Erdoğan'dan zehir zemberek sözler
Abone olPartisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, gelecek yıla bıraktığı YÖK Yasa Tasarısı konusunda net konuştu: "Halkın isteği eninde sonunda gerçekleşecek."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletin kendilerine verdiği
temsili milletin verdiği hedefler istikametinde devam
ettireceklerini belirtti. Erdoğan, Meclis'in Temmuz ayı ortalarına
kadar yoğun bir şekilde çalışacağını belirterek, Avrupa Birliği
yolunda çıkarılması gereken acil yasalar bulunduğunu ifade etti.
Erdoğan'ın sözleri, YÖK Yasası konusunda izlenecek yola ilişkin
ipuçları olarak değerlendirilirken, Yasa'nın yeni yasama dönemine
bırakılacağı şeklinde yorumlandı. Başbakan Erdoğan, TBMM Grup
Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer
tarafından kısmen veto edilen YÖK Yasası ile ilgili tartışmalara
değindi. Cumhurbaşkanı Sezer'in takdirini kullanarak yasayı veto
ettiğini hatırlatan Erdoğan, Sezer'in gerekçede ortaya koyduğu
yorumlar hakkında birşey söylemeyeceğini kaydetti. Devletin
tepesinde satır aralarına sıkıştırılmış atışmaların doğru
olmayacağını vurgulayan Erdoğan, YÖK Yasası'nı eleştiren çevreleri
ağır sözlerle suçladı. Devletin kurumları arasında ihtilaf
çıkararak halkın bir bölümünü zan ve töhmet altında bırakmakla bu
ülkeye iyilik yapılamayacağını vurgulayan Erdoğan, millet iradesini
temsil eden Meclis çoğunluğunu küçümsemekle Türkiye'de istikrara
hizmet edilemeyeceğini ifade etti. Hukukun üstünlüğünün, kimseye
hukukun üstüne çıkma hakkı vermediğini ve hiçbir makamın hukukun
üstünde olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bu Meclis'i tahkir etmek,
milleti tahkir etmektir. Hiçkimse kaba bir çoğunluk polemiği
yaratarak siyasetin sınırlarını daraltmaya kalkmasın. Azınlığın
çoğunluğa tahakkümü otoriter yapıyı davet eder" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Sezer'i de bu Meclis'in çoğunluk esasına göre
seçtiğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, halka
yaslanan demokrasi anlayışından geri adım atmadan yollarına devam
edeceklerini belirtti. Partisi'nin ve Hükümet'in YÖK Yasası
konusunda bundan sonraki tavrı konusunda da ipuçları veren Erdoğan,
Temmuz ayı ortalarına kadar Meclis'in yoğun bir şekilde
çalışacağını ve bu süre içinde AB üyeliği yolunda öncelikli çıkması
gereken yasalar bulunduğunu belirtti. AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, YÖK Yasası ile ilgili tartışmalara
değinerek, ''Millet iradesini temsil eden Meclis çoğunluğunu
küçümsemekle ülke yönetilmez. Parlamentolarda azınlığın çoğunluğa
tahakküm ettiğini hiç duydunuz mu?'' dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in takdirini kullandığını, yorumlarını da ekleyerek
yasayı Meclis'e geri gönderdiğini belirten Erdoğan, ''Bu bir
haktır, istediği gibi yorumlayabilir. Ben bunun üzerinde fazla
konuşacak değilim'' diye konuştu. Erdoğan, partisinin TBM grup
toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer'in bazı maddelerini yeniden görüşülmek üzere TBMM'ye geri
gönderdiği YÖK Yasası'na değindi. Halkın arzusunun eninde sonunda
gerçek olacağını, ülkeyi halkla birlikte güçlü ve müreffeh
kılacaklarını belirten Erdoğan, devlet ile milleti her alanda
buluşturmanın siyasetçilerin en önemli görevi olduğuna işaret etti.
''Devlet ile toplum arasında yaralı alan kalmamalıdır'' diyen
Erdoğan, Türkiye'nin tarihi ve stratejik önemine yaraşır bir itibar
ve güç kazanmaya başladığını, dünyada kazanılan bu itibar ve
içeride kazanılan istikrarın gözlerinde ışık olmayan, halkla aynı
yöne bakmayan, halka benzemeyen, halkın sevgi ve üzüntüsünü
paylaşamayan bazılarını üzebileceğini söyledi. Bu kesimlerin
demokrasiyi adalet değil, ayrıcalık olarak gördüğünü savunan
Erdoğan, bunu üzülerek ifade ettiğini vurguladı. Oxford
Üniversitesi'nde ve dün 88 ülkeden İstanbul'a gelen bin 500
gazeteciye hitaben yaptığı konuşmada, demokrasi yolunda dev adımlar
atan Türkiye'nin tezlerini anlatırken Ankara'dan duyduğu haberlerin
kendisinin bu üzüntülerini beslediğine işaret eden Erdoğan, şöyle
konuştu: ''YÖK ile ilgili olarak TBMM'nin gönderdiği yasa,
Cumhurbaşkanlığından geri dönmüştür. Cumhurbaşkanı, takdirini
kullanmıştır, yorumlarını buna ilave etmiştir ve yasayı Meclis'e
iade etmiştir. Tabi, bu bir haktır. İstediği gibi de
yorumlayabilir. Ben bunun üzerinde fazla konuşacak değilim. Bu
yorumun üzerine kalkıp da (Niye şöyle dendi, niye böyle dendi, niye
böyle bir yorum yapıldı) bunları da ifade edecek değilim. Çünkü,
ülkenin yönetimlerinde, devletin tepesinde kalkıp bu tür
kişiselleştirilmiş veya satır aralarına sıkıştırılmış bazı
atışmaların doğru olmadığına inanıyorum. Bunu, ülkemin geleceği
açısından da böyle düşünüyorum. Ancak, şunu sormadan da
geçemiyorum; Peki şimdi ne olacak? 20 yıllık YÖK sorunu çözüldü mü?
Çocuklarımızın önündeki haksız rekabet açıldı mı? Yoksul Anadolu
çocuklarının önü açıldı mı? Türkiye'nin mesleki eğitim sorunu,
eğitim sorunu mu çözülmüş oldu? Devletin kurumları arasında ihtilaf
çıkararak, halkın demokratik insani karakterini dondurarak
kehanetlerle halkımızın bir bölümünü, zan ve töhmet altında
bırakarak bizler bu ülkeye iyilik yapamayız.'' ''SEÇİMLER NİYE
YAPILIYOR?'' Erdoğan, millet iradesini temsil eden Meclis
çoğunluğunu küçümsemekle ülkeye istikrara hizmet edilmeyeceğini
ifade ederek, ''Milletim adına bir gerçeğin altını çiziyorum;
seçimler niye yapılıyor?'' diye sordu. Seçimlerin, millet
iradesinin TBMM'ye yansıması ve bu Parlamento'da çoğunluk esasına
göre karar alınsın diye yapıldığını kaydeden Erdoğan, konuşmasına
şöyle devam etti: ''Acaba parlamentolarda azınlığın çoğunluğa
tahakküm ettiğini hiç duydunuz mu? Parlamento içinde az oyla çok
oyun alt edildiğini duydunuz mu? Böyle bir şey var mı? Bizler,
uluslararası arenalarda ne kadar coşkuyla ülkenin başını göğe
erdirmek istiyorsak, maalesef birileri de bu başarıdan rahatsızlık
duyuyor. Bu başarının bizim kar hanemize yazılacağını kalıcı
olduğunu düşündüklerinden midir, istikrarsız siyaset günlerinden
kalan alışkınlıklardan mıdır, bunları bilemiyorum. Ama milletin
sevinci kursağında kalsın diye, sanki bir çevrede özel bir gayret
sarf ediliyor. Onların kimlikleri ve sıfatları üzerinde durmuyorum.
Benim üzerimde durduğum; ileri sürülen tezler, konulardır. Bu
yazılı ve görsel medyada da vardır, siyasilerin arasında da vardır,
belli sivil toplum örgütlerinin başında olanlarda da vardır. Tüm
bunlarda ortaya maalesef ön kabullerin, önyargıların çıkmasıyla ne
kadar yanlış olduğunu görüyoruz.'' ''ZAMAN KAYBETTİRİLİYOR''
Konuşmasına, ''Türkiye'nin büyük yürüyüşüne zaman kaybettiriliyor''
diyerek devam eden Erdoğan, ''Biz, kaybettiğimiz şu sinerjiyi
dışarı verebilsek, kaybettiğimiz mesafenin çok daha ilerisinde
olurduk. Bir bardak suda fırtına koparmak isteyenler, bekledikleri
fırtına kopmayınca vehimler, korkular, öcüler, heyulalar üretmeye
çalışıyorlar. Oysa hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü, hiç kimseye
hukukun üstüne çıkma hakkını vermiyor. Bu böyle bilinsin. Hukuk
devletinde hiçbir makam ve mevki hukukun üstünde değildir''
görüşünü kaydetti. Erdoğan, ''Avrupa kıtası, zamanın bizi getirdiği
bu kritik kavşakta verebileceği en doğru cevabın ne olduğunu
hassasiyetle düşünmelidir'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM grup
toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, devlet-millet
bütünleşmesinden parlayan iradeyle bugün dünyanın 22. büyük
ekonomisi haline geldiğini belirtti. Ülkeyi bu kadar kısa bir zaman
içinde karanlıklardan aydınlıklara çıkaran gücü ve potansiyeli
herkesin iyi düşünmesi gereğine işaret eden Erdoğan, ''Milletimizin
bu büyük dinamizmini dikkate almayanlar, Türkiye'nin yakın bir
gelecekte ulaştığı büyüklüğü gördüklerinde bu yaptıklarından çok
pişman olabilirler'' dedi. Türkiye'nin, AB ülkeleri ile ekonomik
ilişkileri sürdürecek ve dünyanın her köşesiyle ekonomik
ilişkilerini geliştirme imkanına sahip bir ülke olduğuna dikkati
çeken Erdoğan, şöyle konuştu: ''AB'nin ekonomimize katacağı ilave
değerleri elbette istiyoruz; ama bizi üyelik fikrine sevkeden asıl
dinamik bu değildir. Bizim AB üyesi olmaktan asıl muradımız;
gelişme yolunda Avrupa kıtasının birikimlerinden azami ölçüde
faydalanmak ve kendi rengimizle Avrupa renklerini
zenginleştirmektir. Böylesi beraberliklerin, dünyanın bugün en çok
ihtiyaç duyduğu şey olan barış ve demokrasi kültürünün
yaygınlaşmasında çok önemli işlevler üstlenebileceğine inanıyoruz.
Avrupa kıtası; zamanın bizi getirdiği bu kritik kavşakta
verebileceği en doğru cevabın ne olduğunu hassasiyetle
düşünmelidir. Türkiye, özünde temsil ettiği insani değerler ve
uygarlık yolundaki parlak hamleleriyle dünyanın yakın geleceğine
damgasını vuracak bir konuma mutlaka ulaşacaktır. Bugün bu milletin
aydınlık ideallerine inanmayanlar da o günler geldiğinde
kuruntularında ne kadar haksız olduklarını görecek ve
üzülecekler.'' Erdoğan, içeride ve dışarıda ülkeyi yükseklere
taşımak için çetin ve bir o kadar onurlu bir mücadeleyi bakan,
milletvekili, teknokrat ve bürokratlarla birlikte yürüttüklerini,
işadamlarının buna katkıda bulunduğunu ifade etti. Erdoğan,
konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: ''Şunu iftiharla söyleyeyim
ki attığımız her adımda milletimiz ile birlikte, eleleyiz. Bu kutlu
birliktelik, inşallah Türkiye'nin ertelenen rüyalarını
gerçekleştirecektir. Bu yolculuğumuz da bu kutlu rüyayı
gerçekleştirinceye kadar devam edecektir. Türkiye'nin ertelenen
rüyası, tam ve sağlıklı bir demokrasidir. Bunu başarmaya mecburuz.
Hukuktur, adalettir, eğitimden iş alanlarına, ekonomiden
uluslararası ilişkilere kadar halkın rüyası, haksız rekabetin
önlenmesi, her alanda herkese fırsat ve imkan eşitliği
sağlanmasıdır. Halkın bu arzusu eninde sonunda gerçek
olacaktır.''