Erdoğan'ın danışmanı Uçum: Hayır çıksa da...

Abone ol

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'dan dikkat çekici referandum açıklamaları geldi. Uçum, referandumdan 'hayır' çıksa da mevcut siyasal sistemle devam edilmeyeceğini, yeni bir düzenlemenin yapılacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hukuk alanındaki başdanışmanı Mehmet Uçum referandum sürecine ilişkin Habertürk gazetesinden Kübra Par'a konuştu. 

Uçum, referandumdan 'hayır' çıkması durumuda olabilecekleri ilişkin öngörülerde bulunarak, "Hayır oyu verdiğinde bunu 'Mevcutla devam edelim' şeklinde okumak siyaseten yanlıştır. ‘Hayır’ çıkması mevcut sistemin devam edeceği anlamına gelmez" dedi. 

Uçum, referandum sonuçlarına ilişkin ise 'Evet konusunda hiçbir şüphe duymuyorum' öngörüsünde bulundu.

Mehmet Uçum'un açıklamalarının detayları şöyle:

ERDOĞAN'IN B PLANI VAR MI?

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın siyaset yapma tarzına ve şimdiye kadarki pratiklerine baktığımızda, halkın vereceği karardan önce senaryo çalışması yapmayacağını söyleyebiliriz. O hep önündeki seçime odaklanır. Halka dayalı siyaset anlayışı vardır, halkın verdiği kararlar üzerinden siyaset geliştirir. Şu anda “Evet”e odaklanmış durumda. Bunun milletin faydasına bir değişiklik olduğu inancıyla pratiğini yürütüyor. Ama halk farklı bir karar verirse, “Evet” değil de “Hayır” çıkarsa, bu, siyasete bir mesaj demektir. Siyaset bundan birtakım sonuçlar çıkarmalıdır. Bu, seçimden sonra değerlendireceği bir durumdur. Ondan önce bir plan yapmış olduğunu düşünmüyorum.

SANDIKTAN HAYIR ÇIKARSA...

“Anayasal sınırlarına çekilmeli” tezi, temelsiz bir tez. Sayın Cumhurbaşkanı’nın seçildikten sonra kullandığı bütün yetkiler Anayasa’dan kaynaklanan yetkilerdir. Hatta o yasal sınırlar içerisindeki bütün yetkilerini kullandığını da söyleyemeyiz. Bu açıdan bakıldığında, “Hayır” çıkması halinde Sayın Cumhurbaşkanı Anayasal yetkilerini kullanmaya elbette devam edecektir. Ancak, “Hayır”ın anlamını iyi değerlendirmek lazım. “Hayır” çıkarsa, halkımızın “Mevcut sistemle devam etmeliyiz” şeklinde bir mesaj vereceği yorumu bana göre hatalıdır. Çünkü bu Anayasa değişikliği sistem anomalisinin düzeltilmesi üzerine yapılıyor. Sistemde bir anomali olduğu noktasında herkes mutabık. Ancak, “Evet” diyenler, “Bu anomali bu modelle değiştirilebilir, Türkiye’nin demokratikleşmesi bakımından bu bir reform adımıdır” diyor. “Hayır” diyenler de “Hayır, bu model bu anomaliyi düzeltmeye yetmez, başka çözümler vardır” diyor. Dolayısıyla halk, “Hayır” oyu verdiğinde bunu “Mevcutla devam edelim” şeklinde okumak siyaseten yanlıştır.

“Hayır” çıkması ancak şu şekilde yorumlanır:

Halk bu modelle bu sorunun çözülmesini yeterli bulmamıştır. Dolayısıyla halkın “Hayır” verirken tereddüt ettiği noktaların giderilebileceği yeni bir reform modeliyle halkın karşısına tekrar çıkmak lazım.

MEVCUT SİSTEM DEVAM ETMEZ 

Halk bu önerilen modeli bu sorunu çözmek için yeterli görmüyorsa, bu modelin -varsa- eksikleri üzerine bir değerlendirme yapmak gerekir. O durumda halkın demokratik kazanımlarını yine taban kabul etmek gerekir. Yani halkın Cumhurbaşkanı’nı doğrudan seçme hakkı ve Cumhurbaşkanı pozisyonunun aktif olması durumu dikkate alınarak yeni bir reform önermek gerekir. ‘Hayır’ çıkması mevcut sistemin devam edeceği anlamına gelmez.

Türkiye’de demokrasinin geldiği düzey ve halkın sahip olduğu haklar itibarıyla parlamenter hükümet modelini ihya etmek mümkün değildir.

BAŞKANLIK RAFA KALKMAZ

Başkanlık önerisi rafa kalkmaz. Ama gerçekten bu model bazı endişeleri giderememişse, o endişelerin ne olduğu tespit edilip onu giderecek şekilde yeni ve güçlü bir model ortaya koyulmalıdır. Benim kişisel görüşüm, “Evet”in çıkması olasılık olarak gerçekçidir ama “Hayır” çıkma ihtimali sadece teoriktir.

‘EVET EĞİLİMİ GÜÇLENİYOR’

Gördüğümüz kadarıyla “Evet” eğilimi güçleniyor. Halk, önerilen bu modelde demokratik kazanımlarının korunduğunu ve kendisinin devlet üzerindeki etkisinin arttığını fark ediyor. Dikkat edin, Türkiye’de halk her türlü seçimde devletle ilişkisinde kendisini rahatlatacak tercihlere oy vermiştir. 1950’de, “Yeter söz milletin” diyen Adnan Menderes’i tercihinde de devletle ilişkisinde onu rahatlatacak bir enstrüman gördüğü için tercih etmiştir. 1983 seçimlerinde darbeciler tümüyle karşı olmalarına rağmen halk Özal’ı tercih etmiştir. 1997’de 28 Şubat darbesiyle 1000 yıl sürecek bir sistem kurulduğu iddia edilmiş ama halk, 2002’de genel başkanı siyasi yasaklı bir partiyi tercih etmiştir. Demek ki, halk devletin verdiği birçok kararı meşru görmeden, siyasetin meşruiyeti üzerinden tercihler yapmıştır. O açıdan baktığınızda, şu anda önüne konan seçenekte de kendisinin devletle ilişkisini güçlendirebilecek, devlet içindeki sistemsel problemleri çözebilecek bir yaklaşım olduğu izlenimi güçleniyor. O yüzden ben “Evet” sonucu konusunda hiçbir şüphe taşımıyorum.

Günün Önemli Haberleri