Erdoğan'ı yargılayacak mısın?

Avrupa Birliği ülkelerinin büyükelçileri, Muharrem İnce'ye soruyor: "İş başına gelince Erdoğan'ı yargılayacak mısın?" Bu soru size bir mesaj vermiyor mu?

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Aylardır bir tehlikeye dikkat çekiyor, "Eğer AK Parti 24 Haziran seçimlerini kaybederse, 25 Haziran'da en küçük sorunumuz seçim kaybetmek olacak" diyorum. 

Birileri ne demek istediğimi anlamamış olacak ki "Bu meseleyi biraz daha açar mısın?" diye yazıyor.

Aslında daha önce detaylarına girmiştim.

"24 Haziran sadece bir seçimin kaybı olmayacak. O seçimden sonra Abdulhamid döneminden sonra ne yapıldıysa aynısı yapılacak. Erdoğan ve AK Parti'ye 16 yıl boyunca oy veren herkes, yaşanacak acıdan payına düşeni alacak" demiştim. 

"AK Parti benzeri bir oluşumun bir daha iktidara gelmemesi için, Erdoğan ya da Erdoğan gibi bir adamın tekrar ülke yönetimini ele almaması için gereken neyse onu yapacaklar" diye uyarıda bulunmuştum. 

Hayali konuşmuyor, kehanette bulunmuyorum.

Bakınız arkadaşlar...

Ankara'da, Avrupa Birliği Büyükelçileri ile iftarda bir araya gelen CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, büyükelçilerin kendisine, "Cumhurbaşkanı seçilirsen Erdoğan'ı yargılayacak mısın?" diye sorduğunu açıkladı.

Anlamayanlar olabilir diye burayı çift dikiş geçeyim:

CHP'nin adayı, oruç tutmayan Avrupa Birliği üyesi ülkelerin büyükelçileriyle iftarda buluşuyor! Büyükelçilerin sorduğu ilk soru, "Sen iş başına gelirsen Erdoğan'ı yargılayacak mısın?" oluyor. 

Bu soru size bir mesaj vermiyor mu?

“Bu adamların derdi, tasası, karın ağrısı nedir? Neden Erdoğan'ın yargılanmasını bu kadar çok istiyorlar” diye sormuyor musunuz kendinize?

Bu sorunun muhatabı olan Muharrem İnce seçim meydanlarındaki tüm konuşmalarında, altını çizerek "Ben adil bir yargı sistemi kuracağım, O adil yargı Erdoğan'ı yargılar mı yargılamaz mı orasına karışmam!" diyor. 

Sadece Muharrem İnce mi?

İyi Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, neredeyse çıktığı her meydanda, içinde biriken kin ve öfkeyi dışa vuruyor. İş başına geldiğinde Erdoğan'dan hesap soracağını söylüyor. 

Bu durum size manidar gelmiyor mu?

Bunlar dursun bir kenarda...

Erdoğan'ın karşısına çıkan bütün adaylar "Yerli otomobili yaptırmam. Kanal İstanbul'u yaptırmam. Hızlı tren projesini, şehir hastaneleri projesini durduracağım" diyor mu?

Allah, Peygamber aşkına arkadaş...

Siz hiç; HDP'li, CHP'li, İyi Partili veya Saadet Partili bir seçmenin, "Bu projeleri durdurursanız size oy veririz" dediğini duydunuz mu?

Ben duymadım. 

Adını saydığım partilere oy veren seçmenler bile bahsini ettiğim projelere karşı çıkmıyorken, aday olan liderler kimin isteğini yerine getirmek için bu projeleri durduracağını söylüyor, "Erdoğan'ı yargılayacağız, siz rahat olun" diyerek kime selam çakıyor, kimlerin arzu ve isteklerini yerine getireceklerine dair söz veriyor?

Birbirimizi kandırmayalım. Kime selam çakıldığını da, kime söz verildiğini de çok iyi biliyoruz.

Bu tehlikeden dolayı, "Eğer AK Parti 24 Haziran seçimlerini kaybederse, 25 Haziran'da en küçük sorunumuz seçim kaybetmek olacak" diyorum. 

İçinde bulunduğunuz coğrafyaya şöyle bir dönüp bakın. Giden liderlere ve o liderlerden sonra yaşananlara bir bakın. 

Saddam'dan sonra Irak'ın hali ne oldu? Kaddafi'den sonra Libya ne hale geldi? Muhammed Mursi'den sonra Mısır'da neler yaşandı? Avrupa'nın demokrasi getireceğiz bahanesiyle girdiği Ortadoğu coğrafyasında huzura eren bir tek ülke var mı parmakla göstereceğiniz?

Evet; onlar Arap Baharı ya da küresel darbeler marifetiyle indirildi. Sırada senin ülken var. Senin ülkende darbeyle başaramadıkları şeyi bu kez seçimle başarmak istiyorlar. 

Küle ve köze dönüştürdükleri ülkelere ne yaşattılarsa, seçimden sonra Türkiye'ye aynısını yaşatmak için harekete geçtiler. 

Tekraren söylüyorum.

Seçimi kaybetmek sadece Erdoğan'ı ilgilendiren bir mesele olmayacak. 16 yıl boyunca onun ardından giden kim varsa, Erdoğan'la aynı akıbeti yaşayacak. 

Avrupa'ya direnen, onların istila, işgal ve yağma girişimlerini bozan bir lider daha gelmesin diye, milyonlar o liderin arkasında bir daha durmasın diye ellerinden geleni ardına koymazlar.

Irak'ta, Libya'da, Mısır'da ve Suriye'de milyonlarca insanı nasıl katlettilerse, öyle katledecekler. O ülkeleri nasıl yağmaladılarsa, bu ülkenin birikimlerini de öyle yağmalayacaklar.

Bu iş, kısa sürede Muharrem İnce'nin de Meral Akşener'in de Temel Karamollaoğlu'nun da istemediği duruma gelecek. "Erdoğan'ı yargılayacak mısınız?" diyen güçler, ülke yönetimini onlara bırakmaz.

Bırakmayacak!

“Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar değerlidir” sözünün gereği yerine getirilecek.

Bu yazıyı kaleme alma nedenim budur.

Şunun bilinmesini isterim ki ben bu yazıyı Erdoğan'ın karşısında saf tutanlar için falan da yazmadım. Onların, Erdoğan'ı sevme veyahut ona oy verme gibi bir mecburiyetleri yok. Onlar, elbette ki inandıkları lider ya da liderlerin ardından gidecek, buna sözüm yok. 

Ben, bugüne kadar Erdoğan'a ve AK Parti'yi inanıp, bugün çeşitli gerekçelerle AK Parti'ye oy vermeyecek olanlara, "Milletvekillerini sevmedim. Belediye başkanları bize hizmet etmedi. Biz, şu veya bu konuda mağduruz" diyenlere sesleniyorum.

16 yıl boyunca yapılan ekonomik ve askeri darbelerin tek bir nedeni vardı. 16 yıl boyunca inandığınız, güvendiğiniz ve sevdiğiniz adamla aranızda oluşan sevgi ve güven bağını kesmek. Yani Avrupalının deyimiyle, "Böl, parçala, yönet" taktiği...

İlk kez bunu başarabileceklerine inanıyorlar.

Bölündüğünüz anda parçalanacaksınız. Parçalandıktan sonrası çok kolay... 

Ve inanın...

Gelecek olanlar size hizmet için, sizin mağduriyetinizi gidermek için gelmeyecek. 

Benden uyarması!..

Ha...

Bu yazıyı okuyup da "Erdoğan ve AK Parti kaybediyor olmasa bu yazı yazılmazdı" diyen muhalifler olabilir.

Hiç boşuna heveslenmeyin, bu seçim ilk turda Erdoğan, AK Parti ve MHP lehine bitecek! 

Bu yazıyı yazma nedenimi sorgulayacak olursanız. 

Bir tek kişinin dahi aramızdan ayrılmasına gönlüm razı olmadığı için yazdım. Bu topraklarda size değil bir adam, bir kedi daha vermeme yeminimizi hatırlatmak adına yazdım.