Bir siyasi partinin kendi içinde
ve benzeri/destekçisi siyasi veya dini kitlelerle siyasi kavgasının
ne kadar berbat olduğunu en iyi bilmesi gerekenlerden
biridir Başbakan
Erdoğan...
Siyaset hayatında
yıldızının parladığı ilk günlerde siyasi rakipleri
birbirleriyle kavgalıydılar…
Bir tarafta ikiye bölünmüş,
parçalanmış merkez sağın temsilcileri ANAP ve DYP…
Diğer yanda merkez solun temsilcileri
SHP - CHP ve DSP…
ANAP, DYP ile CHP –
SHP ve DSP de birbirleriyle kavga
halindeydiler. MHP ise merkez parti olmak gibi bir
düşünce içinde değildi...
Tipik bir ideoloji
partisiydi…
*
* *
Deyin ki merkez sağ ve sol
partiler İslâm
Peygamberinin başarılarının temelinde nelerin yattığını
bilmiyorlardı…
Ama Erdoğan onlar gibi
değildi.
Din eğitimi
görmüştü…
Hz.
Peygamber’in hayatını çok
iyi biliyordu…
Haliyle Hz.
Peygamber’in birçok
başarısının temelinde de düşmanlarının bölünmüşlüğü, beceriksizliği
ve iç kavgaları olduğunu bilmesi
gerekir…
*
* *
Ey güzel
insanlar!.
Hz. Ayşe, Hz.
Muhammed’in Mekke’ye
göç edişinden sonra başarılı olmasını bakın nasıl
anlatır:
“Yevm-u Buas (Evs
ve Hazreç arasındaki savaş), Allah’ın elçisi Muhammed’e bir
armağanıydı. Resulullah geldiğinde (Medine
ahalisi)gruplara bölünmüş, ileri gelenleri öldürülmüş veya
yaralanmışlardı. Allah, onların İslam’a girmesiyle Elçisi’ne
lütufta bulunmuş oldu.”
*
* *
Biliyorsunuzdur ama bir defa
daha hatırlatayım…
Hz. Peygamber Medine’ye göç ettiğinde nüfus
sayımı yaptırmıştı...
Şehrin nüfusu 10.000 kişiydi…
Ve…
Müslümanlığı kabul edenlerin sayısı sadece 1.500
idi…
Yani…
Toplam nüfusun %
15’i…
Oysa 10.000 kişiden 4.500’ü
Musevi, 4.000’i de müşrik
Arap idi…
Yani…
Hz. Muhammed Medine Vesikası’nı yazıp da diğerlerine kabul
ettirdiği o süreçte 10 bin kişiden sadece 1.500’ünü temsil
ediyordu…
Ama
kalan 8.500 kişiyi ikna etmeyi
başarabilmişti…
Neden e nasıl mı?..
Birincisi güvenilir olduğu
için…
İkincisi ise karşısındakilerin
birbirleriyle ve kendi içlerinde de kavgalı oluşları
yüzünden…
*
* *
1994 genel
yerel seçimlerini hatırlayın…
Erdoğan’ın İstanbul’daki
rakiplerini, merkez sağ ile merkez solun durumlarını getirin
gözlerinizin önüne…
Merkez
sağda ANAP ile DYP…
Merkez solda
da SHP – CHP ve DSP kanlı
bıçaklı idiler...
Seçimlerde ANAP (İlhan
Kesici) %
24…
DYP (Bedrettin
Dalan) % 12 oy
almıştı…
SHP % 17 oy
alırken DSP de % 14
oy oranını yakalamıştı...
Yani...
Merkez sağın toplam oyu %
36, merkez solun toplam oyu
ise % 33'tü (seçimlere
CHP de katılmış, % 2 oy almıştı)...
Peki…
Seçimlere Recep Tayyip
Erdoğan ile
katılan RP kaç
oy almıştı?..
Gençlere ben hatırlatayım:
Sadece %
25...
Evet: %
25…
Yani...
Rakiplerindeki bölünmüşlük ve iç
kavga Erdoğan’ı % 25 gibi çok düşük
bir oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
yapmıştı…
*
* *
Demek istemem o
ki…
Erdoğan’ı
başbakanlığa taşıyan temel etkenlerin başında merkez sağ ve merkez
soldaki bölünmüşlük geliyordu.
El hak…
Erdoğan çok
da başarılı bir belediye başkanlığı yaptı…
Bir de okuduğu şiir yüzünden
hapse girip, başkanlık görevinden alınınca; halkın gözünde iyice
büyüdü…
*
* *
Geleyim bugüne…
Erdoğan siyasi
başarısının temelinde yatan işte o gerçekleri ya
unuttu…
Ya da unutmak
istiyor…
Oysa asla
unutmamalı…
Ak Parti – Cemaat
Kavgasının başta Gülen olmak
üzere bütün o harekete zarar verdiği
doğru…
Ama…
Aynı
kavganın Ak
Parti’den
ve Erdoğan’dan
da çok şey alıp götürdüğü sakın ola görmezden
gelinmesin.
Umarım…
Kendisine şans olan rakiplerin kaos ve iç
kavgaları, Başbakan’ın
karşısına bu defa yeni ve fakat bir başka siyasi
partinin Tayyip
Erdoğan’ını
çıkarmaz…