Erdoğan'ın 28 Şubat anısı Arınç'ı ağlattı
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın 28 Şubat dönemine ait anısı AK Parti Grup salonunda duygusal anlana sahne oldu.
O dönemde yaşanan sıkıntıları kendi şahit olduğu bir
olay üzerinden anlatan Başbakan Erdoğan Bülent Arınç'ı yine
ağlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugünkü parti grubu konuşmasında 28 Şubat döneminde yaşanan sıkıntıları farklı örneklerle dile getirdi.
KIZ ÖĞRENCİLER KAFAYI ÜŞÜTMÜŞ
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, 28 Şubat döneminde
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, Bezm-i Alem
Hastanesi'nde yatarken, bir gün iki kız çocuğu ile hastanede
karşılaştığını ve ''Hayırdır nedir
rahatsızlığınız'' diye sorduğunu belirtti. Kızların
kendisine ''Ne olacak başkanım, kafayı üşüttük''
dediklerini, neden diye sorduğunda da ''eğitim öğretim hakkımız
elimizden alındı da onun için'' yanıtını aldığını ifade eden
Erdoğan, ''Oraya psikolojik tedavi almak üzere gelmişler. O
sadece iki taneydi, sayılar aslında yüzlerce, binlerce kızımız için
geçerli. Bu ülkede bunlar yaşandı, bunların ahı, vahı yerde kalır
mı?'' diye konuştu.
28 ŞUBAT'IN YIL DÖNÜMÜNDE ERDOĞAN NELER
DEDİ? NECİP FAZIL'IN SÖZLERİYLE İLGİLİ
KILIÇDAROĞLU'NUNELEŞTİRİLERİNE NASIL KARŞILIK
VERDİ:
[PAGE]
28 Şubat'ta da millet iradesinin, milletin kendisinin hedef
alındığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Seçimle gelmiş, anayasa ve yasalar çerçevesinde görev üslenmiş
bir hükümet kışkırtmalar, kirli senaryolar, bazı medya ve sivil
toplum örgütlerinin de içinde yer aldığı tertipler marifetiyle
görevden uzaklaştırılmış, siyaset dizayn edilmek, vesayet altına
alınmak istenmişti. 28 Şubat'ın arkasında çok büyük bir enkaz
bıraktığını özellikle hatırlatmak isterim. En başta demokrasi ve
Türkiye ekonomisi bu müdahaleden ağır bir yara almıştır. Tıpkı 27
Mayıs ve 12 Eylül'de olduğu gibi Türkiye fakirleşmiş, dışlanmış,
yokluğu, yoksulluğa ve umutsuzluğa mahkum olmuştur.
Yüzlerce insan inançlarından, görüşlerinden, görünüşlerinden dolayı
bu süreçte mağdur edilmiştir. Bürokraside cadı avı başlatılmış,
hukuksuz işten atmalar, uzaklaştırmalar, sürgünler yaşanmış,
fişlemeler, fişlenmeler gerçekleşmiş. Televizyon ekranlarından ve
gazete sayfalarından inançlı kesimlerin hissiyatları ağrı bir
saldırıya maruz kalmıştır. Hükümet ağır bir kuşatma altına
alınırken, yerel yönetimler de farklı baskılar altına alınmış,
belediyelerin hizmet üretmesinin, çözüm üretmesinin önüne
geçilmiştir. 28 Şubat'ta sadece siyaseti değil, toplumu da dizayn
etmek gibi gerçekten fecaat arz eden bir niyet sergilenmiş,
ilkokullardan üniversitelere, Kur'an kurslarından camilere kadar
her alanda milletin hissiyatıyla uyuşmayan düzenlemeler
yapılmıştır. Üniversite kapılarında milletin evlatları rencide
edilmiştir, nice kız öğrenci inançlarından dolayı, kılık
kıyafetinden dolayı eğitimden soğutulmuş, kılıf kıyafetlerinden
dolayı eğitim hakkından mahrum bırakılmıştır.''
BİN YIL SÜRECE SÖYLENENEN 28 ŞUBAT'IN MİMARLARI TARİHTEN
SİLİNMİŞTİR
''Bu iş elhamdülillah şu anda yoluna girdi, rayına oturdu'' diyen
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''27 Mayıs, 12 Eylül bu millete çok ağır bedeller, çok ağır
faturalar yükledi. Aynı şekilde 28 Şubat'ta bu ülkede ağır bedeller
ödetmiş, ağır faturalar yükleşmiş, Türkiye'nin kalkınma ivmesini
yavaşlatmış, iyice düşürmüş, Türkiye'nin ilerleme hamlesine ağır
bir darbe vurmuştur. Biz, 28 Şubat'ın mağduru olarak bugün gururla
ayaktayız, buradayız. Sizler, 28 Şubat mağdurları olarak bugün
büyük bir gururla ayaktasınız, buradasınız. TBMM, 28 Şubat'ın bir
mağduru olarak bugün burada ve millet iradesini gururla, onurla
temsil ediyor. 28 Şubat'ta hakkı yenen, mağdur edilen, rencide
edilen nice kardeşimiz artık haklarına kavuştu, haklarına
kavuşuyor, üniversite kapısından döndürülen, ikna odalarında
işkenceye maruz bırakılan, eğitim hakları ellerinden alınan kız
kardeşlerimize bugün geçte olsa artık itibarları iade ediliyor, ama
inanın 28 Şubat'ın mimarları bugün toplum önüne çıkmaktan, toplumun
huzuruna çıkmaktan çekiniyor, tarih ve toplum karşısında telafi
edilemez bir mahcubiyet yaşıyorlar.
Şahsi hırsları, çıkarları için millet iradesini çiğneyenleri ne
toplum, ne de tarihi asla affetmeyecektir. Şundan emin olun, tarih
28 Şubat'ın mimarlarını olduğu kadar taşeronlarını, taşeron sivil
toplum kuruluşu yöneticilerini, taşeron medya kuruluşlarını ve
yazarlarını da üzerinden bin yıl bile geçse affetmeyecek,
alınlarındaki o kara lekeyi silemeyecektir. 27 Mayıs'ın mimarları
bu millet tarafından mahkum edilmiştir, 12 Eylül'ün mimarları bu
millet tarafından yokluğa mahkum edilmiştir. Bin yıl süreceği
söylenen 28 Şubat'ın mimarları da 15 yıl içerisinde unutulmuş,
tarihten silinmiştir, millet onları da elinin tersiyle bir kenara
itmiştir.''
HESABI SORULUYOR
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 12 Eylül
ile yüzleştiğini, yüzleşmeye devam ettiğini, yine bir 12 Eylül
günü, 12 Eylül 2010'da yapılan bir halk oylamasıyla 12 Eylül'den de
hesap sormaya başladığını, 12 Eylül'cülerin yargılanması için hukuk
yolunun açıldığını anlatarak, ''Hiç kimsenin endişesi olmasın. Bu
millet 28 Şubat ile de yüzleşiyor ve yüzleşmeye devam edecek. 28
Şubat'ın bu ülkeye, millete, demokrasi ve ekonomiye ödettiği
bedelin hesabı soruluyor ve sorulmaya devam ediyor'' dedi.
NECİP FAZIL'IN SÖZLERİ
Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda telekonferans yoluyla
katıldığı AK Parti İstanbul Gençlik Kolları Kongresindeki
konuşmasında kullandığı, Necip Fazıl Kısakürek'e ait ifadelerin
günlerdir konuşulduğunu, ''fırtınalar kopartılmak'' istendiğini
belirterek, Kısakürek'in ''Dininin, dilinin, beyninin, ilminin,
ırzının, emeğinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik...''
ifadelerini kullandığını anımsattı.
BİZ KİME KARŞI HANGİ DİLLE KONUŞULACAĞINI İYİ
BİLİRİZ
Bu sözlerin sahibinin kim olduğunu bilmeyen cahillerin hemen yorum
yapmaya başladığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Çünkü o da zindanlarda çok çekti, oralardan haykırıyor. Bazı
Cumhuriyet Halk Partililer nasıl olduysa Yunus Emre'yi hatırlamış,
bize Yunus ile cevap veriyor. Biz, kime karşı Yunus'un, kime karşı
da Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun diliyle konuşacağımızı çok iyi
biliriz. Mazlumun, mağdurun, masumun, yolda kalmışın, ihtiyaç
sahibinin, insanın karşısında bizim dilimiz Yunus'un dilidir,
Mevlana'nın dilidir, ama zalime karşı, diktatörlere karşı, dikta
heveslilerine, millet iradesinin düşmanlarına, onların
taşeronlarına karşı da dilimiz Köroğlu'nun dilidir, Dadaloğlu'nun,
Necip Fazıl Üstad'ın dilidir.
Merhum Mehmet Akif'in çok bilinen dizelerini bir kez daha
hatırlatıyorum. Diyor ki Akif; 'Geçmişten adam hisse kaparmış, ne
masal bir şey. Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi eder. Tarihi
tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü
ederdi.' 27 Mayıs'tan ibret alınmadığı için 12 Mart yaşanmıştır, 12
Mart'tan ibret alınmadığı için 12 Eylül yaşanmıştır. Tüm bunlardan
gerekli ders çıkarılmadığı için 28 Şubat yaşanmıştır. İşte AK
Parti, bu kısır döngüyü kırmıştır, AK Parti, yaşananlardan ders
çıkararak 9 yıl boyunca demokratikleşme alanında tarihi reformlar
yapmış, tarihi adımlar atmıştır. Millet iradesi bu dönemde anlam
kazanmıştır, içerik kazanmıştır. Millet iradesi, AK Parti döneminde
güç kazanmıştır. Her türlü vesayetçi sistemin üzerine kararlılıkla
gidilmiş, millet iradesine kasteden çetelere karşı cesaretle
mücadele verilmiştir. Dün olduğu gibi bugün de yarın da hiçbir
şekilde vesayeti kabul edemiyor, millet iradesine dönük hiçbir
girişime müsamaha göstermiyor, göz yummuyoruz.''
ATANMIŞLARA UYARI
Başbakan Erdoğan, vesayetçi sistemin, vesayetçi siyaset anlayışının
millet iradesine musallat olmasına hiçbir zaman müsaade
etmeyeceklerini, izin vermeyeceklerini vurgulayarak,
''Demokrasilerde karar da yetki de milletindir. Demokrasi dışı
kurumların yasama, yürütme ve yargıya hükmetmesini de demokratik
erklerin sınırlarını aşmasını da aynı şekilde kabul etmeyiz.
Milleti gayri mümeyyiz görüp, milletin vesayetini, velayete muhtaç
görüp kendi şahsi hırs ve çıkarlarını öne çıkaranlar, bugün artık
karşılarında milleti buluyor, milletin partisi AK Parti'yi
buluyorlar'' diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bizim babalarımız, 27 Mayıs'ın gölgesinde yaşadılar, bizler 12
Eylül'ün gölgesinde yaşadık, ama bugün 28 Şubat'ın da müdahaleci
zihniyetin de gölge etmesine izin vermiyoruz. Genç nesillerin
istikbalinin gölgelenmesine seyirci kalmayız. Bugün burada tekrar
ifade ediyorum, çarpık bir zihniyetin, kendisini milletin üzerinde
gören bu şekilci, kibirli ve ukala zihniyet, çıkarının zedelendiği
her dönemde, millet iradesini çiğnemekten çekinmemiştir. Ne yazık
ki başta CHP olmak üzere kimi siyasi partiler de bu zihniyetin
taşıyıcılığını ve hamiliğini yapmıştır.
27 Mayıs'a zemin hazırlayan, 27 Mayıs müdahalesine çanak ve alkış
tutan CHP olmuştur. 12 Eylül müdahalesine zemin hazırlayan aynı
şekilde CHP olmuştur, 28 Şubat'ta sessiz, tepkisiz kalan kenarda
ellerini ovuşturan yine CHP olmuştur. Bunlar demokrasiyi sadece
kurultaylarda işlerine geldiği için hatırlıyorlar.''