Erdoğanla yemek yeme şartı!
Abone olBaşbakan gazetecilerle yemek yedi. Herkes o gece konuşulanları merak etti. Geceye katılan Çandar tüm ayrıntıları yazdı...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cumartesi günü Tesev
Başkanı Can Paker’in evinde bir grup gazeteciyle bir araya geldi.
Herkes o geceyi merak ediyor. O gece orada neler konuşulduğunu
bilmek istiyor.
Geceye katılan Cengiz Çandar "nin notlarını bir bir yazmış.
GECENİN TEK KURALI VARDI
Neşe içinde geçen o geceye katılmanın tek bir kuralı varmış ki o kural da "Orada konuşulan orada kalacaktı"
Peki onca gazetecinini bulunduğu bir yerde bu kural geçerli miydi? Nitekim Mehmet Ali Birand ertesi gün Kanal D ana haberde geceye ilişkin ayrıntıları haber bültenine taşıdı. "Erdoğan'ın yol haritası"ndan bahsetti. Ancak Birand Başbakanlık tarafından derhal yalanlandı.
BİRAND'I YALANLADI
Birand'ı Çandar da yalanlıyor. "Başbakan, bir “yol haritası”ndan filan söz etmedi. Yemeğin bir bölümünde iki solunda, daha büyük bölümünde hemen sağında oturan ben böyle bir işitmedim." diyor.
Peki o gece neler konuşuldu? Çandar "konuşulanlar orada
kalacak" kuralına uyacağı için genel hatlarıyla aktarmış.
"Kapatma davası, muhtemel sonuçları, Başbakan’ın kafasından
geçenler elbette ki konuşuldu." diyor ve kendi izlenimlerini şöyle
anlatıyor:
SOHBET ORTAMINDA KONUŞULDU
Başbakan, ortaya atılan tüm tartışma konularına ilişkin gayet “açık
sözlü” idi. Söyleşi, bir tarafta gazeteciler, diğer tarafta
Başbakan, bir “soru-cevap” formatında geçmedi. Herhangi bir evde,
15-20 kişi nasıl söyleşirse öyle geçti. Her an herhangi bir kişinin
söze girip, görüşlerini, yorumlarını, bakış açısını dile getirmesi
şeklinde.
BAŞBAKAN GENÇ VE ENERJİK GÖRÜNÜYORDU
O gece, Başbakan’ın hala siyaset sahnesinde etkili
bir “aktör” olabilecek kadar “genç” olduğunu ve daha da önemlisi
hayli “enerjik” olduğunu gözlemledim.
Tayyip Erdoğan tüm söylenenleri dinledi; kimisine katılmadı, kimisi
üzerinde düşünebileceği görüntüsünü verdi.
GAZETECİLER KENDİ ARALARINDA TARTIŞTI
Kapatma davasına ilişkin, kamuoyunda varolan iki farklı eğilim,
o geceye katılanlar ve yemek masasında bulunanlar arasında da vardı
ve bu farklılık konuşmalara yansıdı. Aramızdan bazıları, Ak
Parti’nin ve hükümetin “teslimiyetçi” davranmaması gerektiğini,
“yargı darbesi”ne karşı anayasa değişiklikleri ile karşılık
vermesini, gerekirse referanduma gidilmesi gerektiği
görüşündeydi. Bazıları ise, buna karşı görüşte, bu yolun
toplumda ve siyasette “gerilimi arttıracağı” düşüncesindeydi.
Taraflar, Başbakan’a soru sormak bir yana, bunu aralarında
hararetle tartıştılar; Başbakan dinledi.
ERDOĞAN DOĞRU YOLDA OLDUĞUNU SÖYLEDİ
O bu konuda birkaç gün önce, kendisinin “savunma değil
cevap” diye tanımladığı, Anayasa Mahkemesi’ne Ak Parti
adına sunulan 98 sayfalık metinle izlenen yolun doğruluğunu
savundu. Partinin kapatılmayacağına, kendisinin yasaklı duruma
düşmeyeceğine ilişkin kanaatini ifade etti.
BİR YOL HARİTASI VAR MI?
Elbette, partinin kapatılması ve kendisinin
yasaklanması ihtimali mevcut. Bunu görmüyor değil. Öyle bir
sonuç çıkarsa, ne olacak?
Buna karşı ne yapacağı, nasıl davranacağı öyle bir sonuç
çıktığı zaman belirlenecek. Bunun ayrıntılarını kendisi bile şu
anda bilmiyor. Herşey normal süratinde seyrederse, Temmuz
sonu beklenen Anayasa Mahkemesi kararından sonra, neyin nasıl
yapılacağına, kendisinin ne yapacağına karar verecek. Zira, aradan
geçecek süredeki gelişmeler ve karar tarihindeki siyasi ortam,
neyin ve nasıl yapılacağının da çerçevesini belirleyecek.
İşte, bu nedenle bir “yol haritası”ndan söz edilmedi,
edilemezdi de.