Erdoğanın yüzüne AKP dedi
Abone olErdoğan AKP diyen edepsizdir dedi. Basın toplantısında ünlü gazeteci onun yüzüne karşı AKP dedi. Araya Mehmet Barlas girdi.
Recep Tayyip Erdoğan, ATV'nin, yayını Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Merkezi'nden yapılan “Başbakanla Gündem” adlı
programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan siyasetten
konuştuğu kadar çocuklarının ve torunlarının yaşantılarına ilişkin
bilgiler de verdi.
ERDOĞAN'IN YÜZÜNE KARŞI AKP DEDİ |
Gazeteci Hasan Bülent Kahraman'ın, “Demokrat Parti'de yeni bir genel başkanın seçimi, eski başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener'in kurduğu yeni partinin AKP ile ilişkilerinin nasıl olacağı” sorusunu yöneltirken, “AKP ifadesini AK Parti” diye düzeltmesi üzerine Mehmet Barlas araya girerek, “Gördünüz, arkadaşımızın kötü niyetle söylemedi” şeklinde espri yaptı. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan, gülerek, “Şimdi biliyorsunuz, askere gideriz. Ben Tuzla'da askerlik eğitimimi yaptım. Bitti artık, izne çıktık, eve geldim. Babama 'baba' diyemiyorum, 'komutanım' diyorum. Geçenlerde de asker bize çay getiriyor. Bana diyor ki Buyurun komutanım” sözleriyle karşılık verdi. |
SARKOZY YÜZYÜZE BAŞKA AYRIYKEN BAŞKA
Erdoğan, Avrupa'da yapılan seçimlerde Türkiye'nin AB'ye
girmesine muhalefet eden partilerin güçlerini korumasının
Türkiye-AB ilişkilerinde sıkıntılı bir tabloya neden olup
olmayacağı, sorusunu şöyle yanıtladı:
“Ben, çok şeyin değişeceğine inanmıyorum. Süreç bizim yine aynı
sıkıntılarla devam eder. Fakat biz de o sıkıntıları, zorlukları
aşma mücadelemizi vermeye devam ederiz. Çünkü biz dünden bugün daha
güçlüyüz. Bunu çok açık ve net söyleyebilirim. Kaldı ki AB
ülkeleriyle olan münasebetlerimizde de düne göre bugün çok daha
farklı bir konumdayız.
Bizim üzüldüğümüz nokta şudur. Şu AB Parlamentosu seçimleri
öncesinde özellikle bir ayrımcılığın, yabancı düşmanlığının
yapılmış olması bizi üzmektedir. Bunu Almanya'da da gördük,
Fransa'da da benzer şeyleri duyduk. Hele hele Sarkozy'nin
açıklamaları ki Sayın Obama'nın ziyaretinde, bizim AB'ye
girişimizle ilgili kendisine bu konuyla ilgili düşüncelerini
söylediğinde, ona yaklaşım tarzını da bütün gazetelerimizde,
basınımızda okuduk. Bunlar tabii hiç şık değil. Biz Sayın Chirac'ın
dönemini de yaşadık. Sayın Chirac bu noktada her zaman olumlu
tavrını ortaya koymuştur. Aynı siyasi partinin mensubu olmalarına
rağmen Sayın Chirac ile biz böyle bir durumu hiç yaşamadık.
Şimdi Sayın Sarkozy ile bir araya geldiğiniz zaman çok
farklı, ama ayrıldığınız zaman bakıyorsunuz ki bambaşka. Bu tabii
insanı şaşırtıyor.
TORUNU TUT-İ MUCİZE'Yİ SÖYLÜYOR
SARKOZY DE MERKEL DE BİR GÜN GİDECEK
TORUNU TUT-İ MUCİZE'Yİ SÖYLÜYOR |
Çocuklara gösterdiği ilgiyle ilgili görüntüleri izledikten
sonra, torunları Ahmet Akif ile Ömer Tayyip'in şarkılar, marşlar,
şiirler söyleyip söylemediklerinin sorulması üzerine Erdoğan, küçük
torununun, “Tut-i mucize” adlı şarkıyı söylediğini anlattı. Bunun yanısıra eve geldiğinde torunun kendisine, “Dede bana TRT Çocuk'u açın” dediğini anlatan Erdoğan, zaman zaman annesinin öğrettiği çocuk şiirlerini okuduğunu söyledi. Kendisi için de bunların “dinlence” olduğunu dile getiren Erdoğan, haftaya da büyük torunu Ömer Tayyip'in Türkiye'ye geleceğini kaydetti. “Konuşmasını o güzel günlerinde dinleyemedim, şimdi dinleme fırsatım olacak” diyen Erdoğan, bir başka soru üzerine de çocuklarının enstrüman çalmalarını istediğini söyledi. |
Özellikle Kennedy'nin 'Fazilet Mücadelesi' adlı eserinde bazı
tespitleri var. O tespitlerde siyasetçinin dürüstlüğü üzerinde
özellikle vurgu yapar. Siyasetçinin dürüst olması çok ama çok
önemli. O mücadeleyi verdiğiniz sürece halk sizi tutar,
vermediğiniz sürece halk sizi tutmayacaktır, sizden kopacaktır.
Bizim bir defa bunu yakalamamız lazım. Sarkozy nerede durursa
dursun. Bizi o ilgilendirmiyor. Biz nerede duruyoruz, bizim için bu
önemli. Biz bu adımımızı bu kararlılıkla atıyoruz. Aynı şeyi Sayın
Merkel için de görüyorum. Kendilerine bunları çok açık, net
söyledim. Ama şunu unutmayacağız. Bir gün ben de emekli olacağım,
bu siyasetten çekileceğim. Sarkozy, Merkel orada kalacak değil.
Sarkozy de bir gün gidecek. Ama bizler geride hoş sedalar bırakmak
durumundayız. Böyle bakıldığı zaman benim toplumum, Türk milletinin
Sarkozy'ye belki de Fransa'ya bakışı değişecektir.”
MERKEL'LE DOST OLMAK İSTİYORUM
Almanya'nın eski Başbakanı Schröder ile dostluğunun çok farklı
olduğunu anlatan Erdoğan, “Aramızdaki dostluk hala kararlı bir
şekilde devam ediyor. Geçenlerde 65. doğum gününü kutladım. Mesele
bunları geliştirebilmek. Merkel ile de bunu oluşturmanın hep
gayreti içerisinde oldum. Bütün yazılanlara rağmen gene olmak
istiyorum. Niye? Çünkü benim orada 3 milyona yakın vatandaşım var.
3 milyona yakın vatandaşımı görmezlikten gelmemesi lazım” dedi.
KENDİ ÇOCUKLARI İÇİN NORMAL BENİM ÇOCUKLARIM İÇİN ANORMAL
[PAGE]
RASMUSSEN'E BİR KEZ DAHA HATIRLATTIM
KENDİ ÇOCUKLARI İÇİN NORMAL BENİM ÇOCUKLARIM İÇİN ANORMAL KARŞILIYORLAR |
Küçük kızının enstrüman çalma hevesini anlatan Erdoğan, kızının
ABD'de okurken şan dersleri aldığını ve bunu hala sürdürdüğünü dile
getirdi. Çocuklarının çok iyi yüzdüklerini, kendisinin çocukları gibi yüzemediğini dile getiren Erdoğan, “Küçüğü ata filan biner. O yönde bayağı iyidir. Bu tür ekstra bazı şeylerin olması nedense ülkemizde, bazı mahfillerde anormal karşılanır. Kendileri için normal karşıladıklarını bizim çocuklarımız için anormal karşılıyorlar. Sanki uzaydan gelmiş garip mahluklar gibi” dedi. |
Erdoğan, NATO Genel Sekreterliği görevine başlayacak Anders Fogh
Rasmussen'in Danimarka'dan yayın yapan Roj TV'nin yayınları, NATO
Genel Sekreter Yardımcılığına bir Türk ismin getirilmesi ve İslam
dünyasından özür dilemesine ilişkin konularla ilgili sözlerinin
anımsatılması üzerine, Rasmussen'in henüz göreve başlamadığını,
İstanbul'daki zirvede Rasmussen'in bu sözünü tekrar kendisine
hatırlattığını söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Genel Sekreterlik sözü olsun, ondan sonra bir askeri görevli
konusu olsun. Daha sonra, İslam dünyasıyla ilişki derken
bunu bir yerde eksik görüyorum. Türkiye'nin niçin sadece İslam
dünyası? Batı dünyasıyla da yeri gelir, bu tür köprüleri
kurabilecek kapasiteye sahip olan bir Türkiye var. Türkiye, Batı'ya
da Doğu'ya da dönük olan bir stratejik konumda bulunuyor. Orta
Doğu'da çok farklı bir konumumuz var. İsrail ile Suriye arasında
arabuluculuk görevini yaptığımız oluyor da, niçin öbür tarafta da
olmasın? Çok yerlerde böyle bir görevin Türkiye'ye düşebileceğini,
bizim oraya görevlendireceğimiz bir arkadaşımızın da bu noktada çok
çok önemli bir işlev yerine getirebileceğine ben inanıyorum.”
AB'YE ÜYE OLMAMIZ İŞLERİNE GELMİYOR
Erdoğan, Türkiye'nin AB üyelik süreciyle ilgili bir soru üzerine,
Avrupalı liderlerle görüşmelerinde Türkiye'nin geldiği durumu
rakamlarla açıkladığını belirtti. AB üyesi 27 ülkenin bir çoğundan
Türkiye'nin çok daha iyi bir konumda olduğunu ortaya koyarak, bunu
ülke ülke saymaya başladığında, karşı bir görüşü savunamadıklarını
ifade eden Erdoğan, “Haklısınız noktasına geliyorlar, fakat
işlerine gelmiyor. Gelmeme gerekçesi de belli aslında”
dedi.
Türkiye'nin üye 9 ülkeden tek başına daha büyük bir ülke olduğunun
ifade edilmesi üzerine, Erdoğan, “Şimdi onu bizim gıyabımızda
açıklamaya başladılar. Daha önce açıkladım: Biz Maastricht
kriterleri yerine İstanbul kriterlerini koyarız. Kopenhag
kriterleri yerine Ankara kriterlerini koyar, yola devam ederiz”
diye konuştu.
CUMHURBAŞKANININ GÖREV SÜRESİNİ AÇIKLADI
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN KONSENSUS
İSTİYORUZ
Başbakan Erdoğan, “Seçimden önce ve hemen sonrasında anayasa
değişikliği konusunda çok somut mesajlarınız oldu. Anayasa
değişikliğini Türkiye bu dönemde başarabilecek mi?” sorusunu, şöyle
yanıtladı:
“Burada da yine biz aynı noktaya geliyoruz. 411 dedim ya.
Biz 411 akıbetini bir daha yaşamak istemiyoruz. Onun için
bir konsensüs oluşsun istiyoruz. Konuyu ben
Cumhurbaşkanımıza da açtım. Cumhurbaşkanımız da bütün siyasi
partilerin liderleriyle görüştü. Daha önce aynı şekilde Meclis
Başkanımızla da görüştüm. Anayasa ile ilgili bir uzlama komisyonu
kuralım dendiğinde CHP daha baştan tutturdu bir
dokunulmazlık gidiyor, başka bir şeyi yok. MHP, 'Bir görelim'
diyor. En sonunda bir açıklama yaptılar: Biz hazırlığımızı
yaptık, bizim hazırlığımız var, ama iktidar olduğumuz zaman biz
hazırlığımızı açıklayacağız' diye.
Biz daha önce yaptığımız açıklamayı zaten ortaya koyduk ve bunu
tartışmaya açtık. Şimdi yeniden açmak suretiyle ortada bir
konsensüs yoksa, ne için ben şu anda kamuoyunu bu tür bir konuyla
meşgul edip de asıl yapmamız gerekeni yapmayalım. Hatta biz
dedik ki madem bu genişten bu kadar çekiniyorsunuz, gelin bu işi
biraz daha küçültelim. 20-15 madde, buralara düşürelim. Özgürlükler
konusuydu, buralardan girelim... Baştaki maddelerle ilgili
bizim herhangi bir sıkıntımız yok zaten. Bunları gündemde
tutmuyoruz, böyle bir şeyimiz yok. Ama bizim ülkemizin geleceğine
yönelik bazı konular var ki başlıklarını da söyledim. Bir çok sivil
toplum örgütlerinin açıkladığı konular. Gelin bunları yapalım.
Onlara dahi yanaşmadılar. Böyle bir konsensüs olmadan biz de
doğrusu böyle bir gerilimin tarafı olmak istemeyiz.”
CUMHURBAŞKANI GÖREV SÜRESİ
Erdoğan, Cumhurbaşkanının görev süresinin şu anda kaç yıl olduğu,
hazırlıkları iki yıl sonra seçim olacak şeklinde mi yaptıkları
sorusunu, “Hazırlıklarımızı biz şimdi ona göre yapıyoruz.
Benimki de dört artı dört diye. Muhalefet de bu konuda rahat
olsun” dedi.
ŞENER'İN PARTİ KURMASI
AKP ile yeni siyasal oluşumlar arasındaki ilişkileri
değerlendirirken de Erdoğan, şöyle konuştu:
“Herkes Türkiye'de belli sayıda insanı bir araya getirip, siyasi
parti kurabilir. Buna mani yok. Dolayısıyla biz şu niye parti
kurmuş, böyle bir değerlendirmenin içerisinde değiliz. Biz sadece
kendi işimize bakıyoruz. Ben ülkemize faydalı olmasını dilerim.
Çünkü başarılı olması demek, illa sayısal olarak aldığı oy oranı
itibariyle sizin önünüze geçmesi değildir. Muhalefet de
ülkede başarıyla ortak olabilir. Nedir? Demokratik muhalefetiyle
ortak olabilir. Ama bu demokratik muhalefeti
yakalayamayanlar o zaman engel oluşturur. Ülkenin gelişmesine de
katkıları değil zararları olur. Burada bir araya gelmişler,
partiler kurmuşlar. Bunlara sadece biz hayırlı olsun
deriz.”