Erdoğan:Mumcu misafir gibiydi!
Abone olBaşbakan Erdoğan, son günlerde yaşanan gelişmeleri NTV'de değerlendirdi. Erdoğan, Mumcu istifasını "Mumcu kendisini partide misafir gibi hissetti" sözleriyle yorumladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) ile
müzakereleri yürütecek baş müzakerecinin kesinlikle AK Parti
safından çıkacağını belirterek, ''Baş müzakereci siyasetçi olacak,
ama kim olacak karar vermiş değiliz'' dedi. Başbakan Erdoğan,
NTV'de Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı. ''Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer ile yaptığınız görüşmede sıkıntı yaşandı mı?''
sorusuna Erdoğan, ''Bu ne benim ne Sayın Cumhurbaşkanımızın
gündemi. Bu medyanın gündemi'' diyerek cevap verdi. Cumhurbaşkanı
ile konuyu müzakere ettiğini, sonra da kendisine teklifini
sunduğunu, Cumhurbaşkanı'nın da onay verdiğini anlatan Erdoğan,
böylece Kültür ve Turizm Bakanı'nın tespit edildiğini söyledi.
Erdoğan, ''8 isimli bir liste ile çıktığınız doğru mu?'' sorusuna
''Hayır'' cevabını verdi. Sezer ile görüşmesinin öncekilere göre
daha uzun sürdüğünün ifade edilmesi üzerine Erdoğan, görüşmenin hiç
bir zaman 45 dakikanın altına düşmediğini, gündem yoğunsa daha
fazla görüştüklerini belirterek, ''O noktada aramızda herhangi bir
sıkıntı söz konusu değil'' dedi. Kabine revizyonunun tek bakanla mı
sınırlı kalacağının sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu
konuda, Türkiye'de, bugüne kadar yanlış anlayış var. Ülkenin bu
noktada sorumluluğunu yüklenmiş bir Başbakan, bir Hükümet var.
Halkımız bu görevi vermiş, bizler de bunu başarıyla sürdürmek
durumundayız. Bu başarı sürecini etkileyen bir olumsuzluk varsa,
müdahale edilmesi gereken anda o müdahaleyi yapmak durumundayız. Bu
konuda, bakan arkadaşlarımın hepsi buna hazırdır. Böyle bir
müdahale gerekiyorsa, onu karşılıklı olarak görüşür, yaparız ve
herhangi bir yorgunluk, başarısızlık söz konusu ise değiştirmeyi
yaptığımızda, arkadaşlarımızın hiç birinde gücenme olmaz. Şu anda
gündemimde böyle bir şey olmuş olsaydı yapardım. Ama yapmam
gerektiği anda zaten yaparım. Ama göreve başladığımız andan
itibaren medya, kabineyi kurmaya ve değiştirmeye başladı.
Performansı birbirlerine nazaran daha düşük olanlar olabilir,
vardır. Ama bizler, bir cezalandırma yoluna gitmek suretiyle,
herhangi bir arkadaşımızı görevden alma gibi bir yola girmeyiz.
Daha farklı bir performansı yakalamayı arzuladığımız anda da karar
veririz, uygulamaya geçeriz.'' Erdoğan, şu anda kabine
değişikliğinin söz konusu olmadığını söyledi. ''BAŞ MÜZAKERECİ KİM
OLACAK?'' AB ile müzakereleri yürütecek baş müzakereci atanması
konusunda bir soruyu yanıtlarken Erdoğan, ''Olay, ismi atamakla
bitmiyor. Biz adama iş uydurmak gayreti içinde olmayacağız. Bu işi
alıp götürecek insanı tespit edeceğiz'' dedi. Baş müzakerecinin de
üstünde, heyet başkanı Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül'ün bulunduğunu belirten Erdoğan, baş müzakerecinin,
Gül'ün yükünü almak için tespit edileceğini söyledi. Kısa bir
sürede baş müzakereci ve uzmanları belirlemeye başlayacaklarını
ifade eden Erdoğan, bu süreci sadece Hükümet vasıtasıyla yürütmeyi
düşünmediklerini, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, sermaye
çevreleri, ve medya ile koordineli çalışma yapacaklarını kaydetti.
Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde 17 Aralık'tan sonra hız
kaybettiği, hatta bir baş müzakereci bile atanamadığı yönünde
eleştiriler bulunduğunun anımsatılması üzerine Erdoğan, böyle bir
şeyin söz konusu olmadığını, AB süreciyle ilgili baş sorumlunun
heyet başkanı olduğunu anlattı. Erdoğan, ''Biz tam start noktasında
değiliz, mesafe almış konumdayız'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan,
baş müzakerecinin AK Parti saflarından çıkacak birisi olacağını
belirterek, ''Sorumluluk yüklenmiş bir insan olarak oraya bir
siyasetçi düşünüyoruz. Siyasetçi olacak, ama kim olacak karar
vermiş değiliz'' dedi. ''Baş müzakereci olarak Ali Babacan'ın
adının geçtiğinin'' belirtilmesi üzerine Erdoğan, ''Onlar ayrı bir
değerlendirme konusu. Bir yeri yaparken, bir yeri yıkmadan bunu
gerçekleştirmemiz lazım'' diye konuştu. MUMCU'NUN İSTİFASI Başbakan
Erdoğan, ''Erkan Mumcu partide kendisini misafir gibi hissettiğini
söyledi. Böyle hisseden başka isimler de var mı?'' sorusunu
yanıtlarken şunları söyledi: ''İnsanların niyetlerini okuyamam, ama
partinin kuruluşunda içinde olan ve aday olmak için yalvar yakar
koşan bu kadar insanın içinde, misafir diye düşünmüyorum, tam
aksine hepsinin evsahibi olduğunu biliyorum. Ev sahibi hüviyetini
kazanmış olan insanların, sonradan kendilerini misafir hissetmeleri
şaşılacak bir şey. Hele hele belli makamlara gelmiş insanların
kendisini misafir hissetmesini tanımlamak mümkün değil. Bunu Sayın
Mumcu üzerinde ifade etmek gerekirse, Mumcu siyasetçidir.
Arkadaşımız bir siyasi tercih yapmıştır, bizimle beraber bu yola
devam etme konusunda. Şimdi bunun yanlış olduğunu anladı, bir
takdir kullandı ve ayrıldı. Bana düşen sadece 'yolun açık olsun'
demektir.'' ''AK PARTİ MARKA'' ''Mumcu'nun istifasının ardından
başka istifalar da gelebileceği'' söylentileriyle ilgili olarak
Erdoğan, ''Siyasette milletvekilleri, bu tür kaymalarda, kitleyi ne
kadar sırtında taşır veya kendisiyle beraber kaydırır? Bu sorunun
yanıtını bulmak lazım'' dedi Son seçimlere girerken, DSP'den
ayrılanların yeni bir parti kurduğunu, ancak seçimde başarılı
olamadıklarını anlatan Erdoğan, ''Oradan ayrılmak, kendileriyle
birlikte halkın da kayması anlamına gelmez. Halk her zaman olaya
ilkeler bazında bakar. Halk zamanı, zemini gayet iyi biliyor.
Halkımızın, bu noktada, o değerlendirmesine çok saygı duyuyorum.
Bunun neticelerini de gördüm'' diye konuştu. Ak Parti olarak mutlu
olduklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ''AK Parti'yi
anlayacaklar, AK Parti'nin siyasette bir marka olduğunu
anlayacaklar. Ama bunun için zamana ihtiyacımız var. Biz milletin
eseri olarak çıktık ve milletin eseri olarak iktidardayız. Bu
iktidar milletin iktidarıdır. Bireysel ve bireyci bir anlayışın
iktidarı değildir, halkıyla bütünleşmiş bir iktidardır. Bunu
kavrayabilen, hazmedebilenler bizimle yürüyecektir, bunu
kavrayamayanlar, hazmedemeyenler burada tökezleyebilir.'' Erdoğan,
bir soru üzerine, çok yoğun çalıştığını ifade ederek, vakit
buldukça milletvekilleriyle görüştüğünü, vatandaşları bile
telefonla aradığını anlattı. Erdoğan, milletvekiliyle arasına
perde, engel koyan birisi olmadığını söyledi. ''CHP SAMİMİ DEĞİL''
Başbakan Erdoğan, dokunulmazlık ve türban konusunda Anayasa
değişikliği hazırlığı olup olmadığı sorusunu yanıtlarken,
öğrencilerle ilgili düzenlemeyi af olarak görmenin yanlış olduğunu
kaydetti. Bunun geçmişten bugüne kadar 10 kez yapıldığını, o
zamanlarda ses çıkmadığını belirten Erdoğan, ancak böyle bir
düzenlemeyi AK Parti yapınca bazı çevrelerde sesler çıkmaya
başladığını söyledi. Dokunulmazlık konusunda CHP'nin samimi
olmadığını ifade eden Erdoğan, CHP'den, bu konuyu görüşmek üzere
TBMM Uyum Komisyonu'na üye göndermesini istediklerini, ancak
CHP'nin üye göndermediğini anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu
konuyu bu kadar gündemde tutmanın çok önemli bir yeri var. Bu
siyaseti yozlaştırmaktır, siyaset kurumunu aşındırmaktır,
siyasetçinin prim yapmasını engellemektir. Siyasetçi şimdi değer
kazanmaya başladı, umutlar bağlanmaya başladı, böyle bir durumda
CHP'nin dokunulmazlığı gündemde tutması samimi değil, samimi
olurlarsa, gelsinler Uyum Komisyonu'na bütün kamu görevlisini
kapsayacak şekilde oturalım, konuşalım. Neden sadece siyasetçi? Bu
siyaset kurumunu bitirir, çökertir, siyasetçiyi bitirir, çökertir.
Geçmişte de parlamentodaydınız, neden o zaman gündeme
getirmediniz?'' Erdoğan, parti kurmadan önce hakkındaki dava
sayısının 7 olduğunu, parti kurunca bu sayının 58'e çıktığını
söyledi. ERDOĞAN: ''SSK HASTANELERİNİN SAĞLIK BAKANLIĞI'NA DEVRİ
SÜRECİNDE BAZI SIKINTILAR YAŞANACAKTIR'' Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri sürecinde
bazı sıkıntılar yaşanacağını ifade ederek, ''Eczacılar bizi
anlayışla karşılasınlar, vatandaşlara da biraz sabır diliyorum''
dedi. NTV'nin canlı yayınına katılarak, Murat Akgün'ün sorularını
yanıtlayan Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkisine ilişkin bir soru üzerine
iki ülkenin ''stratejik ortak'' olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları
kaydetti: ''Herhalde medya gerilimi seviyor. Bizim medyamızın, bu
noktada, hükümetlerimizin arasına bu tür olumsuzlukları sokacak
adımlar atmaması gerekir. Bazı marjinal olanlara yakışır, onlar
bunu yapabilir, ama güçlü olan yayın organlarının buna hiç
girmemesi lazım. Aynı şeyi ben Türk medyası için söylerken,
Amerikan medyası için de söylüyorum. Onların da bunu yapmaması
lazım. Eğer biz stratejik ortaksak, medyalarımızın da buna katkısı,
desteği olması lazım ki bu ilişkiler daha ideal şekilde gelişsin,
olgunlaşsın.'' ''Bu stratejik ortaklık Türkiye için çok önemli bir
konu olan PKK konusunda da somut bir şeyler yapılmasını
gerektirmiyor mu?'' sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı: ''Biz, her
görüşmede bu konuyu gündeme getiriyoruz. Onlar da bu noktadaki
eksiklerini artık kabul ediyorlar. Ama şunu da söylüyorlar,
'seçimleri atlatalım, kendi içinde çözme noktasında kararlıyız'
diyorlar. Şu ana kadar beklediğimiz olumlu gelişmeler hala maalesef
olmadı. Biz 'burada bir adımın atılması gerekir' diyoruz. Yeni
hükümet işbaşı yapsın bakalım. Burada da netice alırız diye
düşünüyorum.'' Habur Gümrük Kapısı'nda geçici bir sıkıntı
yaşandığını belirten Erdoğan, burayı TOBB'a devrettiklerini,
TOBB'un burayı modern bir hale getireceğini anlattı. Irak
Hükümeti'nden yeni bir kapı talebi olduğunu belirten Erdoğan,
''İkinci bir kapıyı alabilirsek, ikinci kapının da açılmasıyla
birlikte çok daha seri olarak giriş çıkışlar yapılabilecektir. Ön
görüşmelerini daha önce yapmıştık'' diye konuştu. ''KONUŞMAK İÇİN
ERKEN'' Başbakan Erdoğan, ''ABD'nin bazı komşularımızla sıkıntıları
var. Onlara yönelik politikaların sertleşmesi bizim için sorun
yaratmaz mı? Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir sıkıntı yorumlarına
yol açmaz mı?'' sorusu üzerine şunları söyledi: ''Bunları konuşmak,
bana göre erken. NATO Zirvesi'nde bunlara kısmen değinilmedi değil.
Bush'un, AB üyesi ülkeleri, özellikle şu zirvede ziyaret etmesini
bu noktada çok çok önemsiyorum. AB üyesi ülkelerle aralarında bazı
sıkıntı vardı, şimdi hepsiyle tek tek görüştü. NATO Zirvesi,
olağanüstü bir zirveydi, talep de Bush'tan gelmişti. Bunun üzerine
zirve toplandı ve gayet olumlu görüşmeler yaptık. Diplomasi sabır
işi. Sabrı gösteren de diplomaside kazanıyor. Akıllı, dengeli
gideceksin, müzakerelerini geniş tutacaksın.'' PAPADOPULOS'A KAHVE
İÇME TEKLİFİ Başbakan Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden
Papadopulos'a ''bir kahve içme teklifinde bulunduğunu'' ancak bunun
baş başa bir görüşme olmamasını, görüşmeye, KKTC Başbakanı Mehmet
Ali Talat, Yunanistan Başbakanı Karamannis ve arzu edilirse
İngiltere'den bir yetkilinin katılabileceğini söylediğini kaydetti.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin muhatabının kendisi değil KKTC olduğunu
ifade eden Erdoğan, barış için yeşil ışık yakmak istediklerini ve
bunun için de ''Karamannis, Talat ve Papadopulos ile biraraya
gelelim'' dediklerini belirtti. Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum
Kesimi'nin anamuhalefet partisi liderinin AK Parti yetkilileri ile
görüşme talebinde bulunduklarını ve Rum Kesimi'nden gelen
anamuhalefet partisi yetkilileri ile partiler arası bir görüşmede
bulunduklarını söyledi. Kıbrıs sorununun, Birleşmiş Milletler
zemininde halledilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Annan Planı diye addedilen BM Planı, Güney Kıbrıs tarafında
reddedildi. BM Genel Sekreteri Annan, 'siz ne istiyorsunuz,
isteklerinizi bize bildirin' diyor. Ama bunu reddediyorlar.
Avrupalı ülkeler ve diğer ülkeler açısından bunu anlamak mümkün
değil. Ben dünkü görüşmelerimde, Avrupalı dostlarıma, 'bu aşamada
bizden bir şey beklemeyin' dedim. Papadopulos ne istiyor, bunu
BM'ye söylesin. BM, bu aşamada süreci başlatacaktır. Biz her zaman
çözümden yanayız, çözümsüzlük çözüm değildir. Kuzey Kıbrıs'taki
kardeşlerimizin, soydaşlarımızın haklarını kaybettirmeyiz,
olayların olumsuz gelişmesine müsaade edemeyiz.'' Erdoğan,
Brüksel'de yapılan anlaşmanın Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanıma
olmadığını ve anlaşmanın getirdiği sorumluluk, mesuliyet ve
mükellefiyetin söz konusu olmadığını belirterek, AB Dönem Başkanı
Balkanende, Almanya Başbakanı Shörder ve İngiltere Başbakanı
Blair'in de bunun tanıma olmadığını açıkladıklarını kaydetti.
TEŞVİK YASA TASARISI Başbakan Erdoğan, ''Teşvik Yasa Tasarısı'nda
değişiklik yapılıp, yapılmayacağı'' sorusu üzerine şunları söyledi:
''Kaynak yok diye bir şey söz konusu değil, attığımız her adımı
bilerek atıyoruz. Zammı, kaynak olarak gören bir zihniyet değiliz.
Bizim irademizin dışındaki olaylarda zam olabilir, ama bizim
irademiz dahilinde zam olamaz. Eğer hakikaten zam yapmak zorunda
olduğumuz bir konu varsa bunu açıklayarak, halkımıza anlatırız, biz
halkımızı aldatmayız. Gerekirse, yapmamız gereken yatırımlardan
kısmaya gideriz, yine kaynak denilen sıkıntıyı aşarız. Dünyanın
devlerini biraraya getireceğiz. İstanbul'da 20 civarında patron
veya CEO biraraya gelecek. Bu toplantıda durumu tekrar
değerlendirip, yeni sürecin adımlarını beraber atacağız.'' IMF ile
sıkıntı olmadığını belirten Erdoğan, ''3 tane atmamız gereken adım
var. Bunlar bizim vaadimizdir. Bankacılık Yasası, Genel İdareler
Kanunu ile ilgili durum ve sosyal güvenlik kurumları ile ilgili
adımlardır. Bu adımlar da zaten atıldı bitmek üzere. Çok fazla uzun
süre yok'' diye konuştu. SSK HASTANELERİNİN DEVRİ SSK
hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri ile ilgili bir soru
üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: ''SSK hastanelerinin devri, 1.5
yıllık hazırlık altyapısı olan bir konu. Biz böyle bir devrimi
gerçekleştirirken, buradaki personelin hazır olmadığını
söyleyebiliriz. Ciddi bir zihniyet değişimi yapıyoruz. Bunu
yaparken, bu değişikliğe hazır olmayanlar var. Şimdi iki tane
devasa kuruluşu bir araya getiriyoruz. SSK'nın 350 civarında
kuruluşu var. Bu kuruluşlar Sağlık Bakanlığı'na geçiyor. Personelin
alışa geldiği bir durum var, eczaneler böyle bir taleple karşı
karşıya gelmemiştir.'' Eczacılara seslenen Erdoğan, ödemeler
konusunda ilgili bakanları sürekli sıkıştırdığını söyledi. Erdoğan,
şöyle konuştu: ''Göreve geldiğimizde 7-8 ay parasını alamamış
eczane vardı. Biz hazırlık sırasında 15 bin civarında eczane ile
anlaştık, bu sayı daha da artacak. Anlaşma yerli ve yabancı ilaçta
45 gün. Eczacılar da bütün evrakını zamanında teslim edecek. Bu bir
defa eczacılarımızın hakkıdır. 'Süreyi geçirirseniz biz onların
hakkını gasp etmiş oluruz' diyorum. Adil devlet verdiği sözü
zamanında yerin getirir. Onun için zamanında ödemeler yerine
getirilecek. Maliye Bakanımız '2004 sonu itibariyle bizim herhangi
bir borcumuz yok' dedi.'' Geçiş döneminde bazı sıkıntıların
yaşanacağını, eczacıların bu süre içinde kendilerini anlayışla
karşılayacaklarını belirten Erdoğan, eczacılardan da gerekli
altyapı hazırlıklarını bir an önce yapmalarını isteyerek, bunun
sorunların daha süratle atlatılmasına yardımcı olacağını bildirdi.
Vatandaşlara da biraz sabır dileyen Erdoğan, ''Evinizi
taşıdığınızda nasıl sıkıntı yaşıyorsunuz bunu düşünün, 'biraz
sabır' diyorum. Sıkıntılar daha çok büyük şehirlerde yaşanıyor,
Anadolu illerinde ciddi sıkıntı yok. inşallah çok kısa sürede bunu
aşacağız'' dedi. FUTBOLDA ŞİKE İDDİALARI Futboldaki şike
iddialarına ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, konunun Futbol
Federasyonu'nun gündeminde olduğunu, Federasyon'un bunu takip
ettiğini söyledi. Araştırmalar sonunda Federasyon'un bir karar
vereceğini ifade eden Erdoğan, ''Konu olarak çok çirkin olaylar.
Etik, ahlaki değerler noktasında bunları kaybedersek, futbolumuz
için değil, sporumuz için çok acı olur. Bir başka kulüpten para
alacaksın, teşvik primi vereceksin bunlarla ayakta durulmaz'' diye
konuştu. Atatürk'ün ''Ben sporcunun ahlaklı olanını severim''
sözünü anımsatan Erdoğan, bunun çok önemli olduğunu ifade etti.
Erdoğan, ''Kulübün teşvik primi verirse alırsın, başka kulüp
verirse bu çok ayıp. Bir başka kulüp veriyorsa 'kusura bakmayın ben
satılık değilim' demeli'' dedi.