaların sayısının
düşük olduğu savunuldu.
Raporda, İnsan Hakları Vakfı'na göre 2008 yılında hapishanelerde 32
suçlunun şüpheli şekilde öldüğü ve bunların 17'sinin intihar olarak
kayıtlara geçirildiği belirtildi.
Hapishane koşullarının geçen yıl içinde kısmen iyileşmesine karşın
yetersiz olduğu, çalışanların yeterli eğitimden geçirilmediği ve
hapishanelerin genel olarak çok kalabalık olduğu, tutuklulara
anında avukat hakkının her zaman sağlanmadığı da raporda yer
aldı.
ERGENEKON DAVASI ve DİNİ ÖZGÜRLÜKLER
Temmuz ayında savcıların İstanbul'da, önde gelen asker, işadamı ve
basın mensuplarından oluşan 90 kişiyi, seçilmiş hükümeti
devirmeye çalışma suçuyla yargıladığı Ergenekon Terör Örgütü davası
da raporda yer aldı.
Basının bazı üyeleri ve hükümet karşıtlarının yargılamaları
''siyasi'' olarak nitelediği, bazı kişilerin hakkında suçlama belli
olmadan uzun süre tutuklu kaldığı
vurgulandı.
Tutukluluk sürelerinin bazen yılları bulduğu da
kaydedildi.
Müslüman olmayan dini grupların, dinlerinin gereğini açık ve özgür
bir şekilde yaşama, mal sahibi olma ve dini liderlerini
yetiştirme konusunda kısıtlamalarla yüz yüze kalmayı
sürdürdüğü belirtildi.
ABD'nin hazırladığı raporun diğer bölümleri haberin
devamında...
TÜRBAN YASAĞI
Üniversitelerde türban yasağının devam ettiği ancak bazı
üniversite mensuplarının, sınıflarda öğrencilerin başını örtmesine
izin verdiği, bazı kadınların türban yerine peruk taktığı
belirtildi.
Namus cinayetleri ve tecavüz dahil, kadınlara karşı
şiddetin çok yaygın bir problem olmayı sürdürdüğü, çocuk
yaşta evlendirmelerin devam ettiği, ucuz iş gücü sağlamak ve cinsel
sömürü için insan kaçakçılığı problemlerine, bazen kanunlara aykırı
davranan polislerin tutumunun da katkıda bulunduğu iddia
edildi.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Nisan ayında hükümetin, Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesini
yeniden düzenleyerek ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamaları
azalttığı da raporda yer aldı. Temmuz ayında yine hükümetin, Türkçe
olmayan dillerde devlet televizyonunda yayın yapma konusunda
kısıtlamaları kanunla azalttığı da ifade edildi. Hükümetin, Aralık
ayında, 24 saat Kürtçe yayın yapılmasının önünü açtığı,
Alevi nüfusunun sorunlarını tanıma ve giderme yönünde adımlar
attığı vurgulandı.
BÜLENT ERSOY'DA RAPORA GİRDİ
Raporda, ''transseksüel şarkıcı'' Bülent Ersoy'un, bir
televizyon röportajında, oğlu olsa, Kuzey Irak'a
operasyonlara göndermeyeceği yönündeki sözleri yüzünden İstanbul'da
yargılandığı ve ardından beraat ettiği de yer aldı. 2007 yılında,
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın, elini sıkmayan ve hakaret eden iki
Gazi Üniversitesi öğrencisinin 6 ay ile iki yıl hapis cezasıyla yüz
yüze bulunduğu, davanın halen devam ettiği belirtildi. Köpeğini
Türk bayrağına sardığı için Tulga Hepiş adlı vatandaş hakkında,
Türklüğe hakaretten açılan davanın devam ettiği de raporda yer
aldı.
ABD'nin hazırladığı raporun diğer bölümleri haberin
devamında...
ERDOĞAN'IN ELEŞTİRİLDİĞİ BÖLÜMLER RAPORDA
Ak Parti'nin bazı üyeleri ve Başbakan Erdoğan'ın, gazeteciler ve
karikatüristlere karşı dava açmayı geçen yıl da sürdürdüğü,
bazı insan hakları kuruluşları ve gazetecilerin, bu
eğilimleri ''otosansür ortamı yarattığı gerekçesiyle eleştirdiği''
belirtildi.
Haber ajanslarına da sahip olan geniş medya şirketlerinin,
gazeteciler hükümeti eleştiren haberler yazarsa iş imkanlarını
kaybetmekten endişe ettiği de raporda ileri sürüldü. Rapora göre
bir gazeteci, üst düzey yönetimin, Ak Parti ve üyelerini eleştiren
haberlerin yazılmasını cesaretlendirmediğini de kaydetti. Başbakan
Erdoğan'ın, yıl boyunca basın ve medya kuruluşlarını eleştiren
açıklamalar yaptığı, bu eleştirilerin özellikle, Almanya'daki Deniz
Feneri kuruluşuyla ilgili yolsuzluk iddialarının arkasından geldiği
savunuldu.
27 NİSAN BİLDİRİSİ
Raporda, Türkiye'de seçimler ve siyasi süreçle ilgili bölümde, 2007
cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden önceki ortamda
ordunun, aşırı dincileri tehdit kabul eden, laikliğin
savunucusu olarak ordunun rolünün altını çizen üç bildiri
yayımladığı da anlatıldı. İnsan hakları gruplarının bu
açıklamaları, demokratik sürece müdahale çabaları olarak nitelediği
ve ordunun siyaset üzerindeki rolüne işaret ettiğini belirttiği
raporda yer aldı. ABD raporunda, Ak Parti'nin kapatılması yönünde
açılan davadan da bahsedildi.
Raporda, Türk kanunlarının tek bir milli kimliği kabul ettiği ve
diğer milli veya etnik azınlıkları kabul etmediği belirtildi. Buna
karşın bir çok vatandaşın kendisini ''Kürt kökenli'' olarak
tanımladığı ve Kürtçe konuştuğu, bunun da taciz, sansür ve
yargılamalara yol açtığı savunuldu.
ABD raporunda, Roman toplumunun yaşadığı Sulukule bölgesinin
yeniden imarı çerçevesinde 500 Romanın, kentin dışında bir alana
yerleştirildiği ve genel olarak Romanların durumunun
iyileştirilmesi yönünde bir adım atılmadığı ileri sürüldü.
Raporda, kanunların açık bir şekilde eşcinsellere karşı ayrımcılık
öngörmediği ancak kanunlarda yer alan, ''toplumun ahlakı'' ve
''doğal olmayan cinsel davranış'' ifadelerine dayanarak, bazı sivil
toplum kuruluşu faaliyetlerinin sınırlanmasına çalışıldığı
savunuldu.
ABD raporunda, ''kabul edilebilir çalışma koşulları'' bölümünde,
ayda 425 dolara denk düşen asgari ücretin, bir işçi ve ailesine
uygun yaşam standardı sağlamadığı belirtildi.