Erdoğan'ın sırtında pençe izleri var
Abone olWashington'un aba altından sopa gösteren demeçlerini yorumlayan Can Dündar İsmet İnönü'nün büyük devletlerle olan ilişkiyi özetlediği o meşhur sözünü hatırlattı.
Milliyet yazarı Can Dündar da Türk-Amerikan ilişkilerini ele
aldı. Neredeyse geri dönülemeyen bir noktaya doğru uzanan yolda
ABD'nin Başkakan Erdoğan'ı gözden çıkardığına dair emareler
gördüğünü yazısıyla dile getirdi.
Uzun bir gezinin ardından geçen haftanın gazetelerine toplu
bakınca, belirtileri nicedir hissedilen bir gelişmenin ivme
kazandığı daha net görünüyor:
ABD, Erdoğan'ı gözden çıkarıyor.
Washington'un artık aba altına gizlemeden sopa gösteren
demeçlerinde ve ABD basınının yorumlarında bu açıkça
hissediliyor.
Bir başka belirti de şu:
Türkiye medyasında AKP'ye destek verenlerde de ani bir tavır
değişikliği gözleniyor.
Köşelerde AKP ile ilgili fren sesine eşlik eden bir ses daha
var:
Ankara'daki ABD Büyükelçisi'nin "ABD'yi eleştirmekte çok ileri
gittiniz" diyen sesi... Bu ses de değişik ses tonlarında "Çok ileri
gittik" diye tercüme ediliyor.
Ve nihayet Erkan Mumcu'nun AKP'den kopması, yeni hazırlıkları haber
veriyor.
Unutulmamalı ki, Mumcu AKP içinde 1 Mart tezkeresinin reddinden
yana olanlara karşı "Savaşı önleyemeyeceksek, Türkiye'nin çıkarına
bakalım" diyen pragmatist çizginin savunucusuydu.
* * *
Biz alışkınızdır bunlara...
Türkiye'nin tarihi, "ABD ile uzlaşmış siyasetçiler saltanatı"
olduğu kadar "ABD ile zıtlaşmış siyasetçiler mezarlığı"dır aynı
zamanda...
İsmet İnönü "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır"
demecinden sadece 2.5 ay sonra almıştı, Kıbrıs'a müdahaleyi
engelleyen Johnson mektubunu... Ondan 8 ay sonra da
devrilmişti.
Peki Kıbrıs'ta Sampson darbesinin ne zaman olduğunu hatırlıyor
musunuz?
Ecevit, Amerika'ya meydan okuyarak haşhaş yasağını kaldırdıktan tam
2 hafta sonra...
İnönü, büyük devletlerle ilişkiyi "ayıyla yatağa girme"ye
benzetirdi.
2 yıl önce icazeti alan Erdoğan'ın sırtında şimdi pençe izleri
görünüyor.
* * *
Anlaşılan o ki Washington, 1 Mart'ın ve Türkiye'deki ABD
antipatisinin faturasını -biraz da haksız yere- Erdoğan'a
kesiyor.
"Haksız yere" diyorum çünkü Erdoğan'ın -tabanının, grubunun,
hükümetinin tavrına rağmen- tezkerenin geçmesi için ne kadar çaba
gösterdiği hâlâ hafızalardadır.
Ama bu çabalar yetmemiş ve Irak'la ilgili haleti ruhiye, Erdoğan'ı
da önünde sürükleyerek yükselmiştir.
Şimdi Irak'ta kontrolü bir türlü sağlayamayan ABD, Türkiye'yi yola
getirmek için pek çok kartı devreye sokacaktır.
Bunun yansımalarını çok yakında Kuzey Irak'ta, Güneydoğu'da, AB
müzakerelerinde, iç politikada daha çok görürüz.
* * *
Ancak şunu belirtmekte yarar var:
Halihazırda Türkiye kamuoyundaki Amerikan aleyhtarlığını Tayyip
Erdoğan'la özdeşleştirmek ve onu Washington odaklı bir kampanyanın
hedefi haline getirmek, Ankara'da "istem dışı bir kahraman"
yaratabilir.
Ecevit'in 70'lerin ikinci yarısında Amerika'ya meydan okuyarak
nasıl tırmandığını hatırlayalım.
Mumcu'yla hepten parçalanacak bir merkez sağ ve CHP kurultayıyla
dağılmış merkez sol manzarasında gidilecek bir erken seçimin
muhtemel sonucunu da buna ekleyelim.
Evet, Ankara için zor günler gelebilir, ama Türkiye'yi pataklama
politikası, Washington için de zor günleri tetikleyebilir.
Yazı: Can Dündar
Kaynak:milliyet.com.tr