Erez'e göre Çiller geri gelemez
Abone olErez, Haber 7'de yayınlanan röportajında Çiller'in ABD'den hükümet kurma garantisi aldığını da iddia etti.
İşte Erez'in Tansu Çiller ve Erbakan'ile diyaloglarını anlattığı
röportajı... Madem Tansu Çiller Anayol`un kurulum aşamasındaki
darbe uyarısından ötürü çok panik olmuştu neden 28 Şubat`a doğru
giden süreçte aynı ruh halini göstermedi? -Aklını sadece ve sadece
başbakan olmaya takmıştı da ondan. Ocak ayının sanırım
yirmibiriydi. Bir araya geldik. Uzun uzun rahatsızlıklarım
anlattım, ortadaki durumun bir öncekini aratmadığını söyledim ama
umursamadı. Bana ``Sen hiç merak etme ben Amerika`dan her türlü
garantiyi aldım, Türkiye`de darbe marbe olmayacak, korkma`` dedi.
Kimden ne garantisi almış? Ükeyi yönetenin birinin bir başka
ülkeden böyle bir garanti alması mümkün mü? -Vallahi orasını
bilmiyorum. Amerika`dan döndükten sonra bizi dinleyen Tansu Hanım
bir anda değişmişti. Hiç kimseyi dinlemiyor, hiçbir söylenene kulak
asmıyordu. İnanılmaz rahat bir tavır içindeydi, her seferinde de
dilinde ben garantiyi aldım merak etmeyin cümleleri vardı. Ben ona
Amerika`dan dost olmaz, menfaat olur dedim. ``Şah`tan büyük
dostları yoktu bakın sonu ne oldu`` diye ekledim. Buna rağmen
umursamadı. Demek gerçekten de ciddi bir garanti almış... -Bence
kendini başbakanlığa kilitlemişti. Bir an önce Erbakan görevi ona
devretsin istiyordu. Gözü bundan başka bir şey görmüyordu. Tamamen
iktidar hırsı. Tanklar yürüyene kadar işin cidi olduğunu
anlatamadık. Peki tanklar yürüyünce anladı mı? -Bakanları,
Başkanlık Divanı`nı topladı. Hatta ben orada İçişleri Bakanı`nın
görevden alınması gerektiğini söyledim. Tansu Hanım ``Sincan
Belediye Başkanı`nı görevden alalım`` dedi. İyi ama tanklar ortaya
çıktıktan sonra onu görevden alsanız ne olur? Savunma Bakanı
Tayan`a ``Komutanı görevden alın o zaman`` dedi. Ama o kastettiği
komutan herkesin yazdığının aksine sadece tankların başındaki
komutandı. Zaten yetkisi yoktu ki alamazdı görevden. Siz o
toplantıda bayağı atışmışsınız galiba... -Evet çok büyük
tartışmalar çıktı aramızda. Beni korkaklıkla suçluyordu, sen merak
etme korkma diyordu. Ben de ``Ordudan ben niye korkayım, bir şey
olursa bana hiçbir şey olmaz sen düşün`` diyordum. İnanılmaz bir
umursamazlık, akıl veren başkaları vardı herhalde. 28 Şubat
dizilerinde ordu ile Çiller`in arasında kavgalar karşılıklı
restleşmeler yaşandığı yazıldı. Hiç birine tanık oldunuz mu? -O
dönemde kimse benden daha çok Çiller`e yakın değildi. Bu
anlatılanların hepsi yanlış. Maalesef bazı siyasetçiler hem
Çiller`e hem de orduya şirin gözükmek için yalan yanlış laflar
taşıyorlardı. Zaten bizim partimizde de benim gibi rahatsız olanlar
vardı. Bütün bu olaylarda Demirel`in rolü neydi? Tansu Çiller`in
düşürülmesinde size destek verdiği söylendi. -Hayır kesinlikle
yanlış. Ben Demirel ile sadece bir kez o da Tansu Hanım`a
bildirerek görüştüm. Cumhurbaşkanlığı`nın kayıtlarında vardır.
Ayrıca onun ve benim telefon numaralarım da ortadadır. Isteyen
kayıtlara bakabilir. Ben kendisine sadece rahatsızlıklarımı
bildirdim. O ne cevap verdi? -``Teşhislerin doğru, orduda ve
kamuoyunda bir rahatsızlık var`` dedi. ``Ama bu rahatsızlıkların
mecliste ve siyasetçi cephesinde hallolması gerekir`` dedi. O da
işin mecliste çözülmesini istiyordu. Peki sizde tetiği düşüren ne
oldu? Niye ayrılmaya karar verdiniz? -28 Şubat olaylı MGK`sı biter
bitmez. Bana çok güvendiğim bir arkadaşım telefon ederek olan
biteni anlattı. Yaklaşık 15 dakika sonra Çiller aradı ve
anlatılanların tam tersini söyledi. `` Toplantı çok iyi geçti,
Karadayı bana dedi ki biz bu açıklamaları senin işini
kolaylaştırmak için yapıyoruz`` dedi. Ben işin vehametini bildiğim
için ``Eyvah`` dedim öyle bir dünya kurmuş ki kendi söylediğine
kendisi de inanıyor. Zaten sonra işler koptu, ben istifa ettim ama
kendisi beni attığını söyledi falan. İstifamı istedi ama ben o
zamanın başbakanına vermeyi uygun gördüm. Erbakan`a istifanızı
götürdüğünüzde ordudan ve söz konusu rahatsızlıktan bahsettiniz mi?
-Erbakan benden istifamı geri almamı istedi. Bana hükümetin iyi
gittiğini söyledi. Ben de ona ``Başka dünyalarda yaşıyoruz herhale
çünkü ben hükümetin iyi gittiğini düşünmüyorum`` dedim. Erbakan`a
``Bu hükümet devrilmezse darbe gelebilir`` dediniz mi? -Açıkçası
``Darbe`` kelimesini kullanmadım ama bunu söyledim. Öncelikle
söyleyeyim ben darbeden falan korkmuyordum. Darbe yapmak öyle kolay
bir şey değil. Ordu işin çözülmesini istiyordu sadece. Sokaktaki
olayların daha çok büyümesinden endişe ediyordum. Bunları anlattım.
Ayrıca kendisinin Hac`ta olduğu gün Erzurumlu bir komutanın çıkıp
kendini en ağır şekilde itham ettiğini söyledim. ``O komutan hala
oradaysa siz bugün başbakan değilsiniz`` dedim. Hatta ``Karadayı`ya
olan sevgim sizden daha samimidir ama ben sizin yerinizde Başbakan
olsam Genelkurmay Başkanı`nı ayakta araba kapısının önünde
karşılamazdım`` dedim. O da pek umursamadı. Hadi diyelim Çiller
Amerika`dan garanti aldı, Erbakan da mı aldı? -Erbakan enteresan
bir isimdir. Bana hak verdi ama işlerin de düzeleceğini
düşünüyordu. Benim anlattıklarım karşısında ``Bunların hesabını
sormam lazım`` dedi. Neyin hesabını soracak ki? Belli ki ona da bir
takım emekli subaylar başka bilgiler getiriyorlardı. Siyaset bir
oyundur, herkes birbirinin gözüne girmek için birşeyler yapıyor.
Erbakan kendi menfaatine geldiği için ordunun ihtilal yapmayacağına
inanıyordu. Aslında ben de inanıyordum ama rahatsızlıklar da vardı.
Karadayı`nın ve Demirel`in varlığı bu aşamada çok önemli oldu.
Onlar garanti unsuru görevi gördüler. DYP`den siz ayrıldınız
ardından bir çok istifa. Bütün bu kopmalar, gensoru örgütlü bir iş
miydi bu? -Örgütlü derken bir anda gelişti diyebilirim. Bir çok
arkadaşımız Tansu Hanım`a güvenlerini kaybetmişlerdi. Ben hiçbir
arkadaşa ``Benim arkamdan istifa edin`` demedim. Ama ona rağmen
Tansu Hanım daha sonra, istifa etmeyen ama benim arkadaşım olduğunu
bildiği bir sürü ismi ``Sen Yalım`ın adamısın`` diye listeye
koymadı. Örneğin? -Örneğin Mehmet Tatar.. Bu kopuştan sonra Tansu
Çiller ile hiç görüştünüz mü? -Hayır hiç görüşmedik, bağlarımız
tamamen koptu. Hiç karşılaşmadık bile taa ki başbakanlık görevi
bana verildiği zamana kadar. Daha sonra Mesut Yılmaz`ın kurduğu
hükümette bağımsız bakan olarak yer aldınız. Kendi söyleminize göre
Çiller kadar Yılmaz`ı da çocuk buluyordunuz. Peki nasıl gerçekleşti
bu durum? -O dönemde Çiller kendisine hükümeti kurma görevi
verilmedi diye feveran içindeydi. Yılmaz beni aradı ve bakan olmamı
istedi Önce kabul etmedim. ``Şimdi benim için Bakanlık uğruna
DYP`den ayrıldı derler, ismime bu lekeyi sürdürmek
istemiyorum``dedim. Daha sonra araya çok hatırlı arkadaşlarımı
soktular. Yılmaz sizi neden bu kadar çok istiyordu? Tansu Çiller`e
nispet için mi? -DYP`den istifa etmiş bağımsızların oyu için beni
istiyordu, Çiller için olduğunu sanmıyorum. Mesut Yılmaz`ın
hükümetinde bakan oldunuz. Çiller`e olan güveniniz sarsılmıştı peki
ya Yılmaz? -Vallahi ben kendime güvenirim. Başkalarının bana zarar
verip vermeyeceği hiç umurumda olmaz. Bu konuda endişe etmem. Ama
yani alternatifiniz yok ki önünüzde. Mal bu, karşınızda. Fiks mönü
gelmiş işte, dört-beş tane lider. Birinden biri olacak yani. Türk
siyaseti bu. Çok fazla seçim yapma şansım yoktu. O hükümet de zaten
bu sefer CHP`nin gensorusuyla düşürüldü değil mi? -Korkmaz Yiğit
çıkıp konuşma yaptığında ben Başbakan`a Yaşar Topçu ile haber
yolladım. Hemen bir basın toplantısı yapılmalı ve cevap verilmeli
dedim. Ama onlar tek bir kanalı tercih etttiler böylece bence
inandırıcılıkları gitti. Bakın, lider iktidara geldiği zaman etrafı
sarılıyor ve lidere bilgi getirenler nedense hep onların
hoşlandıkları bilgileri getiriyorlar. Mesut Bey`in olanları fazla
ciddiye almayışının sebebi bilgilerin yanlışlığındandı, başka bir
şey değil, yoksa niye umursamasın.