Erdoğan'ı çılgına çevirecek sözler
Abone olBir zamanlar birlikte siyaset yapmışlardı. Ama şimdi Mehmet Bekaroğlu Erdoğan'ı ağır eleştiriyor. Bu eleştireler Erdoğan'ı iyice sinirlendirir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kurmaylarıyla geçmişte
birlikte siyaset yapan, Saadet Partisi ve Fazilet Partisi'nin eski
yöneticilerinden psikiyatrist Mehmet Bekaroğlu, 28 Şubat'ın
yıldönümünde AKP iktidarına yönelik çarpıcı değerlendirmelerde
bulundu.
Önce Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan ardında da Necmettin Erbakan
ile yollarını ayıran Bekaroğlu, bu isimlere yönelttiği eleştiriler
nedeniyle yıllardır 'Müslüman solcu' olarak diye
biliniyor.
Akşam Gazetesi'nden Utku Çakırözer'in haberine göre; Ankara'da
'özellikle' bir 28 Şubat günü açtığı muayenehanesini kapatmak
zorunda kalarak İstanbul'a yerleşen Bekaroğlu ile AKP iktidarını ve
gündemdeki tartışmaları konusundaki değerlendirmeleri şöyle:
ERDOĞAN KENDİNİ 3. ABDULHAMİT OLARAK GÖRÜYOR |
'Erdoğan müthiş bir dindardır, kadere inanır. Allah'ın lütfunu tamamlayacağına inanır. Hedefi cumhurbaşkanı olmak. Kendisini 3. Abdülhamit gibi görüyor. O kesimlerde Abdülhamit'in önemi büyüktür.' 'Erdoğan'ın seçime yakın kullanacağı kozlar, onun iradesinin dışında öne çekiliyor. Yargıyla bu kadar sert kavga, kapatma davası gibi unsurlar seçim kazandıracak, arkasından cumhurbaşkanlığı getirecek şeyler. Öyle inanıyor. Ama bu sünger daha su çeker mi bilmiyorum. Cumhurbaşkanlığı için riske edip işleri de bozabilir. Yol kazaları olabilir.' |
MAĞDURİYETİN SONU
'28 Şubat yarattığı mağduriyetle AK Parti'yi iktidar yaptı.
Şimdi ise Erdoğan ve partisi bu mağduriyetin bitişini
yaşıyor. Sadullah Ergin'in açıklaması 27 Nisan'da Cemil
Çiçek'in açıklamasına benzetildi. Ama o zamanki haklı bir
mağduriyetti. Şimdi biraz farklı. Bu taktik tutar mı emin değilim.
İnişe doğru bir dönüm noktasındayız.'
SAVAŞ TEKNİKLERİ AYNI
'AK Parti artık 'biz güçlüyüz' havasında. Bunu en iyi anlatan Avni
Doğan'ın 'şimdi de biz fişliyoruz' sözleridir. Şimdiki
kavga, güçlünün güçsüzü patakladığı kavga değil artık. Eşit güçler
arasında bir kavga. İkisi de psikolojik savaş yöntemleri
kullanıyor. Millet ve halk bunun yavaş yavaş farkına varıyor.'
'Kendilerine uygulananları başkalarına uyguladıkları anda
AK Parti mağduriyetini kaybetmiştir. Bir yerde 'yeter'
denecek kendilerine de. 28 Şubat'ta askerlerin dinlettiğine benzer
biçimde özel telefon görüşmeleri bu kez Ergenekon'da yayınlanıyor.
Aynı ahlaksızlık. Aynı psikolojik savaş teknikleri. Bunlar bu
teknikleri kullanmaya başlayınca masumiyetlerini, meşruiyetlerini,
mağduriyetlerini kaybetti. Halbuki karşılarındakinin yöntemleriyle
oynamak yerine, halk desteğiyle devam etmeliydiler.'
ZAAFLARI EŞİTSİZLİK
ERDOĞAN PADİŞAHLIKTA HOCA'YI GEÇTİ |
'Başbakan'ın iki zaafı var. Biri kendisi germe politikası ustalarından. Soğuk savaş döneminde yetişti. En yumuşak konuşurken bile olmuyor. Beceremiyor. Tabiatı bu. İkincisi de Erdoğan'ın kafasında bence bir 'tam demokrasi' anlayışı yok. Kendilerine karşı olan sisteme karşı çıkarken onun yerine herkese söz hakkı veren demokrasi inşa edilmiyor. Karşıdaki mutlak doğruya karşı o da 'ben doğruyum' diye geliyor. Eleştiriye asla tahammülü yok. Hele hele parti içinde eleştiriye
hayat hakkı hiç yok. Oysa parti kurulurken yenilikçilerin en öne
çıkan tarafı parti içi demokrasiyi savunmalarıydı. Erbakan parti
içinde padişahlıkla suçlanıyordu. Ama Hoca'nın müthiş özelliği
vardı. Herkesi dinlerdi. Erdoğan onun çok ötesinde padişah
oldu. Kimseyi de dinlemiyor.' |
'Çok eleştirilecek yönleri var bu iktidarın. 'Cip'
benzetmesini ilk ben yaptım. Bir başörtülü kadın yağmurda
eskice pardösüsü, iki çocuğu ile durakta bekliyor. O arada cipiyle
geçen başka bir örtülü kadın onların üzerine su
sıçratıyor. Durum bu. 'Müslümanlık'ta bu olmaz, siz bunu
yaptınız' demiştim. Çok tuttu.' 'AK Parti'ye yapılacak
muhalefetin en temel noktası eşitlik olmalı. Eskiden
muhafazakar insanlar varoşlarda aynı mahallelerdeydi. Şimdi
ayrıldılar. Zenginleşen farklılaştı, mahalleyi terk etti
korunaklı sitelere çekildi. Artık eşit değiller.
Buradan patlak verecek. Eşitlikçi, vicdanı rahat bırakan, bu
milletin değerleriyle problemi olmayan muhalefet indirecek bu
iktidarı.'
DIŞ DESTEKLE GELDİLER
'Bu arkadaşlar 'biz reel siyaset yapıp dünya gerçeklerini dikkate
alacağız' diye çıktılar yola. İçerideki vesayetçi baskı rejimini
dışarıdaki güçlerle dengeleyerek iktidar oldular. AB, ABD,
Yahudi lobisi kim akla geliyorsa herkesten destek aldılar.
Ekonomik olarak da Kemal Derviş'in programını harfiyen uyguladılar.
Ortadoğu'da ve diğer bölgelerde Türkiye'den ne bekleniyorsa
onu yaptılar. ABD'nin söylediği 'model ortaklık' bu
coğrafyadaki İslamcıları ehlileştirmek ve AK Parti gibi yaparak
iktidara getirme planıdır. Ilımlı müslümanlar ve seçilmiş
muhafazakarlarla devam edecekler'.
28 ŞUBAT BİTTİ Mİ?
28 Şubat'ı o dönem de Türkiye'deki gelişmeler olarak
kabul ederseniz süremedi. Ama yukarıda anlattığım ılımlı
İslam modeli düşünüldüğünde 28 Şubat aslında Ortadoğu'da olup
bitenlerdir. Türkiye'deki sonucu AK Parti, bölgemizdeki
sonucu ise büyük Ortadoğu projesidir...'
GÜL-ERDOĞAN ÇEKİŞMESİ BİR HAYAL
'Görev süresi bitince Gül emekli olur. O cenahta herkes
Gül'ün Erdoğan'dan ötürü başbakan ve cumhurbaşkanı olduğunu
bilir. Laikçi kesim hep Gül-Erdoğan çekişmesi bekledi ve
bekliyor. Ama bu bir hayal. Böyle bir şey yok. Taraflarındaki
adamları kuruyor bu söylentileri.'
GÜÇLÜLER, ZAYIFLARI DÖVDÜ
Psikyatrist Bekaroğlu, 28 Şubat döneminde Trabzon'da öğretim
görevlisiydi. Bekaroğlu o dönemi 'Hakkımdaki yayınlar yüzünden
İlkokul 2. sınıftaki çocuğuma arkadaşları 'Baban Atatürk
düşmanıymış, sen okula gelme' dediler. Güçlüler, zayıfları böyle
'dövüyor'du' diye anlattı. 1998'de FP'den milletvekili seçilen
Bekaroğlu, partinin kapatılması sürecinde Tayyip Erdoğan ve
Abdullah Gül'den gelen AKP davetlerini reddetti. 2009'da geri
döndüğü SP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olan
Bekaroğlu, oyların yüzde 5'ini topladı.
ÇANKAYA ZİRVESİ DOLMABAHÇE BULUŞMASI GİBİ
'Son operasyonlar tarihidir. Ben destekliyorum. Benim rahatsız
olduğum, aynı Dolmabahçe görüşmesi gibi bu kez de Başbakan
İspanya'dan gelsin de Genelkurmay Başkanı ile görüşsün diye
beklenmesi. Kapalı kapılar ardında bir şey çevriliyor
havası. Yaşananların yeni, kurulanın tam demokrasi olduğunu
tartışmalı hale getiren işte bu tavırlar. Kendisi kapalı kapılar
ardında bir şey yapınca normal, başkaları yapınca problem
oluyor.'
PAZARLIK İMAJI YANLIŞ
'Köşk'teki toplantıda gözaltındaki komutanlar için 'bu tutuklansın,
bu tutuklanmasın' pazarlığı yapılıyor mu bilemiyorum. Ama böyle bir
izlenim doğması, sürmekte olan yargı sürecine, savcılara, hakimlere
yazık eder çünkü çok önemli işler yapıyorlar. Dün Veli Küçük ile
ilgili laf söyleyemiyorduk. Bugün bir cunta yapılanması ciddi ciddi
yargılanabiliyor.'
EN BÜYÜK YARAYI TEKEL'DEN ALDI
'ErdoĞan Tekel işçilerine müdahale gibi bir hata yapmaz. Zaten
büyük yanlış yaptı ama bu yargı ve asker olayları onu örttü. En
büyük muhalefet Tekel işçisinden geldi, en büyük yarayı da oradan
aldı.' 'Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın eşlerinin başlarının örtülü
olması örtülü-örtüsüz, dinci-laik demeden emekçilerin işten
atılmasını engelleyemiyor bu ülkede. Abdestli MÜSİAD'ın da, başı
açık TÜSİAD'ın da krizde ilk aklına gelen işçi çıkarmak.'