Erdoğan'dan türbanlılara öneri!
Abone olErtuğrul Özkök, Başbakan Erdoğan'la uzun bir söyleşi yaptı. Söyleşinin gündemi, türban ve İmam Hatipler üzerine kuruldu. Başbakan'ın türbanlılara bir de önerisi var...
İmam hatiplere ‘arka bahçemiz’ diyenlerle biz yolumuzu
ayırdık
Başbakan Tayyip Erdoğan’la neredeyse 24 saate varan uçak yolculuğu
yaptık. Ankara’dan kalkan uçak önce İzlanda’da Keflavik
Havaalanı’na indi. Oradan 7 saate yakın uçarak Chicago’ya geldik.
Ardından 3 saat sonra Twin Falls’a ulaştık. Uçakta uzun bir sohbet
yaptık.
ERKEN SEÇİM DE REFERANDUM DA YOK
Erken seçim veya referandum var mı?
Erken seçim istemek, kendi kendime saygısızlık etmek demektir. Bu
millet bize 5 yıl için görev verdi. Meclis’te yüzde 65 çoğunluğumuz
var. Tek parti gibiyiz. Ekonomi düzeliyor. Niye seçime gidelim?
Bizim böyle bir meselemiz yok. Zaten Meclis’teki muhalefetin de
böyle bir isteği yok. Bu istek, Meclis dışında kalan partilerden
geliyor. Onlar da parti örgütünü canlı tutabilmek için böyle
yapıyor.
Ya referandum?
Ben ‘Referandum yapacağız’ demedim. ‘Gerekirse referanduma da
gidebiliriz’ dedim.
Türkiye’de işler iyi giderken neden izinsiz Kuran kursu, türban
gibi konularda gerilim yaratan girişimleriniz oluyor?
Buna Kuran kursu maddesi demek yanlış. Bu, adı itibarıyla talihsiz
bir kanun. Dünyanın herhangi bir yerinde ‘Kanuna aykırı eğitim
kurumları’ diye bir ifade var mı? Dünyada eylem cezalandırılır. Bu
kanun, üniversiteye hazırlık kurslarını da ilgilendiriyor. Ama
nedense hemen Kuran kursuna indirgeniyor.
KURAN KURSUNDA DEVLET KONTROLÜ KALKMAYACAK
İyi ama Kuran kursları üzerinde devlet kontrolünün olması sizi niye
rahatsız ediyor?
Devlet kontrolünün kalktığını kim söylüyor? Kanuna aykırı bir şey
tespit edildiğinde devlet elbette müdahale edecektir. Dediğim gibi,
bunun Kuran kursu olayına indirgenmesi çok yanlış.
Bunu biz değil, bazı dinci gazeteler Kuran kursu meselesi haline
getirdiler.
Siz öyle yazınca, onlar da bu reflekse girdiler.
Anayasa Mahkemesi, Kuran kurslarıyla ilgili kanunu iptal ederse ne
yapacaksınız?
Böyle bir durumda Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı tarihe
büyük bir not düşecektir. Siyasi bir karar almamaları gerekir.
Yine de bu gerginlik konularını biraz ertelemez misiniz?
Bakın biz üç yıldır iktidardayız. Bu gibi sorunları konsensüsle
çözmek istediğimizi söyledik. Ama kimse bize yardımcı olmadı. Tam
aksine, tam aksini yaptılar. Bize bu konulardan vurmaya çalıştılar.
YÖK Başkanı işi gücü bırakmış bize çatıyor. Ülkenin Başbakan’ına
hakaret edersen ben bir gün buna cevap veririm. Slovakya bile ilk
500 üniversiteye giriyor.
OĞLUM KATSAYI YÜZÜNDEN AMERİKA’DA OKUYOR
Kızınızın dışarıda okuması meselesini çok fazla şahsileştirmiyor
musunuz?
Benim kızım burada üniversitede okuyamıyor. Ne yapacaktı?
Üniversite kapıları açık olsaydı kızlarım Türkiye’de okurdu.
Oğlunuzun böyle bir sorunu yok. O niye dışarıda okuyor?
Oğlum da burada katsayı engeline takıldı. Aldığı puan Boğaziçi
Üniversitesi’ne girmesine müsaitti. Ama imam hatipte okuduğu için
giremedi.
İmam hatip okullarının adı düşündürücü değil mi?
Adını koyanlar koymuş. Bunların tarihi Atatürk’e dayanıyor. İmam bu
toplumda dini ihtiyaçları karşılayan insan. Hatip iyi konuşmacı. Bu
okullara niye itiraz ediliyor anlamıyorum.
ÖZEL ÜNİVERSİTELERE TÜRBANLA GİRİLEBİLİR
Bunun nedenini bize değil, onları kendi ‘arka bahçesi’ olarak
görenlere sormak gerekmez mi?
Biz arka bahçe diyenlerle o yüzden ayrıldık. Bütün dünya eğitimde
daha rahatlamaya gidiyor. Amerika’da ‘home school’lar (evde eğitim)
var. Çocuğunu okula göndermek istemeyen evde eğitiyor, sonra sınava
girip diploma alıyor.
Türban konusunda tavrınız ne olacak? Referandumdan başka yol yok.
Çözüm öneriniz var mı?
Var. Biz önce devlet üniversiteleri ile özel ve vakıf
üniversiteleri arasında bir ayrım yapalım diyoruz. Hiç olmazsa
isteyen kızlar özel ve vakıf üniversitelerine türbanla girebilir,
eğitim hakkı alabilir. Bu toplumsal sorunu böyle çözebiliriz. Ama
buna bile itiraz ediyorlar.
KÜÇÜK ŞEHİRLERDE KIZLARA BASKI YAPMAZLAR MI
Türban izni verildiği takdirde küçük şehirlerdeki üniversitelerde
kızların örtünmesi için bir sosyal baskı oluşacağı görüşü var.
Tam aksine, asıl şimdi sosyal baskı var. Yani bu yüzden kızların
okula gönderilmemesi yönünde. Bir genç kız üniversiteye gidip
eğitim alsa, bu sosyal baskılara daha kolay direnemez mi? Ama
muhalefet buna tam tersinden bakıyor. Camilere kadro verilmesine
bile karşı çıkıyorlar. Anadolu’ya gidin, birçok caminin kadrolu
imamı yok. Peki insanlara kim namaz kıldıracak? İşte o zaman cahil
insanlar imamlık yapmaya başlıyor.
Kadro istiyorsunuz; ama Türkiye’de ihtiyaçtan çok fazla cami yok
mu?
Siz İstanbul’a, büyük şehirlere bakıp öyle düşünüyorsunuz.
Anadolu’da fazla cami yok.
FAZLA CAMİ YOK, CUMA GÜNLERİ CAMİ AÇIĞI VAR
Ama İstanbul’da var.
Orada da yok. Artık bir apartmanda neredeyse bir camilik insan
oturuyor.
Biz bir araştırma yaptırdık. Bu camilerin çoğu boş. Üç beş kişilik
cemaati var.
Ama cuma namazlarında insanlar sokağa taşıyor. Cuma günü cami açığı
var.
Ben birçok Arap ülkesine gittim. Bizdeki kadar çok cami yok.
Arap ülkeleri ile bizim İslamımız farklı. Orada isteyen insan
sokağın ortasına seccadeyi atıp namaz kılabilir. Bizde biri böyle
yapsa insanlar kızar. Aslında camiler daha iyi de kullanılabilir.
Bilgisayarlı eğitim bile verilebilir. Okuma yazma kursları
düzenlenebilir. Camilerde sinevizyonlu vaaz dönemine geçiyoruz.
Telekom’u Türkler alacaksa değerini vermeleri şart
Telekom ihalesiyle ilgili eleştiriler var. Telekom gerçekten ucuza
mı gitti?
Bu soruyu bize değil, geçmişte bunun özelleştirilmesini
engelleyenlere sormak lazım. Tansu Hanım’ın açıklamalarına
katılıyorum. Telekom’a bitti gözüyle bakılıyordu. Bitti denildiği
noktada fiyatı nereye geldi.
Bu gibi kurumların Türklerde kalmasının daha iyi olduğunu söyleyen
bazı kişiler var. Böyle stratejik kuruluşların Türklerde kalması
daha iyi olmaz mıydı?
Türkler alacaksa memnun oluruz. Ama bunun bir şartı var. Değerini
vereceksin. Bakın bu ihalede Türklerin verdiği miktarla
yabancıların verdiği miktar arasında 2-2.5 milyar dolar fark var.
Etisalat 6 milyar dolara yakın parayla başladı.
İHALEYİ KOMUTANLARLA İZLEDİK
Bazıları Telekom’u peşkeş çektiğinizi söylüyor.
En çok ağırımıza bu söz gidiyor. İhaleyi kime vereceğimizi önceden
belirlediğimizi söyleyenler bile var. İhale herkesin gözü önünde
yapıldı. Biz o sırada Genelkurmay’da komutanlarla yemekteydik.
Komutanlar bizimle birlikte heyecanla ihaleyi izlediler. Biz bu
ülke için fedakárca çalışıyoruz. Ama bakın nelerle karşılaşıyoruz.
Bu söylentiler piyasaları da olumsuz etkiliyor. SEKA’da da aynı
şeyi yaptılar. SEKA’ya her yıl 30 trilyon lira veriyorduk. Bu kimin
parası? Milletin. Onun da arazisini peşkeş çektiğimi yazdılar
çizdiler. Araziyi belediyeye verdik. Eski makinelerle müze
yapacaklar. 600 dönümü de park olacak. Kim bunlar?
MÜMTAZ SOYSAL GİBİ TİPLER Mümtaz Soysal gibi tipler. Hayatları
boyunca ticari hiçbir sorumluluk almamışlar, hep yapılan işleri
engellemişler. İyi bir hoca olabilir ama bu zihniyet artık komünist
ülkelerde bile kalmadı.
Komutanın oğlunun düğününe maalesef katılamayacağım
Genelkurmay’da 5 saat boyunca neler oldu? Herkes heyecanlandı.
Normal bir terör brifingiydi.
Ama görüntü ilginçti. Hiç gündemde yoktu. Bir tek siz ve beş
komutan. İnsan ister istemez şüpheleniyor.
Terör olayının zamanlaması olur mu? Ayrıca bundan sonra sık sık bir
araya geleceğiz.
Deniz Kuvvetleri Komutanı, oğlunun düğün davetiyesini size elden
getirdi. Katılacak mısınız?
Maalesef programımız çakışıyor. Çok istediğim halde gidemeyeceğim.
Ama komutanın iznini aldık.
Kayınbiraderimin eşinin ve kızının başları açık
Zaman zaman etrafımdan şöyle şeyler duyuyorum. Siz ve çevreniz
sanki hep türbanlı evlilikler yapıyorsunuz. Mesela, ailenizde
türbansız bir kadını kabul eder misiniz?
Niye etmeyeyim. Kayınbiraderimin eşinin başı açık. Kızlarının başı
da açık. Ama bu soruları sormak doğru mu? Ben de size, niye
çevrenizde hiç başı örtülü kadın yok diye sorabilirim.
Eşiminki türban değil başörtüsü
Çocukluğumda benim annem başını örtmeden sokağa çıkmazdı. Şimdi
çıkıyor. Ama başına örttüğü türban değil, başörtüsüydü.
Benim eşimin başına örttüğü de türban değil. O da başörtüsü.
Onun için daha uygun bir biçim bulunamaz mı?
Biz niye buna karışıyoruz. Bırakalım kadınlar, kızlar kendileri
karar versinler. Bakın Türkiye’de dekolte aldı başını gidiyor.
Karın kısmı açık pantolonlarla üniversiteye bile gidiliyor. Biz
bunları düzenlemek için bir kanun çıkarıyor muyuz? Benim idealim
hep şu oldu: Başı açık kız ile örtülü kız yan yana okusun, kol kola
gezsin.
Medya Kanunu’nu haberim olmadan arkadaşlar geçirdi
Son zamanlarda viski, votka gibi bazı yüksek alkollü içkilerin
ithalinde zorluk çıkarıldığı, ağırdan alındığı söylentileri
var.
Bunu ilk defa sizden duyuyorum. Bizim bunlarla uğraşacak zamanımız
yok. Bizim dört önceliğimiz var. Eğitim, sağlık, adalet ve
güvenlik.
Yabancılara medya satışını serbest bırakan kanunu Cumhurbaşkanı
geri gönderdikten sonra, hükümetiniz yabancı payını yüzde 25’le
sınırlayan bir kanunu Meclis’ten geçirdi. Ben, bu ikinci kanunun
sizin haberiniz olmadan geçirildiğini duydum, doğru mu?
Evet doğru. Maalesef ben yurtdışındayken arkadaşlar bunu
geçirmişler. Yanlış yaptılar ve ben çok kızdım. Döndüğümde bunu
kendilerine de söyledim. Etrafta söylenenlerden etkilenmişler.
Peki ne yapacaksınız?
Düzelteceğiz.
Gittiğiniz toplantıda Türk medyasıyla ilgilenen, benim bildiğim
ikisi finansal yatırımcı olan dört grup var. Murdoch’la ne
konuşacaksınız?
Star’a uygun fiyatla alıcı bulmalıyız. Yabancıların medya
piyasasına girmesi iyi olur. İyi bir rekabet ortamı oluşur.
Atilla Bey’den çok memnunum
Turizm ve Kültür Bakanı’nız Mimarlık Kongresi’nde konuşma
yapacaktı. Son anda onun yerine Dış Ticaretten Sorumlu Devlet
Bakanı’nız konuştu. Kültür Bakanı’nı siz mi uyardınız?
Hiç böyle bir şey yok. Kültür Bakanı Atilla Bey’in çalışmalarından
çok memnunum. Her yeri dolaşıyor. Mevzuat engeli tanımıyor. Çok
güzel işler yapıyor. Kürşad Bey’in konuşmasının nedeni de şu: Aynı
sırada inşaat malzemeleri fuarımız vardı. Kürşad Bey yabancı
mimarlara inşaat malzemelerimizi de tanıtmak istedi.
2007’de borç stoku durağan olabilir
YÜZDE 34 enflasyon, yüzde 70 faizle bir ekonomi teslim aldık. Bugün
faizler yüzde 16’ya, enflasyon yüzde 8-9’a indi. Aradaki fark
halkın cebine gidiyor. Borç stokumuz 2007’de durağan hale
gelebilir. İki yıl içinde denk bütçeye geleceğiz. İstanbul’da toplu
konuta üç katı teklif geldi. Bu da halkın alım gücünün yükseldiğini
gösteriyor.
CHP’ye o üslupla cevap vermeyeceğiz
CHP son dönemde halk desteğini kaybediyor. Bu durumda partinin
sayın genel başkanı, gerilim politikası üretmeye çalışıyor. Aslında
bu politikayla partiyi toparlayacağını sanıyor. Ama yanılıyor. Halk
bu tür politikalardan nefret ediyor. Her şeye rağmen Sayın
Baykal’ın ve Başkanvekili’nin kullandığı ifadeleri biz kullanmadık,
kullanmayacağız.
Şirketten gelen para için henüz karar vermedim
Ülker’in bayiliğini yapan şirketlerdeki hisselerinizi sattıktan
sonra paranızı nasıl değerlendirdiniz?
Henüz nasıl değerlendireceğime karar vermedim.
Söyleşi: Ertuğrul Özkök
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr