Erdoğan'ın cezaevi anıları..
Abone olO bölüm, demir parmaklıklar arkasında geçen günleri kapsıyordu. Erdoğan ilk kez o günleri anlattı.
Erdoğan, Samanyolu Televizyonu'nda yayınlanan ''haber kritik''
programında, gazeteci Haluk Örgün'ün sorularını yanıtladı. Uyku
düzensizliğini kendisine düzen yaptığını kaydeden Erdoğan, günlük
çalışma süresinin 15 saati bulduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan,
''Fakat makas çok açık. Kapatmamız lazım. O yüzden gerek ben,
gerekse arkadaşlarım gerçekten yoğun şekilde çalışıp,
koşturuyoruz'' dedi. İstanbul halkının 1994 yılında kendisine
verdiği görevin, bitimine yaklaşık 5 ay kala sona erdirildiğini
anlatan Erdoğan, cezaevindeki günlerini de yoğun bir çalışma içinde
geçirdiğini ifade etti. Orada da günde 6 saat uyuduğunu ve bunun
dışında kalan zamanlarda gelen mektupları el yazısıyla
cevapladığını kaydeden Erdoğan, 4 aylık süre içinde 10 bine yakın
mektuba cevap yazdığını söyledi. Bu mektupların hepsini arşivinde
sakladığını da ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin kuruluş sürecini
anlattı. Bunun için ilk olarak, halkın nabzını tam olarak
yakalayabilmek için 81 ilde 42 bin kişi üzerinde bir kamuoyu
araştırması yaptırdıklarını belirten Erdoğan, ardından siyasal
bilimci arkadaşlarıyla bunun üzerinde bir analiz çalışması
başlattıklarını bildirdi. Birkaç yerde yaptıkları değişik
toplantılardan sonra 14 Ağustos 2001'de partinin kuruluşunu
gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, bununla birlikte birçok
spekülasyonun da yapıldığını belirtti. Erdoğan, ''Sadece bir yerin
oylarına da talip olmadınız'' sorusu üzerine, ''Hayır. Öyle
olursak, o zaman doğum kısır ve sakat olurdu'' dedi. Türkiye'de
siyasetin merkezine oturan bir yapılanmayı gerçekleştirmek üzere
yola çıktıklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, ''Biz kenarları nasıl
merkeze alabiliriz bunun gayreti içinde olduk. Ve şuna her zaman
inandık, yani uçlarda kalanlar ister sağda, ister solda olsun, her
zaman onlar tehlike bölgeleridir. Ama ne kadar oradan merkeze doğru
çekebilirsek, o kadar biz ülkede uzlaşmayı, bütünleşmeyi sağlarız
anlayışıyla yola koyulduk'' diye konuştu. Erdoğan, ''hakkında
güvensizlik söyleminin ısrarla yazılıp çizildiği ve büyükşehir
belediye başkanlığı görevinden bugüne kadar yaşadığı süreçte
samimiyetini nasıl anlatmaya çalıştığına'' ilişkin bir başka soru
üzerine de, samimiyetini uygulamalarıyla ortaya koymak istediğini
söyledi. 4.5 yıllık büyükşehir belediye başkanlığı sırasında
yaptığı hizmetlerin malum olduğunu kaydeden Erdoğan, şunları
kaydetti: ''Ortaya koyduğum hizmetleri hepsi özel görüşmelerde
kabul ediyorlar. Hatta hatta hapse girmeyip seçime girseydim, nasıl
bir seçim kazanacağımızı da itiraf ediyorlar. Ama gel gelelim,
böyle bakıyorsunuz, spesifik bazı konularla saptırmalar yapıp
bunlara takılmak suretiyle bizi eleştirmeye, bundan dolayı bir
güvensizlik izlenimini kamuya yaymaya çalışıyorlar. Ben şu anda
halkımın derdiyle dertlenmeyi kendisine gaye edinmiş bir insanım ve
bunu en ulvi nokta olarak görüyorum kendimde. Eğer ben bir
siyasiysem, benim öncelikli görevim budur. Bunu başarmam lazım.
Örneğin şekilci olmadım. Ama beni yaşam tarzım sebebiyle (güven
vermiyor) diye gösterirlerse, bu bana haksızlık olur.Aileme,
çocuklarıma haksızlık olur.'' Kendisini, inanç sahibi olmayanlar da
dahil toplum içindeki herkesin inancına saygı duymaya mecbur
hissettiğini anlatan Erdoğan, bunun fikir ve düşünce noktasında da
aynı olduğunu ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''Ne kaybederim?
Beğenmiyorum, saygı duyuyorum. Yeter ki o düşünce ve fikir hakaret
taşımasın. Hakaret ettiği zaman bu olmaz, tahriktir. Zaten
toplumumuz ne çektiyse bunlardan çekiyor'' diye konuştu. Gittiği
yerlerde asılan pankartlarda bazen hakaret içeriği bulunabildiğine,
bazılarının da yanlarına yaklaşıp hakaret edebildiğine dikkati
çeken Erdoğan, ''Biz bunlara tahammül ediyoruz. Ama zaman zaman
belki bizim de sigortamızın attığı anlar da olabilir. Bu olduğunda
da ben orada yine yanlış yapmış kabul ediyorum kendimi'' dedi.