Erdoğan’ın adaylığı bile meşru değilmiş !
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması şöyle dursun; adaylığı bile gayri meşru, gayri hukuki ve gayri ahlakidir”...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı
olması şöyle dursun; adaylığı bile gayri meşru, gayri hukuki ve
gayri ahlakidir” dedi.
Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen MHP lideri
Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığının
düşürülmesi gerektiğini savundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1
Temmuz günü Cumhurbaşkanı adaylığını açıkladığını hatırlatan
Bahçeli, “Alnında 17-25 Aralığın çıkmayacak lekesi duran, kalbinde
kin ve nefretin derinlere kazınmış izi bulunan, Cumhuriyet’in kurum
ve kurallarına yapmadığı kötülük kalmayan Erdoğan şimdi cumhura baş
olmak için yola çıkmıştır. Bu durum hakikaten de başlıbaşına büyük
bir handikap ve hüsrandır. Erdoğan adaylık beyanında bulunduğuna
göre, zaman kaybetmeden, daha fazla haksız rekabete neden olmadan,
devletin imkânlarını çarçur etmeden Başbakanlık görevinden
ayrılacak erdemi göstermelidir. Bu demokrasiye saygının ve riayetin
gereğidir. Sanal açılış ve törenlerle Cumhurbaşkanı seçim
kampanyasını yürüten Başbakan, adaylığı kesinleşir kesinleşmez
üzerinde taşıdığı zırhı çıkarmalı, mertçe, yüreklice, adilce diğer
adaylarla aynı şartta meydanlarda olmalıdır. Bir yanda Başbakanlık
görevinde kalıp diğer yanda Cumhurbaşkanı adayı olmak; yürütmeyi
tek elde toplayarak kuvvetler ayrımını ortadan kaldırmanın, yani
demokrasi dışı bir sistemin ön hazırlığıdır. Başbakan otoriter
dürtüler tarafından ele geçirilmiş, tek adamlığa heves etmiştir.
Sicilinde beyaz nokta bulunmayan, iktidarında Türkiye’yi
yalanlarla, aldatmalarla, ayıplı senaryolarla içten içe yaralayan
bir şahsın Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüksek mevkiisine çıkma emeli
taşıması Türk milleti adına talihsizliktir” diye konuştu.
“ERDOĞAN’IN ADAYLIĞI BİLE GAYRİ MEŞRU, GAYRİ HUKUKİ VE GAYRİ
AHLAKİDİR”
Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığının diğer adaylar gibi henüz
kesinleşmiş olmadığını iddia eden Bahçeli, “Artık bundan sonra tüm
sorumluluk, tüm yetki Yüksek Seçim Kurulu’ndadır. Yüksek Seçim
Kurulu bugünden itibaren tarih ve millet huzurunda hayati bir sınav
verecektir. Biz başından beri, Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı
olamayacağına vurgu yaptık, bunu delilleriyle ortaya koyduk.
Cumhurbaşkanlığı’nın; Cumhuriyetin temel değerleri ile çatışan,
Milletin birlik ve beraberliğiyle çarpışan, Devletin temel
kurumları ile cebelleşen bir şahsın sığınağı olmayacağını söyledik.
Devletimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Atatürk’ün
Çankaya’sına kendilerini layık görenlerin bu gerçekleri dikkate
almak zorunda olduğunu hatırlattık. Ayrıca; başörtüsü konusunu bir
istismar aracı olarak siyaset borsasına taşıyanlardan ve
Cumhurbaşkanı seçimi sürecinin malzemesi olarak kullanmaya
çalışanlardan Cumhurbaşkanı olmaz dedik. Türkiye’yi
kutuplaştırandan, milleti 36 etnik parçaya ayırandan Cumhurbaşkanı
olmaz dedik. Şehitlerin vebalini ve kanını taşıyan bebek katiliyle
müzakere yapandan, teröristlere kucak açandan Cumhurbaşkanı olmaz
dedik. Hukuka saldırandan, adaletten kaçandan, rüşvetçilere ve
hırsızlara kol kanat gerenden Cumhurbaşkanı olmaz dedik. Villalara
balya balya dolar yığandan, kamu arazilerini zimmetine geçirenden,
evdeki parayı sıfırlarken haysiyet ve inandırıcılığını da sıfıra
düşürenden Cumhurbaşkanı olmaz dedik. TSK’ya kumpas kurandan
başkomutan olmaz diye seslendik. Türklüğü reddeden, TC’yi silen,
milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkârcıdan Türkiye’ye
Cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olamayacaktır diyerek sarsılmaz
duruşumuzu gösterdik. Ve daha ileri giderek; siyasi görüşü, fikri
aidiyeti, mezhebi ve yöresi ne olursa olsun, ister AKP’li, ister
MHP’li, isterse de CHP’li olsun her vatan evladı Cumhurbaşkanı
olabilir, ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz, milletin terazisi
bu sıkleti çekmez uyarısında bulunduk.
Bugün de aynı görüşteyiz, bugün de aynı kararlılıktayız ve aynı
noktadayız. Hem Cumhurbaşkanı hem de bu kutlu göreve aday olan
şahısların tertemiz bir maziden gelmesi bize göre tartışma götürmez
ön şarttır. Başbakan Erdoğan’ın sırtında 17-25 Aralığın
kaldırılamayacak yükü vardır. Başbakan Erdoğan’ın geçmişine haram,
hıyanet ve hezimet hâkimdir. İktidar yıllarında işlemiş olduğu onca
Anayasa suçu, vatan ve millet muhalifliğiyle kabarmış işbirlikçi
bir sicili bulunmaktadır. Bu itibarla Recep Tayyip Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanı olması şöyle dursun; adaylığı bile gayri meşru, gayri
hukuki ve gayri ahlakidir. Yüksek Seçim Kurulu tarihi bir
sorumlulukla karşı karşıya derken, kast ettiğimiz işte budur. Nasıl
ki milletvekilliği genel seçimine katılacak adaylar ince elenip sık
dokunuyorsa aynısı Cumhurbaşkanı adayı olan kişi ya da kişiler için
de gerçekleştirilmelidir.
“BAYRAK DÜŞMANI PKK’LI ÇIKTI”
“Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanlığına adaylık vizesi alamayacak
kadar şaibeli ve şüphelidir” diyen MHP lideri, şöyle devam
etti:
“Başbakan Erdoğan aday olamayacak kadar kanunsuzluklara batmış,
rüşvet ve yolsuzluğa gömülmüştür. Şayet Türkiye bir hukuk
devletiyse, şayet Türkiye’de adalet henüz ruhunu teslim etmemişse
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığının mutlaka, ama
mutlaka YSK tarafından reddedilmesi lazımdır. Milliyetçi Hareket
Partisi, Başbakan’ın adaylığına itiraz etmekte, aklanmadan,
hakkındaki iddialardan dolayı yargı huzuruna çıkmadan Cumhurbaşkanı
adayı olamayacağını düşünmektedir. Kademe kademe artan
güvensizliklerin müsebbibi bellidir. Başbakan söz, üslup ve eylem
açısından Türkiye’nin boğazına çökmüştür. Siyasi varlığını sadece
kendisine oy verenlerle sınırlayarak bölücülük yapmış, milletimizi
kutuplara ayırmıştır. Başbakan yalan, yozlaşma ve yaftalamada değil
usta, ustabaşı olmuştur. 21 Haziran’da Fransa’da; çok çirkin, çok
vahim, çok kaygı verici bir iddiada bulunmuş ve Diyarbakır’da
bayrak indiren hainin ardında Pensilvanya, CHP ve MHP var diyerek
haddini, hududunu aşmıştır. Ancak bizzat kendisine bağlı güvenlik
ve istihbarat birimleri bayrak düşmanı alçağın ‘Arap’ kod adlı
PKK’lı olduğunu tespit etmiştir. Başbakan belgeli ve ispatlı siyasi
müfteridir. Yalan ve iftira Başbakan’ın hücrelerine kadar işlemiş;
dilini, bahtını, talihini ve kalbini esir etmiştir. YSK’da görev
yapan değerli hukuk insanları inanıyorum ki vicdanlarının sesini
dinleyecekler, hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacaklardır.
Erdoğan’ın şahsında düğümlenen, şahsında somutlaşan vahim isnat ve
suçlamalar adaylığının önünde çok ciddi yasal ve ahlaki engeldir.
Bu engel duruyorken, Başbakan’ın adaylığı resmiyette onaylansa
bile, milli vicdanlarda kesinlikle cevaz ve cevap bulmayacaktır.
Başbakanlık makamı 17-25’in kiri ve pasıyla yeterince aşınmış,
yeterince küçülmüş, yeterince incinmiştir. Allah’tan korkan, kuldan
utanan hiç kimse; yolsuzluğun, kitabına uydurulan hırsızlığın,
milletin alın terini, fakir-fukaranın, garip-gurebanın hakkını gasp
eden birisinin Çankaya’yı mesken tutmasına rıza göstermeyecektir.
Başbakan’ın adaylığı YSK’dan dönmeli, detone olan bu şarkı YSK’da
sonlanmalı, uzun adamın maskesi YSK’da düşürülmelidir. Aksi
takdirde Türkiye dünyaya rezil olacak, rüşvet ve soygun düzeni
teyit ve teşvik edilip dürüstlük ve ahlak hepten mahkûm
edilecektir. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur.”
SELAHATTİN DEMİRTAŞ’A DA ELEŞTİRİ
HDP Eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın adaylığının sorunlu
olduğunu öne süren Bahçeli, “HDP Eşbaşkanı olan zatın bölücü terör
örgütü PKK’yla bağ ve bağlantısı gün gibi meydandadır. Türkiye’ye
düşmanlık besleyen, Cumhuriyet’e diş bileyen, milletin varlığına ve
birliğine saldıran bu PKK’lının Cumhurbaşkanı adaylığı yasalara
aykırı olmakla kalmayıp, milli ruha hakarettir. Ümit ederim ki, YSK
bunu da değerlendirmeye alacak, terörün kuyruğu olmuş, bölücülüğün
dümeninden tutmuş bu Eşbaşkan hakkında detaylı ve ayrıntılı
incelemeyi yapacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin zirve makamına aday
olacak her şahıs asgari müştereklerde buluşmalı; vasıflarının
yanında temiz ve düzgün bir kafa yapısına da sahip olmalıdır. Buna
örnek isteniyorsa büyük bir uzlaşmayla Cumhurbaşkanı adayı olarak
sivrilen Sayın Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’na bakılması
yeterlidir. Buradan Sayın İhsanoğlu’na açık destek veren, vermeyi
düşünen siyasi partilerimize ve tüm vatandaşlarımıza şükranlarımı
sunuyorum. Milli mücadelenin ürünü, şehidin şühedanın göz nuru,
zaferlerin meyvesi Çankaya’ya ancak hak eden, ancak layık olan
çıkabilecektir. Yaşanmış Türk asırları, bin yıldır fedakârlıkla
suladığımız, emek emek büyüttüğümüz, gözümüzden bile sakındığımız
kardeşlik çınarı hepimize tarihi bir sorumluluk, tarihi bir görev
yüklemektedir. Biliyor ve üzerinde ittifak ediyoruz ki, milletin
adına tahammül edemeyen, birliğini ve dirliğini çekemeyen, 29 Ekim
1923’ün anti tezi olmakla mimlenmiş hasis ve hasarlı zihniyetlerin
Cumhurbaşkanı adaylığı büsbütün tutarsızlık ve çelişkidir. Türk
milleti 10 Ağustos’ta muz cumhuriyetine baş seçmeyecektir. Türk
milleti 10 Ağustos’ta kabile devletine şef atamayacak, monark tayin
etmeyecek, diktatör belirlemeyecek; emir, şah, kral
görevlendirmeyecektir. Dahası, Türk milleti 10 Ağustos’ta AKP, PKK,
Peşmerge, İsrail, İmralı canisi, IŞİD, El Kaide, BOP koalisyonuna
Çankaya’yı teslim etmeyecektir. Allah korusun, Başbakan Erdoğan
Çankaya’ya çıkarsa Müslüman katilleri mevzi kazanacak, vaat edilmiş
toprakların hayaliyle rüyalarını süsleyen küresel komplonun eli
güçlenecek, Sevr yanaşmaları 94 yıl sonra kılıcını kuşanacaktır.
Yani karşımızdaki manzara ya zillet ya izzet; ya millet ya da
rezalettir. Bu iki tercihten birisini aziz milletimiz seçecek,
geleceğini riskli veya güvenli hale bizzat kendi iradesiyle
sokacaktır” ifadelerini kullandı.
(İHA)