Erdoğan'dan 'yeni anayasa' tarihi
Abone olHabertürk'ten Yiğit Bulut'a konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan birbirinden önemli açıklamalarda bulundu.
İNTERNETHABER.COM - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Habertürk'ten Yiğit Bulut'un sorularını yanıtladı. Erdoğan
referandumdan siyasete, ekonomiden icraatlar ,
YAŞ kararlarında dış politikaya, HSYK'dan İstanbul depremine
değin bir çok konuda açıklamalarda bulundu...
İşte Yiğit Bulut'un soruları ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın açıklamaları...
Neden evet demeliyiz?
Bu işi tek cümle ile ifade etmek istersek. Darbe anayasası mı,
milletin anayasası mı? Millet yıllardır bunu değiştirecek iradenin
gelmesini bekliyordu. Millet bu iradeyi gördü ve bizi
sıkıştırdılar. Biz de bu adımları attık. Muhalefeğt bunu AK Parti
projesi oarak sunuyor. Bu ne AK Parti ne de şahsımın projesidir. Bu
AK Parti'nin kapatılması öncesinde yapılan bir hazırlıktır. Biz bu
değişikliği muhalefetle yapmayı arzu ederdik. Arkadaşlarım ana
muhalefete gitti ve red oyu aldı. Diğer muhalefet 'kahve içmeye
gelirler' dedi ve reddetti...
Sizin TBMM'den getirdiğiniz metinlerin bazıları Anayasa
Mahkemesi'nde değiştirildi. Dolayısıyla TBMM'den çıkan metin halka
gitmiyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
12 EYLÜL'DE 'EVET' OYU BEKLİYORUZ
Bizim gönlümüz esasa girmeden bunun çıkmasıydı. Yine de bütünü
olarak baktığımızda rahatsız edici bir netice doğurmadı. Şu anda
milletten gelecek 12 Eylül'deki 'evet' oyu bekliyoruz...
Siz daha kapsamlı değişiklikten yanasınız. Ama Türkiye'de
bazı tepeler var ki aşılamıyor. Bundan sonra daha kapsamlı
değişiklik düşünüyor musunuz?
Şu andaki yapılan değişiklik kapsamlı değişikliğin kapı
aralamasıdır. Bundan sonra o endişe edilecek yapı da sözkonusu
olmayacak. Bu yapı milletin iradesinin egemen olduğu bir havayı
getiriyor. İnanıyorum ki, 2011 seçimlerinden sonra parlamentoda
ciddi bir konsensus oluşmasa dahi bu beklenen anayasa değişikliğini
gerçekleştirecektir. Böyle bir değişikliği talep eden bir yapı
parlamentoda oluşursa yapılır, yoksa mevcut değişiklikle yola devam
edilir.
Son ankette AK Parti'nin oylarında yükselme var. 2011'de de
tek başına iktidar mı?
Ben doğrusu o beklentinin içindeyim... Durmak yok yola devam.
2011 son seçimim olacak demiştiniz. Başkanlık
sistemine mi doğru gidiliyor. Yoksa Cumhurbaşkanlığı mı?
BİZ KOLTUKLARA YAPIŞIK DEĞİLİZ!
Benim bu ifadelerimin altında yatan gerçek yola çıkarken biz
parti tüzüğümüzü böyle hazırladık. Tüzükte bir milletvekili
dördüncü kez yapamaz ara verir ondan sonra aday olur. Genel
başkanlıkta da o zamanki yıla göre 5 kez üstüste başkanlık
yapabilir sonra ara vermesi gerekir. Ben partimin tüzüğünü
söylüyorum. Şu koltuklara oturan bir daha kalkmamacısına
oturmamalı. Zirvedeyken buralardan çekilmek çok daha güzel olur.
Siz o koltuğa dışarıdan da lojistik destek verebilirsiniz.
Zirvedeyken koltuklar bırakılmazsa birileri o koltuktan
indiriverir...
Sizin lider olamayacağınız bir siyasi yapı olabilir mi?
Sistemde bir değişiklik mi olacak?
PARLAMENTO DAHA DA GENÇLEŞECEK
Çok net konuşayım. O günlerde yola çıkarken. Biz AK
Parti'yi kollektif akılla oluşturduk. Cumhurbaşkanımızdan tutunuz
şu anda aramızda olan olmayan birçok arkadaşımla oturduk günlerce,
haftalarca çalıştık. Türkiye genelinde 42 bin denek üzerinde
kamuoyu araştırması yaptık. Eğer siz bir haraketi tek lider
üzerinde bina ederseniz, peki o tek kişi öldü ne olacak? O hareket
batacak mı? Siz kollektif şuur oluşturursanız o kişiyle bağımlı
olmazsınız. Bayrak yere düşmemesi lazım. Benim en büyük arzum
şuydu. Seçilme yaşını 25'e indirdik. Türkiye'de artık parlamentonun
yenilenmesine inanıyorum. Tarihimize baktığımızda bir Fatih Sultan
Mehmet'i görüyoruz. Seçme seçilmeye göre daha zordur. Zor olan
seçmektir. Şimdi parlamentonun içerisinde 25-30 aralığında bu
seçimde yeni gençler girecek.
27 Mayıs'la 12 Eylül'ü nasıl algılıyorsunuz?
Erdoğan'ın bu soruya yanıtı için ikinci sayfaya geçiniz?
MENDERES'İN O FOTOĞRAFINDAN ÇOK
ETKİLENDİM
Ben 27 Mayıs'ın olduğu dönemlerde 7-8 yaşında bir çocuktum. Babam
demokrattı. O günleri kendisinden dinler o zamanlarda idam sephası
sahnelerini yanılmıyorsam Hayat Mecmuası'nda merhum Menderes elleri
arkadan bağlı idam sephasına götürülüyor. Unutamadım
tablolardan bir tanesiydi. Bir de merhum Özal'da gördüm o tabloyu.
Özal da kapalı spor salonunda kendisine atılan mermi isabet etmedi.
O da 'Allah'ın verdiği canı kimse alamaz' demişti. Bunlardan çok
etkilendim. Bu yolda olabilecek hiçbir şey sizi yolunuzdan
yıldırmaz. Ben 18 yaşından beri siyasetin içerisindeyim. Yukarıdan
inmedim. 27 Mayıs ve 12 Eylül'e baktığımızda biz bir zihniyet
dönüşümünü gerçekleştirmemiz lazım. Bunu yaparken bir de iade-i
itibarı getiriyoruz. Bunu başka yerlere çekmeye gerek yok. Oralarda
parmağı olanların birçoğu pişman olduğunu söyledi. Bazıları aynı
şekilde devam edenler oldu. 'Bir sağdan bir soldan idam ettik
dengeyi sağladık' diye yakışıksız sözler oldu. Bu çok çirkin
yaklaşım tarzıydı. Bir yanlışı babamız da yapsa kabullenmemiz
lazım. Sorulacak hesap varsa bunu sormamız lazım. Biz zihniyet
değişimini yapıp Türkiye'de artık bu tabloları yaşamak istemiyoruz.
Kimse bu tabloları mazur göstermek istemesin. Eğer sivil siyaset
istiyorsak buna hep birlikte sahip çıkacağız.
ORDUMUZ HEPİMİZİN ORDUSU
Ordumuz hepimizin ordusu. Ordumuzun anayasa
çerçevesinde hareket etmeli. Zaten TSK üyeleri de bunun idraki
içerisinde. Siyasette kurumlaşmada sancılar çekti. Ben partimin
kapatılmasıyla ilgili dava açıldığında ben muhalefeti yanımda
görmedim. Onlar 'hesabını versinler' dedi. Biz ne yaptık ki
neyin hesabını vereceğiz. Demek ki siyaset bizde hala
kurumsallaşamamış. Tayyip Erdoğan suç mu işledi, bedelini
ödesin.
Osmanlı'ya bakarsanız hangi sadrazam iyi bir şey yapmaya
kalkıyor, kellesini alıyorlar. Sadrazam asmaya alışmış bir toplum
1960'da Başbakan asıyor. Hesaplaşma belki de 200-300 yıllık. Kim ki
yerleşik sisteme karşı çıkmış kelle gitmiş. IMF ile
anlaşmadığınızda ben çok korktum. Siz korkmuyor
musunuz?
Bizde bir gelenekçilik var. Gelenekçi yapıyı bozmak zordur.
Bozarsanız aydınlık yarınlara çıkarsınız. Bu nedir, bu
istemezükçülüktür. Ama bu da bozulacak. IMF meselesine gelelim. Bu
ülkede IMF'nin kaymağını egemen güçler yediler. Biz IMF konusunda
soru işaretleri ortaya koyduğumuzda akıl veriyorlardı, 'daha fazla
geciktirmeyin' diye. Ben arkadaşlarıma 'Biz IMF'nin kapısında
dilenci değiliz, cüzi de olsa ortağıyız' dedim. IMF bize
yöneten değil ortağı anlayışıyla bakacak. Bize para verebilir
ama siyaseten yönetme noktasına giremez. Ben özerk kurumlardan
memnun değilim, bedelini hükümet ödüyor. Bu konuda IMF Başkanı'na
da söyledim. Biz IMF'nin dediklerini yapmadık. 3 yıldan bu yana IMF
ile çalışmıyoruz. Ne oldu? Küresel krizi yaşadık, ama inanın bizi
teğet bile geçmedi. Geri kalmış ülkelerde faizin yüksek
olmasının nedeni sömürüdür. Allah'ın verdiği canı Allah'ın
alacağına inanacaksınız... Beyaz gömleği giyip iradeyi ortaya
koyacaksınız. Başka yol yok bunun...
Buradaki egemen güçler güçlerini kaybettiler mi? Türkiye'de
ne zaman birilerinin nasırına basılınca 'irtica' deniyor.
İkincisi bölücülük. Bunlar zaman zaman alevleniyor. O egemen güçler
tamamen pasifize oldu mu?
Özellikle irticanın safsata olduğu ortaya çıkıyor. Bu ülkede
inancını yere getirenlere mürteci diyenler çok büyük zulüm
yaptılar. Ben irticayı Akif'in dilinde şöyle anlarım:
Erdoğan'ın M.Akif'in dizeleriyle verdiği yanıtı okumak için
üçüncü sayfaya geçiniz
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
Artık gerçekleri görüyorlar. Ben İstanbul'a belediye başkanı
olduğum gün dediler ki, "Otobüslerin bir tarafında erkekler bir
tarafında kadınlar oturacak" dendiler. Trenden bir kız düştü, 'Kızı
trenden attılar' dediler. Onun faturasını bize kesmek istediler.
Alkollü yerler kapatılacak dendi. Nerede? Hepsi devam ediyor.
Eğlence dünyası da devam ediyor. Belediyenin tesislerinde alkollü
içki içirmedik. Niye, çünkü alkollü içki içiliyor diye
gelemeyenler var. Kardeşim alkollü olan yerler de var. Git orada iç
oralar serbest. Bölücülük meselesine gelelim. Bölücülükte mesele
ne? Mesele terör... Türkiye ne zaman kalkınıyor, bölücü terör
örgütü devreye giriyor. Şehitlerimizin sayısı artmaya başladı.
Şimdi tekrar bir haraketlenme ve canlanma var. Burada polisimiz
askerimiz elimizden geleni yapıyoruz. Burada hatalar yok mu?
Elbette var. Bunların üzerinde oturalım konuşalım. Medyadaki
temsilciler bizden randevu talep etsinler, oturalım konuşalım.
Bugün Yiğit Bulut kardeşim bana telefon açsa randevu istese
'Hayhay' derim. Televizyonda şok şok diyorsun, teröre hizmet
ediyorsun...
Bunlar niye yapılıyor sizce?
ÜLKEM KAZANACAKSA PARTİM KAYBETSİN!
Bunlar ülkemizin gelişmesine engel şeyler. Zapetero iyi arkadaşım. Ne diyor biliyor musun, "Biz muhalefetle oturup terörde mücadelede başardık" Ama biz muhalefette oturamadık ki. Biz Şemdinli'de, Yüksekova'da mücadele verirken onlar Ankara'dan bize bindirmeye başladılar. Şehitlerimizin üzerinden prim yapmaya çalıştılar. Her zaman söylüyorum: Ülkem kazanacaksa partim kaybetsin! Toplu sözleşmeye niye hayır diyorsun, çocukların istismarına niye hayır diyorsun? Şimdi hakimler Van'dan, Edirne'den, Sinop'tan oylamaya katılacaklar. Aynen temin söylediğim gibi istemezük. Çünkü kontrol elden gidiyor... Mesela siviller askeri yargıda yargılanamayacak! Daha ne istiyorsun?
Muhalefet sayın Başbakan Yüce Divan'a gideceği için
kendi Anayasa Mahkemesi'ni kuruyor deniyor.
Başbakanın bu soruya verdiği yanıtı okumak için dördüncü sayfaya
geçiniz...
Abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan şüphemiz olsun.
Belediye başkanıyken hapse girdim çıktım bir anda dosyalar azaldı.
Biz milletvekili olunca bu dosyalar milletvekili olmamız hasebiyle
kaldırıldı. Muhalefetin başkanı çıkıp 'kalpazan' diyor. Bu çok
terbiyesizce bir ifade. Kalpazan sahte para basan demek. Bu ülkenin
başbakanına bu yapıştırmayı yapmak çok terbiyesizce... O dediği
dosya AKBİL davası. İki arkadaşım beraat etti. Ben sadece ita
amiriydim. Bunları söylemek ayıptır... Bizim CHP'den nasıl bir
İstanbul aldığımız ortada... Metroyu yaptık, tünelleri açtık.
Dağları deldik yahu!
İSTANBUL BENİM SEVDAM...
Medyada bunlar yazılmıyor çizilmiyor diye mi
kızıyorsunuz?
Bütün bu yapılanlarla birlikte insan gurur duyar değil mi?
Bunlar bizimle bu gururu paylaşması lazım. Avrupa'da çeşme açılıyor
gurur duyuyorlar. Yahu çeşme değil dağ be kardeşim dağ! Denizin
altına o tüpler nasıl yerleştirilmiş. Üsküdar Sarayburnu'na nasıl
bağlanmış orayı bir görmek lazım... Üçüncü köprünün güzergahı
belirlendi yine istemezük. Yahu kardeşim artık Türkiye gelişti. Bir
haneye kaç araba düşüyor, bir bak... Buradan rantiyeler
doğacakmış. Tabii ki doğar, oralar değerlendir. Bu da sizin başarı
hanenize yazılır. Arazanin değeri ile arsanın değeri bir mi?
Bazıları istemezük, olmayacak diyor. İstanbul'da kongre salonu mu
vardı canım kardeşim. Muhsin Ertuğrul'u yıkıp daha iyisini
yapacağız dedik, yine istemezük dediler. Bu İstanbul'un
ihtiyacıydı. Bir tane Haliç'in kıyısına yaptık. İşte koskoca Dünya
Bankası ve IMF toplantısını orada yaptık. İstanbul'da turizmde
bedel attı. Otel fiyatlarına bakın nasıl arttı... Deniz
taşımacılığı da çok zenginleşti. Şimdi Avcılar'dan Söğütlüçeşme'ye
kadar geliyorsun. Otomobille gelmeye kalksan 40 dakikada gelirsin.
Metrobüsle 27 dakikada geliyorsun. Sabiha Gökçen ihtiyaca cevap
vermez hale geldi neredeyse... İstanbul benim sevdam...
MEDYADAKİ KARTELİ BİZ YIKTIK!
Sayın Başbakan medyaya çok çatıyor deniyor. İcraatları
yazmadığı için kendi medyasını yarattı deniyor?
Bu gazetelerin hiçbirisi benim değil. Tamamen kendi vicdanı ile
hareket ediyor. Belki savunma refleksinden kaynaklanıyor. Başbakan
olmadan önce ben bunları bilmezdim. Reklam alacak hemen
telefonla tehdit. Niye bana reklam vermiyorsun? Yahu mecbur muyum
sana reklam vermeye. Reklam vermediği takdirde canına okuduk
mantığıyla hareket ediyorlar. Hele hele bir de menkul
kıymetlerdeyse. Hep istedim ki medyada çoğulculuk olsun.
Monopolleşme olmasın. Tekelcilik olmasın istedik ve medya kartelini
yıktık... Bu karteli de biz çökerttik. Şimdi çoğulculuk var bu tabi
güzel bir şey...
411 el kaosa kalktı manşeti bana göre en kötü manşettir...
Millet iradesine kaos demek...
Benim üzüldüğüm yeni bir şey daha var. 411'de yer
alan aktörlerin bir kısmı da kendini inkar ediyor. Biz burada
farklı bir şeyi özellikle düşünmek istiyoruz. Parti yöneticileri
ile tabanda fark var. Bu ülkede her öğrenci istediği kılık
kıyafetle okuluna gidebilmeli. Okul buna bir çerçeve koyabilir, o
ayrı mesele. Bırakın bu çocujklarımız okula gitsinler. Okuma azmi
olanlara kapıları kapatırsak yazık olmaz mı? 411 elden bir kısım
MHP'dendi...
Neden? Bunu kim yapıyor? Anayasayı bir yönlendirme var. Bu AK Parti anayasasıdır, diyorlar. Berbaer bunu yaptık. 411'deki hedefi bununla berbaer yeni yapılacak düzenleme ile de özgürlükler noktasında da aydınlığı olacak. Bu bunu getiriyor. Niye buna karşı çıkıyorsun? Şu anda MHP'li kardeşlerim, o gün orada evet-hayır yazacak partilerin amblemleri olmayacak. Bu halk oylaması, burada parti yok. Burada senin geleceğin var. Buna oy veriyorsun. Şimdi bizim bunu başarmamız lazım. Bugüne kadar yapılmış olan halk oylamarında da halk bunu başardı.
HERKES İNANCINA GÖRE OKULUNA
GİDEBİLMELİ
Bu ülkede herkes inancına göre okula gidebilmeli. Okulun kuralları
olabilir o ayrı. 411'in içinde olanlarla, bunu mahkemeye
götürenler beraber oldu. Ben MHP'lilere de CHP'lilere de
sesleniyorum. Sen partine yine gönül ver ama bu anayasaya evet oyu
ver.
REFERANDUM GÜVEN OYLAMASI DEĞİL...
Çok farklı evet çıkarsa...
Erdoğan'ın bu soruya verdiği yanıt için beşinci sayfaya geçiniz
Türkiye bir şeye alışacak. İlan edilen zamanlarda Türkiye seçim
yapmasını öğrenmesi lazım. Erken seçim mantığını silip atalım.
Arkadaşlarıma şunu söyledim, sakın bunu güven oylaması olarak
algılayamalım. Bu AK Parti'nin değil milletin projesidir. Bu
anayasa değişiliği içinde CHP'nin de MHP'nin de istekleri var.
SP, BBP evet diyeceğini açıkladı. Bir de yeni 12 Eylüller olmasın
diyenler oluyor. Bazı STK'lar evet diyor. Yeterli olmasa da evet
diyorlar. Bu aynı zamanda bir kapının açılmasıdır. Ciddi bir
değişikliktir.
TÜSİAD zaman zaman eleştirilerini kamuoyu ile paylaşıyor.
Halkın iradesin eipotek koyanlarla, dernek kurup ipotek koyanlar
arasında bir fark yok. Sürekli hükümete eleştiride bulunabiliyor.
Bu sizi rahatsız etmiyor mu?
ANADOLU SERMAYESİ DAHA SAMİMİ!
Biraz tepkli oluyorsa bu tepkinin altında yatan o. Onlar
milletin temsilcisi değil. Biz milletin temsilcisiyiz. Onlar gücünü
sermayeden alıyor. 16 milyon seçmen bize görev vermiş. Sermayeden
gücü bir yere kadar alırsınız. Bize de destek olmanız lazım. Ben
onları çok dinledim. Her zaman dinliyoruz. Bazen haddi tecavüz
olduğu zaman da bizim gereğini söylememiz lazım. Senin paran olduğu
kadar benim de arkamda milletim var. Ben valilerime her sokağa
gireceksin diyorum. Benim mesle sağlık bakanlığında bir ekibim var.
Neyse rahatsızlık onun üzerine gider. Bir ayrımclık olmasın.
Anadolu sermayesini daha samimi görüyorum. TÜSİAD kendisini çek
etsin. Bu anayasayı beğenmiyorsa çıksın açıkça hayır desin,
gerekçelerini de söylesin. Diyemiyorsan da çık açıkça ben bu
değişikliği destekliyorum desin.
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ TARİHİ ZİRVESİNDE
Dış politikada ne değişti? ABD yönetimi (ültimatomu) iki saat içinde kendi gazetesini yalanladı?
Dışarıda da saptırmalar oluyor. Türk medyası da bunu kullanıyor. ABD Türkiye ilişkileri tarihin zirvesindedir. Biz aramızda gayet sıcak ifadler kullanırız. Bana arkadaışm der. Bizim tokalşırken olan resmimizi bile bizim aleyhimize kullandılar. Silah alışverişinde bazı sıkıntılar kendi ülkelerin iç sorunlarıdır. Biz bazı değerlendirmelerimizi kongremizi gerekçe göstererek erteleriz. Biz insansız hava aracını kendimiz üretir hale geldik. Türkiye artık tarihiyle coğrafyasıyla istikbaliyle buluşuyor. 60 ülke ile vizeyi kaldırdık. Bu çok ciddi bir sıçarama. Komşu ülkelerin hemen hepsiyle münasebetlerimiz ilerledi. Türkiye bir cazibe merkezi haline geldi. Ben bununla da gurur duyuyorum.
İran her zaman bize öcü olarak anlatıldı. Ekonomik bilançoya baktım. Şimdi İran'la işbirliği yapamayınca IMF ile çalışıyorsunuz. Bundan sonrasını nasıl görüyorsunuz?
Biz komşularla ayrım yapmaksızın münasebetlerimizi geliştireceğiz. Başın ağrıdığı zaman komşunuzun kapısını çalarsınız. Kuzey Irak'a git Türkleri görürsünüz. Biz doğalgaz tüketiminde çeşitliliği sağlamamız lazım. 380 kilometre kara sınırımız var İran'la bunu gömezden gelemezsiniz. Kasrı Şirin'den bugüne bir komşuluğumuz var. 780 km Suriye ile sınırımız var. Şimdi böyle kuşatılmışsızn bunlarla münasebitiniz olmayacak.
ABD'den baskı görüyor musunuz?
O dönemde oldu(Tahran anlaşması) ama artık yok. Balkanları düşünün, Kafkaslarla aynı şekilde varız.
Peki eksen kayması?
Tilki yetişmediği üzüme koruk dermiş. Eksenin kaydığı yok. Su yatağında akmaya başladı. Bundan rahatsız olanlar var. Türkiye güçleniyor. Şimdi MHP'nin halini düşünün hep Türk iş dünyası... Ama 3.5 yıl TİKA Sayın Bahçeli'ye bağlı olarak çalışmıştır. Biz Orhun Anıtlarına kadar gittik. 46 km yolu TİKA ile birlikte yaptık. Balkanlar'da TİKA'nın yoğun bir çalışması var. Bosna'da, Kosova'da... Kim tarihine sahip çıkıyor? Biz sahip çıkıyoruz. Okul, su, yol bunları getiriyoruz. Biz ecdadımızdan aldığımız mirası çocuklarımıza da verelim. Şu anda Afganistan'da TİKA var. Afganistan'da hastanelerle, yollarla...
YAŞ süreciyle ilgili söylemek istediğiniz?
TSK TEAMÜLE GÖRE DEĞİL YASALARLA YÖNETİLMELİ!
YAŞ gayet güzel bir şekilde yapıldı. Konuşulanların hepsi dışarıdan söylenenler... Tabii YAŞ da kendi yapısı içinde, yani ismi üstünde... Burada kararlar çıkar, burada karalar çıktıktan sonra Genelkurmay Başkanı çıkacaksa, Bakanlar Kurulu'nun, Cumhurbaşkanının onayıyla... Burada bazı isimler üzerinde mutabakat sağlayamadık. Bunu müdahale olarak değerlendirmeyelim de... Başbakan olsun, cumhurbaşkanı olsun burada yetkilerini kullanabilirler. Bu anormal bir şey değil.
Bundan sonra böyle mi olacak?
Gerekirse olur. Teamül dendiği zaman bana göre bu şık değil. Bir ordu, teamüllerle değil, yasalarla yönetilir.
Sivilleşme yolunda bir adım diyebilir miyiz?
Yanlış olur, sivil irade zaten 7 yılda yetkisini kullanmıştır.
Ergenekon süreci...
Ben tabii sizin kadar rahat değilim. Yürütme olarak bize düşen görev neyse yargının bizden talebini yasalar içinde yerine getirmeye çalışırız. Süreç devam etmektedir.
Evet ama çok polemik oldu. Savcı-avukat...
Maalesef bu polemikler oluyor. Ama bugüne kadar sümenaltı edilen şeyleri biz ne talep edildiyse ortaya çıkardık. Geçenlerde çok ciddi sayıda emniyet mensubu yakalandı. Bazıları askerle karşılaştırıyor. Silahlı kuvvetlerin mensubuyla emniyet farklı. Poliste böyle bir şey yapıldığında anında müdahele edebiliyorsunuz. Emniyet, silahlı kuvvetler şaibe kabul etmez.
İzmit depreminin yıldönümü. Siz başbakan olarak bu konuda ne mesaj vermek istiyorsunuz?
17 Ağustos 1999 depremi malum... Ben de bizzat o bölgeleri dolaştım. Cezaevinden çıktıktan kısa bir süre sonraydı. Çok kısa zamanda toparlandı desek yanlış olur. Güzel bir şehir örneği oldu Sakarya... Yeni bir Sakarya kurduk. Şu anda orada hastanler, okullar bitti. Şehir merkezi daha farklı bir hale geldi. Tabii Kızılay gerçekten bu olaylardan sonra ciddi bir rehabilitasyondan geçti. Farklı bir Kızılay... Ondan sonra Kızılay dışarıda da ses getirdi. Ben ölenlerimze Allah'tan rahmet diliyorum. Kalanlara sabır diliyorum. Buradan tabii ders çıkarmamız lazım. Hala kaçak ev yapılmaya devam ediliyor. Dere kenarlarında konutlar yapılıyor. Bu zemin etütlerinin yapılmadığı yerlerde konut yaparsan faturası çok ağır olur. İstanbul hakikaten olabilecek bir depremde bize çok ağır fatura ödetir. İnsanlara daha modern yerler gösteriyoruz. Ama gitmiyorlar. İnsanımız bu noktada nedense bir direnç gösteriyor. Ev çatlamış, buna rağmen evden çıkmıyor. Fatura bize kesiliyor. Bütün partiler seferberlik yapmalı. Deprem tehdidi altındaki her yerde bu tür evlerde oturanlar bize yardımcı olsunlar. Birkaç yıl içinde yeni konutlar yapmaya muktediriz. Bütün hocalarımız uyarıyor. Gelin en azından bu konuda bir mutabakat sağlayalım.
İşçi emeklisi misiniz, memur emeklisi misiniz?
Ben işçi emeklisi olarak ayrıldım. İşçi emeklisi olsan ne olacak, olmasan ne olacak?