Erdoğanın güvendiği anket
Abone olErdoğan Show TV'nin canlı yayınına çıktı. Seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirme yaptı. Kazayla ilgili eleştirileri yanıtladı.
Başbakan Erdoğan hemen her gün yayınlanan anketlerden
ziyade 29 Mart'ta halkın yapacağı ankete güveniyor. Erdoğan seçim
sonuçlarına ilişkin parti sıralamasını da yaptı.
Erdoğan, ''Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Bu seçimin birincisi biz olacağız. İkinci, üçüncüyü de zaten diğer siyasi partiler kendileri de ifade ettiler'' dedi.
Erdoğan güçlü helikopterlerin bile olumsuz hava
şartlarında gidemediğini belirterek Bolu mitingine giderken
yaşadığı bir olayı örnek verdi. Erdoğan enkaz ile ilgili her türlü
teknik imkanların kullanıldığını söyledi.
Erdoğan, Show TV'de canlı yayınlanan ''Akşam Yazarları Başbakan'a
Soruyor'' adlı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
''Seçime çok az bir zaman kaldı. Çok yoğun bir kampanya dönemi
geride bırakılıyor. 48 saat kala bugün iki ayrı anket yayınlandı.
Siz en son durumunuzu nasıl görüyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine
Başbakan Erdoğan, bir oran söylemenin çok zor olduğunu, sağlıklı
olmayacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"BİZ BİRİNCİ OLACAĞIZ"
''Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Bu seçimin birincisi biz
olacağız. İkinci, üçüncüyü de zaten diğer siyasi partiler kendileri
de ifade ettiler. Bunun yanında da zaten en sağlıklı olan şey şu;
Dünyadaki bu ekonomik krize rağmen, bu krizin bizi çok olumsuz
etkilemesi lazım bu seçimde, fakat Türkiye'deki güven ve istikrar
noktasında halkımızın bize olan güven ve istikrarı 22 Temmuz
seçimleriyle bizi çok farklı bir noktaya taşımayacak, yani olumsuz
bir şey olmayacak. Dolayısıyla ben şimdi en güvenli anket olarak
pazar gününü görüyorum. Halkımız en güvenilir anketi Pazar günü
yapacak ve bize akşam saat 20.00-21.00 civarında neticeyi
verecek.''
Başbakan Erdoğan, ''seçimden sonra yeni tedbir paketlerinin olup
olmayacağına'' ilişkin soruya da Türkiye'nin kalkınmasını iki sır
kelimede, ''istikrar ve güven'' üzerinde oluşturduklarını ve bugüne
kadar geldiklerini belirtti.
Türkiye'nin 2002'de 230 milyar Dolar olan gayri safi yurt içi
hasılasının bugün 750 milyar dolara, bunun kişi başına yansımasının
ise 2002'de 3 bin 311 Dolarken, 2008 itibariyle 10 bin Dolara
ulaştığını vurgulayan Erdoğan, enflasyonu yüzde 30'lardan 7,7'ye
indirdiklerini anlattı.
''ENFLASYON ÇIKTIĞINDA ANA MUHALEFET SEVİNDİ''
Erdoğan, ''enflasyon bir ara yüzde 11'e çıktığında ana muhalefetin
sevindiğini, çünkü krizden nemalanmak istediklerini'' ifade
etti.
İhracatta 36 milyar dolardan 132 milyar dolara, Merkez Bankasının
rezervini ise 26,5 milyar dolardan 66 milyar dolara
yükselttiklerini dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin IMF'ye borcunu
da 23,5 milyar dolardan 7,8 milyar dolara düşürdüklerini
kaydetti.
Başbakan Erdoğan, ''Bir diğer önemli konu, kamu net borç stoku. Bu
da çok konuşuluyor, ama biraz dürüst davranılmıyor. Yani miktarlar
üzerinden konuşuluyor. Halbuki burada gayri safi yurt içi hasılaya
oranı ne, bunun üzerinden konuşulması lazım. 2002'de yüzde 61,4, şu
anda ise yüzde 25'' diye konuştu.
Devletin borçlanma faizinin 2002'de yüzde 62,7, şu anda ise yüzde
13 olduğunu vurgulayan Erdoğan, aradaki farkın vatandaşın cebinde
kaldığını, fakat daha önce karşılıksız para basmak suretiyle
vatandaşın cebinden alındığını söyledi.
Artık üniversite olmayan il kalmadığını, üniversite öğrencilerine
verilen burs miktarının 45 TL'den 75 TL'ye yükseldiğini ifade eden
Erdoğan, bu rakamın sabah kahvaltısı ve akşam yemeği desteğiyle 260
TL'ye ulaştığını belirtti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet
olmak üzere 4 temel taş üzerinde yükselteceklerini ifade etti.
Göreve geldikleri ana kadar Türkiye'de yapılan yol miktarının 6 bin
100 kilometre olduğunu, kendilerinin ise 6,5 senede 9 bin 468
kilometre duble yol yaptıklarını ifade eden Erdoğan, bundan sonra 3
şeritli yolların da Hazine arazisinin olduğu bölgelerde
yapılacağını kaydetti.
''SON MADDE DİREKT TÜKETİCİYİ İLGİLENDİRİYOR''
Küresel finans krizinden sonra da bütün bunların yanında 53
maddelik aksiyon planı hazırladıklarını ve bunları devreye
soktuklarını vurgulayan Erdoğan, özellikle 4 madde, sonra da 5
madde olarak en son açtıklarının direkt tüketiciyi ilgilendirdiğini
söyledi.
Erdoğan, ''Seçimden sonra artık bizim açıklayacağımız belki
Ekonomik Konseyi de toplamak suretiyle belki birkaç madde daha
olabilir. Bu maddeleri de açıklamak suretiyle süreci hızlandırmak
ve ondan sonra da özellikle ihracata dayalı bir sistemi
benimsediğimiz için dünyayı şöyle bir tekrar dolaşarak yeni
pazarlar açmanın gayreti içinde olacağız'' dedi.
Son açıkladıkları maddelerle gerek toplu konutta, gerek otomobil,
gerek mobilyada bir hareketlenme başladığını, bunu
sürdüreceklerini, neticeyi gördükten sonra tekrar değerlendirme
yapacaklarını anlatan Erdoğan, seçimi takiben Ekonomik Koordinasyon
Kurulu, Ekonomik Konsey, sivil toplum örgütleri ve iş camiası ile
bir araya geleceklerini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, ''KOBİ'lere dönük bir kredi mekanizması, kredi
garanti fonu bağlamında bir beklenti var. Bu, seçimden sonra
olabilir mi?'' sorusu üzerine, ''Seçim sonrası... O konunun
üzerinde çalışıyoruz'' yanıtını verdi.
IMF İLE GÖRÜŞMELER
''IMF ile görüşmeler seçim sonrası canlanacak mı?'' sorusunu da
Erdoğan, ''Ben canlanacağından eminim'' şeklinde yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, 1-2 Nisan'da Londra'da G-20 Zirvesinde IMF
Başkanı ile görüşme yapacaklarını, hemen haftasında da IMF ile
ilgili çalışmaları tekrar masaya yatırıp görüşeceklerini
belirtti.
Erdoğan, ''Görüşmelerle ilgili olarak bizim için çok önemli olan
konuların aşıldığını görüyorum. Bundan sonraki süreçte bizi çok çok
sıkıntıya sokacak konular kalmadı gibi geliyor. Tabii bunu aşmamız
halinde böyle bir anlaşmayı imzalarız. Aşılmaması halinde şu andaki
durumumuzu koruyarak yolumuza devam ederiz'' şeklinde konuştu.
''Bu arada ilginç bir gelişme olarak, üçüncü G-20 Zirvesinin belki
Türkiye'de yapılma durumu söz konusu'' diyen Erdoğan, bu yıl IMF
toplantısının burada yapılacağını, o toplantıyla zirvenin de
Türkiye'de yapılması gibi bir düşüncenin oluştuğunu, buna olumlu
baktıklarını da onlara söylediklerini aktardı.
''AK Parti'ye oy verenler orta ve orta sınıfın altında, dolayısıyla
bunların krizden etkilenme olasılığı çok az. Oy verenlerin oranında
değişiklik olur mu?'' sorusu üzerine de Erdoğan, alt gelir
tabakaları ve orta tabakanın tüketimde çok daha dikkatli olduğunu,
bu kesimlerin tutumluluklarını sürdürdüklerini, üst tabakanın ise
sınırsız bir harcamaya alıştığı için onların durumunun farklı
olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, işçi ve memurun durumunu
iyileştirdiklerini, vatandaşın enflasyona ezdirilmediğini dile
getirdi.
Erdoğan, başka bir soru üzerine de ''Ben yerel yönetimden gelmiş
birisiyim. Hiçbir belediye kalkıp da 'AK Parti iktidarı
kendilerinden olmadığımız için hakkımızı vermedi' diyemez''
şeklinde konuştu.
Türkiye'nin bir değişimi yaşamasını istediklerini vurgulayan
Erdoğan, ''Merkezi yönetimle belediye ne kadar el ele olursa, o
kadar sinerji doğar'' dedi.
İŞSİZLİK
Başbakan Erdoğan, ''İşsizlik konusunda ne gibi tedbir planları
düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine de küresel krizle birlikte
kendilerini rahatsız eden konunun bu olduğuna dikkati çekti.
Erdoğan, göreve geldiklerinde yüzde 10,3 olan işsizlik oranının şu
anda 13,6 olduğunu, bu oranların İspanya'da yüzde 15, Amerika'da
8,1, Japonya'da 4,1 seviyesinde bulunduğunu kaydetti.
Gerek kamu, gerek özel bankaların kendilerini sağlama almak için
daha önce kredi verdiği sağlam müşterilerine dahi kredi vermemeye
başladıklarını, böyle olunca da bu şirketlerin içine kapanarak işçi
çıkarmaya başladığını belirten Erdoğan, işçi çıkarmalarını önlemek
için hükümet olarak çeşitli tedbirler aldıklarını hatırlattı.
Erdoğan, bazı işletmelerin buna uyduğunu, ancak genelin buna
uymasını ve işçi çıkarılmamasını arzu ettiklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan, seçimden sonra bütün işveren temsilcileriyle bir
araya gelerek konuşacaklarını, ''Bu gidişiniz gidiş değil, varsa
bize teklifiniz getirin'' diyeceklerini açıkladı.
BÜTÇE HEDEFLERİ
''Seçimden sonra bütçe hedeflerinde bir revizyon yapılabileceği
şeklinde genel bir beklenti var. Bu konuda ne diyorsunuz?'' sorusu
üzerine de Erdoğan, şu yanıtı verdi:
''Ben büyümeyle ilgili hedefimiz noktasında bir değişim şahsen
düşünmüyorum. Çünkü bu bir hedeftir. Hedefle oynamanın anlamı yok.
Şunu açık söylüyorum; bu yüzde 2 olarak da neticelenebilir, ama
yüzde 6 olarak da neticelenebilir. Biliyorsunuz biz göreve
başladığımızda yüzde 5 olarak büyüme hedefini açıklamıştık. 9'u da,
7'yi de tutturduğumuz oldu. Bazıları, 'Bunlar hedefi belirliyorlar,
ama işi bilmiyorlar' diyebilir. Varsın desin. Ama biz 5'in altına
hiç düşmedik. Bizim 6 yıllık sürenin ortalaması yüzde 6,9 oldu. Ama
bu yılın başından itibaren maalesef bu kriz hakikaten vurdu ve şu
anda geldiğimiz nokta gerçekten düşük. Ama çalışacağız,
koşturacağız... Uluslararası doğrudan yatırım noktasında
yatırımları kovalıyoruz ve şu anda güzel gelişmeler var. Yine
olacak. İnanın uluslararası sermaye Türkiye'ye güvenilir bir liman
olarak bakıyor. Ama şu seçim bizi ister istemez bazı şeylerde
bağlamış durumda. Ama seçim sonrası onu da kovalayacağız. Ocak ve
Şubatta sadece 2 milyar dolar girdi yatırım noktasında. Bir
seferberlik ruhunun sadece yönetim olarak bizde değil, özel
sektörde de olması ve bir dayanışma ruhu içinde bu seferberlik
ruhuyla bunu sağlamamız lazım. Dünya şu anda eksileri konuşuyor.
Ama biz eksileri konuşmuyoruz. İnanıyorum ki kesinlikle eksilere
Türkiye girmeyecektir, büyümede yine artıda kalacağız.''
HELİKOPTER KAZASIYLA İLGİLİ NE DEDİ? HABERİN DEVAMINDA
[PAGE]''BUGÜN ÇOK DAHA ORGANİZE ÇALIŞMA ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜ''
Erdoğan, bölgede yapılan çalışmaların bugün çok daha organize çalışma şekline dönüştüğünü belirterek, şöyle devam etti:
''Ben oradan ayrılırken İçişleri Bakanımız, Valimiz, aynı zamanda Muhsin Bey'in kayın biraderi olan Meclis Başkanvekilimiz Nevzat Pakdil oradaydı. Köksal Bey de Tunus'tan geldi. Ben bu tarafa hareket ederken, Köksal Bey de Kahramanmaraş'a inmek üzereydi. Yoğun bir takibin içerisindeyiz. Temenni ediyorum ki yarın sabahtan itibaren, saat 04.30-05.00 gibi tekrar helikopterlerle bu tarama çalışmaları devam edecek. Bu arada tabii AKUT olsun, sivil savunma olsun, bunların da destekleri var. Onlar da çalışmaları sürdürüyor. Bir an önce ulaşmak ve kendilerine kavuşmanın gayreti içerisindeyiz.''
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, sinyalle ilgili olarak 3-4 tezin ileri sürüldüğünü belirterek, ''Ulaştırma Bakanlığı, Telekomünikasyondaki arkadaşlar, iletişimdeki arkadaşlar, onların söyledikleri şu; Bu sinyal ya bir sert çarpma olur, bununla devreye girer. Veya pilot işi kumanda eder, bununla devrededir, ama burada görünen o ki ya burada aşırı bir kar var, oraya iniş yaptı, hani bir hava yastığına düşer gibi. Burada sinyal devreye girmedi. Veya bir durum daha var; bu sinyal arızalıydı, bundan dolayı devreye girmedi'' şeklinde konuştu.
''HELİKOPTER, GÜÇLÜ BİR HELİKOPTER DEĞİL''
Kendisinin gördüğü bir başka şey daha olduğunu dile getiren Erdoğan, helikopterin aslında güçlü bir helikopter olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
''Bir defa, tek kanadı olan bir helikopter. Ve helikopterde tabii 6 kişi. Mesela bu seçim kampanyasında çalıştığımız helikopterlerde şu anda biz de 6 kişiyle biniyoruz, ama tek değil dörtlüdür kanatları. Ve güçlü helikopterler. Bu güçlü helikoptere rağmen mesela ben geçen gün Bolu mitingine gittim. Kaynaşlı'dan öteye pilotlar, 'Buradan geçemeyiz, çünkü siz bize lazımsınız, biz bu riski göze alamıyoruz. Çünkü aşırı bir sis tabakası var ve bunu geçme riskine biz giremeyiz' dediler. Kaynaşlı'da indik, ben oradan arabayla geçtim. Aynı şeyi daha önce mesela Yozgat, Çorum olayında yaşadım, ki Skorsky güçlü helikopter, gidemedik. Orada da aşırı sis ve tipi vardı. Mecburen Çorum'da bir ilçeye indik, oradan araçla geçtik. Burada tabii bunlar hakikaten bir hassasiyeti gerektiriyor.''
Başbakan Erdoğan, ''bir ihmal olduğu'' konusuna katılmadığını ifade ederek, ''Böyle bir şey yok. Elimizdeki teknik bütün imkanlar neyse hepsi kullanılıyor. Gerek Silahlı Kuvvetlerimizdeki, gerek Emniyet Teşkilatımızın, gerek sivil toplum örgütlerimizin hepsinin dayanışma içerisinde şu anda bir çalışmaları var. Gerek Jandarma Bölge Komutanı, Adana'dan bir tuğgeneral arkadaşımız aynı şekilde bu çalışmanın içinde. Öbür tarafta Emniyet Genel Müdürümüz orada, İçişleri Bakanımız orada, işin başındalar. Valimiz orada, hepsi birlikte bir dayanışma içinde bu çalıma sürüyor. Temennimiz odur ki bu hava koşulları biraz daha elverirse, öyle zannediyorum ki çok daha kısa zamanda ulaşmak mümkün olacak'' şeklinde konuştu.
2. ERGENEKON İDDİANAMESİ İÇİN NE DEDİ? HABERİN DEVAMINDA
[PAGE]Erdoğan, ''Ergenekon'' davasında yargı sürecinin devam ettiğini belirterek, ''Temennim odur ki bu süreç içerisinde hak ne ise yerini bulsun. Onun dışında müdahale asla...'' dedi.
''Davos'taki çıkışınızın düzmece, seçim yatırımı olduğu söylendi. Seçim meydanlarında Davos konusuna girmediniz, neden?'' şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu bir istismar olurdu. Böyle bir gündemi belirleyen ben değilim. Bunu Davos yöneticisi belirledi. Davos'ta koymuş olduğum tavır benim kişisel tavrım değil. Temsil ettiğim milletin milli tavrıdır. Bu milli tavrı kalkıp da oya tahvil etmek bizim karakterimizle bağdaşmaz. Onu söylemeye, konuşmaya ne kişiliğimiz, ne kimliğimiz asla müsaade etmez. Çünkü o bir milli tavırdır. Bulunduğum makama yönelik bir tavırdı, bu tavrı koyduk. O iş orada bitmiştir. Bundan sonraki süreçle ilgili ne getirir ne götürür, o tartışma konusudur. Ama bunun seçim meydanlarına yansımaması gerekir.''
''İKİNCİ ERGENEKON İDDİANAMESİ''
Başbakan Erdoğan, ''Ergenekon davasında ikinci iddianameyi mahkeme kabul etti. Bu iddianamede darbe girişimlerinden söz ediliyor. 3 Kasım 2002'den beri iktidardasınız. Siz 2003-2004 yıllarında darbe girişimlerini hissettiniz mi? Bu sizin gözünüzde nasıl görünüyor?'' şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:
''Olay yargı sürecindedir. Bu yargı sürecinde sizler bize göre çok daha hürsünüz. Olay yargı sürecinde. Bu noktada bir değerlendirme içerisine girmem doğru olmaz, yanlış olur. Biz yürütme organıyız. Yargı bizden talepte bulunur. Güvenlik güçlerimiz de bunun gereğini yapar. Bunun dışında herhangi bir yorum yapamayız. Temennim odur ki bu süreç içerisinde hak ne ise yerini bulsun. Onun dışında müdahale asla...''
Başbakan Erdoğan, ''İddianameye göre Türkiye'de darbe girişimleri var. Bu girişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine de, ''Artık dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu tür darbe girişimleri dönemi çok çok geride kaldı'' dedi.
''İddianamede muhalefet partilerinin de hedef alındığı yolunda iddialar var. Bu sizi şaşırttı mı?'' şeklindeki soru üzerine de Başbakan Erdoğan, ''Sayın Baykal öyle bir şeyi kabul etmiyor zaten. 'Benimle ilgili öyle bir şey yok' diyor. Bu bir iddianamedir. Bunun üzerine yoruma girmek doğru değil'' diye konuştu.
Gazeteci Hüsnü Mahalli'nin, Başbakan Erdoğan'a, sokaktaki vatandaşın telefon dinlemelerinden çok endişelendiğini dile getirerek, bunun nasıl önleneceğini sorması üzerine, gazeteci Deniz Gökçe de ''Sayın Başbakanım çok üzgünüm. Benim telefonum maalesef dinlenmiyormuş. Sınıf düştüm ben'' diye espri yaptı. Başbakan Erdoğan da gülerek, ''Onun teminatı var mı?'' diye sordu.
Erdoğan, telefon dinlenmesi konusunda yasal durumun belli olduğunu ifade ederek, ''Ancak yasal durum belli olsa da bugün telefon operatörlerinin hepsi telefon dinleyebilir mi?'' diye sordu.
Başbakan Erdoğan, gazetecilerin, ''Evet. O zaman sizi de dinleyebilirler'' sözleri üzerine, şöyle devam etti:
''Tabii, ne zannediyorsunuz? Onun için ben ne konuştuğuma çok dikkat ediyorum. Telefonlarda rahat değilim. Ben de çok dikkat ediyorum. Bu sadece Türkiye'ye münhasır bir şey değil. Dünyanın her yerinde bu böyle. Ne yazık ki bu bir sıkıntı. Bunu çıkaracağınız yasa ile engellemeniz görüldüğü gibi pek de mümkün değil. Ama bu işin yasal bir karşılığının olmasını istiyorsanız, yasal müsaadesini alacaksınız. Ve ona göre bu dinlemeyi yapacaksınız. Yasal müsaadesi olmadan bunu yaparsanız, yasal karşılığını bulamazsınız.''
ASKER SİVİL İLİŞKİLERİ
Başbakan Erdoğan, ''İktidarınız boyunca askerlerle ilişkileriniz nasıl seyretti, şu anda nasıl?'' sorusu üzerine de şöyle konuştu:
''Gerek Sayın Özkök, gerek Sayın Büyükanıt, gerek Sayın Başbuğ döneminde 6 yıllık Başbakanlık dönemimde bir iki ufak olay dışında herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Birbirini tanımak, anlamak bu süreci hem çok kolaylaştırıyor hem de aranızdaki güveni çok daha güçlü hale getiriyor. O zaman ülkeniz için yapabileceğiniz işler konusunda da çok daha farklı gelişmeler olabiliyor. Çünkü bir ülkenin hükümeti ile ordusunun birbirine güven kaybı sıkıntıların nedeni olur.
Bir tarafta AB'ye girme sürecinde olan bir Türkiye var. Oradaki standartlar neyse onu A'dan Z'ye yakalayacaksınız. Burada da o güvenin olması esas. Şu anda Türkiye bunu yakalıyor. İnanıyorum ki çok daha iyi günler ülkemizi bekliyor.''
OBAMA'NIN TÜRKİYE ZİYARETİ
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyaretindeki gündemin ne olacağına ilişkin soru üzerine de gündemde Türkiye'nin Orta Doğu'daki konumu, ABD askerlerinin Irak'tan tahliyesi, Afganistan'daki Türkiye'nin rolü gibi konuların olacağını ifade etti.
''Türkiye-ABD ilişkilerini yeterli bulmuyorum. Çok ileri taşınması lazım'' diyen Erdoğan, görüşmelerde ''sözde Ermeni soykırımı'' iddialarının da görüşüleceğini dile getirerek, Amerika'da bazı lobilerin bu sorunu kaşımaya çalıştıklarını söyledi.
Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu konusu, Azerbaycan-Ermenistan ve Rusya-Gürcistan arasındaki sıkıntıların da görüşülerek ele alınacağını ifade eden Erdoğan, bu sorunların bitirilmesinde ABD'nin başat rol oynayabileceğini vurguladı.
Erdoğan, ''Sayın Obama'nın göreve başladığı dönemdeki açıklamalarından hareketle Sayın Obama'nın sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi olması özelliğini kendisinde görüyorum, görmek istiyorum. Ve 'bunu başarmalı' diyorum. Amerika'ya düşen de aslında budur. Çünkü güçlü ülkeler her zaman farklı yorumlanır. Farklı yorumlanmayı Obama ile Amerika tersine çevirebilir. Başarmasını beklemek doğaldır'' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, ''Obama bu söylemlerini yapabilir mi? Lobileri aşabilir mi?'' sorusu üzerine, Amerikalı ilgililerin bölgeye atadıkları kişilerin olumlu tavırlar içerisinde olduğunu dile getirerek, Kıbrıs sorunuyla ilgili adımlarda da olumlu gelişmeler gördüğünü söyledi.
Bu gelişmelerin bazı mahfilleri rahatsız ettiğini belirten Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile yaptığı görüşmelerin çok olumlu geçtiğini belirtti.
Erdoğan, ''Obama'nın ziyareti, geleceğe yönelik çok ciddi temel taşların konulacağı bir zemin olacaktır'' dedi.
GÜL'ÜN IRAK ZİYARETİ
Başbakan Erdoğan, ''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Irak ziyaretinde 'Kürdistan' dedi mi, demedi mi tartışmaları oldu. Bu tartışmaları ve geziyi nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:
''Gezinin çok çok verimli olduğu izlenimini aldım. Özellikle bölücü terör örgütüne yönelik yapılan açıklamalar, özellikle Talabani'nin açıklamaları çok net. Süreç hem ekonomik hem terörle ilgili bana göre çok olumlu geçti.
Bu noktada karşı taraftan da o istikamette bazı adımlar atıldığı yönünde haberler alıyoruz. Bu ziyaretle birlikte atılan adım, orada söylenenlerle kalmamalı. Bunun arkası gelmeli. Bunun takipçisi hem oranın yönetimi olmalı hem de biz olmalıyız. Eğer bu takibi yaparsak hem Irak huzur bulur hem de biz.''
''PKK sorununun çözümünü nasıl gördüğü ve genel af konusuna nasıl baktığı'' yolundaki soru üzerine de Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:
''Bölgedeki ülkelerin ikili münasebetleri gayet iyi. Terörün hiç kimseye fayda getirmediği aşikar. Bunu kendileri de biliyor. Geçmişte halk arasında 'Eve Dönüş Yasası' diye bilinen yasa ile bu işi çözüme kavuşturmayı istedik. Değişik olaylar söz konusu. O nedenle beklenen netice alınamadı. Şu anda Irak, Suriye ve İran münasebetlerinde bu konuda farklılık yok. Aynı şeyi düşünüyoruz. Bu kararlılık içinde çember daralıyor. Batıda da benzer gelişmeler var. Batılı ülkeler eskisi gibi konuya bakmıyor. ABD, Irak ve Türkiye'nin başlattığı süreç bu açıdan önemli. Süreci böylece sağlıklı şekilde aşacağımıza inanıyorum, umut varım.''
YEREL SEÇİMLER
Başbakan Erdoğan, yerel seçimlerle ilgili bir soruya verdiği yanıtta, hizmet üzerine siyaset yaptıklarını belirterek, ''AK Parti Diyarbakır'da seçimi alırsa kimse şaşırmasın'' dedi.
Erdoğan, İzmir'de de seçimi alma konusunda iddialı olduklarını kaydederek, İzmir'de çok kaliteli ve ufku geniş bir adayları olduğunu söyledi.
Türkiye'de krizin dibinin ne zaman görüleceğine ilişkin soruya da Erdoğan, ''Altıncı ay ve yıl sonu arasında bu işin dibini görmüş oluruz. Bu çok fazla uzamaz'' yanıtını verdi.
Erdoğan, büyümenin 2009'da da pozitif değerde kalacağına inandığını belirterek, ihracatın da 100 milyar doların üzerinde bir seyir izleyeceğini düşündüğünü bildirdi.