Türkiye’nin gündemine bir anda “KENEVİR
YASAĞI” oturdu…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde gündeme
taşıdığı ve “YENİDEN KENEVİR EKECEĞİZ. ESKİDEN RİZE’DE
EKİLİRDİ…” dediği kenevir yasağının ucunda kimler neden
vardı? sorusu bugünlerde sorulmaya ve tartışılmaya
başlandı.
Önce KENEVİR nedir bir göz atalım!
Araştırdık edindiğimiz bilgilerle gördük ki çok ama çok şey
demek…
Buyurun…
-Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen
üretir.
-Yine bir dönümlük kenevirden 4 dönüm ağaca eş kâğıt
üretilebilir.
-Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3
kez kağıda dönüştürebilir.
-Kenevir 4 ayda yetişir, bir ağaç ise 20-50
yılda!
-Kenevir, gerçek bir radyasyon
temizleyicidir.
-Kenevir dünyanın her yerinde yetiştirilebilir ve çok
az suya ihtiyaç duyar. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği
için tarım ilacına da ihtiyaç duymaz.
- Kenevir ile yapılan tekstil ürünleri yaygınlaşırsa,
tarım ilacı sektörü tamamen ortadan kalkabilir.
-İlk kot pantolon, kenevirden yapılmıştır; hatta
“kanvas” kelimesi kenevir ürünlerine verilen
isimdir.
(Kenevir ayrıca ip, halat, çanta, ayakkabı, şapka
yapımı için de ideal bir bitkidir)
- Kenevir, AIDS ve kanser tedavisinde kemoterapi ve
radyasyon etkisini azaltma; romatizma, kalp, sara, astım, mide,
uykusuzluk, psikoloji, omurga rahatsızlıkları gibi en az 250
hastalıkta kullanılmaktadır.
-Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksektir ve
içindeki iki yağ asidi de doğada başka hiçbir yerde
bulunmamaktadır.
-Kenevirin üretimi soyadan bile daha
ucuzdur.
- Kenevirle beslenen hayvanlar, hormon takviyesine
ihtiyaç duymaz.
-Plastik ürünlerin tamamı kenevirden üretilebilir ve
kenevir plastiğinin doğaya dönüşmesi oldukça
kolaydır.
- Bir arabanın gövdesi kenevirden yapılırsa,
dayanıklılığı çelikten tam 10 kat fazla olur.
- Binaların yalıtımı için de kullanılabilir; dayanıklı,
ucuz ve esnektir.
- Kenevirle yapılan sabunlar ve kozmetik ürünler, suyu
kirletmez; yani tamamen doğa dostudur.
Açıkçası kenevir altın gibi değerli, Bunların dışında
daha sayısız faydası olduğu söylenen kenevir, bir zamanlar dünyanın
en önemli üretim bitkilerinden biriydi!
İşte böylesine önemli bir bitkinin ekimi Türkiye ile
birlikte bazı ülkelerde yasaklatıldı!..
Çünkü öyle istediler!
Kimler..
Baş aktör Rockefeller!
Kim bu adam…
Dünya ekonomisinde oldukça nüfuslu bir isim olarak görülen
Amerikan kapitalizmiyle özdeşlemiş şahıslardan, aslen Yahudi bir iş
adamı…
Peki günümüz dünyasında kenevirin yasaklanma sebebi ve
kenevir üzerinde oynanan oyun neydi?
Kim ne yapmak istiyordu?
Kimin ne çıkarı vardı?
İşte o soruların cevabı…
W. R. Hearst, 1900’lü yıllarda Amerika’da gazete, dergilerin ve
medyanın sahibiydi. Ormanları vardı ve kağıt üretiyordu.
Eğer kenevirden kağıt yapılırsa, milyonlarını
kaybedebilirdi.
Rockefeller, dünyanın en zengin adamıydı. Petrol şirketi vardı.
Bio yakıt olan kenevir yağı da, elbette onun en büyük
düşmanıydı.
Mellon, Dupont şirketinin ana hissedarıydı ve petrol
ürünlerinden plastik üretmek için patente sahipti. Ve kenevir
endüstrisi, onun pazarını tehdit ediyordu.Sonra ise, Mellon ABD
Başkanı Hoover’in hazine bakanı oldu.
Bu bahsettiğim büyük isimler yaptıkları toplantılarda,
kenevirin bir düşman olduğuna karar verdiler.
Ve onu ortadan kaldırdılar.
Medya aracılığıyla, marihuana sözcüğüyle birlikte keneviri,
insanların beynine, zehirli bir uyuşturucu olarak
kazıdılar.
Böylelikle;
Kenevir ilaçları piyasadan çekildi, bunun yerini bugün
kullanılan kimyasal ilaçlar aldı.
Kağıt üretimi için ormanlar katledildi.
Tarım ilaçları ile zehirlenme ve kanser arttı.
Ve derken dünyamızı plastik çöplerle, zararlı atıklarla
donattık…
Şimdi Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, 19 ilde kenevir
üretimine izin verdiklerini belirterek "Cumhurbaşkanımız
kenevir üretimiyle ilgili önemli konulardan bahsetti. Kenevir
üretimini artırmak için çalışmalar yapacağız"
dedi.
Şimdi anladınız mı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın “Kenevir ekeceğiz” diyerek kimlere
savaş açtığını?(1)
Açıkçası Erdoğan nerede olursa olsun Türkiye'nin
ayağına takılan prangaları söküp atmak için mücadele
veriyor...
Kenevir savaşıda işte bu prangalardan biri...