Erdoğandan terör mesajları
Abone olGündeme oturan terör olaylarıyla ilgili Başbakan Erdoğan'dan mesajlar var.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Terör, asla hiçbir etnik
unsurun Türkiye'de temsilcisi olamaz. Terör aslında, kendi özel
amaçlarını gerçekleştirebilmek için etnik unsurları istismar etmek
suretiyle buradan nemalanıyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Ceylan Otel'de düzenlenen DEİK'in 2006 yılı
Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, bölgeler arası
adaletsizliği gidermek için şehirlerden köylere kadar büyük bir
altyapı çalışması başlattıklarını, KÖYDES Projesiyle 2007 yılının
sonunda yolsuz, susuz bir tek köy kalmayacağını söyledi.
Erdoğan, terör, şiddet ve göç yüzünden kapalı olan 3 bin köy
okulunu yeniden eğitime kazandırdıklarını dile getirerek, artık
girişimci, yatırımcı, üretici ve ihracatçının önünü görebildiğini,
yeni ufuklara yönelebildiğini kaydetti. Erdoğan, ''Ürkeklik yok,
tedirginlik yok. İş dünyası güvenle, cesaretle yoluna devam
ediyor'' diye konuştu. Ekonomide, sağlıklı yapının gereğinde,
terörün önemli bir engel teşkil ettiğini vurgulayan Erdoğan, bu
bakımdan teröre karşı devlet ve milletin el ele vermek zorunda
olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, halkın bilinçli olduğu
yerlere terörün giremediğini, ancak bilinçli olmayan, halkın
vurdumduymaz bir anlayış içinde olduğu yerlerde terörün yer
bulduğuna dikkat çekti.
''İSTANBUL NE İSE VAN, DİYARBAKIR, HAKKARİ DE ÖYLE OLACAK''
Recep Tayyip Erdoğan, terörün, herkesin ortak sorunu olduğuna
işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti: ''Terör, asla hiçbir
etnik unsurun Türkiye'de temsilcisi olamaz. Terör aslında, kendi
özel amaçlarını gerçekleştirebilmek için etnik unsurları istismar
etmek suretiyle buradan nemalanıyor. Bunun önünü hep birlikte
kesmemiz lazım. Atılması gereken adımları hep beraber atıyoruz.
Yola çıktığımızda bir şeyi özellikle vurguladık. Vurgulamalarımızda
da bu çok açık. Biz dedik ki, bölgesel milliyetçiliğe karşıyız.
Türkiye 780 bin kilometre karesiyle aynen batı bölgelerimizin
illeri gibi olacak. Bunu başarmamız lazım. Bugün İstanbul ne ise
Van, Diyarbakır, Hakkari de öyle olacak. Bunu başardığımızda, 'Biz
bu işi başardık' diyebiliriz. Aksi taktirde sadece bu işin lafını
yaparız. Nereden başlayacak bu iş? Eğitimden, sağlıktan başlayacak.
Adaleti, emniyeti, yolu, plan noktasındaki konutları, hayvancılık,
tarım, bütün bunların AB standartlarına uygun şekilde yürütülmesi,
girişimcilerimizin bölgelerde huzurlu bir şekilde yatırım yapmaları
suretiyle, buraları istihdam noktasında çok daha farklı hale
getirilmesiyle başaracağız.''
DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör konusunda, Güneydoğu, Doğu
Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinde, özellikle sosyal, ekonomik
yapı analizi ve araştırmaları yaptıklarını, şimdi de bu işin
üzerine gittiklerini anlatarak, ''Sadece Doğu ve Güneydoğu da 4
yıla yakın sürede yaptığımız altyapı yatırımı, kamu yatırımı
yaklaşık 7,5 katrilyon olmuştur. Duble yol çalışmalarından tutun
da, sağlık ve eğitimde yaptığımız yatırımlarla buraya varmış
durumdayız'' dedi.
Erdoğan, Teşvik Yasası ile bölgeleri canlandırmak, ayağa kaldırmak
istediklerini belirterek, salondakilere hitaben, ''Ancak bunu
sizlerle el ele ayağa kaldırabiliriz. Fakat orada doğmuş, büyümüş,
ekmeğini yemiş olan girişimcimizi oralara taşıyamadık'' diye
konuştu. Başbakan Erdoğan, demokratik ve özgürleşme yolunda
yaptıkları düzenlemeler, hayata geçirdikleri yapısal reformlar,
uluslararası ilişkilerde gerçekleştirdikleri yeni açılımlarla,
Türkiye'nin bu bölgelerinin kendilerine güvenini adım adım
sağladıklarını söyledi.
Erdoğan, ''Biz 30-40'a yakın etnik unsurları görmemezlikten
gelemeyiz. Bu Türkiye'nin gerçeği. Vatandaşlık noktasında Anayasal
olarak bizi bir araya getiren, birleştiren Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığıdır. El ele, omuz omuza olacağız. Tek bayrak, tek
vatan, tek millet anlayışıyla geleceğe yürüyeceğiz. Hiç kimse 780
bin kilometre kare vatan toprakları üzerinde farklı emel, hayal
beslemesin'' dedi. İnsanların renklerinin, dillerinin, boylarının,
kilolarının veya inançlarının kendilerini ilgilendirmediğini,
önemli olanın herkesin birbirine insanca yaklaşması ve saygılı
davranması olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bir diğer nokta dinsel
milliyetçilik. Biz buna da karşıyız. Hangi dinin, inancın mensubu
olursa olsun, yönetim ve hükümet olarak bizim güvencemiz
altındadır. Hepsi de inancını inandığı gibi yaşamalıdır. Ona o
ortamı sağlamak bizim görevimizdir'' diye konuştu.
A ÜLKESİNE FARKLI B ÜLKESİNE FARKLI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörün her yerde aynı şekilde
tırmandığını ifade ederek, ''Bunu A ülkesi yaptığı zaman hoşgörüyle
yaklaş, B ülkesi yaptığı zaman farklı yaklaş. Böyle bir mantık,
böyle bir anlayış olamaz'' dedi. Erdoğan, DEİK'in Ceylan Otelde
düzenlenen 2006 yılı Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada, huzurun, adaletin, refahın,
barışın güvencesi olduğunu ve olmaya devam edeceğini söyledi.
Türkiye'nin bölgesinde binlerce yıllık dokuyu bozmaya hiçbir gücün
muktedir olamayacağını vurgulayan Erdoğan, ''Biz kardeşliğe,
dayanışmaya, hukuka, adalete, barışa inanan bir milletiz. Kendimiz
için istediğimiz huzuru, refahı, adaleti, hukuku, komşumuz için
hangi inanca mensup olursa olsun bütün insanlık için de istiyoruz''
diye konuştu. Başbakan Erdoğan, konuşmasında Orta Doğu'da yaşanan
gelişmelere de dikkat çekerek, şunları kaydetti: ''Ne yazık ki yanı
başımızdaki bir ülkede, sivil ve savunmasız çocuklar, kadınlar,
yaşlılar, sokaklarda, evlerinde bombalar altında can verirken,
küresel barıştan, küresel adaletten, hukuktan söz etmek güçleşiyor.
Adeta mümkün olmaz hale geliyor. Dünyaya medeniyeti öğreten
toprakların kör bir şiddetle yoğrulmasına göz yumamayız, seyirci
kalamayız. Aynı olay on yıllardır bizi içimizde rahatsız
ediyor.
Ne birey, ne toplum, ne de devlet olarak bölgede yükselen tehlikeye
bigane kalmamız mümkün değildir. Oraya farklı nazarlarla bakan,
Türkiye'nin içindeki terör olayına farklı nazarla bakıyor.
Türkiye'de farklı, Orta Doğu'da farklı, Afganistan'da farklı,
Somali'de, Madrid'de farklı olamaz. Terör, her yerde aynı şekilde
tırmanıyor. Bunu A ülkesi yaptığı zaman hoşgörüyle yaklaş, B ülkesi
yaptığı zaman farklı yaklaş. Böyle bir mantık, böyle bir anlayış
olamaz. Orta Doğu'da barışın, kardeşliğin, insanlığın yeniden
tesisi için her platformda aktif katkı yapmaya hazırız. Ama
Türkiye'yi kendi içinde rahatsız eden terör olayına da aynı ilgiyle
bakmaya herkes kendini hazırlasın, hazır olsun. Çünkü sonunda biz
başımızın çaresine bakmasını biliriz.''
''YANGINI KÜÇÜKKEN SÖNDÜRMEKTE FAYDA VAR''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu amaçla her türlü gelişmeyi çok
yönlü olarak değerlendirdiklerini ve muhtemel gelişmelere karşı
hazırlıklı olduklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bölgeden yükselen ateş, taraf ülkeler başta olmak üzere bizi ve
bütün dünyayı etkileyecek kapasitededir. Yangını küçükken
söndürmekte fayda var. Şiddet kullanma kabiliyetine sahip taraflar
bilmelidir ki yalnızca şiddet ve güç üzerinde yükselen yapılar,
sürekli olarak karşı şiddet ve karşı gücü ayakta tutarlar.
Devletler ve toplumlar, silahlanmaya yaptıkları yatırımlarla değil
barışa, adalete ve hukuka yaptıkları yatırımlarla ayakta
durabilir.
Terörün 3 boyutu vardır. Terör ya bireyseldir, ya örgütseldir, ya
da devlet terörüdür. Terörün içinde aktör olanlar bundan fayda
sağlamaz. Geriye giderler. Başkasına tahammül edemeyen, kendisine
tahammül edilmemesine şaşmamalıdır. Orta Doğu bölgesindeki
insanlar, sonu gelmez savaşlardan, suikastlardan, yıkımlardan
katliamlardan bunalmış durumda. Orada yaşanan bir örgütün eylemini
bir ülkeye mal edemezsiniz. O ülkedeki bütün sivil hedefleri yok
edemezsiniz. Bir ülkeyi toptan yok edemezsiniz. Buna kimsenin hakkı
yoktur. Bu insancıl bir yaklaşım değildir. Küresel barışa katkı
sağlamaz. Dünya devletleri ne yazık ki Orta Doğu'da gereken
inisiyatifi göstermiyor veya gösteremiyor. Bu durumda Orta
Doğu'daki devletler ve yönetimler, uluslararası hukukun değil
şiddetin ve gücün anlamsız sarmalı içinde hapsoluyor. Yaklaşımımızı
hep beraber belirleyerek, barışa katkıda bulunmamız şarttır.
Türkiye, bunun için anahtar bir ülkedir.''
''BÜTÜN LİDERLERİ ARIYORUZ''
Recep Tayyip Erdoğan, Orta Doğu'da bir zamanlar bütün inançların
esenlik içinde yaşadığını, buradaki toprakların bereketli ve barış
dolu olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti: ''Eksilen şey ne?
Bölgenin kimyasını değiştiren ve barışı kırılmaya uğratan aktörler
kimler? Bu soruyu kendimize lütfen soralım. Bunu herkesin düşünmesi
lazım. Bu dram daha fazla devam ederse, bir süre sonra bunları
konuşacağımız ortamlar da kalmayabilir. Biz Türkiye olarak, köklü
devlet geleneğimiz içinde ateşkes, müzakere, anlaşma ve
uluslararası hükümlere uyma ihtimallerinin gerçekleşmesi için her
türlü resmi ve gayri resmi yaklaşımlara, inisiyatiflere fırsat
verilmesini umuyoruz. Onun için ilgili ilgisiz bütün liderleri
arıyoruz. Dikkatlerini çekiyoruz. Önceliğimiz akan kanın
durmasıdır. Yoksa bu kan denizi büyüyecek ve maalesef belki de
insanlığı tamamen yutacaktır. Bu endişeyi taşıyoruz. Bölgedeki
irili ufaklı bütün aktörlerin aklını başına alma zamanı gelmiş ve
geçmektedir. Tekrar ediyorum, şiddeti şiddetle değil akılla
bertaraf etmeliyiz. Türkiye bir barış zeminidir. Buradan barış için
her türlü katkıyı sağlamaya hazır olduğumuzu bir kez daha ilan
ediyoruz.'' Başbakan Erdoğan, DEİK Genel Kuruluna katılan üyelere,
Türkiye'nin refahına ve huzuruna yaptıkları katkılardan dolayı
teşekkür ettiğini de söyledi.