Etrafımızı istikrarlı bir şekilde kirletip kokuşturmaya
çalışan ABD'nin kirli emellerini cilalayıp,
PYD/PKK'yı üzerimize salması karşısında Türkiye'nin
yaptığı meşru müdafaadır.
Kimse bunun aksini söyleyemez...
Zira PYD/PKK ve ABD'nin koyun koyuna yaşadıkları
ve yapmak istedikleri gün gibi ortadadır...Milli olma
vaktidir! Ayrı düşmenin, ayrı düşünmenin vakti
değildir...
Madem bir yola çıktık... Bir olma, birlik olma
vaktidir...
Çok gecikmiş "milli
birlik" ve beraberliğimiz konusunda hakkımızı
doldurmadığımızı görüyorum.
Mesele "milli" olunca,
gazetelere bakıyorum, yamuk yapan da, yan çizen de neredeyse
yok. Manşetlerin hepsi Afrin'e yaptığımız haklı
ve şanlı yürüyüşümüzün hakkını veriyor.
Ne güzel...
Siyaset kitabının sayfalarını çevirdiğimizde, aynı duyguyu
yaşıyoruz.
CHP'si, İYİ Partisi... hepsi (HDP hariç) aynı dili
konuşuyor.
Hatırlayın...
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ne diyordu:
" (...) Afrin, El Bab gibi değildir. El Bab'da
uluslararası uzlaşma vardı. El Bab'a gittik 72 şehidimiz var.
Afrin'e girmek için bağırıp çağırıyorlar önce siz diplomasiyi
sonuna kadar zorlayacaksınız. (...) Eğer hava desteği almadan
oraya asker sokacaksanız sayın Erdoğan'a çağrımdır seni kefenle
karşılayan arkadaşlarını önce oraya göndereceksin. Bu milletin
fakir fukara çocuğunu oraya gönderme."
CHP lideri farklı konuşmuyor şimdi!
Kemal Kılıçdaroğlu,
meselenin "milli" olduğunu haykırıyor...
Afrin'in iç meselelere...
Yani siyasete alet edilmemesini bile
salık veriyor...
Eyvallah...
Zeytin Dalı operasyonu tamamlanıncaya kadar,
siyaset kitabını rafa kaldırıyoruz.
CHP böyle devam etsin yeter ki...
Afrin'e yapılan operasyonu başlatan Tayyip Erdoğan'ın
aslında bağırıp çağırmadığını, ABD'nin düzenine çomak soktuğunu,
herkes gibi onlar da fark etsin yeter ki...
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN "GAZİ" OLMALI
MI?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrin
meselesinde sergilediği "milli duruş"u
ile, köşebaşı üfürükçülerinin canını yakıyor.
Birileri çıkıp, bir olmamızı, utanmazca küçümseyebiliyor.
Erdoğan, şahsiyetsiz fırdöndüleri damdan düşmüşe
çevirdi.
Yolları düğümlendi çünkü... Türk ordusunun
kahramanlığını, bu yüzden sıra sıra ateşe vermek
istiyorlar.
Peki...
Kim bu soytarıların ekmeğine yağ
sürüyor?
Zihinleri perdelenen bu şahsiyetsizlerin coşmasına kim sebep
oluyor?
Eskimiş, çürümüş, kokuşmuş fikirlerin yayılmasına
kim imkân veriyor? Kafalarda çileleşen Erdoğan
öfkesini kim körüklüyor?
Metin Külünk, derinliği olan bir
siyasetçidir. Erdoğan'a "Gazi"lik
unvanını lâyık görüyorsa, kendince haklı bir sebebi mutlaka
vardır.
Ve fakat..
Ruhu doymayan kimi klavye erbabı kişilerce Metin
Külünk'ün iyi niyeti suistimal
ediliyor. Hal böyle olunca, atılan adımlar doğru olsa
bile, küfür, ve hakaret olarak Tayyip
Erdoğan'a geri dönüyor.
Aman ha...
Tam da bu zamanda...
Fırdöndücülere bu fırsatı vermeyim!
MUHARREM İNCE BENİ YANILTMADI
Referandum sürecinde 84 noktada halkla buluştu Muharrem İnce..
13 Nisan 2017 tarihli "Muharrem İnce, 'hayır' için mi
koşturuyor?" yazımda, Muharrem Bey'in aslında
Kemal Kılıçdaroğlu'nun koltuğuna oturmak için koşturduğunu
yazmıştım.
Yanılmadım!
İyi yatırım yaptı Muharrem İnce...
Şimdi ektiğini biçme vaktinin geldiğini düşünüyor olmalı ki,
Kemal Kılıçdaroğlu'na bir kez daha rakip oldu.
Hayırlı olsun!
CHP lideri olma şansı var mı peki?
Zor ama imkânsız değil!
Ruhuna genel başkanlık tutkusu işlemiş bir kere. Kalbindeki
liderlik yangını CHP'nin başına geçtiği güne kadar
dinmeyecek. Kazanmasa da durmayacak... Değil Kılıçdaroğlu,
bu saatten sonra feriştahı gelse Muharrem İnce'yi kimse
durduramaz!
Tahminimi soruyorsanız hemen söyleyeyim; Kemal
Kılıçdaroğlu bu sefer Muharrem İnce'nin gazabından
kurtulamayacak...
CHP'yi büyük değişime bekliyor...
Kemal Bey'in hâli hâl değil çünkü...